Belgrad'da Sava Nehri kenarında...
Belgrad için anlatılanlardan ve okuduklarımdan tarihi caddelerde uzun yürüyüşlere, çılgın gece kulüplerine, harika yemeklerine kendimi hazırlamıştım. Hiç hayal kırıklığına uğramadım. Belgrad'da nefis yemekler tattım. Tarihi binaları saygı duruşunda bulunur gibi izledim. Ama beni asıl büyüleyen Sava Nehri oldu...
Aslında Hürriyet Seyahat’in Yayın Yönetmeni Serkan Ocak’a motosikletle 10 gün Yunanistan turu yazısı yazacağımı söylemiştim. Ancak planlar değişti. Eşim Erdal’la birlikte, dostlarımız Serap ve Ali’nin geçen kış üç kere gittikleri, dondurucu soğuğa rağmen parklarını gezip, bol bol yiyip içtikleri ve anlata anlata bitiremedikleri Belgrad’a gitmeye karar verdik. Biletlerimizi aldık. Vizesiz olduğu için can sıkıcı işlemlerle hiç uğraşmadan yaklaşık 1.5 saatlik uçuştan sonra Belgrad’daydık.
Gerçekten de Belgrad anlatıldığı gibi çıktı. Nefis yemekler, harika şaraplar tattım. Tarihi binaları saygı duruşunda bulunur gibi izledim. Renkli gece hayatının tadını çıkardım.Ama beni asıl cezbeden, ilk gün Kale Megdan’dan bakarken beni büyüleyen Tuna ve Sava nehirleri oldu. İki nehrin kesiştiği noktaya kurulu olan Belgrad Kalesi’nden (Kale Megdan) manzarayı izlerken, ister istemez nehir romantizmine tutuldum. O an bir roman yazıp bitirebilir, şarkı besteleyebilir ya da yağlıboya dev bir tablo yapabilirdim. Fakat imkânlar elverişli değildi ve kulaklığımı takıp iki nehrin kesiştiği noktadan müzik eşliğinde günbatımının keyfine vardım.
Attım kendimi nehre...
Sava Nehri’yle samimi buluşmam ise Erdal’ın beni “Nehirde yüzelim mi?...” diye uyandırdığı gün oldu. Bir kalenin tepesinden baktığım nehrin kenarında oturup, serin sularına dalacaktım. Hazırlıklı gittim. Bir kırtasiyeden defter ve kalem aldım. Nehrin kıyısı ilham perileriyle dolu olmalıydı. Bir kitap olmasa bile belki nehir kenarında duygu seline kapılıp bir şiir yazabilirdim...Hayallerimi gerçekleştireceğim yerin adı ‘Ada Ciganlija’ idi. Kentin Sava Nehri’ne bakan yakasında bulunan bir ada burası. Sonradan yapılan bir yol ile kıyıya bağlanmış. Şehir merkezinden taksiyle çok kısa sürede ve makul bir ücretle (20 lira) gidebilirsiniz buraya. Toplu taşıma bir diğer alternatif.
Ada yemyeşil. Tüm kentte olduğu gibi burada da herkes bisiklet kullanıyor. Çakıl bir sahili var. Erdal bisiklet kiralayıp adayı turlarken, ben nehir kenarındaki dizili kafelerden birinin önündeki şezlonga attım kendimi. Henüz sezon açılmadığı için çok kalabalık değildi. Ama yine de hatırı sayılır kadar insan vardı sahilde. Öğlen sıcağı bastırınca bir iki kişi nehre attı kendini... Nehre atlayan üçüncü kişi ben oldum... Sakin gökyüzüne bakarak Sava Nehri’nde sırtüstü yüzdüm... Aklıma hiçbir şey gelmiyordu. Sudan çıktıktan sonra güneşlendim ve epey bronzlaştım.. Soğuk bir içecek söyledim.. Mekânda güzel bir müzik çalıyordu.
Romantik seyahatim birden yaz tatiline dönmüştü. Ben de buna göre davrandım. Defterimi çıkarmadım. Güneş gözlüğümü takıp çevreme baktım, suya girip çıktım. Güneşlendim... Belgrad’da olduğum süre boyunca nehir kenarına çıkacak bir yol buldum mutlaka... Ya bir kalenin tepesinden baktım, ya yüzdüm, ya kenarında oturup yemek yedim. Beş gün boyunca görsel hafızama uzun süre yetecek kadar nehir manzarası yerleştirdim...
Belgrad'da fiyatlar İstanbul’a göre makul
Nehir romantizmine ara verdiğimde nereleri mi beğendim Belgrad’da? Buyurun...
En sevdiğim sokağı arnavutkaldırımlı, birbirinden güzel restoranların yan yana durduğu Skadarlija Sokağı oldu. Birkaç restoranı denedik. Yemekler leziz, porsiyonlar büyük. Ev şarabı mükemmel. Çalgıcılar sürekli sokakta... Birbirlerine yakın restoranlarda oturanlar müziğe kaptırıyor kendini... Karşılıklı gülüşüp, selamlaşarak herkese tanıdık gelen ezgilerle vakit çok güzel geçiyor. Fiyatlar Belgrad ortalamasının üzerinde ama İstanbul’a göre çok uygun. İki kişi ye-iç 100-125 lira aralığında.
Güzel bir yemekten sonra eğlenmek isteyenler içinse Kale Megdan’ın hemen altında nehir kıyısında yan yana dizili kulüplerden oluşan Beton Hala ideal. Şık bir gece klübünde sabaha kadar dans etmek istiyorsanız ‘Beton Hala’ aradığınız yer.
Bir Balkan ülkesindeyseniz, mutlaka börek yemelisiniz. Hemen her yerde börekçiye rastlayabilirsiniz.