Şükrü Küçükşahin
Şükrü Küçükşahin
Şükrü KüçükşahinYazarın Tüm Yazıları

Mumcu’nun Hatay gezisi ve Ali Dibo gerçeği

İKİ parti de mitinglere devam edince biz de bir DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar’ı, bir Anavatan Genel Başkanı Erkan Mumcu’yu izleme fırsatı buluyoruz.

Cumartesi günü de dört ay önce Ağar’ı izlediğimiz Hatay’ın Emlakevleri Meydanı’nda bu kez de Mumcu’yu izleme fırsatı yakaladım.

Bu durum da beni, "Hangisi daha kalabalıktı" sorusuna muhatap etti.

DYP’nin mitingi biraz daha kalabalıktı; ama bence daha önemli bir şey var.

Seçim yok, ama hem bu iki parti meydanlara ciddi kalabalıklar topluyor, hem de DYP’nin diri olan örgütüne ilaveten Anavatan örgütünü de hareketleniyor.

BULUŞMA ÇOK ZOR

Bu noktada ben daha önce de dile getirdiğim görüşümü tekrarlıyorum.

İki partiyi, bir şekilde buluşturacak formülle, tablo daha da değişir.

Şu aşamada bunun çok zor olduğunun bilincindeyim; çünkü iki partinin yönetimi de kendileri için baraj sorunu görmüyor.

Oysa sorun sadece baraj değil, ikbal kuşkusu ile de ilgili.

Yöneticilerle tek tek konuşulduğunda birlikten yanalar; ancak "Birleşme olursa ben ne olurum" kaygısının bir kenara bırakılamadığı da gerçek.

Az mı; iki partinin otuza yakın genel başkan yardımcısı, 26 milletvekili var ve genel başkanların bu kadrolara verdiği sözler ortada duruyor.

Bu kaygılar kenara atılıp buluşma sağlansa, bir çekim merkezi yaratılacağı, iki parti dışındaki arayışların ortadan kalkabileceği de görülüyor.

Bu adımın atılmasının zorluğunu biliyorum; ama buna rağmen seçim yaklaştıkça, iki parti yönetiminin ayrı ayrı durmakta zorlanacağını düşünüyorum.

BELGE ORTADA

Hatay’a gidince ve aynı gün, haberlerimizle ilgili tekzip metni yayınlanınca Ali Dibo konusuna girmemek de mümkün olmadı.

Konunun çok konuşulur olduğunu hem meydanda hem de sokakta gördük.

AKP Grup Başkanvekili Sadullah Ergin, tekzipte, hangi AKP’liye ihale verileceğini gösteren káğıdın bir müsveddeden ibaret olduğunu tekrarlıyor.

Bu noktada tekzip kararını anlamak mümkün değil; çünkü Ergin’in "Yazı bana ait; ama o ihaleleri o kişiler almadı" dediği karalamanın, milletvekilliği göreviyle nasıl bağdaştırılabileceğini hala merak ediyorum.

Doğrudur; tüm haberlerimde ’Müsveddedeki’ ihalelerin Ergin’in adını ’karaladığı’ AKP’lilere verilmediğini yazdım; ama başka kamu kurumlarından bu isimlerden birinin 10, diğerinin 15 ihale alması soru işaretine neden olmuyor mu?

Öte yandan, o belge Ergin’in kamu ihaleleriyle ilgilendiğini kanıtlıyor.

Ergin, bürokrat ihale konusunu açtığında, "İhaleler beni ilgilendirmez, buyrun kapı!" demediyse, bunun başka bir izah tarzı olabilir mi?

Bu belgeye rağmen Ergin, tekzipte, "Tüm iddiaları çürüttüm" diyor.

Ancak, AKP’nin aynı ildeki bir milletvekili bile, "Yazılan iddialar fazla değil, eksik" diyebiliyorsa bu tekzibi anlamak mümkün mü?

Tekzipte Ergin’in, "Saydam, dürüst siyaset yaptığı" belirtiliyor.

Ben de "saydamlık" gereği, "Sayın Ergin, seçimlerden hemen önce alınan Karlısu’daki 14 dönüm, tapu kaydında zeytinlik görünen 1315 No’lu parselin AKP iktidar olduktan hemen sonra imara açılması; parsele yapılan 5 villanın aileniz ve AKP yöneticilerine ait olması tesadüf mü" diye sormak isterim.

Çünkü, AKP muhalif siyasilere bu uygulamayı hak görmüyor da!
Yazarın Tüm Yazıları