Satranç herkese lazım

YİRMİNCİ yüzyılın en büyük devrimcilerinden Lenin’in en hoşlandığı oyun satranç. Lenin satrancı en çok rakipleriyle oynamaktan zevk alıyor. Hem masa başında, hem siyasi olarak.

Bir zamanların efsane armadası Macaristan Milli Futbol Takımı’nı yönetenler, saha dışındaki çalışmalarda futbolculara satranç oynatıyor. Futbolun sadece ayakla oynanmadığını öğretmek üzere.

Siyasetten futbola satranç. Satranç herkese lazım. Bugünlerde CHP’ye çok daha fazla lazım.

Tutuklu milletvekillerinin tahliye edilmeyişi karşısında, Meclis’te yemin boykotuna giden CHP’ye, Başbakan Erdoğan fena çıkıyor:

“İster yemin ederler, ister etmezler. Meclis Başkanlık Divanı da oluşur, komisyonlar da çalışır”.

Erdoğan’ın bu açıklaması sonrasında, dün çeşitli partilerden sekiz, on deneyli politikacıyla konuşuyorum. Hepsi ya Meclis Başkanlığı yapmış ya Meclis Gurup Başkan Vekilliği.

Ortak görüş yok, kimi “hayır, Meclis Başkanlık Divanı ve komisyonlar oluşmaz” görüşünde, kimi “pekala oluşur, Erdoğan haklı” düşüncesinde.

Oluşur da, oluşmaz da, gibi hukuken tartışmalı bir durum. Oluşuyorsa ne yapılacak, şıkkını düşündürmesi gereken bir satranç oyunu.

Erdoğan dün her ne kadar CHP’yi kendi sorunuyla baş başa bırakacak bir üslup kullanıyorsa da, kuliste AKP’nin tavrı farklı.

MENGÜ VE İLKİZ ÖNERİLERİ

Ortaya çıkan çeşitli öneriler arasında ikisi dikkat çekiyor. Anayasada ve yasalarda herhangi bir değişikliği gerektirmeyen öneriler. Biri CHP eski milletvekili Şahin Mengü’ye ait. Olayı Yargıtay’a götürmeyi öngören Adalet Bakanının yetkisi.

Diğeri, değerli hukukçu Fikret İlkiz’in dünkü Cumhuriyet’teki önerisi. İlkiz, Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesi’nin tutuklu milletvekillerinin tahliyelerini gerektiren maddelerini gözler önüne seriyor. 1966 tarihli sözleşmede Türkiye’nin de, imzası var.

AKP her öneriyle ilgileniyor. İlgilenmesi, CHP’yi yalnız bırakmasına engel olmayabilir. Yine de Erdoğan’ın dün çizdiği profilin aksine, krize kayıtsız değil.

Burada CHP’nin tutumu önemli. Sanki her türlü olasılığı hesaplamadan giriştiği bir boykot var. Oysa üç, beş hamle sonrasını da düşünerek, satranç oynaması gerekirdi. Yoksa, aniden mat olabilir.

Dünya gözünde hayat başka yerde

SİYASAL krizle boğuşan Türkiye dışarıdan nasıl görünüyor? Dünkü dış basında taramada, bakın Türkiye ile ilgili hangi haberler ağırlık kazanıyor:

-Erken evlilikler arttı, çocuk gelinler hızla yaygınlaşıyor.

-İstanbul Modern, çağdaş ve klasik eserlerin sergilenmesiyle, İstanbul’un görülmeye değer en iyi müzelerinden biri.

-İsrail’li turistler Türkiye’ye eskisinden daha az geliyor.

-Türkiye ile Suriye arasında gerginlik tırmanıyor.

Hayat ve dış politika önde. Biz kendi içimizde siyasal çıkmazla boğuşurken, dünyada krize yer ayıran tek bir gazete var.

Dünyanın gözünde Türkiye’de hayat başka yerde akıyor.

AİHM üst mahkemeyi dikkate almıyor

BİR mahkeme tutukluluk halinin devamıyla ilgili karar alıyor. Karara bir üst mahkemede itiraz ediliyor. Üst mahkeme, genellikle önceki karara uygun davranıyor, verilen hükmü bozmuyor.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) bu durumu defalarca not ediyor. İtiraz hiç bir şeyi değiştirmediği için, AİHM üst mahkemeden çıkan kararları dikkate almıyor.

Buna rağmen, Türkiye’deki itiraz mekanizması yine de işliyor. Herhalde, son bir umut olarak.

Şeyh Said’e etnik ve dini anma

“BEN İslamcıyım, benim eski gömleklerim, şalvarım duruyor”.

BDP’nin bağımsız milletvekili Altan Tan önceki gün Diyarbakır’da Şeyh Said’i anma töreninde, çevresine uyarıda bulunuyor, “saygı duruşu yetmez, Fatiha okuyun”. Altan Tan Kürt ve belli bir etnik mücadele yürütüyor, ama İslamcılığını vurgulamaktan geri kalmıyor:

“Kürt ulusalcıları Şeyh Said’in dini yanını görmüyor, dinci Kürtler de, onun etnik yanını ihmal ediyor. Oysa, Şeyh Said’in İslamcı olarak, Kürt talepleri var”.
1925’teki Kürt isyanını yöneten Şeyh Said’i anma törenini geçmiş yıllarda sivil toplum kuruluşları üstleniyor. Bu yıl töreni ilk kez Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi düzenliyor. Ayrıca, Altan Tan’ın dile getirdiği gibi, törende Şeyh Said’in etnik niteliği ile dini niteliği birlikte anılıyor. O kadar ki, törene Diyarbakır’da dini öne çıkaran sivil toplum örgütleri de katılıyor.

Diyarbakır’da her gün farklı bir gelişme var. Gereği kadar dikkat edilmediğini sanıyorum. Oysa, orada her gün taş üstüne taş konuyor.
Yazarın Tüm Yazıları