‘No merci’ demek de var

BUGÜN, çok dikkatli seçilmiş cümlelerle de olsa, İngiltere Dışişleri Bakanı Jack Straw, Fransa ve Hollanda’nın ‘hayır’ı konusunda ülkesinin görüşlerini açıklayacak.İngiltere, bundan sonra Avrupa’nın izleyeceği yolun belirlenmesi için, büyük bir olasılıkla, anayasayı onaylama sürecinin 16 Haziran’daki Konsey toplantısına kadar dondurulmasını önerecek. Aslında, Blair Hükümeti’nin referandumu rafa kaldırmaktan yana olduğu biliniyor. Dünkü Sunday Times Gazetesi, ‘Blair’in Avrupa için mücadeleden vazgeçtiğini, onu yerine Afrika’yı koyduğunu’ yazdı. İngiltere’nin tam da, AB dönem başkanlığını üstleneceği sırada ilginç bir iddia bu. Yine de Londra, ‘Avrupa’yı öldürdü’ suçlaması ile karşı karşıya kalmamak için şimdi keskin çıkışlar yapmaktan kaçınıyor. İngiltere Hükümeti’nin tutumunun bilinmesine ve bugün en azından 16 Haziran Zirvesi’ne kadar mühlet isteyen bir açıklama yapacağı beklenmesine rağmen, Chirac ve Schröder’in, diğer üyelerden önce ortak karar alıp, ‘onay süreci devam etmeli’ demeleri gerçekten sürpriz oldu. * * *AVRUPA’da sürpriz gelişmelerin ardı arkası kesilmiyor. Son sürpriz, İtalyan Sosyal Güvenlik Bakanı Roberto Maroni’nin İtalya’nın Avro’yu bırakıp İtalyan ulusal para birimi Lira’ya dönmesi çağrısıydı. Maroni, ‘Başarısızlığını kaygı ile izlediğimiz Avrupa modelinin ürünü olan Avro, tam bir felaket’ diyordu. Berlusconi Hükümeti’nin ortağı Lega’nın liderlerinden olan Maroni, partisinin bu ay sonundan itibaren, Avro’da devam edip etmeme konusunu halkın oyuna sunmak için imza toplayacağını açıkladı. Resesyona girdiği söylenen İtalya’da, Başbakan Berlusconi’nin de, önümüzdeki mayıs ayında yapılacak genel seçimlerden önce, ekonomideki kötü gidişin faturasını Avro’ya kesmek istemesi mümkün. * * *FRANSA ve Hollanda’daki ‘Hayır’ oyları Avrupa’da kızgınlıkları körükledi. Siyasi meşruiyetleri sorgulanmaya başlanan hükümetler ve liderler günah keçisi arayışına girdiler. İlk göze çarpan da Türkiye.Popülizm rüzgarına karşı direnebilen siyasetçiler, sapla samanı ayırmaya gayret etseler de bu rüzgár o kadar güçlü ki, karşısına çıkanı deviriyor. Almanya’da, Schröder’i kalesinde silip süpüren Hıristiyan Demokratların önde gelen isimlerinden Stoiber, bu hafta, Fransa ve Almanya liderlerini, ‘Türkiye’ye tam üyelik sözü vererek Avrupa Anayasası’nın yenilgisine yol açmakla’ suçladı. Şimdi Türkiye’nin tam üyeliğinden yana tavır almış olanlar itham altında. Bunun, Türkiye ile ilişkilere yansımaması mümkün değil. İlk işaretler 16 Haziran Zirvesi’nin sonuç bildirisinde gelebilir. Sonra da müzakerelerin başlayacağı 3 Ekim tarihini zorlayan girişimlere tanık olabiliriz. O zaman ne yapılmalı? Eğer durumu değiştirmek için Türkiye’nin yapacağı diplomatik girişimler sonuç vermezse, Avrupa’yı, kendi verdiği sözleri tutamama, Konsey kararlarını çiğneme sıkıntısından kurtarmak da bize düşebilir. Önerilerin kabul edilemeyecek kadar içinin boşalmasını daha da fazla beklemeden, bir ‘no merci’ de Türk halkından gelebilir pekala. Türkiye’ye karşı olan Avrupa’nın, popülizme, gericileşmeye ve dağılmaya mahkum siyasi dinamiklere teslim olduğunu fark edenler mutlaka çıkacaktır bir süre sonra.
Yazarın Tüm Yazıları