GeriSeyahat Binin bir gemiye yüzünüzü imbata verip açılın denize Midilli
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Binin bir gemiye yüzünüzü imbata verip açılın denize Midilli

Binin bir gemiye yüzünüzü imbata verip açılın denize Midilli

Midilli, Yunan Adaları’nın üçüncü en büyüğü. Dillere destan bir güzelliği var. Zeytin ve çam ormanlarıyla kaplı. Uçsuz bucaksız kumsalları var. Her yanından sular fışkırıyor. Ve de tarih... Dünyanın Lesbos olarak tanıdığı bu ada üç bin yıldır direnişin, entelektüel zenginliğin, sanatın konakladığı bir liman.İnsanları ve doğasıyla Yunan ana karasından ve diğer adalardan farklı bir karaktere sahip. Müzelerle, ören yerleriyle, antik kentleriyle, fosilleşmiş ağaç ormanıyla, uzosu ve zeytinyağıyla ünlü. Hadi binin bir gemiye, yüzünüzü imbata verip açılın denize...Ayvalık’tan yaklaşık iki saat süren deniz yolculuğunun ardından, günbatımında Midilli’nin en büyük kenti Mittilini’ye ayak basıyorsunuz. Bir zamanlar ünlü Yunanlı besteci Mikis Theodorakis’in belediye başkanlığı yaptığı Mittilini, Jüstinyen döneminden kalma bir kaleyle taçlanmış. Adını mitolojik kahraman Makaros’un güzel kızı Mittilini’den alıyor. Biz adaya Midilli diyoruz ama Yunanlılar ve tüm dünya Lesvos ya da Lesbos diyor. Yüzölçümü 1631 kilometre kare, nüfusu yaklaşık 100 bin olan ada, ismini kadın şair Sapho’dan alıyor. İki bin 700 yıl önce adada doğan Sapho adındaki bu güzel kadın, daha çok kadınlara ilgisini anlatan şiirler yazmış, lir çalıp dolaşmış, renkli bir hayat sürmüş. O günden sonra hemcinsine ilgi duyan kadınları Lesboslu şaire atfen lezbiyen olarak adlandırmış dünya.Adaya gidenlere, limanı gören bir otele yerleşmelerini tavsiye ediyoruz. Denizi içine alan limanın güneyi daha sakin. İskele tarafı ve ortaları daha çok turistik mekanlarla dolu. Hangi restorana veya kafeye giderseniz gidin esprili, güleryüzlü ve çalışkan personelle karşılaşıyorsunuz. Mittilini’den otomobil kiralayıp adanın her tarafını gezebilirsiniz. Plomari’ye doğru yola çıkıyoruz. Çam ormanları ve zeytinliklerle kaplı Gera Körfezi’nden güneye doğru kıvrıla büküle akan yol, önce Ayios Georgios’a (Aya Yorgi), ardından Plakados ve Pappados’a uğruyor. Sahil yolunu takip ederek muhteşem güzellikteki Ayia İsodora sahiline ulaşıyorsunuz. Birbiri peşi sıra açılan koyların oluşturduğu ince kumlu plajlar dünyanın her yanından gelen turistleri ağırlıyor. Yol boyunca bakımlı zeytin ormanları dikkati çekiyor. Adadaki 13 milyon zeytin ağacından yılda 50 bin ton dolayında zeytinyağı çıkarılıyor. Türkiye’nin toplam üretiminin 150 bin ton olduğunu düşünürsek... TÜRKLERE ÖZEL İLGİİki saat sonra Plagia’dasınız. Osmanlı döneminde adı Karasinan olan kasabada tarihi miras olağanüstü titizlikle korunmuş. Bu durum adadaki tüm köy ve kasabalar için geçerli. Plaga meydanındaki kahvede oturup, bir fincan kahve içebilirsiniz. Kahvede oturan yaşlı adamlar, Türk olduğunuzu öğrenince büyük bir ilgi gösteriyorlar. Anlattıklarına göre Midillililer Türkleri çok severmiş. Bacağındaki eski kurşun yarasını gösteren yaşlı bir adalının ağzından işte bu sevginin hikayesi:‘4 Mayıs 1941’de Almanlar adayı işgal etti. Biz direnişe geçtik. Almanlar, direnişçileri tek tek avlıyordu. Bir çatışma sırasında ben iki yerimden yaralandım. Adadan kaçmaktan başka çaremiz yoktu, ama tüm adalar Almanlar’ın elindeydi. Nereye gidecektik. Bir gece yarısı 80 kadar kişi bir tekneye binip kendimizi Ayvalık’a attık. Türkler orada büyük bir mülteci kampı kurmuştu. Yaralarımızı sarıp bizi tedavi ettiler. Bana bakan Selahattin adlı doktor, ailesinin Midilli göçmeni olduğunu söyleyerek ‘Orası bizim ortak vatanımız, adayı Alman faşistlerinden kurtarmalıyız’ dedi... O mülteci kampında binlerce Midillilinin hayatı kurtuldu. Ayrıca burada yaşayanların büyük bir kısmının kökleri suyun karşı yakasından geliyor...’Plagia’dan ayrılmak zor. Bir sonraki durak, Barbaros Hayrettin Paşa’nın doğum yeri Plomari. Adada gezerken siesta zamanını dikkate almak gerekiyor. Eğer öğlen saatlerinde sokaklarda dolaşırsanız kedilerin bile uyuduğunu göreceksiniz. Eczaneler dahil dükkanların çoğu kapalı. Sabah 07.00’de tüm adalılar işbaşı yapıyor. Siesta 13.00’te başlayıp 16.00’ya kadar sürüyor. Dükkanlar tekrar açılıp, 20.00’ye kadar müşteri ağırlıyor.UZO MÜZESİ BARBAYANİPlomari’de ünlü uzo müzesi ve fabrikası Barbayani’yi gezebilirsiniz. 1860’ta kurulan ve Yunanlılar’ın en ünlü uzo markası olan Barbayani’yi şu anda dördüncü kuşak işletiyor. Fabrikanın eski tesisini de müze yapmışlar. Plomari tepelere doğru amfitiyatro tarzında inşa edilmiş, daracık sokakları, koca çınarlarla gölgelenen meydanları, kahveleri, lokantalarıyla bir armoni ve rüya beldesi gibi. Binaların hemen tümü restore edilmiş. Eskiden olduğu gibi korunmuş. Tarihi yapılardan düşen bir taşın yerine aynısı koyulmuş. Herkes geçmişe sadık kalmış. Plomari’de geceliği 20 Euro’ya konaklamak mümkün. Plomari’den ayrılıp, sahil yolunu takip ederek Vetera’ya ulaşabilirsiniz. Yüzmek için çok elverişli bir yer. Altın renkli kumsalı 8 kilometre uzunluğunda. Ege’nin en güzel plajlarından biri. Polihnitos, Ürgüp’teki Mustafapaşa’ya (Sinasos’a) benziyor. Muhteşem konakları, anıtsal binaları, Osmanlı döneminde yapılmış ve şimdi halkevi olan binası, üçlü bazilika tarzındaki Ayios Georgios Kilisesi’yle büyüleyici bir kasaba. Kuzeye doğru yol alırsanız Kalloni’ye ulaşacaksınız. Kent sakinleri Türk olduğunuzu öğrendiklerinde Türkçe olarak ‘kardeş’ ya da ‘komşu’ diye hitap ediyorlar. Kalloni’nin ışıltılı bir gece hayatı var. Hafta içinde bile gece 02.00’ye kadar eğlence devam ediyor. TAŞLAŞMIŞ AĞAÇLARI GÖRÜNEressos kenti Kalloni’nin 50 kilometre kadar batısında. Kentin yakınlarında ‘Taşlaşmış Ormanlar’ diye adlandırılan ve milyonlarca yıl önce fosilleşen, üç yüz yıl önce bir depremle açığa çıkan ağaçlar var. Dünyanın belli başlı harikalarından biri bu acayip orman UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası listesine alınmış. Bu ağaçlar, günümüze kadar uzanan dünya zamanı içinde ne denli kısa bir ömre sahip olduğumuzu düşündürüyor. Mutlaka görmelisiniz. Tekrar kuzeybatıya çıkıp Petra’ya yöneliyoruz. Kasabanın en büyük tavernasının sahibi olan Thanasis ve Ziota Fokianos çiftiyle tanışabilirsiniz. Madam Ziota, İstanbul Fenerliymiş. Bay Thanasis ise soyadından anlaşılacağı gibi Fokaili yani Foçalı. Türkiye’den gelenlere büyük misafirperverlik gösteriyorlar.MOLLALARIN KENTİ MOLİVOS Petra’dan çıkınca yarım saat sonra Molivos’tasınız. Assos’tan dürbünle bakınca sokakta dolaşan insanlarını bile görebildiğiniz bu kentin adı mollalar anlamına geliyor. Eskiden burada bir mevlevihane varmış. Halk da bu çilehanede yaşayan dervişlere molla dermiş. Yunan cuntası döneminde askerler kentin adını Mithimna olarak değiştirmiş ama halk Molivos demeye devam etmiş. Adanın Küçükkuyu ve Assos’a bakan tarafında kalan denizin özelliği karşı kıyının aynısı. Tüm sahil şeridini görebilmek için oldukça bozuk sayılabilicek toprak yolu izlemeniz gerekiyor.Nasıl Gidilir?Midilli’ye Ayvalık’tan her gün, Dikili’den haftada bir gün feribot kalkıyor. Önümüzdeki günlerde Foça ve Altınoluk’tan da seferler başlatılması planlanıyor. Düzenli sefer yapan şehiriçi ve şehirlerarası otobüs işletmeleri, taksi servisi ve oto kiralama acenteleri hizmet veriyor. Kiralık otomobillerin günlüğü 25 Euro. Midilli’den Atina’ya her gün deniz ve hava yoluyla ulaşım sağlanıyor. Ayrıca Pire ve Sakız Adası’na her gün, Rafina, Selanik, Kavala, Limni, Volos, Sisam ve Dedeağaç’a haftanın belirli günleri deniz yolu ile ulaşabilirsiniz. Eskişehirli Fatoş ile Midillili Aris Lazaris çifti de adaya tur organizasyonu yapıyor. Lazaris çiftine şu internet adresinden ulaşmanız mümkün: arislaza@otenet.gr Ne yenir?Midilli’nin zeytinyağı dünyada elmas değerinde. Bir de deniz ürünleri meşhur. Her çeşit balık, ıstakoz ve diğer deniz ürünlerini bulabilirsiniz. Tuzlama sardalya, yoğurt, peyniri ve loru özellikle tavsiye edilir. Doğal çayırlarda otlayarak lezzetlenen sığır eti de ünlü. Midilli’de yemekler Amerikan porsiyonu hacminde geliyor. Eskiden porsiyonların küçük olduğunu, Amerikalı turistlerin etkisiyle kademeli olarak büyüdüğünü söylüyorlar.ÖNEMLİ TELEFONLARn Feribot için Jale Tur: (266) 312 27 40 n Sezek Tur: (266) 312 24 56
False