36 saatte Strazburg
Kendisine ‘Avrupa’nın Noel Başkenti’ sıfatını yakıştıran Strazburg bu hafta da yeni yıl coşkusunu yaşıyor. İkinci Dünya Savaşı sonunda Fransa’ya katılana kadar defalarca Alman egemenliğine giren şehir çift kültürlü yapısını yaşamın her alanında sergiliyor: Parke taş döşeli yayalaştırılmış sokaklar, kanallar, kısmen ahşap evler, lezzet mekânları, sanat müzeleri, gastronomik cennete ya da butik otele dönüştürülmüş tarihi yapılar… Tüm bu zenginliğiyle yıl boyunca görülmeye değer.
16.00
MANZARALI TARİH
Gutenberg matbaayı burada icat etmiş, genç Goethe pek çok eserini yazmış, hatta Fransız milli marşı bile bir subay tarafından Strazburg’da bestelenmişti... UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası ilan ettiği Grand Ile’de tekne turuna çıktığınızda tüm bu bilgileri de öğreniyorsunuz. Kanal yemyeşil parkların içinden, Roma üslubundaki Eglise St. Paul Katedrali, neo-gotik Lycee des Pontonniers binası gibi mimari başyapıtların yanı başından akıyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin gümüşi postmodern yapısı ve Avrupa Komisyonu’nun merkezi de Batorama turunda görülen yerler arasında. ‘20 Yüzyılın Ötesinde Strazburg’ başlıklı turun ücreti 25 TL.
17.30
KANALLAR VE KULELER
Petite France, pastayı andıran tarihi evleri, parke taşı kaplı dar sokakları, daracık tahta köprüleri, taş duvarlarıyla masal kitaplarındaki kasabaları andırıyor. Semte yürürken her an karşınıza Hansel ve Gretel gibi masal kahramanlarının çıkmasını bekliyorsunuz. Place du Quartier Blanc, ortaçağdan kalma taş kulelere ve ardından üstü kapalı taş bir köprüye benzeyen 17’nci yüzyıl kalesi Barrage Vauban’a bağlanıyor. Yerleri solmuş yaprakla kaplı Place Benjamin Zix’deki kafe La Corde à Linge’nin manzarası harika. Kanallar ve tarihi ahşap evleri seyrederken içeceğiniz bir fincan A Café Alsacien (20 TL) vücudunuz kadar ruhunuzu da ısıtacak...
20.00
DÖRTNALA BAŞARIYA
Brasserie Les Haras, damak tadına düşkün, jokey ruhlu gezginlerin hoşlanacağı mekânlardan. 18’inci yüzyıldan kalma at ahırı geçen yıl restorana dönüştürüldü. Ünlü şef Alain Ducasse’ın restoranlarını dekore eden Jouin Manku firması bu mekân için sonbahar renklerini seçmiş. Mönü, üç Michelin yıldızlı şef Marc Haeberlin’in danışmanlığında hazırlanmış. Başlangıç mönüsünde kazciğerli, meyve garnitürlü sıcak tütsülenmiş yılanbalığı gibi lezzetler, ana yemeklerde ise baharatla ovulmuş kuzu incik gibi Akdeniz-Ortadoğu mutfağı çağrışımlı seçenekler bulunuyor. İki kişi, üçer tabaklık mönülerle, şarap hariç ortalama 240 TL.
22.30
TEK Mİ ÇİFT Mİ
Strazburg’lular biraya tapar. Fabrikadan bozma Au Fût et à Mesure adlı barda Avrupa’nın yerel ve uluslararası biralarını tadabilirsiniz. Fıçı muslukları tezgâhların üstünde, kredi kartınızı kullanarak musluktan biranızı dolduruyorsunuz. Kaynak suyu ve arpadan yapılmış baharatlı, sapsarı Alsas birası Queue de Charrue (10 TL) tadılmaya değer. Ardından yakınlardaki loş ışıklandırılmış Code Bar’da özel bir kokteyl ile gecenizi noktalayabilirsiniz. Mesela Dirtly Duck’la... Konyak, likör, nane, likör ve zencefil birasından yapılıyor (30 TL)...
10.00
YERALTINA YOLCULUK
Evet, Fransa’da hâlâ herkes 2010 rekoltesi şarapların nefasetini konuşuyor. Fakat 1472 rekoltesi Alsas beyazını tadan çok az kişi var. Cave Historiques des Hospices de Strazburg’daki dev fıçının içinde korunan dünyanın en eski şarabı, 1944’te son kez musluğu açıldığında çıkarılan tadım notlarına göre, vanilya, bal, ceviz ve baharat izleri taşıyor. Strazburg Bölge Hastanesi’nin altındaki asırlık dehlizler dev fıçılarla dolu. Çoğu, seçkin şaraplarını kentin en güzel mahzeninde saklama onuru verilen yerel üreticilerin yeni ürünleri. Çıkıştaki mağazada pinot gris, riesling, pinot noir gibi üzümlerden yerel şarapları bulabilirsiniz.
11.30
GÖZÜN SAATTE OLSUN
Saniyeler akıp gidiyor, yoksa ömrünüz boşa mı geçiyor? Görkemli ortaçağ katedrali Notre Dame’ın astronomik saat kulesinin altında durup zamanın akışını gözlerinizle gördüğünüzde aklınızdan bu soru geçecek. 16’ncı yüzyılda yapılan saatin mekanizması 1800’lerde yenilenmiş. Çok katlı, çok katmanlı saatte burçlar, dini heykeller, rakamlar sürekli hareket halinde. Her gün saat 12.30’da bir melek çanı çalınca gösteri başlıyor. Elindeki kemikle çana 12 kez vuran Ölüm’ün önünden yaşlı bir adam koşarcasına geçiyor. 12 Havari’yi İsa izliyor. Horoz kanat çırparak geçenleri seyrediyor. Ve nihayet İsa, evrensel barışı simgeleyen el işaretiyle töreni bitiriyor. Film gösterimi dahil giriş 5.5 TL. Biletler bir saat önce güney kapısındaki gişede satılıyor. Çoğunlukla kuyruğa girmek gerekiyor.
13.00
MİSAFİRPERVER BÜYÜKANNE
Size hardallı et haşlaması ya da riesling şarabıyla tatlandırılmış tavuk pişirecek bir nineniz yoksa bu şefkati Fink’Stuebel’de bulacaksınız. Şöminede yanan odunların ısıttığı salonda önce soğanlı, tereyağlı çöreği tadın. Ardından gelen fırınlanmış but, sosis ve dilimlenmiş etleri afiyetle midenize indirin. Tatlı olarak ne istersiniz? Çikolata soslu gevrek mi, yoksa kaymaklı ve şnaps soslu vişne taneleri mi? Yemekten sonra uyku bastırırsa üst kattaki odalarda istirahat edebilirsiniz. İki kişi, üçer tabaklık mönüler içki hariç 200 TL civarında.
15.00
ÜÇ MÜZE BİR ARADA
18’inci yüzyıl kraliyet mimarlarının eseri Palais Rohan bir mimari başyapıt. Fakat gerçek define içeride. Arkeoloji, plastik sanatlar müzesinde Rönesans çağı İtalyan ressamlarından Correggio’nun büyüleyici, gerçeküstü tablosu ‘Judith ve Hizmetçi’yi, Raphael’in zengin renklerle bezediği ustalık eseri ‘Genç Kadının Portresi’ni görebilirsiniz. Hollandalı ve Flaman ressamların da önemli yeri var müzenin koleksiyonunda. Rubens’in elma yanaklı aristokratlarından Pieter de Hooch’un günlük hayattan enstantanelerine kadar pek çok önemli eser sanatseverleri bekliyor. Giriş 18 TL.
17.00
EV EKİPLANLARI
Evinizin dekorasyonu ne türde olursa olsun Rue des Juifs’teki mağazalarda ilginizi çekecek bir şeyler bulacaksınız. Fou du Roi’da klasik Verner Panton iskemleleri ve Tom Dixon lambalarının yanı sıra Fransız ürünlerinden Gilles Dewavrin’in egzotik aromalı mumları dikkat çekiyor. Tadzio’un kitsch denebilecek koleksiyonunda samurayi kılıcından şemsiyeler, Napolyon portreli servis tabakları, güneş enerjisiyle çalışan el sallayan papa heykelcikleri yer alıyor. Polychrome’daki parlak renkli plastik ev eşyaları, eski plaklar, cam objeler 1960 ve 70’lerin dünyasını çağrıştırıyor.
20.00
YÜKSELEN YILDIZLAR, MERDİVENLER
İki yıl önce açıldı 1741 Restorant. 19’uncu yüzyıldan kalma binadaki restoran bu yıl ilk Michelin yıldızını aldı. Dört katında barok üslupta döşenmiş birer küçük salon bulunuyor. Kazciğeriyle zenginleştirilmiş tereyağını çıtır ekmeklerde tadarak başlayacağınız yemek fırınlanmış parmesanlı kaz ya da mantarlı, ahududulu dana biftekle devam ediyor, dondurmalı ve ballı incir ezmesiyle noktalanıyor. Dört tabaklık mönü 320 TL.
22.30
KÜVETLER, FIÇILAR
Banyoda bir kadeh içkiye ne dersiniz? Place St.Nicolas-aux-Ondes’daki Wawa’nın dekoru sizi şaşırtacak. Oturmak için ayaklı küvetler ya da komodinlerden birini seçmeniz gerekiyor. İçmimar tasarımı çizerken Absent (13 TL) kadehlerini birbiri ardına yuvarlamış olmalı. Le XX ise rüstik dekorasyonlu, daha zevkli bir şarap barı. Bu yıl açıldı. Masaları fıçıdan. Kaefferkopf Simonis’ten grand cru kategorisindeki bir kadeh bal gibi Gewürztraminer gecenize unutulmaz bir tat katacaktır (18 TL).
11.00
MODERN ARP
“Sanat insanoğlunun içinde büyüyen bir meyvedir” diyor Strazburg’lu sanatçı Jean Arp. Bu sözü giriş kapısında okuyacağınız Musée d’Art Moderne et Contemporain bir meyve bahçesi kadar renkli, güzel (Giriş 19 TL). Çağdaş sanat koleksiyonu çok zengin. Turunuza Rodin’in 1904’te yaptığı ünlü ‘Düşünen Adam’ heykeliyle başlayın. Picasso’nun 1958 tarihli ‘Meyve Toplayan Çıplak’ tablosu cesur renk kullanımıyla gözünüzü alacak. Diğer salonlardaki Sisley, Gauguin, Juan Gris, Magritte, Kandinsky ve Max Ernst’in eserleri de tarihe geçen başyapıtlar. Şehrin yetiştirdiği iki ustaya, Arp ve illüstratör Gustave Doré’ye birer salon ayrılmış. Dore’nin 1867-72 yılları arasında yaptığı dev ‘Praetorium’dan Çıkan İsa’ resmi büyüleyici bir başyapıt. Siz de şehirden ayrılmadan müzenin terasındaki Art Café’ye çıkın. Panoramik manzara eşliğinde şehre ‘Au revoir’ deyin.
Nasıl gidilir?
Ocak ayının üçüncü haftasında İstanbul’dan Strazburg’a bir aktarmalı, gidiş-dönüş biletler Air France’da 817 TL’den başlıyor.