Şanlı 30 Ağustos vicdanları titretiyor

YOL üzerinde, kavşakta bir şehitlik. Afyon civarında, 30 Ağustos 1922’de Büyük Taarruz’da can verenler için yapılmış.

Adı şehitlik, ama yoldan geçen otobüsler burada mola veriyor. Savaşın asıl yaşandığı, insanların şehit düştüğü Kocatepe, mola verilen yerin sekiz, on kilometre uzağında.
Üzerinde şehitlik yazan yer, aslıda şehitlik değil. “Herkes bu yol üstü sembolik şehitliği gerçek şehitlik sanıyor. Gerçek olmadığına ilişkin bir bilgi bulunmuyor. 1993’te yapılmış, gelen geçen burasını Kocatepe sanıyor.”
Aynı yerde Büyük Taarruz’la ilgili olmayan toplar süs eşyası olarak sergileniyor.
NTV TARİH DERGİSİ
NTV’nin aylık tarih dergisi bu sayısında 30 Ağustos Meydan Savaşı’na geniş yer ayırıyor. Dergide çalışanlar 1922’de savaşın yaşandığı alanı geziyor ve ortaya ciddi bir gazetecilik başarısı çıkıyor.
Cumhuriyet’e açılan, yeniden kurtuluşa uzanan yolun büyük dönemeci 30 Ağustos Başkomutanlık Meydan Savaşı’ndan geçiyor. NTV ekibi oraya gidiyor.
Gözlemleri felaket. Derginin editörü Gürsel Göncü izlenimlerini özetliyor. Dergide, benim yukarıda yazısından alıntı yaptığım A. Serhan Güngör gördüklerini olanca açıklığı ile aktarıyor.
“Birinin aklına esmiş, şehitli süslemek için pervaneli uçak istemiş”. O zaman böyle bir uçağımız var mı? Yok. Tarihle bağdaşmayan bir akıl. Devamı daha feci:
“Vandal vatandaşlar sağ olsun, uçağı parçaladıkları, hatta içine girip fena şeyler yaptıkları için bir de dikenli tel ile koruma altına alınmış tayyare.”
Şanlı tarihimize nasıl sahip çıkıyoruz ama!
TARİHİNE SAYGISIZ
Çakma şehitlikler, şehit mezarları üzerine ağaçlara çakılan çirkin tabelalar, yanlış tabelalar, çocukların boyadığı heykeller, o tarihte gerçekte olmayan toplar ve tarihsel saptırmalar. A. Serhan Güngör ekliyor:
“Üzeri boyanmış heykelde, Mustafa Kemal’in 26 Ağustos 1922 sabaha karşı Büyükkalecik köyü eteklerinden çıkarak. Kocatepe’ye ulaştığı yazıyor. Oysa, o köy o gün Yunan hatlarının içindeydi. Yani, Mustafa Kemal Yunan hatlarının içinden çıkıp geliyor!” (NTV Tarih, Sayı 31, s.48-49).
Bu kadar özensiz, bu kadar bakımsız, kendi tarihine karşı bu kadar saygısız yanlışlıklar zinciri.
Buna karşılık, bugün olduğu gibi, her 30 Ağustos’ta resmi nutuklarda mangalda kül bırakmayan hükümetler ve Genelkurmay Başkanlığı.
GÜL EMİR BUYURSA
İçi boş, hamasi nutuklar yerine, Kültür Bakanlığı ile Genelkurmay’dan bir ekip Kocatepe ve civarına gitse, o sefil manzaraları görmeleri işten değil.
Ne gerek var. 30 Ağustos törenlerinde lacileri ya da smokinleri çekip, günün mana ve önemini belirten üstü kapalı, üstü açık büyük laflar etmek varken, kimin umurunda oradaki kültürel ve tarihsel çarpıklıklar.
Günün büyük haberi, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Başkomutan sıfatıyla, Genelkurmay Başkanı yerine, kutlamaları kabul edecek olması. Kaç gündür ortalık bu haberle çalkalanıyor. Müthiş önemli bir gelişme imiş.
Madem öyle, Başkomutan Abdullah Gül emir buyursa da, Genelkurmay ve Kültür Bakanlığı’ndan bir ekip Kocatepe’ye kadar zahmet edip, oraları kendi gözleriyle şöyle bir görse.
Aksi halde, şanlı tarihimiz vicdanları titretiyor.

64 gazetecinin bayramı

TÜRKİYE Gazeteciler Sendikası ile Adalet Bakanlığı arasındaki yazışmalar sonucunda, Adalet Bakanlığı cezaevlerinde 64 gazetecinin bulunduğunu bildiriyor.
Bakanlığa göre, hapisteki gazetecilerin sadece dördü gazetecilik faaliyeti nedeniyle tutuklu imiş. Diğerleri meslek dışı nedenlerle hapiste imiş. Mesleki nedenle hapis yatmak ne demek? Yazılarından dolayı. Meslek dışı ne, o da ayrı.
Otuz yılı aşkın süredir gazetecilik yapıyorum, ilk kez bu kadar çok gazetecinin hapis yattığını görüyorum.
Tanıdığım, tanımadığım 64 gazeteci arkadaşımın bayramını kutlarım, diyeceğim, ama nefesim yetmiyor.

Terörle mücadele adım adım polise havale

HAVADA, karada ve internette terörle mücadele askerler giderek ikinci plana düşüyor.
Genelkurmay Başkanlığı internet sitesi dünden itibaren yeni bir uygulamaya geçiyor. Terörle ilgili haberler artık bu sitede yer almayacak. O bilgi ve haberleri bundan böyle İçişleri Bakanlığı duyuracak.
PKK’nın Silvan baskını dönüm noktası. Silvan’dan sonra hükümet terörle mücadelede ağırlığın askerden çok polise kaydırılmasına önem veriyor. Emekli Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner’in geçen hafta yayınlanan dehşet verici sözleri, terörle mücadelede hükümetin neden polisi tercih etmeye başladığını gayet iyi gösteriyor.
Mücadeleyi polis yapacağına göre, açıklama İçişleri Bakanlığı’na havale.

Büyükada’da polis arabası

GEÇTİĞİMİZ Pazar. Büyükada yerli ve yabancı turistlerle dolup taşıyor. İğne atsan yere düşmez.
O sırada bir polis arabasının çoluk, çocuk dolu caddeden bir geçişi var ki, herkes kaldırıma kaçışıyor. O kalabalıkta, o dar caddede, o hızı kimse anlamıyor. Şans eseri, kimseye bir şey olmuyor.
Birileri arabayı kullanan polis memurunu uyarmaya çalışıyor. Yemezler, memur bey çok haşin, kendisini uyarmak isteyenleri fena halde azarlıyor.
Yazarın Tüm Yazıları