Or-Gi

TÜRKİYE’yi kurtaran, biliyorsunuz çok. O arada -örneğin erken seçimin gerekli olduğunu savunduğunuz için- vatan haini ilan edilme riski de büyük. O nedenle bir günlüğüne olsun “kurtaranlar” kafilesinin dışına çıkıp, bu satırları yazdığımız sırada bulunduğumuz yörenin iki sorununu aktaralım istiyoruz.

Haberin Devamı

Sözünü ettiğimiz iki sorunun biri Giresun ile Ordu’nun yıllardır çözemedikleri, ama iki ili de hem Türkiye’nin diğer bölgelerinden hem de dünyadan izole olmaktan kurtaracağı bilinen “Or-Gi” yani Ordu-Giresun havaalanıyla ilgili.

Belki dikkatinizden kaçmıştır:


Şu anda Türkiye’de sivil uçakların inip kalktığı 66 adet havaalanı var. Bir anlayışa göre bu zaten Türkiye’nin kaldırabileceğinden fazla. Örneğin İsviçre’nin başkenti Bern’e gitmek için Cenevre’deki havalimanına iniyorsanız, Federal Almanya’nın büyük şehirleri bile ortak havalimanı ile idare ediyorsa, Samsun (Çarşamba) havaalanına yaklaşık 2 saatte giden Ordulularla, Trabzon havaalanına 1 saat 45 dakikada giden Giresunluların –ortak da olsa- yeni bir havaalanına ihtiyaç yoktur.

Haberin Devamı


Zaten yıllardır konunun gecikmesine bu görüş taraftarları sebep oldu.


Oysa madalyonun öte yüzü, tamamen başka gerçeklerin var olduğunu söylüyor.


Birinci gerçek şu:


Bu iki ilin nüfusu, halen tek başına havaalanına sahip illerden Sinop, Tokat, Sivas, Trabzon, Mardin dahil pek çoğundan fazladır. Bir başka deyişle bu iki ilde 1 milyon 200 bin kadar insan yaşamaktadır. Önceki yıllarda bu iki ilin verdiği göç yüzünden İstanbul, İzmir, Ankara ve yurtdışı dahil 2 milyon kişilik bir nüfus da bu ortak havaalanının yapılmasını dört gözle beklemektedir.


Ordu ve Giresun’da açılan yeni üniversitelerde hizmet vermek isteyen öğretim üyelerinin geliş-gidişlerini kolaylaştıracak olan bu havaalanı, öğretim kalitesi yönünden de gerekli ve önemlidir.


Kaldı ki bugünkü zorluklara rağmen Samsun ve Trabzon havaalanlarını kullanan Ordu ve Giresun kökenli yolcular –ki halen kaldırılan günde 20 otobüs dolusu insanın da önemli bir kısmının bu alandan yararlanacağı dikkate alınırsa- söz konusu havaalanını çok rahat şekilde yaşatacak potansiyele sahiptir.

Peki olmayan nedir?


Olmayan, bu havaalanını yapacak siyasi iradedir.


Yoksa un da, su da, şeker de vardır.


İkincisi, Sultan Abdülhamit döneminin Sivas Valisi Halil Rifat Paşa’nın 1894’te, halkı zorla çalıştırarak açtırdığı Ordu-Sivas yolunun hem kısaltılmasını hem de Karadeniz’i Orta Anadolu üzerinden en kısa şekilde Akdeniz’e bağlayacak olan –yöredeki deyimle- Dereyolu’nun artık yapılması sorunudur.

Haberin Devamı


Bir kısmı Melet Irmağı üzerindeki Topçam Hidroelektrik Santralı’na “tribün” taşınması için zorunlu olarak açılan yani nerdeyse yüzde 60’ı zaten yapılmış olan yol, “devletine sorun çıkarmayan” bireylerin de problemini çözecek bir anlayışı bekliyor.

Yazarın Tüm Yazıları