Önce samimi olalım

AĞIZLARINDAN nerdeyse bal damlıyor... Bakıyorsunuz o, önüne geleni azarlayan, arkada kalanı hırpalayan Başbakan Erdoğan gitmiş, yerine dünyanın en uzlaşmacı demokratı gelmiş. Nitekim dün, “Biz uzlaşmaya da açığız. Eleştirisi, önerisi olan buyursun gelsin, bunu açık açık söylesin. Daha ne yapacağız?” dediği bildiriliyordu.

Haberin Devamı

Yardımcısı Cemil Çiçek de öyle... Dün medya yöneticilerine hitap ederken, “Biz uzlaşmayı arıyoruz ve yarın da aramaya devam edeceğiz” dedi.

İyi de aziz dostlar... Uzlaşmacı iseniz, demokrasinin gelişmesinden yana iseniz aylardır değil, yıllardır söylenenlere de kulak versenize!

Meclis’te 338 milletvekiliniz var. İstediğiniz yasayı çıkartabilirsiniz. Tüm dokunulmazlıkları, bu arada milletvekili dokunulmazlığını da Avrupa Birliği standartlarına
uydursanıza!

Yargı reformu diyerek yargının elinde kalan son bağımsızlık kırıntısını da elinden alacak öneriyi getirirseniz, öteki partiler niçin sizinle uzlaşma masasına otursun?
Yargının gerçekten bağımsız olmasını isteyen bir Adalet Bakanı o bağımsızlığın kilit taşı olan Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’ndan (HSYK) kendi beklentisine aykırı karar çıkacak diye, tutar kurulun çalışmalarını sabote ettirirse -nitekim son HSYK toplantısında üyelerden biri uzun süredir boş tutulan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına kimin tayin edileceğine ilişkin konuyu gündeme getirince Adalet Bakanlığı Müsteşarı Ahmet Kahraman toplantıyı terk ederek konunun görüşülmesini ve bir karara bağlanmasını engellemiştir- böyle bir zihniyetin yargıyı serbest bırakacağına inanır mısınız?

Aslında sadece bu örnek, son iki yıl boyunca belli bazı savcıları kullanarak kamuoyuna kimi yalan, kimi yanlış yüzlerce iddiayı pompalayan, böylece bir çok insanı yargılanmadan önce karalayan iradenin de gerçek adresini gözler önüne seriyor.

Başbakan ne derse desin, ne kadar “uzlaşmacı” görünürse görünsün. Maalesef siyasi sicili, bu sözlerde zerre kadar samimi olduğunu düşünmeye izin vermiyor.
Ama diyelim ki biz hata ediyoruz. Öyle ya kendisini eleştiren  kalemlerden biriyiz. O zaman samimiyetini ispat etmesi ve sadece bizi değil, bizim gibi pek çok insanı mahcup etmesi mümkün. O yolu denesin, yani getirdiği Anayasa değişikliği önerisi eğer  referanduma (halkoylamasına) gidecek olursa, oylama her madde için verilen oyları gösterecek şekilde yapılsın. Böyle halkın neyi kabul edip neyi reddettiği ortaya çıksın. Bir başka deyişle öneri paketinin buna ilişkin maddesini, önerdiğimiz şekilde formüle ettirsin.

O zaman anlarız halkımız da kendisi gibi “Bu Anayasa Mahkemesi ideolojik karar veriyor. Bu Yargıtay haklıyı haksızdan ayıramıyor. Bu Danıştay siyasi iktidara karşı ön yargılı davranıyor” diye mi düşünüyormuş yoksa bu ülkede hukuk devletinin yerleşmesi için söz konusu mahkemeler başta olmak üzere tüm yargının bağımsız olmasını mı istiyormuş.

Görüyorsunuz hâlâ “maddeler” üzerinde bir şey yazamadık. Ama acele etmeyin, onlara da sıra gelecek.

Yazarın Tüm Yazıları