Paranoya

SULTAN İkinci Abdülhamid’den söz ederken bir gün "Meğer ondan kötüsü de olabilirmiş" diyeceğimiz hiç aklımıza gelmezdi.

Bugünkü iktidarın yarattığı "hafiye" (gizli polis) devleti sayesinde onu da der hale geldik.

Yalnız bugün bir fark var:

Bugünün yöneticileri Sultan Hamid gibi yapmıyorlar. Aldıkları jurnal raporlarını gazetelere servis ediyorlar.

Getirmeye söz verdikleri "şeffaf yönetim" bu olsa gerek. Nitekim böyle raporların yayın organı haline gelen bir gazetede dün okuduk:

Anayasa Mahkemesi üyelerinden Osman Paksüt meğer bundan 3 ay önce yani 4 Mart 2008 Salı günü saat 17’de 06 LLU 81 plakalı Mercedes marka araçla, "Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na giriş yapmış."

Bu "giriş yapma" deyimi, polis raporlarına özgüdür.

Osman Paksüt orada Kara Kuvvetleri Komutanı İlker Başbuğ’la tam 1 saat 15 dakika görüşmüş.

Kimbilir neler görüşmüşlerdir? Belki Türkiye’yi satacak bir yabancı devlet veya çokuluslu bir şirket bulmuşlardır da, fiyat yeterli mi değil mi onu konuşmuşlardır.

Belki de Osman Paksüt, getirip Anayasa Mahkemesi’ndeki devlet sırlarını İlker Başbuğ’a vermiştir.

Veya Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarını devirmek için bir darbe yapmanın yol ve usullerini konuşmuşlardır.

Yapılan yayına bakarsanız ortada böyle bir durum olduğunu sanırsınız.

Oysa Paksüt dün açıkladı. Meğer İlker Başbuğ’la 1995-1997 yılları arasında Brüksel’de birlikte çalışmışlar. O tarihten beri şahsi dostlukları varmış. Sadece o gün değil, iki kere daha görüşmüşler.

Paksüt hiç de mecbur olmadığı halde neler görüştüklerine ilişkin anımsadıklarını da gazetecilere tek tek açıklamış. Ardından, "Birkaç aydır takip edildiğine ilişkin sözlerinin kuruntu olup olmadığının" bu haberle ortaya çıktığını söylemiş.

Görüyorsunuz nasıl bir "paranoyak" zihniyet tarafından yönetiliyoruz.

O zihniyet sadece ülkeyi yönetme sorumluluğu taşıyanlarla sınırlı kalsa iyiydi.

Adalet ve Kalkınma Partisi hakkında "kapatma" istemli dava açılalıberi bu partinin başındakilerin de, onların yandaşlarının da kimyası o kadar bozuldu ki, Köroğlu gibi "esen rüzgárdan hile sezmeye" başladılar. Nitekim geçen gün eski Washington Büyükelçimiz Faruk Loğoğlu, başta eski Cumhurbaşkanı Sezer olmak üzere 7-8 dostuna kendi evinde bir akşam yemeği verdi diye, kıyameti kopardılar.

"Bu yemek neden verilmiş? Orada neler konuşmuşlar?"

Sana ne? Özel bir yemekte insanların ne konuştuğunu öğrenmeye çalışacağına biraz uygar olmayı, biraz saygılı olmayı, biraz demokrat olmayı öğrensene!

Suç bitmedi!

Meğer önceki gün CHP Lideri Deniz Baykal’ın yeni seçilen Danıştay Başkanı Mustafa Birden’i ziyareti sırasında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya da oradaymış.

Görüyor musunuz "rejime karşı yapılan şu komployu?" Bu komplocuların hepsini asmalı!

Birileri ipin ucunu kaçırdı galiba!
Yazarın Tüm Yazıları