GeriSeyahat 7,5 kilometrelik kar safarisi
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
7,5 kilometrelik kar safarisi

7,5 kilometrelik kar safarisi

Kocaeli’nin kayak merkezi Kartepe, karda doğa yürüyüşü yapmak isteyenlere birçok alternatif sunuyor. Kayak pistlerinin yanındaki parkurları izleyebilir, ormanda kar safarisine çıkabilirsiniz.

Soğuk, karanlık, yağmurlu bir pazar sabahında uzun uzun uyumak varken saat 07.00’de yollara düşmek, bir AVM’de üşümeden alışveriş yapıp, kafelerde sohbetle gün geçirmek varken tam beş buçuk saat karda yürümek akıl kârı olabilir mi?

Eğer hafta boyunca plaza atmosferinde çalışmaktan bunaldıysanız, alışverişle meditasyon yerine doğayı tercih ediyorsanız, zihninizi unutamayacağınız güzellikte kar manzaralarıyla doldurmak istiyorsanız olabilir... Tabii gerekli kıyafetiniz, iyi bir rehberiniz, dayanışma bilincine sahip, şikayetten hoşlanmayan ekip arkadaşlarınız varsa...

DAĞDA DÖRDÜNCÜ MEVSİM

İstanbullu doğaseverlerin oluşturduğu Rota grubu geçen yıl martta Armutlu - Kartepe yürüyüşünü başlattı. Bahar ve sonbaharda, sekiz günübirlik etkinlikle Samanlı Dağları’nı baştan başa geçen grup, aralık ortasında Kocaeli’nin Pazar Çayırı köyüne ulaştı. Bu yürüyüşlerden dördüne katılabildim. Google Earth’ten rotayı çıkarıp, GPS’ine yükleyen gönüllü rehberimiz Mutlu Ataç’ın peşine takılıp bahara uyanan ormanlardan, çiçek bahçesine dönen çayırlardan geçtik, patikaları keşfedip, çeşit çeşit kekik topladık. İznik Gölü’nün sırtlarında yol boyunca manzarayı seyretmeye doyamadık. Sonbahar geldiğinde kırmızılı, sarılı yaprak denizlerinin içinde yürüdük. Dağ başında yetişen elmaları, cevizleri tattık. Pazar Çayırı’na varınca, karı beklemek için yürüyüşe yaklaşık iki ay ara verdik.
Şubat başında öyle çok kar yağdı ki, Pazar Çayırı’na ulaşamadığımız bir gün Kuzu Yayla’da yürümekle yetindik. Nihayet önceki hafta muradımıza erdik, rotayı tamamladık.

BAHAR İSYANCIDIR

Pazar Çayırı’nın çıkışında minibüsten indiğimizde hafif kar yağıyordu. Tozluklarımızı, eldivenlerimizi giyene kadar yağış tipiye döndü. 14 kişilik grupla batıya doğru sırtı tırmanmaya başladık. 860 metre irtifadan, ilk aşamada 1300 metreye çıkacak, sonra aşağılara inip, 1602 metrelik Kartepe (haritalardaki ismiyle Keltepe) zirvesine varacaktık.
Koza Suyu’nun üstünden kıvrılarak yukarı çıkan dağ yolunu girdik önce. Bu yolu düzlemesine keserek yükselirken kar seviyesi yavaş yavaş artıyordu. Topuklarımızı aşıp, makiliğe girdiğimizde ayak bileği boyuna ulaştı. Kar sertti ve ayağımız dik eğimde bile kaymıyordu. Orman yolunda ilerlerken kar örtüsünün altından boynunu uzatmaya çalışan eflatun çiçekler dikkatimi çekti. Bir hafta önceki lodosa aldanıp açan siklamenlerdi bunlar. İyi ışık alan sırtlarda yol boyunca dizilmişlerdi.
Yine köyün arkasındaki sırtı tırmanırken, bir kayanın kuytusunda kardelene rastladım. Yaklaşık beş yıldır doğada kardelene rastlamamıştım. Eski bir dostumu görmüş kadar sevindim.

Dört dereceye düşen hava sıcaklığına rağmen, 45 dakika sonra herkes terlemişti. Molada polarlar çıkarıldı yürüyüşçüler hafifledi. Ben ise birkaç hafta önceki yürüyüşten aldığım dersle, kabanımın içine sadece tişört giymiş, fermuarı çekmek yerine çıtçıtları kapatıp hava akımı sağlamıştım. Bu sayede yol boyunca, tipiye rağmen üşümedim, aşırı terlemedim. Hatta zaman zaman karda yürüyenleri sıcak odamın camından seyrediyormuşum duygusuna kapıldım.

İZ AÇMAK ZOR İŞ

Yokuşu bitirip Sultaniye köyünün kuzeyindeki çıplak Dumanlı Tepe’ye vardığımızda, yerdeki kar kalınlığı 10 - 15 santimetreye inmişti. Sırtımızdan vuran tipi zemindeki karları savurup aşağılara atıyordu. Yer yer buzlanmış alanlardan geçip, Eminoğlu Yaylası’nın üstlerinde, genç gürgenlerden oluşan bir koruya girdik. Ağaçlar yaklaşık 1,5 metre kara gömülmüştü. Buna karşın hepsi patlamaya hazır tomurcuklarla donanmıştı.

Grubumuzun öncüleri karda iz açıyor, bizler derinliği bir metreyi bulan ayak izlerine basarak ilerliyorduk. Mesafe kısa olduğu için hediksiz çıkmıştık yola. Fakat iz açanlar 10-15 dakika içinde yoruluyor, yerini arkadakilere bırakıyordu. Molla Yakup Çayırı’nın üstlerinden geçerken sıra bana geldi. Zaman zaman kasıklarıma kadar yükselen karda beş adım attıktan sonra bu işin ne kadar zor olduğunu anladım. Bacağımı kardan çıkarmak bile büyük enerji gerektiriyordu. Birkaç kez dengemi kaybedip karları kucakladım. Tipi çevremizdeki ağaçlara çarpıp ıslık çalıyor, grubumuz hiç konuşmadan ilerliyordu. Sağda, solda bıçakla kesilmiş pasta dilimlerini andıran kar yığınları oluşmuştu. Yıllarca şark hizmeti yapan dedemden çok kar hikayesi dinlemiştim. Fakat hayatım İstanbul’da geçtiği için, en yüksek karı 1985’te, üniversite öğrenciliğim yıllarında Beyazıt Meydanı’nda görmüştüm. Kartepe eteklerinde bembeyaz, tertemiz bir dünyada yürümek çok farklıydı. Karların içine atlayıp, yokuştan aşağıya yuvarlanmak istedim. Neyse ki aklıma başıma toplamam uzun sürmedi, iz açma görevime dönüp grubu kayak pistine ulaştırdım.
Sekiz numaralı pist Karlık Tepe’den aşağıya, çamların arasından kıvrılarak iniyordu. Bu ıssız yolda kayakçılarla karşılaşmamız hem bizleri hem de onları şaşırttı. Ezilmiş karda, çevredeki ağaçları seyrederek inmek müthiş keyifliydi. İki yıl önce Kartepe’ye kuzey batısındaki Kuzu Yayla’dan yürüdüğümde, kestane, çınar ağaçlarının dallarında mucizevi bir görüntüyle karşılaşmıştım. Tipide kar tanecikleri dalların tek yönüne katmanlar halinde yapışıp, martı tüyünü andıran bir görüntü oluşturmuştu. Bu dallara uzaktan bakıldığında bembeyaz ağaçlar kanatlanıp uçacakmış çağrışımı yapıyordu. Benzer görüntüyü dağın güneyinde aradım, bulamadım.

HA GAYRET, ZİRVE GÖRÜNDÜ

Kıvrılarak inen yol bizi zirveden aşağıya uzanan dik ve en uzun piste ulaştırdı. Bu parkuru tersine yürüyüp, TV Vericisi’nin bulunduğu zirveye çıkacaktık. Yürüyüşün son 1200 metresinde yaklaşık 700 metre irtifa almamız gerekiyordu. Keyifli orman yürüyüşünden sonra kendimizi dimdik parkura vurmak hepimizin moralini biraz bozdu. Yanımızdan mutlu kayakçılar, snowboardcular aşağıya doğru geçiyor, biz tepemizden ter fışkırarak pistin kenarından yukarıya yürüyorduk. Dört kişi vazgeçip, geriye The Greenpark Oteli’ne yürüdü. Ben de öndeki iki sıkı yürüyüşçünün peşine takılıp, tempolu bir şekilde Erikli Tepe’nin eteğine kadar tırmandım. Kartepe’ye uzanan son dönemeçte tüm dikkatimi beyaza boyanmış dev ağaçların güzelliğine odaklayıp, çılgınca atan kalbimin sesini bastırdım. Nihayet telesiyejin bulunduğu noktaya ulaştım. Fakat son 100 metrede yüzüme öyle bir tipi yedim ki, eğer bu mesafe biraz daha uzun olsa pes edecektim.
Zaferimizi Zirve Kafe’nin varil büyüklüğündeki sobasının etrafında sahlep içerek kutladık. Rota’nın 203,5 kilometrelik Armutlu - Kartepe projesi sona ermişti. Aramızda dokuz eteba da katılan tek kişi rehberimiz Mutlu Ataç’tı! Saat 16.00’da kafe kapanıp, müşteriler ortada kalınca aynı hızla, telesijej hattını izleyip kestirmeden indik. The Greenpark Oteli’nin otoparkında bizi bekleyen minibüsümüze bindiğimizde hepimiz terapiden çıkmış gibiydik. Tüm bir hafta vücudumuzda biriken elektrik, gerilim, asabiyet geride kalmış, rahatlamış, hafiflemiştik.

KAR YÜRÜYÜŞÜNDEN ÇIKAN DERSLER

* Kar yüksekliğinin 50 santimi geçtiği yerlerde yürürken ağaçlara, maki bitki örtüsüne fazla sokulmayın. Toprağın sıcaklığını gövdesinde taşıyan ağaçların çevresindeki kar eriyor. Üstten bakıldığında fark edilmeyen tuzaklar oluşuyor. Beş santim çapındaki bir ağaç gövdesinin 30 santim açığına adım attığınızda bir metrelik kar çukuruna gömülebiliyorsunuz. * Eldiveniniz ne kadar kalın olursa olsun yürüyüşün başında vücudunuz ısınana kadar, yani yaklaşık 25 dakika parmak uçlarınız soğuktan sızlıyor. * Yanınızda en az bir litre su olmalı. Karı eritmeyi düşünüp tek şişe suyla yola çıkmayın, vücudunuzun maksimum sıcaklığa ulaştığı anda bile mont içindeki şişede karı eritmek zor. * Tozluk takmadan, su geçirmeyen pantolon ve ayakkabı kullanmadan, çantanızda yedek giysi, termosta sıcak su, enerji verecek yiyecek, balaklava bulundurmadan kar yürüyüşüne çıkmak tehlikeli bir macera.
False