Satarken para etmeyen şeyleri almamaya çalışın

Mesela “şerefsiz bir koca”yı.

Haberin Devamı

Varsa paranız, alınız; çanta, ayakkabı, hatta mücevherleri.

Ama alırken baştan peşinen onlarla bir gün vedalaşacağınızı biliniz ve satmaya kalkarsanız bir aylığınızı verdiğiniz çantanın üç kuruşa bile gitmeyeceğini de.

Mücevherde de öyle.

İyi günde dosttur kanka. Ama kötü günde elini bırakır, gider, arkandan pis pis güler.

Bunlar yenilecek yutulacak şeyler. Ama ya şerefsiz bir koca?

Ulen neresinden tutsan elinde kalır hayatının en büyük yatırımı. Ne dükkân geri kabul eder, ne de başkası; yapışır kalır tepene bir de.

Hele sen aldığında üç kuruş edip şimdilerde değeri maddi olarak beş binlerdeyse...

Bir de yürür bu işin moku.

Hani çantayı, ayakkabıyı, mücevheri koy birer poşete; durur. Aman ya Allah de.

Bu koca denileni poşete de koyamazsın.

Ağzı dursa başka yeri oynar, başka yeri dursa ağzı.

Haberin Devamı

Yani eski koca en kötü yatırımdır, tabii şerefsiz olunca.

Bir de kötü ruhlu olur bunlar, gel de ayıkla pirincin taşını.

“Aman ha!” diyeyim; koynunuzda yatana çok dikkat edin. Ayakkabı, çanta, mücevher, ne olur olsa ya da olmasa?

Ama hayatında iki ayaklı bir şerefsiz varsa en acınası bu aslında.

Aldatmak

Bu kaçıncı benim başıma gelen? Bu kaçıncı sizlerin başına gelen?

Ben aldatılıp boşanmış, boşanmak için kıvranmış, savaşmış bir kadınım, birçoğunuz gibi.

Yahu ne tuhaf iştir ki bardasın, lokantadasın; tuvalete kalkmışsın, bir sergide, bir açılıştasın ve üzerinde bir çift göz vücudunu ayağından saçına detektör gibi tarıyor.

O tarayınca hissediyorsun, “kim bu?” diye gözün gidiyor.

Evli bir adam olduğu, yanındakinin karısı olduğu salakça davranışlarından bin belli.

Sana sükse, hava yapar, gözlerini kısıp bakarken karısı bir şey dediğinde özüne dönüyor, bir erkek çocuğun anne korkusunda.

Akıllısın, sen iki ara bir derede bir yerine bir telefon numarası sıkıştırıversen ertesi gün kötü kadınsın; hani senin yuvanı yıkanın aynısından.

İş başka ten, amaç heyecan. Ne doğru demişler; herkesi bir alan elbet var ama soru şu; sen o kadar pislik olabilir misin?

Ben olamam valla.

Yeni psikoloğum

Olayı abartısız anlatıyorum.

Haberin Devamı

Tavsiye üzerine hem psikolog hem de değişik bir terapi metodu uygulayan bu kadına randevu alıp gittim. Esas amacım terapiyi öğrenmekti. Yoksa derdim depresyon falan değildi.

Girdim içeri gayet keyifli, öyle bir kadın karşıladı ki beni ödüm koptu vallahi.

Merhaba derken bir an dövecek sandım. Neyse oturdum.

Başladı sormaya; niye buradaymışım?

Kendimi ilk ne gün var sanmışım?

Derler ya indik çocukluğa...

“Yok” dedim, “bakın ben değişik terapi için geldim, içim iyi, mutluyum.”

“Mutlu mu?”

“Yani tabii mutsuzluklarım da var ama hayallerim var.”

“Hımmm, neymiş onlar?”

“Mesela davam bitecek, paralarımı geri alacağım, ilk iş kocaman bir kutlama partisi yapacağım.”

“Kaç senelik bu dava?”

“Altı sayılır.”

Haberin Devamı

“Hahaaa, bir 16 sene daha devam eder, eee başka?”

“Televizyona bir projem var, onu yapacağım”

“Ay Ayşe Hanım, televizyonlar oldu çöplük, her gün adam atıyorlar, daha geçen gün kuzenimin kızını kapıya koydular. Başka?” İnanamadım kadına, inanamadım
hayata bakışına, daha doğrusu psikolog olduğuna.

“Bir de” dedim, “aşk istiyorum, şöyle maddi manevi yönden güçlü olsun, sarsın beni, sarmalasın.”

Kadın bu sefer kriz halinde gülmeye başladı.

“Ay âlemsiniz Ayşe Hanım, piyasada öyle adam mı kaldı?”

“Aaaaaa” dedim, “ne desem bin laf ettiniz, buraya normal gelen deli çıkar.”

“Eeee” dedi, “işte yeni terapi yöntemi; kendinizi boş hayallerle kandırmayacaksınız. Ayna tutacağım ben size...”

Haberin Devamı

“Sağ olun” dedim. “Siz o aynayı tutun kendinize...”

Verdiğim para koydu, bu kadını tavsiye eden arkadaşlarımın dostluğu daha da fazla.

Yazarın Tüm Yazıları