Adrasan’ın incisi gönlümün birincisi
Son yılların en popüler destinasyonlarından biri Antalya Adrasan’daki Suluada. Adaya yapılan tekne turları çok gözde. Birçok tekne turuna katıldım ve bu kez katılırken beklentim diğerlerinde yaşadıklarımdan daha yüksek değildi. Ama bu gözler neler gördü! Turkuvaz renkli suları, eşsiz güzellikte koyları ve kaptanın bizim için yaptıklarıyla en değişik ve özeli Suluada yolculuğu oldu.
Antalya’nın en güzel beldelerinden biridir Adrasan. Suluada tekneleri de bu muhteşem plajdan kalkar. Biz daha önce arkadaşlarımın deneyimlediği Kelebek Teknesi ve Kudret Kaptan’la gitmeyi tercih ediyoruz. Suluada paylaşımlarından anladığım kadarıyla tura çıkılan her tekneden memnun ve mutlu ayrılıyor katılımcılar. Kim, hangi tekneye binse tavsiye ediyor. Bu oradaki tekneciler için çok güzel bir şey. Adrasan’da iki ayrı tur rotası var. Biri Ceneviz Koyu, diğeri Suluada...
Suluada turunda Maldivler Plajı, Aşk Mağarası, adanın şifalı olduğu söylenen içme suyu kaynakları, Hurma Koyu, Amerikan Koyu, Adrasan Feneri gibi duraklar var.
Tekneler turu, hava durumuna göre 10.00-16.30 arasında tamamlıyor. Rüzgârsız bir havada gitmenizi öneririm. Bir kişi 125 - 150 lira arasında değişiyor. Grup olarak tekne kapatmak isteseniz de fiyat değişmiyor. Ücrete öğle yemekleri dahil. İçeceklerse ekstra.
Teknemizde tek Türk bizdik. Rus bir gruba denk geldik. Belki de bu sayede bir tekne turunda en çok rahatsız olduğum yüksek sesli müzik yoktu. Suluada uzaktan göründüğünde tekne ayaklandı. Fotoğraf çekenler, suyun rengine bakanlar... Herkes heyecan içindeydi. Kaptanımız günü sakin geçirebilmemiz için gitmemiz gereken koyların sırasını biraz değiştirdi. Sezonda tüm tekneler Suluada’da çünkü. Adaya yanaşıp bir koya demirlediğimizde hepimiz arıların çiçeklere uçuşması gibi koşturduk. Ben tekneden atlayarak olayı hızlandırdım. Nasıl güzel bir renk, nasıl bembeyaz kumlar... “Suyun altına gireyim, bir denizkızı olayım ve geri kalan hayatımı şu rengin içinde geçireyim” diyor insan. Sanki bir gün yetmeyecekmiş gibi hissettim denizle ilk buluştuğumda. Kamp yapmak, kalmak yasakmış. Adada yerleşim de yok. Belki temizliğini buna borçlu. Bırakalım bakir kalsın.
Molalar genelde 30-45 dakika arası. Size 5 dakika gelecek o yarım saat ama üzülmek yok. Tekneler adanın etrafında döne döne pek çok koya götürüyor. Adanın adı neden Suluada onu da gösteriyorlar. Çıplak kayalık olan adada bir kayanın altından tatlı su akıyor. Şifalı olduğu söyleniyor. Adanın da ismi buradan geliyor. Sonra Maldivler dedikleri muhteşem yere gidiliyor. Bembeyaz kumları, turkuvaz suları, kayalarıyla fotoğraf çılgınlığı yaratıyor görende...
Sürekli bir ikram var...
Öğle yemeğinde nefis balıklar yedik. Teknede sürekli bir ikram var. Yemek bitiyor, meyve; meyve bitiyor, çay, bisküvi... Tekneden suya atladığımda dibe batmaktan korktum, o derece.
Kaptanımız bize bölgedeki tüm güzellikleri göstermeye niyetlenmiş gibiydi. Aşk Mağarası da en az Suluada kadar güzel. Koca tekne mağaranın içine kadar giriyor. Suyun rengi muhteşem. Normalde akıntı sebebiyle yüzmeye pek izin verilmiyor ama sevgili kaptanımız beş dakika yüzmemize izin verdi. Buradaki lacivert sulara kaç kez atladım bilmiyorum. Öyle muhteşem.
Türkiye’de pek çok tekne turuna çıktım ama sanırım en değişik ve özeli Suluada oldu. Akşamüzeri Adrasan’a dönen ben, sabah buradan giden ben değilim artık. Ne güzellikler gördü bu gözler, nasıl güzel maviliklerde kaybetti kendini... Tekrar görüşmek ve kucaklaşmak üzere hoşçakal Suluada...