Son Güncelleme:
AMERIKA, ÜÇÜNCÜ DÜNYA VE YASAKLARI DELME TAKTIKLERI ÜZERINE Geçen haftasonu bır konferans nedeniyle San Diego'daydım. Buz gibi San Fransisco'da denize
AMERIKA, ÜÇÜNCÃœ DÃœNYA VE YASAKLARI DELME TAKTIKLERI ÃœZERINE Geçen haftasonu bır konferans nedeniyle San Diego'daydım. Buz gibi San Fransisco'da denize yaklaÅŸmanın düşüncesi bile insanın iliklerini dondururken, güneyden gelen sıcak akınyılarla bizim Akdeniz sahilleri kadar olmasa da yüzülecek kıvamda ılık denizi ve bol kumlu plajlarıyla ideal bir tatil kenti gibi görünen San Diego'da deniz ve güneÅŸin nimetlerinden bol bol yararlandığımı sanıp 'konferans bahane, keyif ÅŸahane' diye bıyık altından hınzır hınzır gülümsemeyin bana...Maalesef BirleÅŸik Devletler'in batı sahillerinde denizin yüzülebilecek kadar sıcak olduÄŸu bir-iki yerden biri olan San Diego kıyılarına (ve de körfezine) sıcak Pasifik akıntısıyla birlikte Meksika'nın arıtılmamış lağımı da olduÄŸu gibi akıyor. Bizim Marmara Denizi ya da BoÄŸaz'ın Eminönü tarafları gibi birÅŸey yani...Neyse, madem güneÅŸ-deniz-kum muhabbetine giremiyorum, bari iki adım ötedeki sınırı geçip üçüncü dünyayı keÅŸfe çıkayım dedim. Bilmeyenler için, San Diego tam Meksika sınırında yeralmakta. Åžehir merkezinden tramvaya binip hudut kapısına gidiyorsunuz. Ondan sonra elinizi kolunuzu (ya da direksiyonu) sallaya sallaya Meksika'ya giriyorsunuz. Ne arayan var, ne soran. Arama ve sorma olayı sınırı geçme iÅŸi aksi istikamette yapılırsa gerçekleÅŸiyor, bunu da belirtmiÅŸ olayım.Neyse, sınırı yürüyerek geçince kendinizi Tijuana'da buluyorsunuz. BirleÅŸik Devletler topraklarının cilâlı, medeni, refahı yerinde atmosferinden elli metreyi anca bulan bir mesafeyi yürüyerek sıyrılır sıyrılmaz insanın suratına esaslı bir ÅŸaplak gibi inen üçüncü dünyanın kesif, solgun, iptidaî ve arsız sefaleti, ne yalan söyleyeyim, dehÅŸet verici. Hani lüks semtin burnunun dibindeki gecekondu mahalleleri vardır ya.... Ama oralara da böyle 10 saniye yürümeyle pat diye gidilmiyor ki birader... Neyse. Sınırı geçer geçmez gördüklerim diÄŸer günübirlik Amerikalı turistleri dehÅŸete düşürse de bana hiç yabancı gelmiyor. Boyu bir metre kırk santim civarlarında, bizim çingenelere çok benzeyen, insana tebelleÅŸ olup zorla birÅŸeyler satmaya çalışan kadınlar, sokaklarda ciklet satan dört-beÅŸ yaşındaki bebeler... Envaî çeÅŸit turistik dükkan, bar ve restoranların önlerinde dikilip turist avlayan Meksikalı 'hanutçular'... Kaldırımlarda dilenen evsiz yaÅŸlılar... (BirleÅŸik Devletler topraklarında da çok evsiz var ama onların durumu buradakilere nazaran çok çok iyi)...Bizim tatil yörelerini anımsatan ve bütün yöre halkının genlerinde varmış izlenimi uyandıran dilencilik, turist kazıklama ve turistin yakasına yapışma olayı burada misliyle mevcut. Ancak bir farkla, bu adamlar her ne kadar üçüncü dünya vatandaşı olsalar da bizim hanutçulardan çok daha medeni ve eÄŸlenceli. Bir defa hepsi çok güzel Ä°ngilizce konuÅŸuyor (bizim tatil yörelerindeki meslekdaÅŸları tarzancadan öteye geçemedi bir türlü malumunuz), inanılmaz güzel espriler yapıyorlarBenim ikamet etmekte olduÄŸum Bay Area taraflarında yaÅŸayan Meksikalıların çoÄŸunun yıllardır Amerika'da yaÅŸayıp da tek kelime olsun Ä°ngilizce bilmemelerine, hatta Ä°ngilizce bilmediklerini dahi 'No Inglas' ÅŸeklinde ifade etmelerine raÄŸmen, Tijuana'dakilerin büyük çoÄŸunluÄŸunun ÅŸakır ÅŸakır Ä°ngilizce konuÅŸmasının son derece absürd bir olay olduÄŸunu da burada belirtmem gerekiyor...Neyse, Tijuana tipik bir turistik ÅŸehir olmasına raÄŸmen bizim turistik ÅŸehir deyince kafamızda beliren imajdan çok farklı. Bir defa sefalet dizboyu, binaların da insanların da her yerinden pislik, fakirlik ve getto ruhu akıyor. Åžehrin ana caddesi olan Revolucion Caddesi boyunca dükkanlar, barlar ve restoranlar sıralanmış. Barların çoÄŸunda lapdance ve striptiz yapan genç kızlar var. Buralara çiftler ve hatunlar da girebiliyor. Ancak turistseniz ve cinsiyetiniz de erkekse, bu klüplerde size yaşı geçkince, sıfatı çirkince, biraz alkolik biraz da uyuÅŸturucu müptelası bir hatunun musallat olması, ve siz ondan daha inat deÄŸilseniz bir bira ya da birkaç dolar koparana kadar gitmemesi riski sözkonusu, bunu da söylemiÅŸ olayım.EÄŸer cinsiyetiniz erkekse ve yanınızda bir hatun, hele de Rana yengemiz gibi bir hatun varsa, Revolucion Caddesinin ilerisinde yeralan büyük çarşıya kadar sabretmeden yoldaki dükkanlara saldırıp cüzdanınıza darı ekecektir. Ne yapın yapın yiyecek-içeceÄŸi süpermarketten, turistik eÅŸyaları da büyük çarşıdan baÅŸka yerden almayın, sonra üzülürsünüz. Ayrıca siz siz olun yanınızda fazla dolar taşımayıp etraftaki bankamatiklerden peso çekin, satıcılarla pazarlığı peso üzerinden yapın. Adamlar dolarla pazarlık yapmaya kalkınca Nuh diyor peygamber demiyor ama olay peso kuruna dökülünce hemen yelkenleri suya indiriveriyorlar.Cadde boyunca yürümeye devam edince kapısının önündeki tabelalarda gayet cazip Küba turu seçenekleri sunan bir tur ÅŸirketine rastladım. Aslında bu Küba turu olayı Amerikalı turıstleri bu zavallı fukara Meksika sınır kasabasına çeken önemli bir etken. Bundan kaç kiÅŸi haberdar bimiyorum ama, demokrasi ve özgürlüğün kalesi olan BirleÅŸik Devletler vatandaÅŸlarının Küba'ya ayak basması kanunen ve de fiilen yasak. Bir defa, BirleÅŸik Devletler topraklarından Küba'ya kesinlikle hiçbir uçuÅŸ yok. Bir-iki tane uçak, o da çok seyrek kalkıyor ancak bunlara bilet almak için özel bir belge gerekiyor. Yani Amerikan vatandaşı olup da Küba'ya tatile gitmeye kalkan havasını alıyor. Ancak üçüncü dünyanın dalaverelere çok iyi iÅŸleyen kafası, bunun çaresini bulmuÅŸ. BirleÅŸik Devletler vatandaÅŸları elini kolunu sallaya sallaya Meksika'ya giriÅŸ yapıyor. Daha sonra buradaki bir seyahat acentasından Küba biletlerini alıyor. Seyahat acentası turistlerin pasaportlarının fotokopisini çekerek Küba konsolosluÄŸuna yolluyor ve vize alıyor. Ä°sterseniz vizeyi Küba'ya giriÅŸte de alabiliyorsunuz. Ama vize ve giriÅŸ-çıkış damgasını pasaporta deÄŸil de, pasaportun fotokopisine vuruyorlar! Pasaportun aslına kimse elini sürmüyor. Böylece BirleÅŸik Devletler vatandaÅŸları ortada hiçbir delil bırakmadan, dertsiz baÅŸlarına dert almadan Küba'ya aslanlar gibi gidip tatilini yapıyor!Meksika sınırından BirleÅŸik Devletler'e geri dönerken hudut görevlileri önce tipinize bakıyor. VatandaÅŸ beyaz ırka mensupsa formalite icabı hangi ülke vatandaşı olduÄŸunu soruyorlar, USA diyen kimlik falan göstermeden geçip gidiyor. Ama Güney Amerika yerlisi ırkına mensupsa eÄŸer, BirleÅŸik Devletler vatandaşı da olsa bunu ispatlamak zorunda...Burada çok ilginç olayların döndüğü rivayet ediliyor. Mesela sınırın bazı noktalarında kimsenin bakmadığı bir anı yakalayarak Meksika'dan karşı tarafa torbalar dolusu esrar atıp kendisi de öte tarafa atlayanlar, ya da BirleÅŸik Devletler vatandaÅŸlarına yüklü paralar, çoÄŸu zaman da malın yarısını teklif ederek adamın arabasına binip malı öte tarafa geçiren uyuÅŸturucu satıcıları gibi. Ayrıca Meksika bir üçüncü dünyas ülkesi olduÄŸundan, BirleÅŸik Devletler sınırına birkaç metre mesafede olsa bile Tijuana da bir üçüncü dünya kasabası. Ve Meksika polisleri de maalesef son derece kokuÅŸmuÅŸ vaziyette. Alkolü fazla kaçırıp taÅŸkınlık yapan veya sokakta içen -genellikle öğrenci tayfasına mensup- tipleri anında kodese tıkıyorlar. Dışarı çıkmak için de dolarları bayılmak zorunda kalıyorsunuz.Ama yanınızda bir hatun, hele de Rana yengemiz gibi bir hatun varsa hiç korkmayın, polis dahil en kokuÅŸmuÅŸ üçüncü dünya vatandaÅŸlarına bile kök söktüreceÄŸi garantidir.(devamı var...)Alchemist - 20 Eylül 2000, ÇarÅŸamba Â