Berlin’in çehresi film festivaliyle değişiyor
Şubattan itibaren dünyanın önemli film festivalleri birbirini izliyor. Açılışı 6 Şubat’ta Berlin Film Festivali yapıyor. Sinema eleştirmeni Esin Küçüktepepınar “Özellikle iş merkezi Potzdamer çevresi 10 günlük festival sırasında farklı bir atmosfere bürünüyor” diyor.
Sinema eleştirmeni ve İstanbul Film Festivali danışmanlarından Esin Küçüktepepınar aslında üniversitede matematik öğrenimi görmüş: “İçimde hep gazeteci olacağıma dair bir his vardı. Adrenalin ve topluma gerçeği ulaştırma misyonu beni çekti. Matematiğin faydasını ise TV’de çalıştığım dönemde çekimlerde, kurguda, sonra yazıda gördüm.”
1500 EURO YETER
İş ya da tatil amacıyla sık seyahate çıkıyor Esin Küçüktepepınar. Yolculuk hem bir tutku hem de merak onun için. Salt iş seyahatlerini bıktırıcı buluyor. İki tutkusunu, sinema ve seyahati birleştirip her yıl onlarca film festivaline gidiyor. Öğrencilik yıllarında Londra Film Festivali’yle başlamış. Her yıl şubatta Berlin, mayısta Cannes, eylülde Venedik, Toronto ve mutlaka San Sebastian’daki festivallere gidiyor. Ek olarak da her yıl farklı yerler seçmeye çalışıyor. Örneğin son iki yıldır ekimde Tokyo’da. Bu yıl ayrıca kasımda Fas, Polonya ve Estonya gibi şehirlere de gitti. Gezi bütçesi, şehre, konaklamaya göre değişiyor: “Örneğin ev değiştokuşu sistemiyle konaklama bedavaya getirilebilir. Uçak biletini birkaç ay önceden almakta yarar var. Mesela Berlin’de 10 gün için pansiyon, yol ve harçlıkla birlikte yaklaşık 1500 Euro’ya ihtiyacınız olur. Bunu Cannes veya Venedik için ikiyle çarpmak gerek. Yılda ortalama beş festivale gitmeyi planlarsanız harcamalarınız yaklaşık 10 bin Euro’yu bulur ki, daima öğrenci ruhuyla bu rakamı azaltmak mümkün. Ama Cannes’ın şanına uygun yaşarsanız 10 bin Euro da yetmez.”
400 FİLMLİK ORGANİZASYON
Bu yıl 6-16 Şubat arasında düzenlenecek Berlin Film Festivali’ne gitmek için gün sayıyor Esin Küçüktepepınar. Kırmızı halısında Hollywood yıldızlarının eksik olmadığı Berlinale, politik tavrı ve alternatif sinemaya desteğiyle diğerlerinden ayrılıyor. Cannes gibi sadece endüstri etkinliği değil, seyirciye yönelik. 400 filmlik dev organizasyon Alman disipliniyle aksamadan tamamlanıyor. Film ve diğer etkinlikleri izlemenin çok kolay olduğunu özellikle vurguluyor Küçüktepepınar.
Her yıl yaklaşık dört bin gazeteci, üç bin civarında yapımcı, dağıtımcı, sinemaseverle toplam 10 bin kişinin katıldığı festivale gitmek için gereken hazırlığı şöyle anlatıyor: “Sinefil turist olarak gidecekseniz her şey çok kolay. Biletlerinizi önceden internetten (www.berlinale.de) alabilirsiniz. Fiyat ortalama 7 Euro. Film sonrası sinemacılarla söyleşileri kaçırmayın. Soğuk havalar için yeterli giysiyi yanınıza alın.”
BOWIE VE FASSBINDER’İN SEVDİĞİ İKİ MEKÂN
Festivalin film gösterimleri ağırlı olarak Potzdamer Meydanı çevresindeki sinemalarda yapılırken, diğer semtlerdeki salonlar da kullanılıyor. TV’de izlediğimiz kırmızı halı seansı yine meydan yakınındaki ‘Theater am Potzdamer Platz’da gerçekleştiriliyor. Burası iş merkezi, fakat festivalde tüm görünümü değişiyor. “Adeta bayram yerine dönüyor” diyor Küçüktepepınar: “Binlerce katılımcı film gösterimleri arasında kafe, restoranlara hücum ediyor. Sokakta filmler konuşuluyor. Gece kokteyl ve partiler düzenleniyor. Türk mutfağının sergilendiği davetler Berlin’in gözdesi. Kentte dünya mutfağının iyi örneğini sunan restoranlar var. İtalyan restoranı ‘Osteria Caruso’ festival bölgesine yakın.
Pizza ve köpüklü beyaz şarabı prosecco harika, fiyatları uygun. Kanlı sosis gibi et ağırlıklı Alman mutfağından hoşlananlar için geçmişte efsane Alman sinemacı Rainer Werner Fassbinder’in müdavimlerinden biri olduğu Savignyplatz’daki ‘Diener’i öneririm. Restoranda Alman mutfağını sevmeyenler bile yiyecek bir şeyler bulabilir. Her yıl, kapanış ve ödül haberini yazdıktan sonra oraya gideriz. ‘Yumcha Heroes’ veya ‘Restoran La Femme’ de aklınızda olsun. Festivalin merkezi Theater am Potzdamer Platz’da film arasında bir şeyler içmek isterseniz istemediğiniz kadar kafeyle karşılaşacaksınız. Hepsi yemekli. Gece eğlenmek isterseniz ‘SO36’, Kreuzberg’de çok ünlü ve eski bir alternatif kulüp. 70’lerde David Bowie, Iggy Pop gibi efsaneler takılıyormuş. Ucuz ve ‘hip’ bir bar olarak Torstrasse’deki ‘Muschi Obermaier’ da var. Wriezener Bahnhof’taki ‘Berghain’ ise Avrupa’nın en ünlü ve büyük gece kulüplerinden biri ama içeri giriş bir hayli zor.”
HAFTALIK METRO KARTI 21 EURO
Şehirde farklı bölgelerde yapılan film gösterimlerine ulaşmanın da çok kolay olduğunu söylüyor Esin Küçüktepepınar. Haftalık 21 Euro’luk biletle istediğiniz yöne doğru sınırsız metro, otobüs ya da tramvay kullanmak mümkün. Kalacak yer arayışında olanlar içinse ‘Suite Novaotel’ ve ‘İbis Budget Hotel’i tavsiye ediyor. Ayrıca uygun fiyatlı pansiyon ve daireler için www.tolle-wohnungen.de adresine mutlaka bakılması gerektiğini söylüyor.
Berlinale’den 10 film önerisi
Grand Budapest Hotel (Wes Anderson) / Two Men in Town (Rachid Bouchareb) / Inbetween Worlds (Feo Aladağ) / Is the Man Who Is Tall Happy? (Michel Gondry) / Journey to the West (Tsai Ming-liang) / A Long Way Down (Pascal Chaumei) / The Two Faces Of January (Hossein Amini) / Boyhood (Richard Linklater) / 20.000 Days on Earth (Iain Forsyth, Jane Pollard, Nick Cave) / Casar Chavez (Diego Luna)
En sevdiği beş şehir
San Sebastian, İstanbul, Lizbon, Portekiz, Urfa, Berlin
Seyahatte ne okur
Polisiye roman
Neyle gider
Uçak
Ne yer, ne içer
Ne bulursa
Nerede kalır
Otel ya da ev
Kiminle gider
Ablası, yeğeni, arkadaşlarıyla
Çantasının vazgeçilmezleri
Annesinin ördüğü küçük dantel parçası, C vitamini, Aspirin. Festivalcilere hediye olarak lokum, kayısı kurusu, CD
Gittiği yerden neler alır
Küçük otantik objeler, bit pazarlarından fincan, seramik bardak altlığı