Zeynep BİLGEHAN
Son Güncelleme:
Bir kış tatili rüyası
İsviçre’nin Fransızca konuşulan bölgesinin en büyük şehri Cenevre, hem dağ havası almak hem de bir Avrupa şehri görmek isteyenler için ideal durak. Çikolatası ve dağlarıyla ünlü Cenevre, tam kışlık bir adres.
Şehir, daha uçaktayken sizi büyülemeye başlıyor. Alplerin karlı zirveleri, uçağınızın kuyruğuna değecek gibi hissediyorsunuz. Bu duygu havaalanından şehre geçerken de devam ediyor. Yarım saatlik yolda, karşıdaki dağ manzarasını seyrederken bir anda masmavi bir göl beliriyor. Şehrin içine girdiğinizi anlamak kolay olmuyor; her yer o kadar yeşil ki, hala kırsalda olduğunuzu zannediyorsunuz. Cenevre, tıpkı çoğu büyük Avrupa kenti gibi su kenarına kurulu bir kent. Bir tarafı Cenevre Gölü’ne dayanırken, diğer tarafı Van Gogh’un tablolarına ilham olmuş Rhone Nehri tarafından ikiye bölünüyor. Nehir, şehrin farklı yüzlerini de ayırıyor: Şehir merkezi, uluslararası organizasyonların bulunduğu Rue de la Paix (Barış Caddesi) bölgesi ile Eski Kenti. Etraftaki doğa harikalarından başınızı aşağı indirip, şehrin içine bakınca, kendinizi tam bir eski Avrupa kentinde buluyorsunuz. Paris’in zarif mimarisi ile Berlin’in dar sokakları tek bir şehirde birleşmiş. ŞEHRİN SEMBOLÜ 40 KATLI BİNA YÜKSEKLİĞİNDEKİ FISKİYECenevre, İsviçre’nin en büyük ikinci kenti. Yaklaşık 200 bin kişilik nüfusun yüzde 30’unu yabancılar oluşturuyor. Bunun nedeni, çok sayıda uluslararası kuruluş merkezinin Cenevre’de olması. Şehrin hemen girişinde, Avenue de la Paix (Barış Caddesi) üstünde birleşmiş milletler’in Avrupa’daki merkezini, Uluslararası Çalışma Örgütü’nü, Kızıl Haç merkezini görebilirsiniz. Şehir merkeziyle Avenue de la Paix’i Rhone Nehri ayırıyor. Karşıdan bakınca nehir kıyısında Viktoryen binalar ile, Cenevre’nin sembolü haline gelmiş, dünyanın en büyük fıskiyelerinden Jet d’Eau’yu görüyorsunuz. Fıskiye, rüzgarın durumuna göre 140 metreye kadar su fışkırtabiliyor. Nehri geçmek için yol üstünde çok sayıda köprü var. Görülmeye en değeri, Avrupa’nın en yüksek dağının adını taşıyan Mont Blanc Köprüsü. Bu köprü, Rhone Nehri’ni Cenevre Gölü’ne bağlıyor. Tam bu bağlantı noktasında, ünlü İsviçreli filozof Jean Jacques Rousseau’nun adını taşıyan küçük bir ada bulunuyor. DAR SOKAKLARDA BUTİK ÇİKOLATACILARI KEŞFEDİNİsviçreliler, çoğu Avrupa ülkesi vatandaşları gibi gibi pazar günleri çalışmayı, hatta evlerinden çıkmayı bile reddediyorlar. Bu nedenle merkezi yerleri biraz alışveriş de yapabilmek amacıyla cumartesi günü gezmek gerekiyor. Bu yerlerin başında Rue de Rive geliyor. 1850’lerden kalma Viktoryen tarzdaki binaları, yolu ayıran tramvayı ve çok sayıda dükkanla biraz İstiklal Caddesi’ni andıran bu caddeyi çok sayıda sempatik sokak kesiyor. Her sokakta farklı, küçük dükkanlar ve vitrinleriyle moda mağazalarına taş çıkartan çikolata butikleri keşfedebilirsiniz. Ancak fiyatların biraz yüksek olduğunu belirtmekte fayda var... Cenevre dünyanın en pahalı 10 şehrinden biri. Rue de Rive bölgesindeki gezinize biraz kültür de katmak isterseniz, İsviçre’nin dünyaca ünlü saat markası Patek Philippe’in müzesini gezebilirsiniz. Müzede, 1839’da kurulan Patek Philippe’in günümüze kadar çıkardığı koleksiyonları ve antika saatleri görebilirsiniz. SOKAK SATICISININ KESTANELİ KREPLERİSon moda dükkanlardan ve nispeten yeni binalardan biraz nefes almak isterseniz, ara sokaklar güneye yürüyünce sizi bir asır geriye, 1750’lerden kalma Eski Kent’e çıkarıyor. Reform Dönemi’nde Protestan lider John Calvin, hayatının son dönemini bu bölgede geçirdiğinden Cenevre, Kalvinistlerin merkezi haline geldi. Tüm Avrupa’dan Protestanlara kucak açan şehirde, bu dönemden kalma binalar, şehrin yeni yerleşim birimlerine göre çok daha sade. Gösterişten uzak durma prensibine dayanan bir mimariye sahipler. Özellikle öğrencilerin vakit geçirdiği sempatik meydanlarda (en meşhuru Place du Bourg-de-four) çok sayıda küçük kafe ve taverna bulunuyor. Burada orijinal İsviçre çikolatasıyla yapılmış, bol kremalı meşhur bir ‘chocolat chaud’ (sıcak çikolata) molası verebilirsiniz. Sokaktaki seyyar arabalarda satılan çikolata veya kestaneli krepleri de tavsiye ederiz. Tarihi şehrin en yüksek ve heybetli binası St. Pierre Katedrali’ni de görmeden geçmeyin. Geçen yıl UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası Listesi’ne giren katedralin tarihi 12. yüzyıla kadar dayanıyor. FONDÜ REHBERİİsviçreliler, ‘çok çalışıp iyi dinlenme’ felsefesini benimsedikleri için, akşam saatlerinde sokaklar hızla boşalıyor. Ancak bu, cumartesi gecesi yapacak aktivite yok demek değil. Halk, yemek yemeği bir eğlence olarak görüyor. Bu nedenle uzun yemek ritüelleri yapılıyor. İsviçre mutfağı denince de ilk akla gelen yemek fondü. Fransızca “erimiş” kelimesinden gelen fondü, bir tencerede gravyer veya emmental peynirlerinin eritilmesiyle hazırlanıyor. Özel ince, uzun çatallarla peynire ekmek, füme et, turşu veya sebze ‘bandırılıyor.” Peynir-ekmek gibi görünmekle birlikte bu özel yemeği mutlaka denemelisiniz. Ancak ağır peynirin mideye fazla oturmaması için yanında hafif içecek öneriyorlar. Özellikle kırmızı şarap veya koladan uzak durmak gerekiyor. CAM TRENLE ALPLER TURUPazar günü herkes nerede diye düşünüyorsanız, arkada kalmayın! Siz de Cenevreliler gibi çevre kasabalara, Alplerin nimetlerinden faydalanmaya gidin. Cenevre’ye sadece 110 kilometre uzaklıkta bulunan ve fransa sınırları içinde kalan Chamonix (şamoni diye okunuyor), bu kasabalar arasında en meşhuru. Kışın gözde bir kayak merkezi olan Chamonix, aslında görsel açıdan en gözde sezonu sonbaharda yaşıyor. Alpler ve Jura Dağları’nda, göğe doğru yükselen ağaçlarda sonbaharın tüm renklerini görebiliyorsunuz. Daha fazla dağ manzarası derseniz, Cenevre’ye yine bir saat uzaklıktaki Montreux’de başlayan “Panoramik Ekspres Tren” yolculuğuna katılabilirsiniz. Özel bir demiryolu şirketi tarafından işletilen bu tren, tümüyle camdan yapılmış. İki saat süren yolculukta dağları, gölleri, ufak köyleri ve İsviçre’nin meşhur siyah-beyaz inek sürülerini izleyebliyorsunuz. NASIL GİDİLİRCenevre’ye her gün istanbul üzerinden Türk Hava Yolları uçuşları bulunuyor. Ancak istanbul’dan hareket saati 10.30, dönüş saati 13.30 olduğundan haftasonu, iki tam gün boyunca dolu dolu gezmek istiyorsanız aktarmalı Lufthansa Havayolları veya Suisse International uçuşlarına göz atabilirsiniz. Gidiş için cuma akşam saatleri veya cumartesi sabah uçuşlarıyla bir gün kazanabilirsiniz. Dönüş için de pazar günkü gezinizi aceleye getirmeden akşam saatlerinde uçuşlar var. Üstelik fiyatları Türk Hava Yolları’ndan daha cazip. EVE DÖNERKEN BİR PARÇA İSVİÇRE GETİRMEK İSTEYENLERE İsviçre küçük bir ülke olmasına rağmen “İsviçre malı” olarak gururla dünyaya yaydıkları çok sayıda ürünleri var. Bunların başında çikolata geliyor. 17. yüzyılda başlayan çikolata üretimi 19. yüzyılda Nestle gibi markaların büyük fabrikalar kurmasıyla büyük bir sektöre dönüşmüş. Toblerone ve Lindt gibi İsviçre kökenli çikolata markaları dünyaca biliniyor. Meşhur ineklerinin sütüyle yapılan emmental ve gravyer peynirleri de gurmelerin favorisi.BAŞBAKANIN ÇAKISIBunun dışında Başbakan Recep tayyip erdoğan’ın da hayranları arasında bulunduğu İsviçre çakısı (en ünlü markaları Victorinox) ve İsviçre yapımı saatler de bu ülkenin medar-ı iftiharları. Bir saatin “İsviçre yapımı” ibaresi taşıyabilmesi için kanunlar gereği mekanizmasının en az yüzde 50’sinin İsviçre’de veya İsviçreli bir üretici tarafından yapılmış olması gerekiyor. Patek Philippe, Rolex, Tag Heuer, Breitling bunlardan sadece bazıları.Kurban Bayramı’nda nereye (13-21 Kasım)istanbul’DAN...Güneydoğu’ya: 13 Kasım 07.25’de istanbul’dan uçakla Mardin’e hareket. Kırklar Kilisesi, Mardin Müzesi, Zinciriye Medresesi, Ulucamii, Ptt evi, Deyr-ül Zeferan Manastırı, Kasımiye Medresesi, Dara Antik Kenti, Savur kasabası, Midyat, Hasankeyf gezileri. Diyarbakır’da Ulu Camii, Surlar ve Deliller Hanı gezileri. Atatürk Barajı, Karakuş, Cendere Köprüsü, Arsemia, Nemrut Dağı, Harran, Şanlıurfa turu. Halfeti, Rumkale, Birecik, Zeugma, Gaziantep, Antakya turu. 20 Kasım 18.00 uçağıyla Antakya’dan istanbul’a varış. Fiyatı 1470 lira (THY uçak biletleri, konaklama, bölgedeki transfe