Sanat ve eğitim edepli olmalıdır netekim!

Mehmet Ali Alabora’yı klonlamalı. Olmadı, Mehmet Ali Alabora modeli genç aydınlar yetişmesi için özel bir üretim modeli planlanmalı.

Bu topraklara bir ordu dolusu Mehmet Ali Alabora lázım.

Kendilerinin önünde olmayan ceketimin düğmelerini saygıyla ilikler ve olmayan şapkamı saygıyla çıkarırım...

Yürüyünüz güzel kardeşim; kim tutar sizi! Helál olsun! Tebrik ederiz...

Siz öncülüğünü yapın, kimse gelmezse biz gideriz...

88Busht’un memleket sınırlarına ayak bastığı gün koyulacak her türlü eyleme katılmayan, manital enfeksiyonlarının artanlardan kitap çıkaran Zeynep Özal olsun!

Mehmet Ali Alabora, bütün bu akmaz kokmaz tavşan boku TeleVole güruhu içinde sizin de ruhunuzu sağaltmıyor mu?

Haberi okumuşsunuzdur. Öğrencilerle ‘Sanat ve Tiyatro’ başlığı altında söyleşmek üzere Kabataş Erkek Lisesi’ne giden Mehmet Ali Alabora, ‘Küresel Barış ve Adalet Komisyonu’ yürütücülerinden biri olduğunu söyledikten sonra onları; ‘NATO’ya hayır, Bush’a gelme şöleni için bir yürüyüş yapmaya’ çağırdı. (Málûmunuz, 88Busht, geldiğinde, Kabataş Erkek Lisesi’nin bitişiğindeki Çırağan Oteli’nde konaklayacak.)

Bunun üzerine tarih öğretmeni Rebiyant Erkal, ‘Öğretmen olarak buna müdahale etmek zorundayım. Bu yasal değil. Lise öğrencilerinin böyle bir şey yapmasına izin veremeyiz’ şeklinde tepkisini dile getirdi.

Alabora’nın cevabı, gayet netti: ‘Okul öğrencileri temsil eder. Bir okulun saygınlığı öğrencileriyle belli olur.’

Böylesi bir cümle, tabii ki gençlere düşünmeyi, sorgulamayı öğretmekten ziyade onları edebe getirmekle mükellef eğitim sistemimizin bir parçası olan neferlerin fena hálde kanına dokunur.

Nitekim, tiyatro öğretmeni Huriye Manisalı da bu noktada araya girdi ve ‘Öğretmenlerin önemsiz olduğunu mu söylemeye çalışıyorsunuz? (Egoya gel!) Lütfen bu konuyu kapatın ve sanatsal konuşalım’ şeklinde tartışmaya katıldı.

Ancak ve şükür ki Alabora; ‘Hayır, sanatsal konuşmuyorum’ diye dayattı.

Benim Alabora’ya yönelik yegáne sitemim de bu konuda. Teessüf ederiz, burada mühim bir soru var; Alabora bunu nasıl atladı?

Keşke Manisalı’ya sorsaydı: ‘Siz ki bir sanat öğretmenisiniz. Sanatsal konuşmak nedir, söyler misiniz? Sanat, salt pastoral senfonilerden mi ibarettir? Böyle bir okulun tiyatro eğitmeni sizken ve Milli Güvenlik öğretmeni ağzıyla konuşurken, aynanın sırının ötesini kim gösterecek, böyle bir sistemden ne bekleyebiliriz?’ diye...

Evet efendim, lise ve üniversite dönemi, tam da düşünmeyi öğrenme, düşünme, tepki verme, hatta anarşi dönemidir. Anarşi, ille ki terör demek değildir; sağlıklıdır, bünyeye gerektir ve pekálá yasal bir çerçeve içinde hayata geçirilebilir.

Ve bu dünya hasbelkader olumlu yönde değişecekse, o ‘nizami’ ezberlerden ziyade gençler ve sanatçılar sayesinde olabilecektir.

Saygılar sunarım örtmenim...

Size gelince Sayın Alabora, kendi adıma sıkı durunuz ve hiç susmayınız isterim.

Asparagas

Sponsor aranıyor!

Sarı Sarı isimli şarkısına Maldiv Adaları’nda çektiği klibin ardından, ‘Daha ne yapacaklar, uzaya gidecek hálleri yok ya’ diyen ve Başroldeyim adlı şarkısına çekeceği kliple ilgili; ‘Maldiv’de çektiğimiz klibi çok beğenen Malezyalılar’dan teklif geldi. Malezya’nın turizmine katkı için orada klip çekmemi istediler. Biz, Petronas Kuleleri’nin tepesini istiyoruz, izin verirlerse Başroldeyim’i orada söyleyeceğim. Klipteki öykü, Diyarbakır’da başlayıp Kuala Lumpur’da bitecek’ şeklinde beyanat veren Mahsun Kırmızıgül, bu konuda hırs yapan Mustafa Topaloğlu’nun yeni klibini Ay’da çekeceğine dair enformasyon aldı. Bunun üzerine çılgına dönen ve henüz üzerinde hayat olup olmadığı tam olarak bilinmese de Mars’da klip çekmeyi kafaya koydu. Bu konuda NASA ile irtibata geçen Kırmızıgül, Houston’daki yetkililerin kendisiyle dalga geçmesi üzerine iyice deliye döndü ve en azından turist olarak uzaya gidebilmek için Ruslar’la bağlantıya geçti. Kırmızıgül, bu iş için gereken 20 milyon dolar, artı klip masrafları için sponsor arıyor.
Yazarın Tüm Yazıları