Baltık mimarisinin izleri
Osmanlı-Rus savaşını kazanan Ruslar için Kars çok önemli olmuş hep ve bu sebepten kenti yeniden inşa etmişler. Hollanda’dan getirilen mimarlar Baltık izleri taşımış sokaklara... Birbirini kesen çok geniş ve düzgün caddeler göreceksiniz. Türkiye’de hiçbir şehirde uygulanmayan bu mimariyi Kars Kalesi’nden izleyin. Kaz yiyip peynir almayı da ihmal etmeyin.
Ruslardan kalan binaların görkemi sizi kendine hayran bırakacak. Günümüzde çoğu bina resmi hizmete ayrılmış. Bir kısmı da turizme açılmış ve otel, restoran olmuş. En ünlüsü Katerina Sarayı. Buna Şuara Otel ve Cheltikov Hotel’i ekleyebiliriz. Aylar öncesinden yer ayırtmanız gerektiğini unutmayın. Yüksek fiyatlarına rağmen boş yer bulabilmek neredeyse imkânsız. Bu güzel sokaklarda gündüz dolaşmak kadar gece dolaşmak ayrı bir zevk. Bu muhteşem binaların ışıklandırılmış halini mutlaka görmelisiniz. Kars merkezi denince ilk gezmeniz gereken yer tabii ki Kars Kalesi. Tüm şehre hâkim bir tepeden Kars’ı izlemek paha biçilemez. İçindeki kafede, sobanın etrafında soğuktan donmuş ayaklarımızı ısıtırken oturup içilen çayların ve yapılan sohbetin tadı hâlâ damağımda. Kars Kalesi etrafında gezmeniz gereken yerlerse Ebul Hasan-ı Harakani Türbesi, Taş Köprü, 12 Havari Kilisesi, Hamamlar ve Namık Kemal Evi… Bir sağa bir sola yürüyerek bu geniş caddelerin ve taş duvarlı binaların keyfini sürebilirsiniz. Buz tutmuş sokaklarda aman dikkatli olun! Çok acıkıp bir börekçiye girdiğimde börekçinin camlarının içeriden buz tuttuğunu görmüştüm. Kars konu olunca hiç şaşıracak bir şey yok.
Kaz, piti, reyhani
Kars’ın içinde yürüyerek ulaşabileceğiniz yerlerdeyse ilk sırada Atatürk’ün Kars’a gittiğinde kaldığı bina olsun. Günümüzde Kars Sanayi ve Ticaret Odası olarak kullanılıyor. Kars Müzesi’ne daha uzun vakit ayırın. İçindeki etnografya ve arkeoloji salonlarının yanında Rusların Kâzım Karabekir Paşa’ya hediye ettiği beyaz vagonu da görebilirsiniz. Karabekir Paşa, Kolordu Komutanlığı yaptığı yıllarda Kars-Erzurum arasında bu özel vagonu kullanmış. Kars Müzesi’nin bahçesindeki beyaz vagonun içinde dinlenme odası, yemek odası, salon ve banyo var. Konaklanacak ve gezilecek yerleri hallettiysek sırada yemek var. Kars denince onunla özdeşleşen bir şey var ki o da kaz eti yemek. Mütevazı ve ekonomik yolu, öğretmen evine yakın olan Hanımeli Restoran. Sahibi Dilek Hanım etrafta tatlı tatlı dolanıp servis yapıyor. Kaz eti yanında başka pek çok yöresel yemek de deneyebilirsiniz.
Baltık mimarisinin tipik örneği Cheltikov Otel için aylar önce rezervasyon yapmanız gerek.
Evlik çorbası, piti ve anneannesinden öğrendiği reyhaniyi mesela... Reyhani, adından anlaşılacağı üzere reyhanla yapılan bir içecek. Yemek bitmeye yakın Dilek Hanım’ın eşi elinde akordeonu, ortaya çıkıp başlıyor ‘Sarı Gelin’ türküsünü söylemeye. Bildiğimizden farklı. Azeri türküsüymüş ve aslına uygun söylüyor yanık sesiyle. Kars dediklerinde ilk gözümün önüne gelen hep bu an olur ve sanki orada o an dinliyormuşum gibi zihnimde duyarım o türküyü. Kaz eti yemenin en popüler yolu Kars Kaz Evi’dir. Hanımeli Restoran’a rezervasyon yapmadan gidebilecekken Kars Kaz Evi’ne gitmeden önce mutlaka aylar önceden rezervasyon yapmalısınız. Kaz etinin yanı sıra yine pek çok yöresel yemek bulabilirsiniz. Yemek bittikten sonra Kafkas dans gösterisini izlemeden ayrılırsanız üzülürsünüz. Yemek için ayrı, bu gösteri için ayrı ücret ödemeniz gerektiğini unutmayın. Kars kaşarı da çok ünlü, malum... Peynir satın alabileceğiniz o kadar çok seçenek var ki aklınız şaşar. En iyisi gezin, bakın, tadın, öyle satın alın...