Rasmussen krizi

NATO’nun altmışıncı kuruluş yıldönümünde Danimarka Başbakanı Rasmussen ile yeni döneme adım atması ne kadar yanlışsa, Türkiye’nin ona karşı çıkış sürecini yönetimi de yanlıştı.

NATO’da genel sekreterlik için aday gösterilmeden önce bütün üyelerin görüşleri alınır, uzlaşma sağlandıktan sonra aday açıklanır. Bu uzlaşma için Türkiye’nin ikna edilmesi beklenmeden Rasmussen’in adaylığının açıklanması, en azından ortaklık kültürüne yakışmayan bir tutumdu.

Rasmussen’in neden doğru seçim olmadığını anlamak için NATO’nun yeni dönemdeki önceliklerine bakmak yeterli.

Yeni dönemde NATO’nun gündeminin başına Afganistan olacak.

ABD Afganistan’ı kaybetmek üzere. Karzai Hükümeti seçimlere gidiyor, bazı savaş ağaları siyasete çekilmek isteniyor. Bu çabalar da başarılı olmazsa ABD tek başına kalır.

NATO’daki yetkililer, "Sadece savaşarak olmayacak, burada halkla mutlaka temas kurmalı, diyalog kanalları açabilmeliyiz" diyorlar.

İki yıl önce Müslüman dünyayı ayağa kaldıran açıklamaları, ırkçı yaklaşımlarıile özelikle Müslüman aleminin tepkisini kazanmış Rasmussen ile mi yapılacak bu?

İslam Konferansı Örgütü de Rasmussen’in adaylığı açıklandığında karşı çıktı. Seçim NATO’nun meydan okuması olarak algılanacak.

BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ DEMİŞTİ

İSLAM dünyası, Hz. Muhammed karikatürlerini basın ve ifade özgürlüğü çerçevesinde değerlendirmedi, değerlendirmesi de bugünün koşullarında imkansız.

Bizim buralarda bu karikatürler, "Batı"nın "Müslümanlara" Haçlı zihniyeti prizmasından bakışını yansıtıyor. Müslümanları küçümsemenin göstergesi olarak algılanıyor.

Doğru ya da yanlış tartışmıyorum. Ben onları ifade özgürlüğü çerçevesinde değerlendiriyorum, farklı düşünenleriyse anlıyorum.

AKP NASIL YÖNETTİ?

SEÇİM yanlıştı, ama Türkiye de bu süreci iyi yönetmedi. Sonuç değişmeyecektiyse, bu meseleyi bu kadar görünür hale getirmek doğru muydu?

"Erdoğan’ı nasıl ikna ettiniz?" sorusuna Merkel’in verdiği yanıt Tükiye açısından hazin bir durum ortaya koydu: "Hepimiz kararlıydık."

Bunun, Türkiye direnemezdi demekten başka anlamı olabilir mi?.

Haklı bir hassasiyeti, dile getirmenin de, onun kamuoyunu yaratmanın da daha ince yolları vardır.

Monşerler işlerin ne renk alacağını, tek başına kalmaya nereye kadar direnilebileceğini söylemişlerdi muhakkak.

60’ıncı yıldönümünde Türkiye, NATO içindeki yıllarının birikimine uygun bir "başarı" atmosferini yaşayabilirdi, olamadı.

Yeni bir döneme sorunlu üye olarak başladı.

Dün ABD Başkanı Obama, Rasmussen için Türkiye’ye teşekkür etti ve "Yeni Genel Sekreter Türkiye’nin güvenlik endişelerine yanıt verecek" dedi. Bütün bunlar Roj TV için miydi?
Yazarın Tüm Yazıları