GeriSeyahat Bakir Karayip adası CORN ISLAND
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Bakir Karayip adası CORN ISLAND

Bakir Karayip adası CORN ISLAND

Corn Adası, Atlas Okyanusu’nda, Nikaragua’nın 70 kilometre açığında. Marmara Denizi’ndeki Büyükada’nın yaklaşık iki katı genişliğinde.

Önce İngiliz, ardından İspanyolların eline geçmiş. İki kültürün de izleri silinmemiş. Geçen ay Orta Amerika turu yapan gezgin Aynur Koç, adaya uğradı. “Karayipler’in bozulmamış nadir adalarından biri. Sahilde bangır bangır müzik, jetski yok. Her yer mango ve palmiyelerle kaplı. Kumu altın renginde ve ayağa yapışmıyor” diyor. Adanın isminin neden “mısır” olduğuna gelince, bu bir muamma...

Orta Amerika ülkelerini gezmek isterseniz yoğun otobüs yolculuğu yapacaksınız demektir. Genellikle kuzeyde Guatemala’dan başlayan gezi beş ülkeyi (Guatemala, Honduras, El Salvator, Nikaragua ve Kosta Rika) kapsar. Uzun otobüs yolculuğunda gezinin ortasına rastlayan Nikaragua’da fazladan birkaç gün kalıp, başkentin 70 kilometre açığındaki Corn Adası’nda kendinizi ödüllendirebilirsiniz. Atlas Okyanusu’ndaki adaya beşkent Managua’dan uçakla, ya da Bluefields adlı ufak sahil kasabasından tekneyle gidebilirsiniz.

Biz, büyük bavullarımızı yerel tur şirketinin ofisine bırakıp sadece el çantalarımızla uçmağı tercih ettik. Ne varki Managua Havaalanı’nda yaşananlar zamandan kazanmak için uçağı tercih ettiğimize bizi bin pişman etti. La Costena adlı şirketin (www.lacostena.com.ni) kontuarında bizleri önce ellerimizdeki çantalarla beraber kantara çıkarıp tartılar, uçağa biniş için sıra numarası verdiler. Neden koltuk numarası vermediklerini ancak bekleme salonuna geçip alandaki uçakları görünce anladık. Uçaklar pırpır tipi ve sadece 11 kişi alıyor. Ufak bekleme salonunda uzun süre uçmak için bekledik. Günde dört uçuş varmış. Pırpır uçak adeta dolmuş gibi 11 kişi aldı kalktı, bir saat sonra başka bir pırpır geldi o da 11 kişi aldı ve kalktı. Arkada kalan son grup olarak yaklaşık üç saat bekledikten sonra 1.5 saat süren yolculukla adaya vardık.

Corn Adası diye adlandırılan aslında Büyük Corn Adası. Bir de küçük olanı varmış, orasının adı pek adı geçmiyor. İkisinin toplam nüfusu yaklaşık yedi bin kişi. Adayı ilk sahiplenen İngilizler olmuş. Daha sonra tüm Orta ve Güney Amerika’nın büyük çoğunluğunu ele geçiren İspanyollar buralara gelmiş, nedense civardaki İngiliz adlarını değiştirmemişler. Ardından Corn Adası’nı 1971’e kadar Amerikalılar sahiplenmiş. Adada kaldığımız süre içinde hiç mısır tarlası görmedik. Şekli de mısıra benzemiyor. Sonuçta adının neden Corn (Mısır) olduğunu hiçbirimiz çözemedik. Corn Adası diğer Karayip adalarının tüm doğa özelliklerini taşıyor. Onu diğerlerinden ayıran en önemli fark, henüz pek fazla bilinmemesi, sakin, gürültüden uzak ve nüfusunun sadece 800 kişi olması.

BİR TATLI HUZUR ALMAYA GELDİK

Otelimiz, adanın en yeni tesisi Casa Canada (www.casa.canada.com) güney kumsalında yer alıyor. Tüm odalar okyanusu görüyor, havuz adeta okyanusla kucaklaşmış. Corn Adası,Karayiplerin bozulmamış cennet adası olmalı. Karayip adalarının doğası nasıldır derseniz? Altın renkli kumsal, ayağa yapışmayan kum, sığ sahil ve adanın her tarafını kaplayan mango ve palmiye ağaçları. Kendimi dış dünyadan iyice soyutlayarak hamak, deniz, güneş ve Under The Sea Menu’ye kaptırıyorum. Önce okyanus esintili iki palmiye arasında sallanan hamakta uzun süre tembel tembel yatıp, sonra saatlerce denizde kalıyorum. Su fazla tuzlu değil ve çok soğuk sayılmaz. Deniz faslından sonra adanın lokantalarını keşfe çıkıyoruz. Gözümüze kestirdiğimiz Sally Peaches kumsalındaki Mamma Donna oluyor. Aşkının peşinden buralara kadar gelen Mamma Donna birden lokantasında 23 müşteri görünce bize sarılıp kahkaha atarak çok güzel bir istakoz ziyafeti çekeceğini söylüyor. Donna kendini mutfağa atar atmaz lokantayı bir anda sarımsak ve baharat kokusu sarıyor. Uzun süre bekliyoruz ve sonuç beklediğimize değecek kadar mükemmel oluyor. Koca koca kayık tabaklarında sarımsak ve Karayip soslu olmak üzere tepeleme istakozlar geliyor. Yanında da beyaz Şili şarabı. Tabaklar bir anda boşalıyor. Tıka basa yiyoruz. Yemek sonrası kahvelerimizi içmek için iskemlelerimizi alıp sahile iniyoruz. Dünyaca ünlü kafelerde satılan kahvelerin Guatemala, Nikaragua ve Kosta Rika’dan geldiği hatırlatayım. Buralarda kahve bizdekiler kadar pahalı değil. Bir dolara mükkemmel tad alıyorsunuz. Aynı durum aperatif içkiler için geçerli. Tadı kıvamında olan Frozen Margarita burada iki veya üç dolar. Adada bangır bangır bağıran müzik yok, vızır vızır geçen araba yok, sahilde korkulu rüya olan jet skiler yok. Tamamen doğayla başbaşasınız.

SU ALTINDAKİ BÜYÜLÜ DÜNYA

Bölgeye ait sualtı yaşamını tanımak için bu adada çok fırsat var. Dive Little Corn (www.divelittlecorn.com) ve Dolphin Dive (www.cornislandsscubadiving.com) dalış merkezlerindeki dalış eğitmenleri size yardımcı oluyor. Çoğu arkadaşımız Sandra Herman’ın dalış eğitmeni olduğu Dophin Dive’ı tercih ediyor. Tüm teçhizatı size sağlıyorlar. Uzakta dalmak istemeyip benim gibi kıyıda kendini sağlama alanlar için can simidi yeterli. Bir can simidinin etrafına üç, dört kişi tutunup yine bir eğitmen tarafından kıyıdan fazla uzaklaşmadan şnorkelle dalıyoruz. Karşımıza çıkan resifle birlikte su altındaki gezi başlıyor. Resif, hayatlarını sıcak denizlerde devam ettiren mercan ismi verilen deniz hayvanları iskeletlerinin atıklarının yığılması sonucu ortaya çıkan birikme olarak tanımlanabilir. Ren geyiği boynuzlu mercan, mor ağaç şeklindeki mercan, kayaların üzerine yayılarak gelişen beyin şeklindeki mercan, sarı siyah çizgili yılan balığı, larcivert benekli sarı ışık saçan balıklar ve Barakudalar (latince mızraklı balık anlamında) gördük. Dalış eğitmeni dikenleri 40 santim uzunluğundaki deniz kestanesini bize gösterdikten sonra özenle yerine yerleştirdi. Açık denize dalmaya giden arkadaşlarımız köpekbalıklarıyla keyifli bir şekilde oyun oynadıklarını (!) söyleyip bizi şaşırttılar. Tüple dalanlar sağlık açısından bizden sonra 24 saat (bu genel bir kural) daha zorunlu olarak adada kalacaklar. Herkesin dalışı kendine güzel, diyerek artık adayı gezmeye karar verdik.

ADA DEDİĞİN 10 KİLOMETRE KARE

Corn Adaları’nın büyüğü 10, küçüğü 2,9 kilometrekare. Büyüğünü çevresindeki 12 kilometrelik yolu takip ederek, normal tempolu yürüyüşle iki saatte gezebiliyorsunuz. Biz beğendiğimiz kumsalda denize girebilmek için altı saati 45 dolara golf arabası kiraladık. Bluff Point ve Waula Point adlı iki seyir noktasından 360 derece görüşle tüm adanın ne kadar ufak olduğunu daha net gördük. Adanın beş güzel kumsalında turkuvaz renkli sulara kendimizi bıraktık. En son geldiğimiz Picnic Center’da adam başı 20 dolara soğuk bira ve beyaz şarap eşliğinde karides ızgara ve yine sarımsaklı istakoz ziyafeti çektik. Bu kumsalda okuldan dönen ada çocuklarıyla karşılaştık, şakalaştık. Okul servisi olarak sandallara binerek neşe içinde başka bir kumsalda olan evlerine gidişlerini izledik. Karayip adalarındaki diğer bir ortak özellik Afrika’dan gelenlerin taşıdığı reggae müziği ve dansını çocukların sayesinde hatırladık. Güler yüzlü, rengarenk kıyafetli, şişman esmer kadınlar adanın her köşesinde karşımıza sevgi dolu bakışlarla çıktı. Ve keyifli birkaç gün Atlantik Okyanusu’nun bu ufak adasında çabucak geçti. Yüzdük, daldık, güzel yemek yedik, dinlendik, gelirken yaşadığımız sıkıntıları unutarak bu bakir adadan turumuza Managua’dan otobüsle Kosta Rika istikametine devam etmek için istemeye istemeye ayrıldık. Yolunuz birgün bu adaya düşerse doya doya keyifini çıkarın.

        
 
 
 

False