On bir milyon mışıl mışıl

ON bir milyon çalışanı ilgilendiren bir tasarı görüşülüyor Meclis’te. On bir milyon çalışan insanın hakları söz konusu.

Haberin Devamı

Türkiye’ye şöyle bir bakın, gerçekten milyonlarca insanın hakkı ile ilgili bir tasarının görüşüldüğüne ilişkin kamu oyunda bir algı var mı?

Sadece üç gün önce Meclis’e yürümek isteyen bir gurup işçinin feryadı ve onlara sıkılan biber gazı var. On bir milyon çalışan, “ya bunlar şimdi neden yürüyor” diye birbirine soruyor.

Kendi haklarına dönük bu duyarsızlık karşısında, sadece Türkiye’de değil, dünyanın her yerinde ve her dönemde iktidarlar istediği gibi at oynatır.

ÖRGÜTLENME

Meclis’te “Toplu İş İlişkileri” adı altında görüşülmekte olan tasarı, iş kolu sayısını azaltarak, toplu sözleşme yetkisini tırpanlayarak, grev yasağını yaygın kılarak, “yemez ama evet referandumunda” çalışanlara verilen sözlerin tam tersine, bir hedef belirliyor:

Çalışanların örgütlenme özgürlüğüne taş koyuyor. AKP, karşısında örgütlü bir toplum görmek istemiyor.

On bir milyon çalışan mışıl mışıl uyurken, örgütlenme özgürlükleri ellerinden alınıyor.

Haberin Devamı

KOBİ OPERASYONU

Tasarıda çok önemli bir madde var.

Otuz işçiden daha aç çalışanın bulunduğu iş yerlerinde işçinin işine son verilirse, o işçinin tazminat hakkı yok, yargı yolu da kapalı.

Böyle bir kuralın hukuk devletiyle, sosyal devletle, demokrasiyle uzak yakın ilişkisi yok. Tam otoriter bir düzen. Örgütlenme özgürlüğüne tırpan öyle ki, örneğin sendikaların radyo ve TV kurmaları da yasaklanıyor.

Otuz işçiden az işçi çalıştıran kurumlar KOBİ’ler, Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler. KOBİ’lerde 6.5 milyon insan çalışıyor. Tasarı ortada.

Sendikaları kötürüm bırakacak, örgütlenme özgürlüğünü kısıtlayacak bu tasarı AB’den de tepki görüyor. Son İlerleme Raporu bu düzenlemelerle ilgili ciddi eleştiriler getiriyor.

DİSK’in eski genel başkanı, şimdi CHP milletvekili Süleyman Çelebi bu konuları en iyi bilen isimlerden. Meclis’te büyük çaba harcıyor, AKP’lilere anlatıyor, ancak AKP kararlı.

Ya on bir milyon çalışan?

CHP lideri Erdoğan’ı çağırıyor

HER konuda tartışmak üzere, Başbakanın istediği herhangi bir TV kanalında, yine Başbakanın istediği kişinin yönetiminde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Başbakan Erdoğan’ı çağırıyor.

Bu isteği Kılıçdaroğlu Genel Başkan seçildiğinden bu yana tekrarlıyor. Erdoğan ise, kabul etmiyor. Son zamanlarda terörün artmasından Türkiye - Suriye gerginliğine, zamlardan gösteri yapan gençlerin gözaltına alınmalarına, yargı kararlarına ve gündemi sarsan diğer olaylara kadar iktidarın ve ana muhalefetin tartışacağı pek çok konu var.

Türkiye’nin fotoğrafını iktidar ve muhalefet açısından çekmek üzere, Kılıçdaroğlu Erdoğan’ı TV’de tartışmaya yeniden çağırıyor.

Haberin Devamı

41 günde 23 okula bomba

PKK’nın son eylem türü okullara saldırmak.

1 Eylül’den günümüzde kadar PKK Hakkari ve Şırnak merkez olmak üzere, bu illerin ilçe ve köylerinde 23 okula baskın düzenliyor. Ses bombası atmak ve yangın çıkarmak bu eylemlerin başında geliyor. Okulların camları kırılıyor, sıralar ateşe veriliyor ve öğrenimi sürdürmek olanaksız hale geliyor.

Bu terör eylemi nedeniyle bu okullarda eğitime ara veriliyor. PKK okullara saldırarak çocuklara ve ailelerine korku salmaya çalışıyor.

Putin’in “Yoğun Programı” Bahane

RUS Devlet Başkanı Putin’in Türkiye’ye planlanan ziyaretinde iki ayrıntıyı biliyorum.

İlki, bir Türk Bankası ile bir Rus Bankası arasında hisse devri ile ilgili bir tören. Sergi açılışıyla başlayacak tören, klasik müzik konseriyle sürüyor, Putin ve
Erdoğan’ın katılımıyla hisseler devrediliyor.

İkincisi, Putin ve Erdoğan’ın birlikte Sinop’a gitmeleri öngörülüyor. Orada nükleer santral yapımı söz konusu. Sinop haftalardır buna hazırlanıyor.

Bu kadar ayrıntıya inen bir program iki ülke arasında bir kaç ay önceden düzenleniyor. Ve ayrıntılar üzerinde anlaşılıyor.

Putin gezisini aniden erteliyor. “Yoğun program” bahanesiyle. “Yoğun programın” arkasında, “yoğun Suriye anlaşmazlığı” yatıyor.

Üç ay önce, Suriye’yi konuşmak için Erdoğan günü birlik Moskova’ya gidiyor, Putin görüş farkını koruyor. Şimdi gelse, aynı hikaye, o da gelmiyor.

 

Yazarın Tüm Yazıları