10 unutulmaz Spielberg anı

12 dalda Oscar adayı Lincoln’le birlikte Steven Spielberg sinemasının en ikonik anlarını yeniden hatırlayın.

2. Yılanlar, kırbaç ve bir efsanenin doğuşu
Indiana Jones
Biraz Han Solo, biraz James Bond, biraz Sherlock Holmes ve bolca Harrison Ford. Steven Spielberg yakın arkadaşı George Lucas’la bir Hawaii tatilinde sinema tarihinin en sıcak kahramanı Indiana Jones’u yarattı. İlk macera Raiders of the Lost Ark (1981), Indy’nin karşısında kılıçla türlü numaralar yapan adamı tek kurşunla indirmesi ve yılan dolu bir çukura düşmesiyle ölümsüzleşti.

3. Sudaki ayak sesleri  Jurassic Park
Steven Spielberg Jurassic Park’la (1993) o yıldan sonra pek çok yönetmenin hevesle geçeceği CGI (Bilgisayarla yaratılmış görüntü) kapısını araladı. Yine şaşkınlıktan donup kalmış ‘Spielberg suratlı’ karakterlerin yakın planları eşliğinde sevimli dinozorlarla karşılaştık. Görkemli çekimlerle dev cüsselerini ağır ağır taşımalarını izledik. Ama en unutulmaz an, baş ucundaki bardaktaki suyun acı acı titremesiyle kötülerin gelişini anlamamızdı. ‘Öteki’ dinozorların ürkütücü ayak sesleri bir bardak suda hayat buldu.

4. ‘Daha büyük bir tekneye ihtiyacımız var’/ Jaws
Spielberg’ün ilk ciddi uzun metraj filmi Jaws (1975), sinema tarihinin en ikonik canavarını yarattı. Jaws’un korkunç dişleri John Williams’ın sinsi müziğiyle bütünleşti. ‘Yüzmeye gidelim’ ile başlayan film, dev köpekbalığının giderek artan gerilimiyle o unutulmaz repliğe vardı: ‘Daha büyük bir tekneye ihtiyacımız var.’

5. Omaha Sahili’ne hoş geldiniz
Saving Private Ryan
Savaş filmi türünde bugüne kadar Saving Private Ryan (1998) kadar canlı anlatılan bir sahne izlemedik. Normandiya Çıkarması’nın Omaha sahili ayağıyla başlayan film, savaşın tüm kaotik, ürpertici, acımasız yüzünü birkaç dakikada suratımıza vurdu. Havada uçuşan, eti, suyu delen kurşunlar, kolu bacağı kopmuş askerler, çığlıklara karışan patlama sesleri eşlğinde bu zamana kadar yapılmış en titiz İkinci Dünya Savaşı filmine girdik.

6. Uçan bisiklet / E.T.
E.T. (1982), Steven Spielberg’ün Close Encounters of the Third Kind’dan sonra sürdürdüğü sevimli uzaylı temasının doruk noktası. Hatta sinema tarihinin açık ara en sevimli uzaylısını yaratan film. Eliot ve arkadaşlarının bisikletleriyle havalandığı sahne en unutulmaz an, E.T’nin öndeki sepete kurulduğu Ay silueti en tanıdık poster imajı.

7. Kırmızı Paltolu Kız  Schindler’s List
Ralph Fiennes’in canlandırdığı Amon Göth’ün tüfeğiyle tek tek Yahudi tutsakları seçmesi ne kadar kan dondurucu olsa da Schindler’s List’in akılda kalan resmi siyah beyazın içine özenle yerleşmiş o kırmızı paltolu kızdır.

8. Mavi suların altında / A.I.
Spielberg’ün en çok eleştirilen, en hakkı yenen filmlerinden biri A.I. oldu. Projeyi Stanley Kubrick’ten miras almasının ağırlığının bunda etkisi olsa da, A.I., robot çocuğun durgun yüzü üzerinden insanlıkla ilgili önemli bir hikâye anlatıyordu. David’in mavi perinin izinde sulara gömülmesi, hiç bozulmayan güzel yüzüyle yıllar boyunca denizin dibinde beklemesi ve o camı silen uzaylı eli filmin en güçlü anıydı.

9. Distopyanın Spielberg’cesi
Minority Report
Örümcek gözetleme robotları, retina taraması, kabu gibi ev baskınları ve bunların hepsini ruhsuzca kabul eden insanlar. Spielberg’ün en karanlık filmlerin biri Minority Report (2002) Tom Cruise’u kovalayan robot sahnesiyle aklımızda kaldı.

10. Ve Lincoln
Beş yaşında Lincoln Anıtı’nı ziyaret eden Steven Spielberg, o anı şöyle anlatıyor: “İlk karşılaştığımda ondan çok korktum. Dev ayakları, o taht gibi koltuğu tutan koca elleri üstüme üstüme geliyordu. Kafamı kaldırıp yüzüne bakmaya cesaret edemiyordum. Ama sonra bir kez gözlerine bakınca içimi tuhaf bir huzur kapladı. O zamandan beri Lincoln heykeline bakmak beni hep sakinleştirir.”
12 dalda Oscar’a aday olan Lincoln de, Daniel Day-Lewis’in o anıt gibi görkemli ama insani tarafıyla huzur verici anlarıyla dolu. 66 yaşındaki Spielberg, 40 yıllık kariyerindeki müthiş hikâyelere bu anıtsal destanla altın bir halka ekliyor.