3 ayda 125 bin kişi gezdi

Almanya’nın Stuttgart kentindeki Mercedes-Benz fabrikalarının hemen yanında 19 Mayıs’ta açılan Mercedes Müzesi sadece koleksiyonuyla değil, mimari yapısıyla da düş gücünü zorlayan tarzda bir bina. Dairesel üç parçanın iç içe geçmesinden oluşan genel tasarımıyla ziyaretçisini ilk bakışta şaşırtıyor. Mercedes’in, tarihini ve dünyadaki yerini anlatmayı hedefleyen müzenin tasarımını Tobias Wallisser ve UN Studio yaptı. Müzenin mimarı ise Hollandalı Ben van Berkel. Dış cephesi parlak alüminyumla kaplı fütüristik binanın yapımında 110 ton çelik, 100 bin tondan fazla beton kullanıldı. Binanın zemini 4 bin 800 metrekare, yüksekliği 47,5 metre. Tavanlar destekleyici bir sütun olmaksızın 10 kamyonu taşıyabilecek güçte.

KAPIDAKİ ATIN SIRRI

Ziyaretçiler üç beton dairesel kütlenin ortasında yer alan devasa iç boşluktan müzeye giriyor. Orta mekan, çatıdan gelen doğal ışıkla aydınlatılıyor. Zeminden serginin başlangıç yeri sekizinci kata adeta uzay kapsülünü andıran asansörlerle çıkılıyor. Buradan spiral formundaki yürüyüş yollarıyla sonsuz bir hareket yaparcasına aşağı doğru iniliyor. Müzede birbirini kesen hatlardan kaçınılmış. Sarmal dönüşlerle mimariye süreklilik duygusu kazandırılmış.

Müzenin girişinde bir at heykeli var. Otomobil müzesine gelen her ziyaretçi, girişe neden at heykeli yerleştirildiğini soruyor. Heykel ünlü Alman imparatoru 2. Wilhelm’in hatalı öngörüsüne müstehzi bir eleştiri için konuldu. Çünkü, 1905’te ilk otomobili gören Wilhelm "Bu mücadeleden atın galip çıkacağına inanıyorum. Otomobil sadece gelip geçici bir heves olacaktır" demişti. Yanıldı.

160 MODEL SERGİLENİYOR

Sekiz katlı müzede Mercedes’in binek ve yarış otomobilleri, kamyon, otobüs ve özel yapım makam araçlarından oluşan 160 modeli sergileniyor. Araçlardan bazılarının seri üretimine hiç geçilmemiş. Sadece araştırma ve geliştirme amaçlı prototipler de müzeye yerleştirilmiş.

Binanın en üst katındaki ilk bölümünde, Mercedes’in üç kurucusu kısaca tanıtılıyor. Ayrıca, 19. yüzyılın günlük hayatında önemli rol oynamış Mercedes’in ya orijinal ya da yeniden yaptırılmış kara ve deniz motorlarıyla araçları sergileniyor. Bir aşağı kata inildiğinde 1885’te yapılan dünyanın ilk motosikleti göze çarpıyor. Hemen yanına at arabasından bozma otomobil tasarımları yerleştirilmiş. Bu otomobillerde direksiyonların sağda yer alması dikkat çekici.

Sağdaki direksiyonlar, ilk Alman otomobillerinde İngiltere’deki trafik sistemininin esas alındığını düşündürüyor. Müze yetkililerine göre ise bunun İngiltere’yle alakası yok. İlk örneklerde yayalara dikkat etmek amacıyla direksiyon bu yöne yerleştirilmiş.

Mercedes’in spor, binek ve aile tipi otomobillerinin yer aldığı müzede, koleksiyonun en nadide parçalarını da saymak lazım: Japon İmparatoru Hirohito’nun otomobili, Papa 2. Jean Paul için, Mehmet Ali Ağca’nın saldırısından sonra özel üretilen kurşun geçirmez cip, Prenses Diana’nın lüks otomobili. Mercedes’in yeni modellerinin de yer aldığı müzede, izleyicilerin önünde en fazla durduğu, incelediği otomobillerin başında ise kanatlı kuş gibi duran 1954 yılı 300 SL Coupe modeli geliyor.

AMBLEM NEREDEN GELİYOR?

Şirketin kurucusu Gottlieb Daimler, Deutz’daki motor fabrikasında çalıştığı ilk yıllarda, Köln ve Deutz manzaralı evinin tepesine bir yıldız amblemi koydu. Eşine yazdığı mektuplarda bu yıldızın günün birinde başarıyı ve gücü temsil edeceğini, fabrikasının üzerinde parlayacağını söylemişti. Yıldız Daimler’in, motorlu araçların "karada, suda, havada" evrenselliğini simgeliyor. Yıldız marka olarak 1909’da tescil edildi. 1916’da etrafı, içinde dört küçük yıldızın ve Mercedes isminin yer aldığı bir daireye çevrildi. 1926’da Daimler-Benz birleşmesi ile Benz’in defne yapraklarından çelengi yıldızın etrafını sardı.