Pay alamayanlar ve saldıranlar aynı

Libya’da haberleşme alt yapısının donanım ve yazılım ihtiyacını Çin sağlıyor. İki tane GSM operatörün teknik alt yapısı yine Çin firmaları tarafından kuruluyor.
Büyük inşaat projelerini Libya’da Kore ve Hint firmaları üstleniyor.
Libya’nın demiryolu projeleri ile askeri projeleri Rusya tarafından yürütülüyor.
Hastaneler, otoyollar, üniversiteler, oteller, alış veriş merkezleri, konutlarda Türkiye ile birlikte bazı Avrupa ülkeleri Libya’da faaliyet halinde.
Libya’daki pastadan hemen hiç pay alamayan üç ülke var:
Amerika, Fransa, İngiltere.
Şu tesadüfe bakın ki, Libya’yı bombardımana boğan üç ülke var:
Amerika, Fransa ve İngiltere.
Özellikle Irak işgalinden sonra yükselen petrol fiyatları sayesinde Libya’nın yıllık petrol geliri 50 milyar dolara kadar yükseliyor. Aynı anda başlayan bütün bu projelerin finansmanı petrol gelirine dayanıyor.
PARALI ASKERLER
Libya’da pek çok kamu hizmeti devlet tarafından karşılanıyor.
Eğitim seviyesi düşük, karmaşık bir nüfus yapısı. Halk büyük ölçüde politikadan uzak. Her türlü muhalefet yasak. Muhalefet yapacak bilinçli ve organize bir kitle zaten yok.
Şu tesadüfe bakın ki, muhalefet yapacak kitle yok, ama ülkede iç savaş çıkıyor.
Tunus’ta başlayan Mısır’da devam eden olayların nereye sıçrayacağı belli değilken, Amerikalılar uydu bağlantılarıyla Libya’da bir şeyler olacak haberleriyle Libya’ya mesajlar gönderiyor.
Tunus ve Mısır olayları ile hava öyle ısınıyor ki, sıranın artık Libya’ya gelmesi işten değil.
Olayların Bingazi’de başlaması iyi planlanmış bir senaryo. Hem ülkenin en büyük ikinci kenti, hem de başkentten 1100 kilometre uzakta, müdahale etmek çok güç.
Bu arada Kaddafi hata üzerine hata işliyor. Halkın üzerine ateş açıyor. Buna bir de, “paralı askerler adam öldürüyor” haber ve görüntüleri eklenince, Libya kıyamet yerine dönüyor.
Irak’ta yıllardır paralı askerler adam öldürüyor, kimsenin umurunda değil, Libya’da paralı askerlerin insanları öldürmesi, tarihin en büyük cinayetleri arasında.
Elbette, paralı askerlerin adam öldürmesi, parayla asker tutulması kabul edilebilir değil, ancak, aynı senaryoyu Amerika yıllardır uyguluyor, kimse sesini çıkarmıyor.
Paralı askerler edebiyatını bir ara bizler de yutuyoruz.�
DÜZEN BELLİ
Bu satırları Libya’da faaliyet gösteren bir Türk iş adamının yazdığı mektuptan aktarıyorum. Öyle öngörü sahibi ki, mektubu yazan daha 21 Şubat’ta, bugün karşılaştığımız olayları önceden yazıya döküyor.
Amerika’nın NATO’yu işin içine dahil edeceği de öngörüler arasında.
Kaddafi’nin yaptıkları affedilir gibi değil. Amerika’nın bu oyununda Amerika’ya en büyük yardım Kaddafi’den geliyor.
Bundan sonra ne olacak?
Libya uzun süre çalkalanacak ve Libya’da Türk firmaları işleri Libya’dan değil, Amerika’dan alacak.
Libya’ya gelecek düzen çoktan belli.

Nükleer yalana artık yer yok

BU başlık bana ait değil. Bu başlık bir haftadır Batının önemli gazete ve dergilerinin kullandığı başlık.
Son olarak, 17 Mart tarihli, yani son yayınlanan Die Zeit bu başlıkla çıkıyor.�
Yalan ne?
Japonya’dan çıkartılan ya da çıkartılması gereken dersler. Nükleer kazalar sonrasında, dünyanın her yerinde politikacılar aynı sözleri söylüyor:
“Kaza orada oldu ama, bizim nükleer santrallar sağlam, bizim kullandığımız teknik her türlü güvenliğe sahip”.
Almanya’da, Amerika’da,  Fransa’da, Çin’de ülkeleri yönetenler hep bunu söylüyor. Bunu söylüyor ama, kaza olduğunda, kimin, nerede olduğu belli değil.
Bu arada Die Zeit Almanya dahil, sekiz ülke ile ilgili nükleer santral haberlerine yer veriyor. Sekiz ülke arasında Türkiye de var.
Ancak, sanıyorum yanlış bir bilgi yer alıyor.
Gazeteye göre, Türkiye’de dört tane nükleer santral planlanıyor.
Oysa, bizlerin bildiği iki. Akkuyu ve Sinop.  Diğer ikisi ile ilgili bizim bilgimiz yok.
Libya ile birlikte gündem çabuk değişiyor. Hele Türkiye’de.
Ancak, Batıda nükleer santralların karşısında durmak bütün hızıyla
devam ediyor.

Taş atmak  tokat atmak

BDP Milletvekili Sabahat Tuncel bir başkomisere hakaret yağdırmakla kalmıyor, bir de tokat atıyor.
Bir başka BDP milletvekili Bengi Yıldız taş atmaya hazırlanıyor.
TV görüntülerine ve söyledikleri sözlere bakarsanız, ikisi de kendini kaybediyor.
Bunlar sözüm ona sokağa dökülen insanlara örnek olacak. Tam tersine, sokağa dökülen kitle bu tavrı görünce yakıp yıkmaya daha çok hevesleniyor.
Söyleyecek çok şey var, ama şimdilik sadece yazıklar olsun
ikisine de.