Şahinlerin sesleri yüksek çıkıyor

BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan Davos’da İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’e "Sesin yüksek çıkıyor" demişti.

Artık İsrail’de Peres gibi güvercinlerin dönemi de bitti. Şimdi şahinlerin sesi yüksek çıkıyor. Hem de çok yüksek.

İki gözün arasına yumruğu patlatma üslubuna kapıları açarsanız, bel altı karşı hamlelere de hazır olmanız gerekir. İsrail Kara Kuvvetleri Komutanı Avi Mizrahi’nin "aynaya bakın" diyerek Türklerin geçmişte Ermenileri, bugün de Kürtleri soykırıma uğrattığı iddiasını uluslararası bir toplantıda dile getirmesi gibi.

Sizin alkışlayanlarınız olduğu gibi onun da yandaşları vardır.

Türkiye’nin bölgesel rolünü derinleştirmek için harcanan çabaları yerel seçimler uğruna zaafa uğratan Başbakan Erdoğan’ın yükselttiği sese karşı İsrail’den gelen bu sesin ardında da tabii ki İsrail seçimlerinin sonuçları var.

Hamas’ı siyaset sahnesinden silme sözü vererek oy isteyenleri destekledi İsrail halkı.

Seçimleri sertlik koalisyonu kazandı. Barış vaadi vermedi hiçbiri.

Bu atmosfer, savaş suçu işledikleri iddiasıyla haklarında dünyanın birçok yerinde soruşturma başlatılan şahinleri cesaretlendiriyor.

Bu tür sert çıkışlar yapmak daha kolay artık.

İsrail Kara Kuvvetleri Komutanı’nın açıklamasına dün Türkiye Genelkurmay Başkanlığı’ndan yanıt geldi.

İki ülkenin silahlı kuvvetlerinin arasındaki ilişkiler de Davos üslubundan etkilenmekte.

Oysa, bu ilişkilerin derinliğini her iki ülkenin siyasilerinin de desteklediği bir gerçekti.

BARIŞ ZORLAŞTI

İŞLER karışıyor. Gazze’de hiçbir şey düzelmedi. Bugün ateşkes ilanı bekleniyor. Ama dün İsrail’den yapılan açıklama olumsuzdu. İsrail başbakanı Olmert, haberlerin doğru olmadığını açıkladı. Umuyorum bir an önce ateşkes sağlanır ve Gazze’ye yardımlar gerektiği gibi ulaşmaya başlar. Yoksa o felaket de kanıksanacak ve unutulacak. Ama ateşkes sağlansa bile, bunun Filistin-İsrail barış sürecini ne ölçüde canlandıracağı belirsiz. Barıştan önce güvenlik sloganının belirlediği seçim sonrası atmosferde, barış umudu iyice zayıflarken, bölgede şahinlere rağbetin artması iyiye alamet değil.

KÖPEKLER ZAMANI

BAŞBAKAN her konuşmasında halkı gazete almamaya çağırıyor. Bunun, basın özgülüğünü tehdit eden bir kampanyaya dönüştüğünü söyleyenlere de kızıyor. Hatta gazetecilere köpekler diyor.

Genelkurmay Başkanlığı, beğenmediği bir haber nedeniyle Radikal gazetesinin akreditasyonunu askıya alıyor. Akreditasyon, işlerini yapmak için gazetecilere sağlanan bir kolaylık olarak değil, bir çalışma izni olarak algılanıyor. Yeni ceza kanununda ağırlaştırılan basın cezaları bol bol uygulanıyor yine de olmuyor. Medya herkesin canını sıkıyor. .

Bu bana Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterrand’ı hatırlattı. 1993 Mayıs ayında intihar eden Fransa Başbakanı Pierre Beregovoy’un cenaze töreninde Miterrand basını suçladı ve gazetecilere "köpekler" dedi. Mitterrand ve onun Sosyalist Partisi ile ilgili yolsuzluk iddialarının ayyuka çıktığı günlerdi. En sağdan en sola gazeteciler ayağa kalktı. Makaleler kitaplar yazıldı. Le Monde yazarı Edwy Plenel, "Köpek Zamanı" kitabında "Cumhuriyet skandallarla çalkalandığında, demokrasiye değer verilmediğinde, ahlak yerini edepsizliğe bıraktığında, piyasalar yasaları yönetmeye başladığında tarafsızlık mümkün değildir. Aktör ya da seyirci gazeteci kampını seçmelidir" diyordu. Onu hatırladım. Ayrıca neden köpekler diyor Başbakan? Aşağılamak için mi? Biz köpekleri severiz. "Yaradılanı yaradandan ötürü sevmek" onlar için geçerli değil midir yoksa?

DÜZELTME

13 Şubat Cuma günkü yazımda, Türkiye’nin AB Başmüzakerecisi Egemen Bağış için, hem müzakereci hem de AB Genel Sekreteri sıfatını kullanmışım. AB Genel Sekreterliği’nden arayıp uyardılar. Kendilerine teşekkür ediyor ve hata için özür diliyorum.
Yazarın Tüm Yazıları