GeriSeyahat Açık hava müzesindeki lezzetler
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Açık hava müzesindeki lezzetler

Açık hava müzesindeki lezzetler

Çorum’un sadece leblebiden ibaret olduğunu düşünüyorsanız fena halde yanılıyorsunuz. Kent, Hattilere, Hititlere, Frig, Roma ve Bizans medeniyetlerine ev sahipliği yapmış tarihi bir bölgede yer alıyor. Alacahöyük, Boğazkale ve Yazılıkaya’daki açık hava müzeleri sizi 4 bin yıl öncesine götürüyor. İskilip dolması, keşkek, madımak ve çatal aşı çorbası gibi leziz yöresel yemekler de cabası...

Görülecek o kadar fazla yer var ki! Çorum’un yer aldığı bölge, çok sayıda eski medeniyetin kalıntılarının bulunduğu tam bir açıkhava müzesi. Nereye adım atsanız tarih fışkırıyor. Merkezler birbirine yakın olduğundan iki günde her yeri görebiliyorsunuz. Ancak gezmeye Çorum merkezinden başlamanızı tavsiye ederiz. 4 bin yıl önceki hayatı hayal edebilmek için ilk durak Çorum Müzesi olmalı. Müzenin dışı, en az içi kadar hayranlık uyandırıcı. 19. yüzyılın tipik mimari özelliklerini taşıyor. 1914 yılında hastane olarak inşa edilmiş. Yıllarca okul olarak kullanıldıktan sonra 2003’te restore edilerek müzeye dönüştürülmüş. Geniş ve yeşil bir bahçesi, ferah görünümü var. Müzenin içi de aynı ferahlıkta. İki ana, iki ara katı bulunan Arkeoloji Salonu, kronolojik düzenlenmiş. Dolayısıyla eserler sizi boğmuyor, aralarında kendinizi kaybolmuş hissetmiyorsunuz. Geziye Çorum bölgesinde, Kalkolitik Çağ’a (M.Ö. 6000-3000) ait Alacahöyük ve Kuşsaray buluntularıyla başlıyorsunuz. Ardından Anadolu’daki kültürün yaratıcılarından Hattilere ait olan madeni silahlar, süs eşyaları ve dinsel objeler, Hitit dönemine ait vazolar, seramik eserleri ve çivi yazılı tabletler geliyor. Aynı döneme ait L Mezar’ın bir örneğini, Alacahöyük’te yerinde görmeden, müzede inceleyebilirsiniz. Mezarın içinde iskelet, dini sembollerden boğa ve geyik heykelcikleri, güneş kursları, süs eşyaları ve ölü yemeği için kurban edilen ve mezar üzerine bırakılan boğa başları var. AYAKKABI ARASTASIYLA LEBLEBİ İMALATHANESİMüze ziyareti sonrası şehir merkezini gezebilirsiniz. Yeşil ovalar arasına kurulu, küçük bir İç Anadolu şehri Çorum. Yürüyerek baştan sona gezebiliyorsunuz. Tam merkezde, II. Abdülhamit’in, tahta çıkışının 25. yıldönümünde gönderdiği ferman üzerine 1894’te minare tarzlı inşa edilen Saat Kulesi var. 27.5 metre yükseklikteki kulenin güneye açılan yuvarlak kemerli kapısında, mermer zemine Osmanlıca yazılmış tarihi kitabe bulunuyor. Kulenin 100 metre ilerisindeyse Tarihi Ayakkabıcılar Arastası var. 30 metre uzunluğunda, iki kişinin yan yana zor geçebildiği arastada 37 dükkan sıralanmış. Eskiden el işi ayakkabı imal eden ustalar artık ikinci el ayakkabı alıp satıyor, tamir yapıyorlar. Arastanın tam karşısındaysa Çorum’un en meşhur ürünü leblebi alışverişinizi yapabilirsiniz. Meşhur leblebi ustası Yaşar Bodur’un leblebi imalathanesinde bir yandan alışveriş yapıp, bir yandan leblebinin nasıl yapıldığını izleyebilirsiniz. Çikolatalı, beyaz çikolatalı, ballı ve susamlı, meyveli, acı soslu gibi aklınıza gelmeyecek çeşitlerde leblebileri tadabilirsiniz. HİTİT YEMEKLERİNİ TADINLeblebi tadımı karnınızı acıktırsaysa, Çorum’un yöresel yemekler yapan tek restoranı Katipler Konağı’nın yolunu tutun. Geleneksel Çorum evi tarzıyla dekore edilmiş, iki katlı, bahçeli konakta en güzel Hitit yemeklerini tadabilirsiniz. Çatal aşı çorbası, keşkek, mantı, bumbar dolması (mimbar) ve yufkalı köfte spesiyalleri. Yanında karanfil şerbeti içebilirsiniz. Yemekten sonra, yollara koyulma zamanı. Çevre gezilerine, merkeze 50 kilometre uzaklıktaki İskilip’le başlayabilirsiniz. Ahşap evler, asırlık çeşmeler ve tarihi yapılar arasında gezindikten sonra ilçe merkezindeki İskilip Kale’sini ziyaret edin. 100 metre yükseklikteki kalenin güney ve güneydoğu eteğinde Roma dönemine ait kaya mezarlar var. İki sütunlu dikdörtgen girişi ve bilezikler üzerinde oturtulmuş aslanlar bulunuyor. Sütun başlıklarında değişik figürlü kabartmalar var. Akşam Çorum’a dönmeden meşhur İskilip dolmasını tatmayı unutmayın.SANKİ DÜN TERK EDİLMİŞ GİBİİkinci gününüzü tümüyle Hitit Medeniyeti’nin kalıntılarına ayırın. İstikametiniz, açık hava müzesi Alacahöyük olsun. Bu bölgeyi ziyaret etmek için en ideal zaman bahar ayı. Yolda size yemyeşil, uçsuz bucaksız çayırlar eşlik ediyor. Alacahöyük’te, sfenksli kapıdan girdiğiniz anda tarihi topraklara ayak bastığınızı hissediyorsunuz. Eski Tunç ve Hitit döneminde çok önemli bir kültür ve sanat merkezi olan Alacahöyük’te dört farklı uygarlık açığa çıkarıldı. Kalıntılar arasında yürürken eski sarayların, opera binalarının yükseldiğini hayal ediyorsunuz. Mezarlık bölgesindeyse, müzede gördüğünüz L Mezarları yerinde görme imkanı buluyorsunuz. Mezarlar öyle bir durumda ki, başında taçlarıyla yatan prens ve prensesler sanki 4 bin yıl önce değil de çok yakın zamanda yaşamış ve her an yerlerinden kalkacaklar gibi hissediyorsunuz. Taş evler için de aynı durum söz konusu olabiliyor... Müzedeki vazolar ve eşyaları hayalinizde yerleştirince evler henüz terk edilmiş gibi geliyor. Açık alandan sonra, Alacahöyük Müzesi’ni ziyaret ederek bulunan eserlerin bir kısmını görebilirsiniz. Burada aynı zamanda, Cumhuriyet’in ilk dönemlerinde yapılan arkeoloji çalışmalarıyla ilgili eserler de var.HATTUŞA’YI KEŞFEDİN Alacahöyük’ten sonraki durağınız, 39 kilometre uzaklıktaki Boğazkale, bir diğer adıyla Hattuşa olsun. UNESCO koruması altındaki Hattuşa, Hitit İmparatorluğu’nun Tunç Çağı dönemindeki başkenti. Geniş bir alana yayılan antik kentte yapılan kazılarda beş farklı kültür katı ortaya çıkarıldı. Bu katlarda Hatti, Asur, Hitit, Frig, Galat, Roma ve Bizans dönemlerine ait kalıntılar bulundu. Başkent, zamanında 76 hektarlık bir alanı kapsıyordu. Hitit İmparatorluk Dönemi’nde, şehir yaklaşık altı kilometrelik aralıklarla taş temelli, kerpiç tuğlalarla örülü surlarla çevriliydi. Şehrin farklı bölgelerine giriş, surlara açılmış anıtsal kapılardan sağlanıyordu. Bu kapılardan dış yüzeyinde asnlan yontuları bulunan Aslanlı Kapı ve iç yüzeyinde silahlı tanrıların bulunduğu Kral Kapı, sanki yeni yapılmışçasına sağlam duruyor. Güney uçtaki Yer Kapı da Hattuşa’nın en ilginç kalıntılarından. Surlar, burada 20 metre yükseklikten, 250 metre uzunluktaki, kireçtaşından yapılmış yapay bir sırt üzerinden geçer. Kesik piramit biçimli bu oluşumun en üstünde Sfenksli Kapı ve Hattuşa’nın bugün içinden geçilebilen tek tüneli var. Hattuşa’nın açıkhava tapınağı, kutsal mekan Yazılıkaya Kaya Tapınağı, başkentin biraz dışında yer alıyor. Hitit Medeniyeti’nin önemli tanrı ve tanrıçaları, burada sıra halinde kayalara kabartı olarak işlenmiş. Kayaya işlenmiş bu kabartmaların özel bir düzeni var; sol kaya üzerinde sadece tanrılar, sağ kaya üzerindeyse tanrıçalar yer alıyor. Ana sahnedeyse Fırtına Tanrısı, eşi Güneş Tanrıçası ve çocuklarının tasvirleri var. Nasıl gidilirÇorum’a en yakın havaalanı, 40 kilometre uzaklıktaki Merzifon’da. istanbul’dan Türk Havayolları’yla hergün saat 16.30’da bir uçak gidiyor, 18.40’ta dönüyor. Cuma akşamı gidip, pazar akşamı dönebileceğiniz iki günlük kaçamak için ideal. ankara’dansa günde iki uçak var; 13.00’te ve 16.30’da. ankara’dan karayoluyla gitmek isterseniz, yolculuk yaklaşık 2 buçuk saat sürüyor.Önümüzdeki haftasonu nereye? (28-29 Mayıs)istanbul’DAN...Cehennem Şelaleri’ne yürüyüşe: 28 Mayıs 07.00’de hareket. Çerkezköy üzerinden Kırklareli Saray ilçesinde kahvaltı molası. Kahvaltıdan sonra Vize’de yürüyüşün başlayacağı köye varış. Papazın Çayırı’nda başlayan yaklaşık bir saatlik yürüyüş sonrası Cehennem Dere Şelaleleri’nde dinlenme molası. Molanın ardından suyun gücüyle oluşmuş kaya oluşumlarını seyrederek kısa bir yürüyüş daha. Sonra barbeküde sucukla öğle yemeği. Yemekten sonra vadi boyunca yürüyerek Çingene Kalesi’ne tırmanış. Kalenin bulunduğu tepeden sarı meşelerin arasından vadiye geri dönüş. Orman içindeki yürüyüşün ardından dönüş yolculuğu. Saat 21.00 civarı istanbul’a varış. Fiyatı 85 lira (Ulaşım, kahvaltı, öğle yemeği, rehberlik) Tel: (212) 251 98 64 www.tamzaratur.comankara’DAN...Daday’a: 28 Mayıs 07.00’de hareket. 12.30 civarı Kastamonu’nun Daday ilçesi Çölekçiler Köyü’ndeki çiftlik evine varış. Kısa bir dinlenme molasının ardından traktörle 9 kilometre uzaklıktaki Halacoğlu yaylasına hareket. Yaylada kısa bir yürüyüşten sonra mangalda sucuk mönüsüyle öğle yemeği. Yemekten sonra, isteyenlerle 12 kilometre uzaklıktaki Taşçılar göletine yürüyüş. Araçla çiftliğe döndükten sonra akşam yemeği ve çiftlik evinde yıldızlar altında serbest zaman. Pazar, kahvaltıdan sonra serbest zaman. İsteyenler, ek ücret ödeyip, çiftlikte ata
False