Antigoon canavarının ruhunu taşıyan şehir: Antwerpen
Şehir efsanelerine inanır mısınız bilmiyorum ama Antwerpen (Anvers) denince aklıma ilk gelen bu... Son yıllarda Benelüks turlarının artmasıyla Belçika’ya ziyaretler çoğaldı. Ama kaçımız Brugge ya da Brüksel’i görürken Antwerpen’in varlığından haberdardı? İşte Avrupa'nın efsaneleriyle en ilginç şehri...
Tarih de birçok medeniyete ev sahipliği yapmış Antwerp (Anvers), büyüleyici mimari yapıları ve hareketli yaşamıyla görülmeye değer kentlerden. Belçika’nın kuzeyinde yer alan şehir 'Schelde Nehri' üzerinde yer alıyor. Avrupa’nın en büyük üçüncü,dünyanın ise 20'nci büyük limanına sahip. Belçika’nın en büyük ikinci şehri ve Flaman bölgesinin başkenti olmakla beraber Hollanda'ya da komşu...
Neden adı Antwerpen?
Bu durumun ilginç bir hikayesi var. Zamanında Antigoon adında acımasız bir canavar yaşarmış ve nehirden geçen denizcilerden haraç alır mallarına zorla el koyarmış. Kendisine karşı gelenlerin ise ellerini keser canlarını alırmış. Günlerden bir gün 'Silvius Brabo' adında bir kahraman ortaya çıkmış ve bu canavarın elini kesip nehre atmış. Yıllar içinde bu el kesme olayı 'Hand Werpen' (Flamancada el kesip atmak) Antwerpen olarak değişmiş ve kentin adı böyle kalmış.
Şehrin en kalabalık yeri Groenplaats (Grootmarkt)... Birçok dünyaca ünlü restoran ve kafe-barlar gezginlerin yoğun ilgisini çekiyor. Yılbaşlarında düzenlenen eğlenceler ve Kerst Festivalleri şehir sakinlerini buraya çekiyor. Sözünü etmişken burası yeni yıla girmek için de güzel bir seçenek. Grote Markt'da toplanan kalabalıkla beraber yeni yılı karşılayabilir, Schelde Nehri üzerindeki restoranlarda havai fişekler altında eşsiz manzaraya karşı yeni yıl dilekleri tutabilirsiniz.
Grote Markt Meydanı'ndaki binaların çatısında çeşitli figürler yapmışlar. Bunlar zamanında burada oturanların meslek gruplarını belirtmek için yapılmış. 14. yy’da yapılan Meryem Ana Katedrali eşsiz mimari yapısı ve el işçiliğiyle burada yer alıyor. Girişin ücretsiz olduğu katedral denk gelen şanslı ziyaretçilerine kilise korosu keyfini de sunuyor.
Groen Plaats’in nehir kenarı ise gençlerin hafta sonları buluşup bir şeyler içtikleri eşsiz günbatımının izlendiği bir yer. Eskiden kurulan Antwerpen’in gözü olarak adlandırılan Sinksenfoor (lunapark) şehri kuşbakışı izlemek için harika bir yerdi ama bölge sakinlerinin gürültü yaptığı gerekçesiyle, şikayet etmesi sonucu son üç yıldır buradan kaldırıldı. Yine bu bölgede Het Steen Kalesi'ni ziyaret edebilir, önünde büyükçe bir denizci çapası bulunun kaleye çıktığınızda kolaylıkla önünüzden gecen genellikle, Almanya'dan ve Hollanda'dan gelen nehir botlarını izleyebilirsiniz.
Buradan kalkan botlarla sizde 8 euro karşılığında gezebilir ya da farklı bir alternatif olarak Gemi Müzesi, Red Line Star Müzesi'nde Titanic'e dair hikâyeler okuyabilirsiniz. Ya da nehir altındaki St. Anna Tüneli'nde yürüyerek karşı tarafa Linkerover’a gidip yelken yada rüzgar sörfü yapanları kahvenizi Belçika'nın meşhur çikolataları eşliğinde izleyip tarifi imkansız anlara tanıklık edebilirsiniz.
Çikolata diyarı
Çikolata demişken gerçekten bayılacağınız tatlar var Belçika'da... Özellikle geldiğinizde buraya özgü Paralin çikolatalarından almayı unutmayın. Birde 500'den fazla bira çeşidiyle fark yaratan Belçika'nın Antwerp markalı biralarının da tadına da bakabilirsiniz. Yalnız dikkat edin küçük deneme bardaklarından hepsinin tadına bakayım derseniz kafayı bulabilirsiniz. Bunlardan baska gurme meraklıları için 'Frietjes' yani iki kere kendine has pisirilen patates ve midye yemegi unutmayin. Geçtiğimiz yıllarda dünya spor başkenti seçilen şehirde bisikletle gezenleri, sabah koşusuna çıkanları ve farklı aktiviteler yapanları görmeniz günlük hayat akışının bir örneği sakin saşırmayın...
Bu arada yazımı eğlence severler için küçük bir tüyo vererek bitireyim. Şehir dünyaca ünlü Tomorrowland Festivali'ne ev sahipliği yapıyor. Olur ki temmuz ayında gelecekseniz sakın kaçırmayın derim.