Andlar’ı bisikletle aştım dağların rengine hayran kaldım
Cemal Atasoy, gürültü çıkartmadan, geriye karbon ayak izi bırakmadan dünyayı keşfedenlerden.
syedig@hurriyet.com.tr
2009’da bisikletle Van’dan Nepal’e 3600 kilometre yaptı. 2010’da Brezilya’yı pedal gücüyle gezdi. Geçen yıl ise Güney Amerika’da 143 günde 4 ülke geçti. “Andlar’ı aştığım 160 kilometrelik Los Andes - Uspallata parkuru unutulmazdı” diyor.
İstanbullu Cemal Atasoy (44), AVM uzmanı bir yatırım danışmanı. “İşinde verimli, yaratıcı olmak isteyenlerin, zihnini tazeleyeceği bir hobisi olmalı. Benimki de bisiklet ve fotoğraf” diyor. Hafta sonunda pedal çeviriyor, kimi zaman arkadaşlarıyla iki günlük turlara çıkıyor. Üstlendiği projeleri tamamladığında, bir sonrakine başlamadan, bisikletine atlayıp ülkeleri aşıyor. Kimi zaman bisikletini bırakıp Kenya’da foto safariye çıkıyor.
BİSİKLETTE KENDİMİ ÖZGÜR HİSSEDİYORUM
Çalışmaktan, gezmekten evlenmeye fırsat bulamayan Atasoy, bisikletin özgürlük, yola çıkmanın başlıbaşına bir keyif olduğunu anladığında 12 yaşındaydı. Bostancı - Kadıköy parkurundaki antrenmanları, üniversite yıllarında Marmara turu, İzmir yolculuğu izledi. Sahillerin büyük bölümünü gezdi. Gezdikçe dünyayı keşif arzusu arttı:
“Çoğunlukla ‘Kormuyor musun’ diye soruyorlar. Yolda olmaktan keyif alıyorum. Huzuru, rahatlama hissi beni motive ediyor. Hülya Koç’un bisikletle tek başına Latin Amerika ve Asya’yı geçmesi beni çok etkilemişti. ‘Neden ben de denemiyorum’ dedim. 1999’da bisikletimi alıp, otobüsle Doğubeyazıt’a gittim. Bisikletle Tahran’a ulaşıp, uçakla Yeni Delhi’ye geçtim. Oradan Amritsar ve Nepal’e geçtim, yolculuğumu Katmandu’da bitirdim. 3500 kilometre pedal çevirdim.”
Bisiklet ısrarını şöyle açıklıyor: “Koku ve sesleri duymak istiyorum. Gürültü çıkartmadan, çevreyi kirletmeden, dikkat çekmeden hayatın içinden geçiyorum...”
Atasoy, yola çıkmadan parkurları tüm detaylarıyla inceliyor, program yapıyor. Her sabah saat 07.00’de başlayıp, en fazla 100 kilometre yol alıyor. Yani ortalama 9 saat pedal çeviriyor. Bisikletle yolculuğun her zaman bu kadar romantik olmadığını, kimi zaman çok zorlandığını itiraf ediyor: “Tahran yolunda TIR’lar 10 santimetre yanımdan delice hızla geçerken, Şili Patagonyası’nda iki gün boyunca şiddetli rüzgârla boğuşurken, Bolivya’nın Uyuni yolunda çamura saplandığımda, ‘burada ne işin var’ diye kendime sorduğum oldu. Fakat bunlar istisna. Rotalara iyi hazırlandığımda, yolda arkamdan ve önümden gelen araçlara karşı dikkatli olduğumda sorunlar azalıyor. Zaten bu yeti zamanla otomatikleşiyor.”
Atasoy bugüne kadar 15 ülkede pedal bastı, toplam yolculuğu 10 bin kilometreyi aştı. Harcamalarına gelince... Uçak biletleri dahil 65 günlük Asya turunu 6 bin, 31 günlük Brezilya turunu 7 bin, 143 günlük Güney Amerika gezisini kutuplara kruvaziyer yolculuğu dahil 25 bin TL’ye mal etti. En çok etkilendiği, unutamadığı yer ise Himalayalar’ın eteğindeki Pokhara Gölü - Kathmandu parkuruydu. Şimdi hayali Gürcistan’dan Çin’e gitmek. 7 bin kilometre pedal basacak.
ZORLU SALYANGOZLAR
Atasoy, Latin Amerika’daki ilk uzun gezisine 2010’da çıktı. Brezilya’da 1400 kilometre pedal çevirdi. Geçen kasımda ise Arjantin’den başlayıp, Şili, Bolivya, Peru’yu geçti. 11 bin kilometrelik parkurun 5275 kilometresini pedal gücüyle aştı. 10 bin kare fotoğraf, saatlerce uzunlukta videoyla döndü. Bu yolculuğun en zorlu, heyecanlı bölümünün And Dağları’ndaki Şili-Arjantin geçişi olduğunu söylüyor:
“Şili’nin Valparaiso bölgesinden Arjantin’e geçtim. Los Andes kentinden And Dağları’ndaki sınır kapısı Portillo’ya uzaklık 60 kilometreydi. Tam yükle 2200’den 3600 metreye çıkacaktım. Salyangoz denilen çok sık virajlarla yükselen, çok dik bir yoldu. Bir günde geçmeyi planlamıştım. Dikliğin yanı sıra yolun bir kısmında tüneller vardı. Günışığından ansızın zifiri karanlığa giren şoförler kısa bir körlük süreci yaşadığından, bisikletli için tehlikeliydi. Los Andes’ten çıktıktan kısa süre sonra birbiri ardına itfaiye ve ambulanslar geçti yanımdan. Endişelendim. Nitekim bir tünelin girişinde kamyonla otobüs kafa kafaya çarpışmıştı. Moral bozucu başlangıçtan 30 kilometre sonra, yol kenarında bir kulübede mola verdim. Misafirperver baba-oğul, Portillo’ya gece geç saatte varabileceğimi, en ucuz otelin 120 dolar olduğunu söyleyip kamp kurmam için beni ikna etti. Haklılarmış. Ertesi sabah zorlu çıkış parkurunun yaklaşık yüzde 60’ını, yani 20 kilometresini yürümem gerekti. Buna karşın manzara müthişti. Salyangozlara, yani birbirine bağlı dik virajlara kadar her yer yemyeşildi. Buradan itibaren kayalar ve heybetli dağlar çıkıyordu ortaya. Himalayalar karla kaplıydı, Andlar ise gerçek bir renk cümbüşüydü. Taşta, toprakta görmediğim renk, ton kalmadı. Sabah ve akşam ışığında çok güzel fotoğraflar, yaklaşık 50 saatlik video çektim.
UÇAR GİBİ İNDİM
Zirvedeki Portillo’ya öğle saatlerinde ulaştım. Göl kıyısını gezdim, yemek yedim ve Şili’ye doğru inişe geçtim. Güç harcamadan, rüzgârı yüzümde hissederek, çevredeki müthiş manzaraları seyrederek iniyordum. Bir yanımda dereler, diğer tarafımda sarp dağlar vardı. Tek sorun tünellerdi. En uzunundan geçmeme izin verilmedi, araçla taşıdılar. Uspallata yemyeşil bir ovanın ortasındaydı. Bu ovadan bisikletle geçmenin mutluluğunu da unutamayacağım. 160 kilometrelik geçişten sonra şehirdeki bir hostelde bir gün mola verdim. Çevreyi gezdim. Yolculuğun geri kalan bölümünde de böylesine heyecanlı, maceralı, manzaralı bir parkurdan geçmedim...”
Atasoy’un yurtdışında bisiklet turuna çıkmak isteyenlere ilk önerisi, Türkiye’de şehirlerarası yolculuklarla deneyim kazanmaları. “Yoksa yurtdışı tur pek keyifli olmayabilir” diyor: “Yola çıkmadan rotaya iyi çalışın. Vücut performansınızı bilin, programlamayı buna göre yapın. Bu sayede Güney Amerika’da binlerce kilometre yol yaptım, hiçbir önemli sorun yaşamadım.”
En sevdiği beş şehir
Pokhara, Ushaya, Tebriz, Uyuni, Machu Pichu
Seyahatte ne yer ne içer?
Yerel tatlar
Seyahatte nerede kalır?
Hostel, çadır
Kiminle seyahat eder?
Yalnız geziyor
Seyahatte ne okur?
Rehber kitap
Seyahatten ne alır?
Bileklik, kolye, yüzük.