İstanbul Şişli’de kaybolan 6 yaşındaki Şirin Elmas Hanilçi, üç gün önce evden çıkmış ve geri dönmemişti. Kızlarının eve gelmediğini fark eden aile, kısa bir aramanın ardından emniyete kayıp bildiriminde bulundu. İhbar üzerine İstanbul Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü ekipleri harekete geçti.
Şirin’in en son görüldüğü bölgede çalışmalar yoğunlaştırılarak bir iz arandı. Çevredeki güvenlik kameraları saat saat incelendi. Görüntülerde Şirin’in önce birkaç çocukla, ardından yaşlı bir kâğıt toplayıcısıyla birlikte Feriköy Mezarlığı çevresinde olduğu tespit edildi.
KAMERALARDAN TESPİT EDİLDİ
Kameralardan kimliği belirlenen kâğıt toplayıcısı Mustafa Örün (49) yakalanarak gözaltına alındı. Emniyetteki ilk ifadesinde olayla ilgisi olmadığını söyleyen şüpheli, görüntülerin incelenmesiyle suçunu itiraf etti. Mustafa Örün, Şirin’i boğarak öldürdüğünü ve cesedini Feriköy Mezarlığı’nda bir çukura attığını söyledi. Polis ekipleri, Feriköy Mezarlığı’nda yaptıkları aramada 6 yaşındaki Şirin’in cansız bedenine ulaştı. Şirin’in cenazesi ise Adli Tıp Kurumu’na gönderildi.
BOĞARAK ÖLDÜRDÜĞÜNÜ ANLATTI
Şüpheli Mustafa Örün ifadesinde, küçük Şirin’i neden ve nasıl öldürdüğünün detaylarını anlattı. Mustafa Örün ifadesinde, “Çocuğa istismarda bulunmadım. Yanıma para istemek için geldi, peşime takıldı ve beni rahatsız etti. Canımı çok sıktı, bu nedenle boğazını sıktım ve öldürdüm. Sonra mezarlığa götürüp üzerini çalı çırpıyla kapattım” dedi.
Örün emniyetteki işlemlerinin tamamlanmasının ardından, Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’na sevk edildi.
Geri manevra yaparak otomobile yol veren ambulansın bu anları, bir sokak sakini tarafından kaydedilip sosyal medyada paylaşıldı ve tepki topladı. Görüntülerin ihbar kabul edilmesi üzerine polis ekipleri inceleme başlattı.
23 BİN TL CEZA KESİLDİ
İncelemeler sonucunda, ambulansın ters yönde ilerlediği tespit edildi. Yapılan plaka sorgulamasında ise çakar siren tertibatı ve ambulans logosu bulunan aracın aslında kamyonet olarak kayıtlı olduğu ve izinsiz bir şekilde ambulans görünümü verildiği ortaya çıktı. Kamyonet sürücüsü A.A. gözaltına alınarak hakkında işlem başlatıldı. Sürücüye toplam 23 bin 709 TL para cezası kesildi. Ayrıca kamyonet, usulsüz kullanımı nedeniyle 15 gün trafikten men edildi.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü, 17-31 Ekim tarihleri arasında Esenyurt, Kadıköy, Beyoğlu ve Eyüpsultan ilçelerinde uyuşturucu ticaretini önlemek amacıyla 6 operasyon düzenledi. Operasyonlarda, 3 ton 910 gram metamfetamin, 156 kilo 15 gram skunk ve 86 kilo 200 gram eroin olmak üzere toplam 3 ton 758 kilo 125 gram uyuşturucuya el koyuldu.
Operasyonlarda, DJ Kaan Öktem ile şarkıcı Deniz Seki’nin tutuklandığı dönemde yakalanıp 10 yıl hapis yatan Baki Cengiz Uyaran’ın da arasında bulunduğu 25 kişi yakalanarak gözaltına alındı. DJ Öktem ile örgüt yöneticisi olduğu öne sürülen Uyaran’ın da arasında bulunduğu 17 kişi sevk edildikleri nöbetçi sulh ceza hâkimliğince tutuklandı. 8 şüpheli hakkındaki işlemler ise devam ediyor.
DJ Kaan Öktem
SİNYAL TESPİT CİHAZI KULLANMIŞLAR
Altı ay süren teknik ve fiziki takibin ardından, şüphelilerin dört katlı bir villada uyuşturucu dönüştürme merkezi kurduğu, her katta farklı bir işlemin yapıldığı ve kömüre emdirilmiş metanfetaminin satışa hazır hale getirildiği ortaya çıktı. Ayrıca, evde yapılan aramalarda, şüphelilerin yakalanmamak için sinyal tespit cihazı aldıkları ve dinleme veya izlenmeye karşı önlem aldıkları tespit edildi.
ÜSTÜNDEKİ ZEHİR ‘ARES’İ ÖLDÜRDÜ
Operasyon sırasında evde üç şüpheli bulunuyordu. Özel harekât polisleri, polis köpeği ‘Ares’ ile operasyona katıldı. Şüphelilerden biri çatıdan, diğeri villanın ikinci katından aşağı atladı. Son şüpheli ise ‘Ares’ tarafından ısırılarak yakalandı. Ancak uyuşturucu dönüştürme işlemi yapan şüphelinin üzerindeki kimyasallar nedeniyle ‘Ares’ zehirlendi ve şoka girerek hayatını kaybetti. Şüpheli gözaltına alınırken, Ares otopsi işlemlerinin ardından defnedildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu, PKK/KCK bölücü terör örgütünün faaliyetlerine yönelik yürütülen soruşturma kapsamında iddiaya göre, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in örgütle ilişkili olabileceği düşünülen bazı örgütsel belgeler ve iletişim kayıtlarına ulaştı. Özer’in, Kuzey Irak’ta Kandil bölgesindeki örgüt yönetimiyle iletişimde olduğu ve kırmızı bültenle aranan KCK yöneticileri ile görüşmeler yaptığı belirlendi.
694 KCK’LIYLA İRTİBAT
İddialara göre Özer, 10 yılı aşkın süredir PKK/KCK ile bağlantılı 694 kişiyle irtibat halindeydi ve örgütle süreklilik gösteren bir bağ kurarak, ‘PKK/KCK silahlı terör örgütü üyesi olmak’ suçunu işlediğine dair kuvvetli deliller bulundu. İstanbul Nöbetçi Sulh Ceza Hâkimliği’nin kararı doğrultusunda, Özer’in evinde, işyerinde ve araçlarında arama yapıldı.
SAVCILIĞA SEVK EDİLDİ
Dün saat 06.00 itibarıyla gözaltına alınan Özer, 3 saatlik sorgunun ardından Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’ne sevk edildi.
ÖCALAN DETAYI
Özer adliyede savcılığa ifade verdikten sonra “Silahlı Terör Örgütü Üyesi Olmak” suçundan tutuklama talebiyle nöbetçi sulh ceza hâkimliğine sevk edildi. Savcılığın sevk yazısında, Diyarbakır D Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda elde edilen 11 Ocak 2014 tarihli ‘14. Hafta Görüşmesi’ başlıklı dokümanda terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan ile HDP milletvekilleri arasındaki görüşmede, Özer’in isminin ‘demokratik özerklik projesine’ katkı sunacak isimler arasında geçtiğine yer verildi.
KARTAL’LA GÖRÜŞME
İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince yapılan çalışmalarda, DEAŞ silahlı terör örgütü bünyesinde ‘Ahidder’ adı altında illegal mescit ve medrese faaliyetlerinde bulunulduğu tespit edildi. Şüphelilerden M.K.’nın hocalığını ve liderliğini yaptığı mescitte yasadışı ders ve sohbetler ile cihat içerikli faaliyetler yürütüldüğü belirlendi. Örgüt adına açılacak mescit ve medrese faaliyetlerinde kullanılmak üzere fitre, zekât ve infak adı altında para toplandığı ortaya çıkarıldı. Terör örgütü ve oluşumlarına finans temini sağlayan şüphelilerin kimlik ve adreslerini tespit eden ekipler, 10 ilçede eşzamanlı operasyon yaptı. 33 şüpheliyi yakalayarak gözaltına aldı. Şüphelilerin emniyetteki işlemleri sürüyor.
En büyük bayram, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı, tüm yurtta ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde törenlerle kutlandı. Meydanlarda, gökyüzünde, denizde, dağların zirvesinde, yurdun dört bir yanında birbirinden renkli görüntüler ortaya çıktı. 7’den 77’ye tüm halk Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Benim en büyük eserim” dediği Cumhuriyet’i, ilanının 101’inci yıldönümünde bir kez daha tüm gücüyle sahiplendi.
HAVADA, KARADA, DENİZDE...
Türkiye’nin en önemli turizm merkezlerinden Kapadokya’da balonlar, Türk bayraklarıyla havalandı. Van Gölü’nün derinliklerinde Türk bayrağı açıldı. Şanlıurfa’da da Göbeklitepe’ye 10 kilometrelik yürüyüş gerçekleştirildi. Dev Türk bayrağı açan gençler, marşlar söyleyerek Cumhuriyet’in 101’inci yılını coşkuyla kutladı. Zonguldak’ta madencilerin geçit töreni ilgiyle izlendi. Muğla’nın Marmaris, Bodrum, Fethiye ve Dalaman ilçelerinde ve Samsun’da Deniz Kuvvetleri Komutanlığı gemileri ile Sahil Güvenlik botları ziyaretçilerini ağırladı. Erzurum Palandöken’de deniz seviyesinden 3 bin 176 metre yüksekliğe Cumhuriyet tırmanışı yapıldı.
ATA’YA KOŞTUK
Cumhuriyet’in kurucusu Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ebedi istirahatgâhı Anıtkabir, Cumhuriyet Bayramı nedeniyle ziyaretçi akınına uğradı. Türk bayrakları ve çiçeklerle ülkenin dört bir yanından gelen vatandaşlar, bayramı Ata’nın huzurunda kutladı.
NEFES KESTİLER
TÜM dünyada olduğu gibi Türkiye’de de özellikle gençler için büyük tehlike oluşturan uyuşturucu madde bağımlılığı ve zararları konusunda aileleri, öğrencileri ve vatandaşları bilinçlendirmek için birçok proje hayata geçirildi.
2024-2025 eğitim-öğretim yılıyla birlikte Narkotik Şube Müdürlüğü ekiplerinin okulların çevresindeki yoğun mesaisi başladı. Okul önleri ve yakın çevre mercek altına alınırken, polis ekiplerinin uyuşturucu ile mücadele kapsamında yaptığı faaliyetler dikkat çekti. Çocuklar, öğrenciler ve her yaştan vatandaşların bilgilenmesi amaçlanan projelerde uyuşturucuyla nasıl mücadele edileceği, çocukların nasıl korunacağı, suçların güvenle nasıl bildirileceği ve asılsız ihbarların verdiği zararlar anlatıldı.
350 BİN ANNE BİLGİLENDİRİLDİ
Uyuşturucu maddenin genellikle metruk binalarda kullanıldığı düşünülse de bilinenin aksine, kullanım yerleri en çok kullanıcının yaşadığı yerler yani evler oluyor. Bu nedenle ‘En İyi Narkotik Polisi Anne’ projesi geçtiğimiz yıllarda İçişleri Bakanlığı koordinesinde başlatıldı. Bu projeyle uyuşturucuyla mücadelede annelere yönelik farkındalık ve bilinçlendirme çalışmaları yürütülerek uyuşturucu kullanımının henüz başlamadan önlenmesi amaçlanıyor. Ailelere uyuşturucu madde kullanımının etkileri, saklanan yerler ve uyuşturucunun nasıl göründüğü hakkında bilgilendirme yapılıyor. Okullarda yürütülen bu projenin yanı sıra kültür merkezleri, üniversiteler, Kuran kursları ve fabrikalarda da yaklaşık 40 dakika süren sunumlar yapılıyor. Ayrıca gençlere de uyuşturucunun zararları anlatılıyor. 350 bini aşkın anne bu programlara katıldı, toplamda ise 400 binden fazla katılımcıya ulaşıldı.
‘NARKO-TIR’ YOLLARDA
Uyuşturucuyla mücadele kapsamında Türkiye genelinde düzenlenen etkinlikler çerçevesinde Narko-TIR programı oluşturuldu. Narko-TIR tarafından oluşturulan 40 metrekarelik stantta uzman polisler uyuşturucunun etkilerini, korunma yollarını ve mücadele yöntemlerini öğrencilere ve vatandaşlara anlattı. Ziyaretçiler, dokunmatik ekranlar aracılığıyla bilgilendirme yapılarak uyuşturucunun zararlarını ve etkilerini görebiliyor. Bu programla öğrencilerin ilgisini çekmek ve uyuşturucunun zararları hakkında bilgilendirmek hedefleniyor.
‘UYUMA’YA 2 BİN BİLDİRİM
İddiaya göre Yaşar Tarık Okatan, araçtaki sivil polislerden birini kız kardeşini taciz eden kişiye benzetti. Baba ve oğlu otomobilleriyle polislerin aracının yanına yanaştı. Otomobilden elinde çekiçle inen Yaşar Tarık Okatan, “Sen benim kız kardeşimi taciz eden Volkan’sın” diyerek polise tepki gösterdi.
Polisin, adının Volkan olmadığını söylemesine rağmen Yaşar Tarık Okatan ona çekiçle vurmaya başladı. Bu sırada aracın içindeki Kadir Okatan da tabancasını çekerek polise doğru ateş edince diğer polis memuru da tabancasını çekip baba ve oğlunu vurdu. Yaşar Tarık Okatan baş bölgesinden, babası Kadir Okatan ise karın bölgesinden vurulup yaralandı. Polis memuru ile baba ve oğlu hastaneye kaldırıldı.
‘TEHDİT VE ŞANTAJ’
Barış Boyun ve “Daltonlar” organize suç örgütlerine yapılan son operasyonlarda tutuklanan şüphelilerin suçları şu şekilde sıralandı: Nişantaşı’nda bir gece kulübünün iki kez kurşunlanması, Büyükçekmece - Çatalca TIR garajına el bombası atılması ve Tuzla Tersanesi’nde işinsanlarının tehdit edilmesi. Bu olaylar sayesinde örgüt içinde para akışının bozulmaması amaçlanıyor.
YÖNETİM KADROSU DARALDI
Çeteler, ülke içinde oluşan yönetici boşluğunu doldurmak için, dışarıdan para karşılığı adam tutmaya başladı ve bu sayede yönetim kadrosu artık risk altına girmiyor. İşyerlerine yapılan şantaj ve saldırılarda ise örgüt dışından kiralanan elemanların yakalanması, örgüt için büyük bir sorun oluşturmuyor.
İki ilde gerçekleştirilen operasyonlarda, elebaşılığını yurtdışında tutuklu olarak bulunan Barış Boyun ve yine yurtdışında tutuklu olan Berat Can Gökdemir’in yaptığı, ‘Barış Boyun’ ve ‘Daltonlar’ suç örgütleri üyesi 157 şüpheli gözaltına alınmıştı. Şüphelilerin adreslerinde yapılan aramalarda 40 ruhsatsız tabanca, 10 otomatik tabanca, 5 pompalı tüfek, 3 AK 47 uzun namlulu tüfek, 2 el bombası, 9 çelik yelek ve uyuşturucu madde, yüklü miktarda döviz ve Türk Lirası ele geçirilmişti. Operasyonu sosyal medya hesabından İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya duyurmuştu.
DOSYALARI KABARIK
Aralarında Barış Boyun’un eşi Ece Boyun’un da bulunduğu şüpheliler, emniyetteki işlemlerinin ardından Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’na sevk edildi. 100’den fazla olaya karıştığı tespit edilen organize suç örgütü üyelerinin ‘kasten öldürme’, ‘kasten öldürmeye teşebbüs’, ‘kasten yaralama’, ‘yağma’, ‘yağma amaçlı tehdit’, ‘silah ticareti’, ‘uyuşturucu madde imal ve ticareti’, ‘genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması’, ‘tehdit ve mala zarar verme’ suçlarından kaydı bulunuyor.
Dün öğleden sonra okula gelen Serdar A. mobbing uyguladığını öne sürüdüğü okul müdürüyle görüşmek istedi. Ancak müdür, kızının sağlık sorunları nedeniyle okula gelmemişti. Bunun üzerine Serdar A. müdür yardımcısı ile tartışmaya başladı. Ardından yanında getirdiği silahını çıkararak, ateş etmek istedi. Silah tutukluk yaptı. Bahçeye çıkan Serdar A. doldur-boşalt yaparken silah ateş aldı. Yüzlerce öğrenci panik içinde dışarı kaçtı. Kaçmaya çalışan Serdar A.’yı okul görevlileri yakalayarak polise teslim etti. Gözaltına alınan Serdar A.’nın çantasından ruhsatsız 1 tabanca, mermiler ve 3 adet bıçak bulundu. Milli Eğitim Bakanlığı da olayla ilgili soruşturma açıldığını duyurdu.
Polis memurunun hayati tehlikesi olmadığı öğrenilirken, şüpheli Kasımpaşa’da bir parkta yakalanmıştı. Daha önce ‘uyuşturucu madde kullanmak’ ve ‘kişilerin huzurunu bozmak’ gibi suçlardan kaydı olduğu öğrenilen Oytun Ilgar, emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. Psikolojik sorunları olduğu öne sürülen şüphelinin, emniyette, “Polise neden saldırdın?” sorusuna, “Polise saldırdığımı hatırlamıyorum” diye yanıt verdiği öğrenildi.
Tartışmalar devam ederken, kadınlar öldürülmeye devam edildi.
KATİLLERİ TANIDIK
İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil... Daha önce tanıdıkları 19 yaşındaki Semih Çelik tarafından 4 Ekim günü canice bıçaklanarak öldürüldü. İkisi de Çelik’i yıllardır tanıyordu. Katil, soğukkanlı bir şekilde iki kadını hayattan kopardıktan sonra intihar etti.
Kübra Güler... Eşinden boşanma aşamasında olan kadın, Bursa’da yaşıyordu. 5 Ekim günü Eyüpsultan’a gelerek çocuklarını görmek istedi. Kayınpederi Mehmet Fidyel, gelinini başından vurarak öldürdü. Güler, çocuklarını görmeye geldiği İstanbul’dan tabutuyla ayrıldı.
Dilber M... Fatih’te 7 Ekim günü sabah saatlerinde eşiyle tartıştı. Eşi Turgut M., tartışma sonrası evden ayrıldı. Akşam eve geldiğinde ise kendini asarak intihar eden Dilber M.’nin cansız bedeniyle karşılaştı. Bıçakla kendine zarar veren Turgut M. hastaneye kaldırıldı. Dilber M.’nin ölümü şüpheli bulundu.
Berivan Önala... 10 Ekim günü Bakırköy’de gittiği hastanenin bahçesinde, eşi Erhan Önala tarafından vurularak hayatını kaybetti. Eşini vuran Erhan Önala, intihar etti. Erhan Önala’nın 22 suç kaydı olduğu ortaya çıktı.
Güler Muslu... 11 Ekim’de Esenler’de eşi Adem Muslu ile bilinmeyen bir nedenle tartıştı. Muslu, ruhsatsız tabancasıyla eşini karnından vurdu, daha sonra polisi arayarak, “Yanlışlıkla eşimi vurdum” dedi. Olay yerine gelen polis ekipleri kadının cansız bedeniyle karşılaştı. Adem Muslu, karısının kendisini aldattığını öne sürdü.
Gülcan Usal...
İstanbul Beyoğlu İstiklal Caddesi Tünel Çıkışı’nda, dün sabah sabit nokta görevi yapan polis memuruna arkasından bir kişi sessizce yaklaştı. Elindeki bıçağı polisin ensesine saplayan saldırgan koşarak uzaklaştı. Yaralı polis, hastaneye kaldırılarak tedavi altına alındı.
SUÇ KAYDI KABARIK
İstanbul Emniyet Müdürlüğü ekipleri, saldırganın Oytun I. (34) olduğunu belirledi. Şüpheli, Kasımpaşa’da bir parkta yakalanarak gözaltına alındı. Emniyette yapılan sorgulamada zanlının “uyuşturucu madde kullanmak” ve “kişilerin huzurunu bozmak” gibi suçlardan kaydı olduğu, ayrıca psikolojik tedavi gördüğü ortaya çıktı. Saldırganın emniyetteki işlemleri sürerken, tedavi altındaki yaralı polis memurunun hayati tehlikesinin bulunmadığı öğrenildi. Saldırı anı ise saniye saniye güvenlik kamerasına yansıdı.
BÖYLE GELDİ
Güvenlik kameralarına yansıyan görüntüde, polis memuru görev noktasında telefonuna bakıyor. Saldırgan arkadan sessizce yaklaşıyor. Elindeki bıçağı polis memurunun ensesine sallıyor. Polis memuru yere yığılırken zabıta ekipleri yardımına koşuyor. Saldırgan ise koşarak kaçıyor.
DÜELLO İSTEMİŞ
Olay yerine gelen sağlık ekibi, sol karın tarafından vurulan kadının hayatını kaybettiğini belirledi. Adem Muslu ise kullandığı ruhsatsız tabancasıyla birlikte gözaltına alındı. Çevredeki tanıkların ifadesine göre, çiftin evde yalnız olduğu ve çocuklarının evde bulunmadığı teyit edildi. İfadesine başvurulan şüpheli Adem Muslu, ilk beyanında karısının kendisini aldattığını iddia etti.
İstanbul Başakşehir, Şehit Mustafa Bozoklu Caddesi’nde, 10 Ekim günü saat 17.15 sıralarında siyah giysili ve kapüşonlu bir genç, çantasından bıçağı ve bir bez parçası alarak hazırlık yaptı. Genç ardından yüzünü kapatarak önüne gelen kişilere vücudunun üst bölgesini hedef alarak bıçakla saldırdı. Saldırıda 58 yaşındaki E.Ç., 32 yaşındaki S.Y. ve 14 yaşındaki H.F.E. yaralandı. Saldırgan kaçarken, ihbar üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Yaralılar hastaneye kaldırıldı.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü, güvenlik kameralarından saldırıyı gerçekleştiren M.G.’yi tespit etti. Şüpheli aynı gün evinde yakalanarak gözaltına alındı ve dün adliyeye sevk edildi. Yaralanan 3 kişinin tedavisi sürerken, yaralılardan birinin durumunun ağır olduğu öğrenildi.
OYUNLARDAN ETKİLENDİ
Emniyette pedagog eşliğinde ifadesi alınan M.G., sürekli bilgisayar ve telefonda savaş oyunları oynadığını, bu oyunları bırakıp gerçek hayatta oynamasına dair rüyalar gördüğünü, olay günü de benzer bir rüya gördüğünü belirtti. Uyandıktan sonra mutfaktan bıçak aldığını ve dışarı çıktığını söyleyen M.G., dışarıda kafede oturan insanları görünce, özellikle birini seçmeden, oyunlardaki gibi insanların kendisine saldıracağını düşündüğü için bıçakla saldırdığını ifade etti. Emniyetteki işlemler sonrası adliyeye sevk edilen şüpheli tutuklandı.
İstanbul’da Berivan Önala, dün öğle saatlerinde Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ndeki randevusuna gitmek için yola çıktı. Randevuya giderken eşi Erhan Önala da ona eşlik etmek istedi. Çift, hastanenin bahçesine vardığında bilinmeyen nedenle tartışmaya başladı. Tartışmanın büyümesiyle birlikte Erhan Önala, kurusıkıdan bozma 9 milimetrelik tabancasını çıkartarak eşi Berivan Önala’ya iki el ateş etti. Daha sonra aynı silahla intihar etti.
UZAKLAŞTIRMA KARARI YOK
Hastane çevresinde olayı görenlerin ihbarı üzerine olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Sağlık ekiplerinin ilk müdahalesinin ardından çiftin hayatını kaybettiği belirlendi. İstanbul Valiliği’nden yapılan açıklamada, Erhan Önala hakkında herhangi bir şikayet ya da uzaklaştırma kararının bulunmadığı tespit edildiği bildirildi.
ŞARTLI TAHLİYE EDİLMİŞ
Şartlı tahliye ile hapisten çıkan Erhan Önala’nın yapılan emniyet sorgusunda, birçok kez ‘uyuşturucu madde ticareti’ suçunu işlediği tespit edildi.
Ağır yaralanan Çelik, hastanede hayatını kaybetmişti. Polis ekiplerince yapılan incelemelerde Çelik’in, Uzuner’i öldürmeden önce evinde kız arkadaşı Ayşenur Halil’i de (19) öldürdüğü belirlenmişti
Çelik’in intihar ettiği ana ilişkin görüntüler, sosyal medyada paylaşılmıştı. Görüntülerde Çelik’in arkasında bulunan kişinin kim olduğu merak konusu olmuştu. Bu kişinin müzakere polisi olduğu ortaya çıktı. Surlardaki hareketliliği fark eden polis ekipleri, kontrol için olay yerine çıkmış, cinayeti fark eden ekipler burada bir süre Çelik’i ikna etmeye çalışmıştı. İkna olmayan Çelik, kendini surlardan aşağı bırakmıştı.
Buluşmaya giden Simge Karakiraz, uzaklaştırma kararı aldırdığı eşi tarafından darp edildi. Kızının bağırışlarına aldırış etmeyen saldırgan, eşine tokat ve tekme attı. Olay sonrası karakola giderek şikayetçi olan Simge Karakiraz, polis eşliğinde Silivri Devlet Hastanesi’ne götürülerek tedavi altına alındı. Polis ekipleri Birkan Karakiraz’ı yakalayarak gözaltına aldı. Şüpheli Birkan Karakiraz, emniyetteki işlemlerin ardından götürüldüğü adliyede tutuklama talebiyle çıkarıldığı mahkemece adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. m Ali Rıza AKBULUT/İSTANBUL
Operasyonlarda, şüphelilerin silah üretimi yaptığı ve bu silahları saklamak için “zula” olarak kullandıkları adresler tespit edildi. Baskınlarda 196 adet 9 mm çapında tabanca ve bunlara ait 196 şarjör, 3 bin 61 mermi, bin 568 tabanca gövdesi, 446 irca yayı ve mili, 325 iç kızak, 250 tabanca sürgüsü, 179 tabanca namlusu, çok sayıda silah parçası, taşlama makinesi ve matkap ele geçirildi. Operasyonlar sonucunda 9 şüpheli gözaltına alındı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü, 2024 yılı içinde ruhsatsız silah bulundurma, imalat, sevkiyat ve ticaretine yönelik yürüttüğü operasyonlar kapsamında 9 bin 911 kişiye adli işlem yaptı. Bu süreçte 11 bin 99 tabanca, 443 uzun namlulu ve otomatik silah, 52 bin 569 mermi ve 17 bin 780 silah parçası ele geçirildi.
İstanbul Fatih’te eski okul arkadaşı İkbal Uzuner (19) ve kız arkadaşı Ayşenur Halil’i (19) vahşice öldürüp intihar eden Semih Çelik’in (19) psikiyatrik durumu çok tartışıldı. Bir üniversite hastanesinin psikiyatri servisinde ilaç tedavisi gördüğü belirlenen Çelik’in, cinayet işleyip işlemeyeceğinin neden tespit edilemediği, neden hastaneye yatırılarak tedavi edilmediği çok konuşuldu. Bu durumu ve Çelik’in evinde bulunan çizimleri uzmanlara sorduk.
ÖNCE AİLESİ FARKINDA OLACAK
Uzman Psikiyatr Dr. Celalettin Kutcan, hastalığın önceden tespit edilebileceğini belirterek şunları söyledi: “Ama önce aile farkında olacak. Bir depresyon psikozu varsa hayaller görür, sesler duyar. Böyle hastaları ilaçlarla düzeltiriz ama psikopatiyi yani kişilik bozukluğunu düzeltecek bir ilaç yok. Ancak bu hastanın, düzenli tedavilerle, etrafına zarar verecek davranışları ilaç tedavisiyle önlenebilir. Ama günümüz koşullarında hastanelerde bu tedaviler yapılamıyor. Bir psikiyatri tedavisi 10-15 dakikalık randevularla olmaz. Tedavi boyunca tek bir doktoru olup, o doktorla ilişkide olacak. Poliklinikte 1 ay sonra başka bir doktor karşısına çıktığında, doktorun hastayı tanıması zor.
KİŞİLİK BOZUKLUĞUNU DEĞİŞTİRMEK ÇOK ZOR
Eğer daha önce bir intihar teşebbüsü yaşamışsa hastaneye yatırılır. ‘Yatmak istemiyorum’ diyen hastayı, aile imza vermese bile doktor hastaneye yatırır ve ilgili makamları zorunlu yatış yaptığına dair bilgilendirir. Tedavisi devam ettirilir. Bu çocuk bir psikopat. Son derece zeki. Bütün her şeyi saklayabilir, çünkü zeki. Karşısındakini çok rahatlıkla manipüle edebilir. İlaç tedavisiyle davranışı toparlanmaya çalışılır ama böyle bir kişilik bozukluğunu değiştirmek tıbben de çok zor. Çünkü verdiğimiz ilaçlar hastanın kişiliğiyle oynamıyor. Kişilik bozukluğu zemininde doktorun işi zor. Madde bağımlılığı varsa bu da üstüne tuz biber olmuş.”
HASTANEYE YATIŞTA 3 KRİTER
- Psikiyatr Prof. Dr. İbrahim Balcıoğlu: “Psikiyatri kliniğinde kapalı ve açık olmak üzere 2 tip servis vardır. Kapalı servisteki hastaları yatırmanın 3 tane kriteri var. İntihar düşüncesi olan ya da intihara teşebbüs eden ve çevresine zarar verecek şizofren türü hastalar. Bir de eroin ve morfin kullanan hastalar. Bunlar hastanede yatırarak tedavi edilir. Bunun dışında bizim nevroz dediğimiz diğer türler, yani ne yaptığını bilen hastalar poliklinikte ayakta takip edilir. Kişilik bozukluğu dediğimiz hastalar, hasta olduklarını kabul etmezler, hastaneye de gelmezler. Çünkü bize göre bunların cezai sorumluluğu tamdır.
HEKİM ZORLA GETİREMEZ
Kadın Destek (KADES) uygulamasını tüm kadınlar cep telefonlarına indirebiliyor. Eşinden, yakınından şiddet görmeyen veya herhangi bir tehdit altında olmayan kadınlar da bu uygulamayı indirip kullanabiliyor. KADES sadece eşinden, yakınından şiddet görme ihtimali olan kadınlarla ilgili bir uygulama değil. Sokaklarda daha güvenli bir şekilde dolaşabilmek için KADES uygulaması indirilebiliyor. Takip, taciz gibi rahatsız edici bir durumda tek tuşla yardım istenebiliyor.
ADRES BİLDİRMEK GEREKMİYOR
Kadına yönelik şiddetin önlenmesinde görev alan yetkililer, Hürriyet aracılığıyla kadınlara çağrıda bulundu: “KADES uygulamasını cep telefonlarına indirsinler. ‘Herhangi bir sıkıntı yaşamıyorum’ veya ‘Bana bir şey olmaz’ demesinler. Yakınları, tanıdıkları, eşleri tarafından şiddete uğramıyor olabilirler. Ancak yolda yürürken, işte, sokakta karşılaştıkları birisi tarafından fiziksel veya sözlü şiddete, tacize maruz kalabilirler. Böyle bir durumda KADES uygulamasını kullandıklarında, tek tuşla yanınızdayız. Acil çağrı hatları aramaları, bulunduğu konumu, adresi bildirmeleri zaman alacak şeyler.
KADES uygulamasında koordinat bilgisini açarak tek tuşa bastığınız andan itibaren herhangi bir yeri aramaya, bulunduğu konumu anlatmaya gerek kalmıyor. Anında acil çağrı merkezine ihbar düşüyor. Bulunduğunuz konuma en yakın polis ekibine, devriyedeki ekiplere bildiriliyor. Ortalama 5 dakika gibi bir sürede ekip orada oluyor.
ŞİDDETE SESSİZ KALMAYIN
Şiddet karşısında kadının hiçbir zaman sessiz kalmamasını istiyoruz. Kadına karşı şiddetin önüne geçmek için yoğun çalışmalar yürütülüyor. Bu mücadeleye teknolojiyi dahil ederek ve etkin kullanarak kadına yönelik şiddetle ilgili ciddi adımlar atıyoruz, yoğun mesai harcıyoruz. Gönül ister ki hiçbir kadın şiddete uğramasın, KADES gibi bir uygulamaya ihtiyaç duymasın. Ama kadınlarımız olası bir şiddet karşısında en azından kendisini güvende hissetmesi için bu uygulamayı kullansınlar.”
5 MİLYON KADIN KULLANIYOR
- İçişleri Bakanlığı’nca 2018’de hizmete alınan, kadınların acil durumlarda yardım isteyebilecekleri Kadın Destek (KADES) uygulamasını bugüne kadar 5 milyona yakın kişi cep telefonuna indirdi. Uygulama üzerinden 1 milyona yakın kadın karşılaştığı acil durumları tek tuşla ihbar etti. Bu ihbarlara ekipler, ortalama 4-5 dakikka içerisinde müdahalede bulundu. Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için emniyet ve jandarmada il düzeyinde bulunan “Aile İçi ve Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Büro Amirliği” ilçe düzeyinde de yaygınlaştırıldı.
İstanbul Fatih’te önceki gün Türkiye’yi ayağa kaldıran bir olay yaşandı. Fatih’te cuma günü saat 16.00 sıralarında, Derviş Ali Mahallesi Fevzipaşa Caddesi’nde kasaplık yapan Semih Çelik (19), İkbal Uzuner (19) ve Ayşenur Halil’i (19) yarım saat arayla katletti. Edirnekapı surlarının üzerine çıkan Semih Çelik, öldürdüğü İkbal Uzuner’in başını kesip aşağı attı. Ardından boğazına ip geçiren katil zanlısı surlardan atlayarak yaşamına son verdi.
OLAY GÜNÜ ‘NASIL, ÜSTÜM GÜZEL Mİ?’ DİYE SORDU
Hürriyet o caninin yaşadığı mahalleye giderek Semih Çelik’i mahalleliye sordu. Önceden Fatih’te oturan Semih Çelik, 2018 yılında Eyüpsultan’da çıkmaz sokaktaki 5 katlı bir evin 2. katına taşındı. Ancak Fatih’teki bağlarını hiç koparmadı, vaktini eski yaşadığı yerde geçirdi. 6 yıldır oturduğu semtin ne berberi ne emlakçısı ne de sokağın tek fırıncısıyla sohbet etti. Mahalle esnafı, “Arada sırada yüzünü görürdük, selam dahi vermezdi. Sadece buradaki evine yatmaya gelirdi” dedi.
Mahallelinin anlattığına göre, olay günü evden çıkan Semih Çelik, sokağın karşısındaki fırına uğruyor ve orada kıyafetlerini göstererek, “Üstüm nasıl olmuş, iyi mi?” diyor. Daha sonra ayrılıyor.
Doğma büyüme Semih Çelik’in sokağında emlakçılık yapan Uğur Yılmaz (49), “Bizim mahallemiz köy gibidir, herkes birbirini tanır. Ancak biz, kendisini ve babasını tanımıyoruz. Çok az görürdük. Hele annesini hiç bilmiyoruz, sanırım Ankara’da kalıyormuş. Olay günü sabah babasıyla konuşuyor, babasına ‘Kız arkadaşım gelecek, kahvaltı yapacağız’ diyor. Babası da evden çıkıyor. Sonra öğreniyoruz ki çocuk iki kişiyi öldürmüş. Kasap olduğunu duyduk ama nerede bir şey bilmiyoruz” dedi.
70 yaşındaki mahalle sakini Hasan Şahin, “Semih Çelik’i birçok kez gördüm ama yalnızca gördüm. Temiz yüzlü, sakin bir çocuktu. Ancak bir diyaloğumuz, merhabalaşmamız yoktu. Buraya da birkaç sene evvel taşınmışlar, o zaman bina inşaat halindeymiş. Bırakın böyle bir olayı, hırsızlık bile olmazdı bizim mahallemizde, kapıda anahtar bırakırdınız. Böyle bir şey yaşanması çok kötü ve üzücü” diye konuştu.
BABA ÇELİK: PSİKOLOJİK SORUNLARI VARDI
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, dün İstanbul’da Çekmeköy Belediyesi’nin Toplu Açılış Töreni’ne katıldı. Alemdağ Çocuk Gündüz Bakımevi, Emekliler Lokali, Hayvan Barınağı ve Doğal Yaşam Alanı, Yaşar Doğu Parkı Sosyal Tesisi, Sultançiftliği Mahallesi Çocuk Gündüz Bakımevi, Doğa Park Kadın El Emeği Pazarı ve Sosyal Tesis, Merkez Mahallesi Yuvamız Çekmeköy Prof.Dr. Murat Balcı Çocuk Gündüz Bakımevi ve Yuvamız Çekmeköy Zübeyde Hanım Çocuk Gündüz Bakımevi törenle açıldı. Özel, açılışa katılmayan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na selam göndererek özetle şunları söyledi:
“Özellikle burada kendisinden önce İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin tek bir kreşi yokken şu ana kadar 104 kreş açan Ekrem İmamoğlu’na selam göndermek isterim, tebrik ediyorum kendisini.
YOKSULLUĞU YÖNETME
Bugün Türkiye’de maalesef yoksulluğun kabul edildiği ama yok edilmek yerine yönetilmesinin tercih edildiği bir sistem var. CHP olarak gelir adaletsizliğine itiraz ediyoruz. Bu zengin ülkenin daha büyümesini, daha çok kazanmasını, daha çok üretmesini, artanı ve mevcut olanı adil paylaşmasını öneriyoruz. Toplumun en zenginleri ile neredeyse fakirlerinin aynı vergileri ödediğini, bugün vergilerin yüzde 69’unun dolaylı olarak toplandığını, yani sütten, ekmekten, mazottan, sudan, elektrikten alındığını, fabrikatör ile fabrikanın asgari ücretli bekçisinin aynı vergiyi ödediğini ve bunun verginin yüzde 69’u olduğunu bilelim.
BU KREŞTE ÜCRET NE
Bu kreşte nasıl bir ücret tarifesi var? Dediler ki, ‘40 bin lira, yani ayda 4 bin lira.’ İlk duyduğumda şöyle bir baktım, danışman arkadaş uyardı, ‘İstanbul’da kreş yılda 400 bin lira. Ayda 40 bin lira, bu onda biri gibi sembolik bir fiyat.’ Bir tarafta bir çocuğun kreşine 400 bin lira alan bir sistem var. Okullarda büyük eşitsizliklerin yarattığı sosyal sorun var. 3 çocuktan biri okula aç gidiyor, aç geliyor, su alamıyor. Geçen günlerde Beyoğlu Belediye Başkanımız okullara sebil koymaya başladı. Biz bunu bütün belediyelerimize öneriyoruz.”
İMAMOĞLU İLE METRO ŞANTİYESİNDE
Özel daha sonra İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile 3 ilçeden geçecek, yaklaşık 2 milyonluk bir nüfusa hizmet verecek, 11 istasyonlu, 13 kilometre uzunluğundaki Ümraniye-Ataşehir-Göztepe Metro Hattı’nın Ataşehir şantiyesinde incelemelerde bulundu. Özel, İmamoğlu ve çalışma arkadaşlarına, “Yüzümüzü kara çıkarmadınız” sözleriyle seslendi. İmamoğlu da “Aslında durağan olan şantiyeyi, hiç durmadan bugüne kadar taşıdık ve inşallah önümüzdeki sene bu aylarda, ekim-kasım aylarında bu hattı İstanbulumuza kazandırmış olacağız” müjdesini verdi.
Bir süredir kanser tedavisi gördüğü hastanede, 1 Ekim’de beyin kanaması geçirerek hayatını kaybeden Güneri Cıvaoğlu için dün saat 11.00’de Demirören Medya Center’da tören düzenlendi. Törene eşi Canan Cıvaoğlu, yeğenleri Ayşegül Mola, Kemal ve Kerem Ulubay, eski CHP Genel Başkanı Altan Öymen, Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Özay Şendir, Hürriyet Yazarı Sedat Ergin, Hürriyet Yazarı, tarihçi İlber Ortaylı, Milliyet çalışanları, DHA Genel Müdürü Cemal Coşkun, Türkiye’nin Prag Büyükelçisi Metin Feyzioğlu ve meslektaşları katıldı.
‘55 YIL SEVDİK BİRBİRİMİZİ’
Gazetedeki törenin ardından Teşvikiye Camisi’nde düzenlenen cenaze töreninde ise Cıvaoğlu’nun ailesi, yakınları, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, Eski Başbakan Tansu Çiller, çok sayıda gazeteci, iş, sanat ve spor dünyasının önde gelen isimleri vardı. Taziyeleri kabul eden Canan Cıvaoğlu yaptığı konuşmada, “Hepimizin başı sağ olsun. Söyleyecek bir şey yok. Benim için büyük bir kayıp, büyük bir boşluk olacak. 55 yıldır birbirimizi sevdik. Çok şeyler söyledi. Ancak en çok aklımda kalan, mezarına çok sevdiği kokulu yasemin çiçeği istememesiydi” dedi. 85 yaşında hayatını kaybeden Cıvaoğlu’nun cenazesi öğle namazı sonrası kılınan cenaze namazının ardından Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedildi.
Tuzla’da polis ekipleri, Tepeören Mahallesi Salkım Sokak’taki Tepeören Villaları’nda dolandırıcılık suçundan aranan Ferhat İnaç’ın saklandığı ihbarını aldı. Şüpheliyi yakalamak için saat 17.00’de olay yerine giden polis ekipleri, silahlı saldırıya uğradı.
Polis ekipleri saldırıya karşılık verirken çıkan çatışmada, polis memuru Adem Köş göğsünden ve koltuk altından vurularak ağır yaralandı.
Destek talebi üzerine olay yerine çok sayıda özel harekât polisi sevk edildi. Çatışmada, şüpheli Emrah Erol ölü olarak ele geçirilirken, saldırıya karışan diğer iki şüpheli Çağrı Gündüz ve Ferhat İnaç yakalanarak gözaltına alındı. Yaralanan polis memuru Adem Köş, sağlık ekiplerinin ilk müdahalesinin ardından hastaneye kaldırıldı.
16 SUÇTAN ARAMA 36 SUÇ KAYDI
Emrah Erol’un (26), 19 kaydı ve 10 aranması var. “Kasten Öldürme”, “Silahla Tehdit”, 2 kez “Mala Zarar Verme”, “Yağma”, 3 kez “Hırsızlık”, “Başkasına Ait Kimlik Bilgileri Kullanma” ve “Güveni Kötüye Kullanma” suçlarından aranıyor. Suç kayıtları arasında 4 kez “Mala Zarar Verme”, 5 kez “Hırsızlık”, “Tehdit”, “Kasten Öldürme”, “Genel Güvenliğin Kasten Tehlikeye Sokulması”, “Ateşli Silahlar ve Bıçaklar Kanunu’na” muhalefet, “Mukavemet”, “Konut Dokunulmazlığının İhlali”, “Başkasına Ait Kimlik Kullanılması” ve “Kasten Öldürmeye Teşebbüs” bulunuyor.
Çağrı Gündüz’ün (31), 16 kaydı ve 1 aranması var. “Ateşli Silahlar ve Bıçaklar Kanunu’na” muhalefet suçundan aranıyor. Suç kayıtları arasında 6 kez “Ateşli Silahlar ve Bıçaklar Kanunu’na” muhalefet, “Yağma”, 2 kez “Tehdit”, 4 kez “Kasten Yaralama”, “Mala Zarar Verme” ve 2 kez “Hırsızlık” yer alıyor. Ferhat İnaç’ın (21) ise aranması yok, ancak 2021’de bir dolandırıcılık kaydı var.
POLİSLER ÇELİK YELEK KULLANMIYOR
İstanbul Emniyeti’nde görevli Şeyda Yılmaz geçen günlerde 32 suç kaydı olan firari şahsı yakalamak isterken vurularak şehit oldu. Dün de polis memuru Adem Köş ağır yaralandı. Polislere ardı ardına yapılan silahlı saldırılar çelik yelek kullanımını gündeme getirdi. Çelik yelek birçok olayda polislerin hayatını kurtarabiliyor. Ancak Türkiye’de polisler ya operasyona giderken ya da nöbet tutarken çelik yelek giyiyor. Yurtdışında ise birçok ülkede güvenlik personeli görevde olduğu her an çelik yelekle görev yapıyor.
Şüpheli, kaldırımda uyuyan Muhammed Hacıhasan’ın (30) montunun sol cebindeki parayı çaldıktan sonra hızla olay yerinden uzaklaştı. Polisler, şüpheliyi bir dönercinin önünde yakaladı. Şüphelinin kimliğinin Emrah Gültekin (30) olduğu tespit edildi. Her iki şüpheli de ekipler tarafından emniyete götürüldü.
Emrah Gültekin’in toplam 22 kaydı olduğu ortaya çıktı. Muhammed Hacıhasan’ın ise 8 kaydı olduğu ve 1 Nisan’dan bu yana “bilişim sistemleri banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık” suçundan arama kararı çıkarıldığı tespit edildi. Şüpheliler adliyeye sevk edildi.
Arkadaşları tarafından dövülen Karakaş bayıldı. Karakaş, arkadaşları tarafından kendine gelmesi için vücuduna verilen elektrik nedeniyle hayatını kaybetti. İhbar üzerine olay yerine gelen polis ve sağlık ekipleri, Yaşar Karakaş’ın cesediyle karşılaştı. Karakaş’ın vücudunda darp izleri ve elektrik yanıkları olduğu tespit edildi. Olay sırasında evde bulunan biri kadın 5 kişi gözaltına alındı.
DOSYALARI KABARIK
Yapılan incelemede şüphelilerin çok sayıda suç kaydı olduğu ortaya çıktı. Ramazan K.’nin (29) 10 suç kaydı, Cebrail K.’nin (27) 4 suç kaydı, İsmail K.’nin 11 suç kaydı, Kadir K.’nin (26) ise 2 suç kaydı olduğu belirlendi.
Gözaltına alınan şüphelilerden Eda T., emniyetteki ifadesinde, “Alacak verecek yüzünden kavgaları vardı. Olay günü dışarıdaydım, sabaha karşı döndüğümde Yaşar’ı darp ettiklerini ve elektrik verdiklerini gördüm. Hemen polise haber verdim” dedi.
Diğer şüphelilerin ise ifadelerinde kavga ettiklerini anlattıkları, cinayete ilişkin ise birbirlerini suçladıkları öğrenildi.
Şüpheliler, emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. Karakaş’ın darp sonucu mu yoksa elektrik verildiği sırada mı öldüğü, Adli Tıp Kurumu’ndaki incelemeyle belirlenecek.
İSTANBUL Kavacık’ta, 26 Eylül Perşembe gecesi 23.30 sıralarında, sosyal medya üzerinden yayınlanan bir spor programından çıkan eski futbolcu ve spor yorumcusu Serhat Akın, Şehit Teğmen Ali Yılmaz Sokak’ta silahlı saldırıya uğradı. Akın’a sol ayağından iki, sağ ayağından bir mermi isabet etti. Hemen hastaneye kaldırılan ve ameliyatı başarıyla tamamlanan Akın’ın hastanedeki tedavisi devam ediyor. Sol ayağında parçalı kırık tespit edilen eski futbolcu, hastanede tedavi altında tutuluyor. Olayın ardından yapılan ilk görüşmede Akın, olay saatinde arkadaşı Berkay Tokgöz ile yorumculuk yaptığı stüdyodan çıkarak otomobiline bineceği sırada başında motosiklet kaskı bulunan şüpheli şahsın kendisine ateş ettiğini ve yaralandığını, saldırganın daha sonra kendisini bekleyen plaka bilgisini alamadığı motosikletli şahıs ile firar ettiğini söyledi. Olay yerinde 3 adet 9 mm kovan ele geçirildi.
SUÇ KAYITLARI ORTAYA ÇIKTI
Cinayet Büro Amirliği ekipleri, saldırganlara yönelik başlattıkları soruşturmada bölgedeki güvenlik kameralarını detaylı şekilde inceledi. Bir aracın saldırganları olay yerine getirdiği belirlendi ve bu aracı kullanan şüpheli gözaltına alındı. Ardından motosikleti süren kişi ve silahı kullanan O.D. de yakalandı. Tuzla’da saklandıkları adreste gözaltına alınan 5 şüphelinin sorgusu sürüyor.
Çoban olan O.D.’nin, oto hırsızlığından suç kaydı bulunurken, kasap olan O.M.’nin ise kasten yaralamadan sabıkası tespit edildi. Şüpheli M.A.’nın ‘ruhsatsız silah bulundurma’, ‘uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma’, ‘taksirle yaralama’, ‘kasten yaralama’ suçlarından toplam 7 , şüpheli İ.T.’nin ‘taksirle yaralama’ ve ‘kasten yaralama’ suçundan toplam 3, E.Ü.’nün ise ‘kasten öldürmeye teşebbüs’, ‘taksirle yaralama ve uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma’ suçlarından toplam 3 suç kaydı olduğu belirlendi.
250 BİN TL’YE VURDULAR İDDİASI
Serhat Akın’ın silahla yaralanmasına ilişkin yürütülen soruşturmanın detayları da ortaya çıkmaya başladı. Soruşturma kapsamında alınan ifadelerde, şüphelilerden O.D. ile O.M.’nin talimatı, çeşitli suçlardan araması bulunan Gürcistan’daki akrabaları firari H.Ş.’den aldıkları ve eylemi 250 bin TL karşılığında gerçekleştirdikleri öne sürüldü.
Çoban olduğu belirlenen H.Ş.’nin (24) ise ‘ruhsatsız silah bulundurma’, ‘şüpheli ölüm’, ‘mala zarar verme’, ‘kasten öldürme’, ‘kasten yaralama’, ‘parada sahtecilik’, ‘uyuşturucu ve uyarıcı madde bulundurma’, ‘resmi belgeyi bozma’, ‘genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması’ suçlarından toplam 10 farklı suç kaydı bulunduğu öğrenildi.
BU FOTOĞRAFI MİLYONLAR GÖRDÜ
İstanbul Sultangazi Meydanı’nda 16 Eylül günü, kâğıt toplayan bir kişi yolda gördüğü bir poşeti kontrol etmek istedi. Poşeti incelerken kabloları fark eden kâğıt toplayıcısı, içinde patlayıcı olabileceğini düşünerek polis ekiplerine haber verdi. Bomba imha uzmanları şüpheli pakete müdahale etti. Paketin içinden el yapımı bomba çıktı.
ÖRGÜT BAĞLANTILARINI KULLANDI
El yapımı patlayıcının PKK/KCK terör örgütü tarafından hazırlandığı ve talimatın yurtdışında yaşayan firari Bilal İmir isimli örgüt üyesi tarafından verildiği tespit edildi. Talimat doğrultusunda S.K., A.O., Y.I. ve E.B., bombayı hazırlayıp belirlenen adrese götürmek için harekete geçti. Ancak devriye ekiplerini fark eden şüpheliler, paniğe kapılarak patlayıcıyı Sultangazi Meydanı’ndaki saksıların arasına bıraktı. İddiaya göre, patlayıcı İmir’in boşanma aşamasında olduğu eşi için hazırlandı. İmir, boşanmayı kabul etmeyen eşine gözdağı vermek amacıyla örgüt bağlantılarını kullanarak bu planı devreye soktu.
İLK VUKUATLARI DEĞİLMİŞ
9 Eylül’de Arnavutköy’de uzun namlulu silahlarla gerçekleştirilen saldırının da aynı şüpheliler tarafından düzenlendiği tespit edildi.19 Eylül günü belirlenen şüphelilere yönelik operasyon düzenlendi. Operasyonlarda 4 şüpheli gözaltına alındı. Sultangazi’deki iki farklı adrese yapılan aramalarda AK-47 uzun namlulu silah, tabanca ve 93 mermi ele geçirildi. Ayrıca, bu silahları sakladığı değerlendirilen B.Ö.O. ve O.Ş. isimli şahıslar da gözaltına alındı. Gözaltına alınan 6 kişi, 22 Eylül’de adliyeye sevk edildi. Şüphelilerden E.B. ve Y.I. adli kontrol şartıyla serbest bırakılırken, diğer 4 kişi tutuklandı.
SOSYAL MEDYADAN TEHDİTLER SAVURDU
26 suç kaydı bulunan Geçti’nin kuzeni Kahan Geçti de yaşanan olaylar sonrasında sosyal medya hesapları üzerinden vatandaşları tehdit etti. Kahan Geçti, yaptığı paylaşımda uzi ve bir tabanca fotoğrafı paylaşarak, görselin üstüne küfürler yazdı. Ayrıca sosyal medyadan birçok silahlı paylaşım yapan Kahan Geçti, tepki alınca hesabını gizli hale getirdi, tüm paylaşımları sildi ve profil fotoğrafını kaldırdı.
Tepkiler üzerine harekete geçen polis ekipleri Kahan Geçti’yi Sultanbeyli’deki evinde gözaltına alındı. Yapılan detaylı sorgulamada, şüphelinin çeşitli suçlardan çok sayıda kaydı olduğu belirlendi. Emniyetteki işlemleri tamamlanan Kahan Geçti, “Ateşli Silahlar Kanunu’na muhalefet” suçundan tutuklandı.
Sosyal medya fenomeni 26 yaşındaki Kübra Aykut, paylaştığı videolarla binlerce takipçiye ulaştı. Aykut’un tanınırlığı, “Kendimle evlendim” videosuyla daha da arttı. Kendisini kimseye layık görmediğini belirten Aykut, düğün salonu kiralayarak, arkadaşlarını davet edip, ‘Pırlanta’ şarkısıyla salona giriş yaptı. Arabanın arkasına ise “Kızlar, üzülmeyin damat yok” yazdırdı. Bu kayıt, televizyon kanalları dahil birçok sosyal medya platformunda gündem oldu. Hayat dolu paylaşımlarıyla dikkat çeken Aykut, ailesiyle mutlu olduğu, şarkı söylediği ve gezdiği anlardan videolarla hayatından kesitler de paylaştı. Bu sevecen tavrı sayesinde TikTok’ta 1 milyondan fazla, Instagram’da ise 180 bin takipçisi bulunuyordu. İçerik üreterek para kazanıyordu.
Aykut, son paylaştığı videolarda ise kilosundan şikâyet ederek, 44 kiloya düştüğünü ve sürekli kilo kaybettiğini ifade etti. Evinin çok pis olduğunu ve temizlik için gelen kadının artık gelmeyi bıraktığını söyleyerek, şaka yollu bir şekilde takipçilerine, “Evde temizlik ve kahve buluşmasını yapalım mı?” dedi. Binlerce takipçisi olan Kübra Aykut, bu paylaşımından saatler sonra önceki akşam İstanbul Sultanbeyli’de yaşadığı evinin 5’inci katından atladı. Olay, sitenin güvenlik görevlilerince polis ve sağlık ekiplerine bildirildi. Olay yerine gelen sağlık ekipleri, Aykut’un bilincinin kapalı olduğunu belirledi. Ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılan Aykut, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.
AİLE YAŞANANLARA İNANAMADI
Kübra Aykut’un cansız bedeni Adli Tıp Kurumu’na getirildi. Cenazeyi teslim almak için Adli Tıp Kurumu’na gelen Kübra Aykut’un kuzeni Kamuran Aykut, intihara inanmadıklarını belirterek “Hayat dolu kızdı, hayvanları, insanları, kendini severdi. En son annesini gece 23.00’te arayıp ‘Sizi seviyorum, temizlik yaptım, çok yorgunum’ demiş. Arabasına mama koyup hayvanları beslerdi. Alkol bile kullanmazdı, Kübra intihar edecek birisi değildi” dedi.
Aykut’un amcasının kızı Aylin Sakoğlu ise “Kübra melek gibi bir insandı. Bulunduğu ortama enerji veren, hayat dolu birisiydi. Bu nasıl oldu inanamıyoruz, ölümünü şüpheli buluyoruz çünkü Kübra hayat doluydu” diye konuştu.
Adli Tıp Kurumu’ndan teslim alınan Kübra Aykut’un cenazesi defnedilmek üzere Bursa’ya gönderildi.
‘NASIL ŞAŞIRTTIM AMA YİNE SİZİ’
Aykut’un evinde yapılan incelemede, kendi el yazısıyla yazdığı bir intihar notu bulundu. Polis, olayın intihar olduğu yönünde bulgular elde etti. Telefon şifresinin de yazılı olduğu notta şu ifadeler yer aldı: “İyi bir insan olarak yaşamak bana hiçbir şey kazandırmadı. Bu hayatta bencil olun, o zaman mutlu olursunuz. Günlerdir acı çekiyordum, kimse görmedi. Kendini çok seven ben, kendimi düşündüğüm için gidiyorum. Özür dilerim. Nasıl şaşırttım ama yine sizi.”
İSTANBUL Ümraniye’de pazar gecesi polis merkezinden firar eden hırsızlık şüphelisi Yunus Emre Geçti (19), gözaltına alındığı sırada polis memurunun silahını alarak polislere ve etrafa ateş açmıştı. Geçti’nin ateşlediği tabancadan kurşunun başına isabet ettiği Şeyda Yılmaz (27), kaldırıldığı hastanede tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak şehit olmuştu. Saldırıda polis memuru Kürşat Hakkı Sarıtepe ile saldırganın annesi Pınar Geçti de yaralanmıştı. Olayın ardından Yunus Emre Geçti ise tutuklanmıştı.
‘ONLARIN ACISI BENİM ACIM’
Saldırıda yaralanan Yunus Emre Geçti’nin annesi Pınar Geçti, olayla ilgili şöyle konuştu: “Hiçbir anne evladının kötü olmasını istemez. 26 suçtan benim çocuğumun kaydı varsa niye devlet bunu almadı? O kadar yalvardım. O kadar karakollara gittim. ‘Bu çocuk bağımlı, bu çocuk madde satıyor, bu çocuk madde kullanıyor.’ Bunların hepsini söyledim ben. Çocuğumun yerini yine ben söyledim, buldurdum. Cani miyim ben? Keşke, polisimize değil de bana gelseydi, ben öleydim. O kurşun benim kafama gelseydi. Biri mezara gitti, diğeri içeri girdi. Bir cahil, iki insanı mahvetti. Gece gündüz aranıyorum, videolarım paylaşılmasın. Polis Şeyda Hanım’a Allah rahmet eylesin. Yakınlarına da Allah sabır versin. Özür diliyorum. Zamanı gelince ailesinin yanına gitmek istiyorum. Onların acısı benim acım. Ben çocuğuma üzülmüyorum. Bir anne olarak tek şey söylüyorum: Adalet neyse yerini bulsun. Müebbet ise müebbet yesin, 10 yılsa 10 yıl yesin. Çocuğum polisimi öldürecek kadar adi köpek benim gözümde.”
HUKUKÇULAR DEĞERLENDİRDİ
- İstanbul Ümraniye’de, 26 suç kaydı olan 19 yaşındaki Yunus Emre Geçti tarafından görevi başında şehit edilen 27 yaşındaki Şeyda Yılmaz’ın ölümü, tüm Türkiye’yi hem üzdü hem de isyan ettirdi. Çünkü herkesin aklına gelen ilk soru “Bu kadar suç kaydı olan biri nasıl sokaklarda elini kolunu sallayarak dolaşır?” oldu. 26 suç kaydı olan bir kişinin neden cezaevinde olmadığını ve neler yapılabileceğini hukukçulara sorduk.
DOSYALARI TUTUKLAMA SEBEBİ SAYILABİLİRDİ
- Emekli hâkim adli bilimler uzmanı avukat Demet Tanrıverdi Keskin: Polisimizin şehit eden şahsın yaşına bakınca hakkında açılan ceza davaları henüz 18 yaşın altında işlenmiş suçlara ilişkin gözüküyor. Hâkimlerimiz bir sanık hakkında açılan davaları kendi UYAP ekranlarında sorgulama yaparak görebiliyorlar, böylesine suça eğilimli birisi için görülmekte olan onlarca ceza davası sanık açısından kaçma şüphesi anlamına gelir ve bir tutuklama sebebi olarak kullanılabilirdi. Bir başka konu da pandemi ve sonrasındaki süreçte İnfaz Kanunu’muzda halk tabiriyle cezanın yatarını indirgeyen pek çok düzenleme yapıldı. Bu infaz düzenlemeleri de şahsın aramızda dolaşmasına sebep olmuş olabilir.
-
İstanbul Ümraniye’de Dudullu Polis Merkezi Amirliği ekipleri, önceki gün akşam saatlerinde ‘motosiklet hırsızlığı’ suçundan aranan şüpheli Yunus Emre Geçti’yi (19) gözaltına alıp karakola götürdü. Karakolun bahçesinde ailesiyle görüştüğü sırada duvardan atlayarak kaçan Geçti, izini kaybettirdi.
SİPER ALDI AMA...
Harekete geçen devriye ekipleri, gece 23.00 sıralarında Ihlamurkuyu Mahallesi’nde yerini tespit ettikleri şüpheliyi tekrar gözaltına almak için operasyon düzenledi. Çeşitli suçlardan kaydı bulunan Geçti, yakalanmaya çalışılırken çıkan arbedede polis memurlarından birinin silahını ele geçirerek ateş açtı. Bu sırada polis memuru Şeyda Yılmaz da şüpheliye karşılık verdi. Kendilerini korumak isteyen polisler, çevrede bulunan malzemeleri siper aldı. Polis memuru Şeyda Yılmaz, bir plastik standın arkasına gizlendi. Ancak plastik standı delen kurşunlardan biri, Yılmaz’ın başına isabet etti. Çıkan çatışmada polis memuru Kürşat Hakkı Sarıtepe ve şüphelinin yanındaki annesi P.G. (43) de yaralandı. 3 yaralı hastaneye kaldırıldı ancak başından vurulan polis memuru Şeyda Yılmaz, yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak şehit oldu. Yaralı polis memuru Kürşat Hakkı Sarıtepe ve P.G.’nin tedavileri devam ediyor.
DOSYASI KABARIK
MİT, PKK/KCK adına Avustralya’da gerçekleştirilen terör eylemlerine aktif katılım sağlayan Çiğdem Aslan’ı takibe aldı. Terör örgütünün sözde yöneticileri ile irtibat halinde bulunan Aslan’ın, İstanbul Havalimanı üzerinden Avustralya’ya gideceği tespit edilince 15 Eylül günü düzenlenen operasyonla İstanbul Havalimanı’nda yakalanıp gözaltına alındı. Emniyetteki işlemlerin ardından 18 Eylül’de adliyeye sevk edilen terörist, çıkarıldığı hâkimlik tarafından tutuklandı. Çiğdem Aslan’ın ‘Lenna Aslan’ ismiyle Avustralya pasaportu taşıdığı ve Türkiye’ye yaptığı seyahatlerde bu ismi kullandığı öğrenildi.
ŞAHOZ’LA İRTİBATLI
Güvenlik kaynaklarından edinilen bilgiye göre, 1973 Ankara doğumlu Çiğdem Aslan, Avustralya’da PKK/KCK güdümündeki sivil toplum kuruluşlarının düzenlediği etkinliklere katılıyordu. Bu etkinliklerde PKK/KCK propagandası yaptığı ve Türkiye’nin sınır ötesi operasyonlarını protesto etmek amacıyla düzenlenen gösterilere katıldığı iddia edilen kadın teröristin aynı zamanda PKK/KCK-PYD Eşbaşkanı Şahoz Hasan ile irtibatlı olduğu da tespit edildi.
Yayılan görüntüleri ihbar kabul eden polis ekipleri görüntüdeki şüpheliyi yakalamak için çalışma başlattı. Videonun çekildiği yer olan Şişli Eskişehir Mahallesi’ndeki apartmanın tespit edilmesiyle polis ekipleri harekete geçti. 19 Eylül günü yapılan baskında 70 yaşındaki K.K. yakalanarak Feriköy Polis Karakolu’na getirildi. Gece karakola getirilen şüpheli emniyetteki işlemlerin ardından sabah saatlerinde adliyeye sevk edildi. Çıkarıldığı adli makamlarca K.K., adli kontrolle serbest bırakıldı.
İddialara göre, Şentürk olay günü ailesiyle yaşadığı tartışmanın ardından gece saatlerinde bir otele giriş yaptı. Otel koridorunda hararetli bir şekilde konuştuğu belirtilen genç kadının, odasından gelen sesler üzerine otel çalışanları durumu fark etti. Görevliler odaya girdiğinde Şentürk’ün cansız bedeniyle karşılaştı. Olay yerine gelen polis ekipleri, odada yaptıkları incelemelerde çeşitli uyuşturucu haplara rastladı. Genç kadının ölüm nedeni henüz kesinleşmezken, cesedi Adli Tıp’a gönderildi. Yapılacak detaylı incelemelerin ardından ölüm sebebi netleşecek Şentürk’ün cenazesi, işlemler sonrasında ailesine teslim edilerek toprağa verildi.
İstanbul Emniyeti bünyesinde oluşturulan Uluslararası Risk Analiz Grupları’nda görev yapan profil uzmanları, Suriye’nin Kamışlı bölgesinde üst düzey görevlerde bulunan ‘Haydar Ali Cuma’ kod adlı İmad Al-Halaf’ın İstanbul’a sızdığını tespit etti.
ÖZEL HAREKÂTLA BASKIN
Teröristin Kamışlı bölgesinde PKK/YPG içerisinde 9 yıl boyunca faaliyet gösterdiği ve örgütün sözde özel kuvvetleri arasında yer aldığı belirlendi. Eylem yapmak amacıyla Türkiye’ye illegal yollarla giriş yaptıktan sonra dikkat çekmemek için Filistin uyruklu bir kişinin adına düzenlenmiş sahte kimlik kullandığı öğrenilen Al-Halaf, güvenlik güçlerince adım adım takip edildi.
Düzenlenen operasyonda polis ekipleri hücre sorumlusunu gözaltına aldı. Ele geçirilen dijital materyallerde İmad Al-Halaf’ın, PYD/YPG saflarında silahlı saldırı eğitimi aldığı, örgütün özel kuvvetlerinde uzun namlulu silahlarla fotoğraflarının bulunduğu ortaya çıktı. Ayrıca, Suriye’deki eylemlerde yer aldığına dair görseller ve örgüt adına tünel kazdığı belgelendi. Al-Halaf, sorgusunun ardından mahkemeye sevk edilerek tutuklandı.
Anma törenine, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın yanı sıra AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer İleri, İstanbul Valisi Davut Gül, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, AK Parti İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe ile Menderes, Zorlu ve Polatkan’ın ailesi katıldı.
Programın sonunda katılımcılar Adnan Menderes Anıt Mezarı’nı ziyaret etti, ardından Turgut Özal’ın mezarına giderek dua okudu.
‘DEMOKRASİ YARASI’
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya,“Yassıada yargılamalarıyla demokrasimiz ağır bir yara aldı. Menderes ve dava arkadaşları idam edilse de milletin gönlündeki yerlerini korudular. Aradan geçen 63 yıl, Menderes’in halkın gönlünde yaşamaya devam ettiğini gösterdi” dedi. Menderes’in gelini Ümran Menderes de “Umarım milletimiz ve ülkemiz bir daha böyle acılar yaşamaz” diye konuştu.
94 marka ve 56 yerli oyun geliştiricinin yer aldığı Gaming İstanbul Kurucu Ortağı Meriç Eryürek, “Küresel oyun pazarının 2024’te 187.7 milyar dolara çıkması beklenirken, geçtiğimiz yıl Türkiye bu pastadan 1.4 milyar dolar pay aldı. Bu yıl da küresel pazar büyüklüğüne paralel olarak 1.8 milyar dolar seviyesine yaklaşacağımızı öngörüyoruz” dedi.
Her yıl renkli görüntülere ve aktivitelere ev sahipliği yapan Gaming İstanbul, bilgisayar, konsol, mobil oyunlar ve e-spor turnuvaları gibi birçok platformda oyun severlerle buluştu. Ziyaretçiler ödüllü e-spor karşılaşmalarına ve turnuvalara katıldı, ünlü internet yayıncılarıyla bir araya geldi. Yerli cosplay(kostümlü oyun) yetenekleri ise cosplay yarışmasında sahne aldı.
Gaming İstanbul’da ayrıca Fransız Konsolosluğu ile ortak yürütülen Türk ve Fransız geliştiricileri bir araya getiren bir networking gecesi düzenlendi. İki ülkenin oyun sektöründeki ortaklıklarını güçlendirmek için önemli bir adım olan bu etkinliğe 10 Fransız stüdyosu ve 3 Fransız konuşmacı katıldı.
Roma İmparatorluğu döneminden beri çeşitli uygarlıkların merkezi olan Tuzla’da, 130 metre uzunluğundaki Manastır Dalgakıranı altında dört kişilik bir ekip keşif dalışı gerçekleştirdi. Yener Kuşçu, Özkan Öndersoy, Ömer Karakaş ve Gökhan Karakaş’tan oluşan ekip, sualtında 40-50 dakika süren araştırmalar sonucunda Bizans Dönemi’ne ait 9. ve 11. yüzyıllar arasında tarihlenen bir amfora parçasının baş kısmını keşfetti.
KULPLARI SAĞLAM
Keşfedilen amforanın iki kulpunun sağlam olduğu ve gövdesinde kekamoz (teknelerin altına yapışan küçük mikro organizmalı yaratıklar) yapısının bulunduğu belirtildi. Bu eserin Tuzla’da kurulması planlanan Denizcilik Müzesi’nin ilk denizaltı kalıntısı olacağı öğrenildi. Tuzla Belediyesi Denizcilik ve Tersaneler Koordinatörü Gökhan Karakaş, amforanın zeytinyağı veya şarap gibi sıvılar taşıdığını belirtti. Karakaş, amforaya ilişkin şunları söyledi: “Amforanın boyutları 80-100 santimetre arasında ve iki kulpu sağlam. Bu tür amforalar sıvı taşımada kullanılmıştır. Akritas bölgesine belki Fenikelilerden belki Yunan Mikonos adasından gelen ticari bir gemiye ait amforayla karşı karşıya olduğumuzu söyleyebiliriz. Bu amfora parçasını Tuzla Belediye Başkanımız Eren Ali Bingöl’e hediye edeceğiz.” Sualtı araştırmacısı Mustafa Aydemir de “Orta Çağ’da şarap merkezi olarak bilinen Ganos bölgesinden gelmiş olabilir” dedi.
BİZANSLILARDAN
Amfora, antik dönemde Akdeniz, Ege ve Karadeniz çevresinde sıvı ve kuru gıda maddelerini taşımak ve depolamak için kullanılan iki kulplu, dar boyunlu seramik kapların genel adı. Zeytinyağı, şarap ve tahıl taşımada tercih edilen amfora Yunan, Roma ve Bizans dönemlerinde yaygın olarak kullanılırken deniz ticaretinde ve günlük yaşamda önemli bir rol oynuyordu.
Çıkan tartışma şiddetlenince C.E.M., eline adlığı bıçakla eşi V.E.M.’nin üstüne giderek defalarca bıçakladı. Kavgayı gören ve bağırma seslerini duyan çevredekiler polisi arayarak ihbarda bulundu. İhbar üzerine olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. V.E.M.’ye ilk müdahale olay yerinde yapıldı. Ancak aldığı ağır yaralar sonucu V.E.M. kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Olay yerinde güvenlik önlemi alan polis ekipleri C.E.M.’yi, eşini öldürdüğü bıçakla yakaladı. Gözaltına alınan C.E.M.’nin ifadesi alınırken polis ekiplerinin yaptığı soruşturma devam ediyor.
Milli kick boksçu ve antrenör Caner Tikicieri istediği otomobili almak için Halil G. ile konuşarak anlaştı. Tarafların anlaştığı para miktarının bir kısmının ödemesi Caner Tikicieri tarafından yapıldı. Anlaşmaya göre geriye kalan 250 bin TL’lik paranın ödenmesiyle ilgili sorun çıktı. Telefondan konuşan taraflar buluşmak ve konuşmak için yer ve saat belirledi. Ataşehir’e bağlı Aşık Veysel Mahallesi’nde 3 Eylül günü saat 23.00 sıralarında taraflar buluştu. Olay yerine Caner Tikicieri ve Halil G. arkadaşlarıyla birlikte geldi. Kısa sürede buluşma sözlü tartışmaya döndü ve silahlar çekildi. İddiaya göre Halil G., milli boksör Caner Tikicieri’nin başına ateş etti. Yaralanan Caner Tikicieri yere yığıldı. Arkadaşı Buğra Ş. ise iddiaya göre Halil G.’ye ateş açtı. Merminin kafasını sıyırdığı Halil G. sol bacağından hafif yaralandı. Hastaneye kaldırılan milli boksör, tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetti.
“BEN SİLAH KULLANMADIM”
Halil G. ise emniyette verdiği ifadesinde Tikiciler’i kendisinin öldürmediğini söyleyerek “Caner’e araba sattım, bir miktar alacağım kaldı. Bu mesele yüzünden kavgalıydık. Konuyu görüşmek üzere olay yerinde buluştuk. Tartışma çıktı, Caner’in arkadaşı Buğra bana ateş etti, o sırada yanlışlıkla Caner’i de vurdu. Ben olayda silah kullanmadım” dedi. Kavgayı gören bir tanığın ifadesine göre, olayda Halil G., Caner Tikicieri’ye ateş ederek yaraladı daha sonra Buğra Ş. de Halil G.’ye ateş etti.
Olayda silah kullanan Halil G. ile beraberindeki 2 suç kaydı olan Muhammed Y.G. (19) ve 3 suç kaydı olan Kadir G. (19) yakalanarak gözaltına alındı. Şüpheliler Asayiş Şube Müdürlüğündeki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi.
FEDERASYONDAN TAZİYE MESAJI
Türkiye Boks Federasyonu internet sitesi üzerinden yayınladığı başsağlığı mesajında “İstanbul ili milli hakem ve antrenörlerimizden Caner Tikicieri vefat etmiştir. Merhuma Yüce Allah’tan rahmet, kederli ailesine ve spor camiasına başsağlığı dileriz” denildi.
Saldırıda bir polis memuru, bir jandarma personeli, bir güvenlik görevlisi ve hastanede tedavi gören hastaların yakınları olan iki kişi yaralandı. Şüpheliler hızla olay yerinden kaçarken, yaralanan 5 kişi hemen tedaviye alındı. Yaralıların hayati tehlikesinin bulunmadığı öğrenildi. Açılan ateş sonucu hastanenin camları zarar gördü. Otomobil ise Yenibosna’da terk edilmiş halde bulundu.
1 ÖLÜ 1 YARALI
Hastane saldırısından birkaç saat önce, Kocasinan Merkez Mahallesi Mahmutbey Caddesi’nde yürüyen 3 kişiye silahlı saldırı düzenlendi. Saldırıda 3 kişiden 2’si yaralandı. 3’üncü kişinin ise saldırı esnasında olay yerinden kaçtığı öğrenildi. Bahçelievler Devlet Hastanesi’ne kaldırılan yaralılardan biri hayatını kaybederken, diğerinin tedavisinin sürdüğü öğrenildi. Emniyet iki olayın birbiriyle bağlantısının olduğunu tespit etti. İki saldırıda 10 kişi gözaltına alındı.
HEDEF DALTONLAR MIYDI?
İddiaya göre, saldırının arkasında sokak çeteleri bulunuyor. 3 kişinin, ‘Daltonlar’ çetesi üyesi olduğu ve hasım oldukları, diğer çeteler tarafından saldırıya uğradığı öne sürüldü. Hastane saldırısının ise olayın devamı olduğu iddia edildi. Saldırının Bahçelievler’de olması ve otomobilin Yenibosna’da bulunması nedeniyle saldırıyı düzenleyenlerin bu iki ilçede faaliyet gösteren ‘Redkitler’ çetesi olduğu değerlendirildi.
1 Ağustos 2024’te yapılan operasyonda, Yirik suçüstü yakalanarak çıkarıldığı mahkemece tutuklanmıştı. Hazırlanan MASAK raporunda, derneğin 2021 - 2024 arasında toplam 37 milyon 323 bin 777 TL topladığı ve bu paranın 30 milyon TL’sinin bağış olarak alındığı belirlendi. Raporda, bağış paralarıyla ailenin borç ödediği belirtildi.
5 KİŞİ GÖZALTINA ALINDI
28 Ağustos’ta düzenlenen eş zamanlı operasyonda, dernek yöneticisi Halil Burak Değirmenci, kozmetik firması sahibi Ünsal Kıran ve Merve Yirik’in babası Orhan Yirik, kız kardeşi Gökçe Yirik Gençay ve kız kardeşinin eşi Hasan Gençay “güveni kötüye kullanma” ve “suçtan kaynaklı malvarlığı aklama” suçlarından gözaltına alındı.
İSTANBUL Bakırköy’de, dün 11.30 sıralarında sahilyolu Rauf Orbay Caddesi’nde Florya istikametine seyir halinde olan Şenol M.’nin kullandığı 35 BCJ 694 plakalı TIR, Bakırköy Yeşilyurt Hava Harp Okulu önündeki altgeçitte köprüye çarptı. Çarpmanın etkisiyle kontrolden çıkan araç, yanında seyreden BN1 hat numaralı Eminönü-Halkalı seferini yapan Zeynel G. idaresindeki 34 HL7642 plakalı İETT’ye bağlı özel halk otobüsünün üstüne devrildi. Daha hızlı olması sebebiyle, dorse üzerine devrildiğinde arka tekerlekleri havalanmasına rağmen otobüs TIR’ın altında kalmaktan son anda kurtuldu. Otobüs, savrularak Tamer S.’nin kullandığı 34 CDY 011 plaka otomobile çarparak durabildi.
Haber verilmesi üzerine olay yerine sağlık, polis ve itfaiye ekipleri sevk edildi. Polis çevrede güvenlik önlemi alırken, kaza nedeniyle yol Florya yönünde trafiğe kapatıldı.
Kazada, TIR şoförü ile İETT otobüsündeki yolculardan İbrahim T, Beyhan T, Eda T, Bilge S. ve Duygu S. yaralandı. Yaralılar, sağlık ekiplerince olay yerinde yapılan ilk müdahalenin ardından çevredeki hastanelere kaldırıldı.
Otobüsten tahliye edilen yolcular da yol kenarındaki yeşil alanda olayın şokunu atlatmaya çalıştı.
Ekiplerin bölgede yaptıkları 3 saatlik çalışmaların sonucunda ilk önce otobüs, ardından da TIR ve dorsesi vinç yardımıyla çekiciye bağlanarak kaldırılıp yol ulaşıma yeniden açıldı.
KAZALAR ŞOFÖR HATASI
Trafikte Ortak Akıl Derneği Başkanı Prof. Dr. Mustafa Ilıcalı, TIR şoförlerinin köprü ile üst ve alt geçitlerin yüksekliklerine dikkat etmemelerinin kazaları tetiklediğini vurgulayarak, bireylerin küçük yaşlarda bilinçlendirilmesi, cezaların da daha caydırıcı olması gerektiğinin altını çizdi.
TÜRKİYE Motosiklet Federasyonu (TMF) Başkanı Bekir Yunus Uçar (51), geçtiğimiz günlerde geçirdiği kalp krizi sonucu hastaneye kaldırıldı. Uçar, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü görevinde de bulunan Uçar, Spor Toto Teşkilatı Başkanlığı görevini de üstlenmişti. Fatih Camii’nde öğle namazına müteakip kılınan cenaze namazına, Hazine ve Maliye eski Bakanı Berat Albayrak, İstanbul Valisi Davut Gül, 27. Dönem eski Milletvekili ve Milli Motosikletçi Kenan Sofuoğlu, Türkiye Otomobil Sporları Genel Sekreteri Serhan Acar, Türkiye Motosiklet Platformu Başkanı Zafer Fatih Ersoy, ilçe belediye başkanları, sevenleri ve ailesi katıldı. Uçar, kılınan cenaze namazının ardından Kozlu Mezarlığı’nda toprağa verildi.
‘GENÇLERİ YETİŞTİRİYORDU’
27. dönem eski Milletvekili ve Milli Motosikletçi Kenan Sofuoğlu, “Çok değerli bir ağabeyimizdi. Yeni sporcular yetiş-tirmek için her aradığımda yardımcı oldu. Kalp krizi geçirmesiyle vefat etti. Özellikle son 20 yılda hep yanımdaydı” dedi.
Türkiye Motosiklet Federasyonu Başkanvekili Ogün Baysan ise şunları söyledi: “Gerçekten büyük bir kayıp. Öncelikle ailesine, yakınlarına ve camiamıza başsağlığı diliyorum. Yirmi yılı aşkın süredir birlikte çalıştık, en ufak bir kırgınlığı-mız olmadı. Bütün camiayla barışıktı, çocukla çocuk, büyükle büyük oldu. Sporun gelişmesi adına ne yapılması gere-kiyorsa, yaptı. Onun sayesinde bugün dünya arenasında birçok sporcumuz yarışıyor ve yarışmaya devam edecek. O huzur içinde yattığı sürece, bu çocuklar onu yad edecek. Söylenecek fazla bir şey yok, çok ani ve genç bir ölüm. Kalp krizi sonucu vefat etti. Hepimiz şoktayız.” Bekir Yunus Uçar, din adamı - vaiz Timurtaş Uçar’ın oğluydu. Baba Uçar da 24 yıl önce kalp krizi sonucu hayatını kaybetmişti. Bekir Yunus Uçar da aynı sebeple vefat etti. 2000’de babasının cenaze namazının kılındığı Fatih Ca-mii’nde son yolculuğuna uğurlanan Uçar, babasının yanına defnedildi.
Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, hayatını kaybeden Türkiye Motosiklet Federasyonu Başkanı Bekir Yunus Uçar için taziye mesajı yayımladı.
İstanbul Beylikdüzü’nde polislerin kurduğu denetim noktasında, beyaz renkli bir otomobil dikkat çekti. Şüpheli araç, iki kişiyi indirdikten sonra ters yöne girerek kaçtı. Polisler, önce otomobilden inen iki kişiyi yakaladı. Ardından inceledikleri 100’den fazla kamera görüntüsünden kaçan aracın plakasını ve izlediği güzergâhı tespit etti. Kaçan şüpheli, Beylikdüzü’nde saklandığı evde yakalandı. Üç şüphelinin FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü’nün firari üyeleri olduğu ortaya çıktı. Gözaltına alınan Cihat Yıldız, Ahmet Hızal ve Adem Bora’nın 15 Temmuz gecesi darbe girişimini Akıncı Üssü’nden yönlendiren FETÖ’nün ‘TSK İmamı’ ‘Namık’ kod isimli Adil Öksüz’ün kaçmasına yardım ettikleri öne sürüldü. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na sevk edilen örgütün Amasya imamı Cihat Yıldız ile Ahmet Hızal ve Adem Bora tutuklanarak cezaevine gönderildi. 3 şüphelinin örgütün güncel yapılanmasında yer aldığı öne sürüldü.
Adem Bora nöbetçi hakimlikteki ifadesine, “Cihat Yıldız otostop çekti, birkaç metre ilerisinde de Ahmet Hızal otostop çekti. Serbest bırakılmayı talep ediyorum” dedi. Cihat Yıldız ise mesleğinin öğretmen olduğunu söyleyerek, “Suçsuzum, serbest bırakılmamı istiyorum” diye konuştu.
ÜSKÜDAR’DA SAKLADI
İddiaya göre, yakalanan şüphelilerden Cihat Yıldız, Adil Öksüz’ün Üsküdar’da saklandığı evde bir haftaya yakın yanında kaldı. Bir otomobille kaçmasına yardım etti. 8 yıldır firari olan, ‘Bahadır’, ‘Oğuz’ ve ‘Cahit’ kod isimlerini kullanan, örgütün Amasya imamı olan Yıldız, örgütün Hava Harp Okulu yapılanmasında ‘genel müdür’ konumunda yer aldı. Örgüt içerisinde “Abi”, “BTM”, “BBTM”, “Doktor” gibi unvanlara sahip kişilerin sorumlusu olan Yıldız’ın ByLock programını kullandığı ve Bank Asya’da hesabı bulunduğu tespit edildi.
KAÇIŞLARI SAĞLADI
Tutuklanan ‘Yavuz’ kod isimli Ahmet Hızal, örgütün firari üyelerine saklanma yerleri temin etmek ve yurtdışına kaçışlarını organize etmekle suçlanıyor. Hava Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde görevli askeri personelden sorumlu ‘doktor’ olduğu, askeri mahrem yapılanma içerisinde yer aldığı iddia edilen Hızal’ın ByLock kullandığı ve Bank Asya’da hesabı bulunduğu belirlendi.
İstanbul Beyoğlu’nda bulunan Ermeni Katolik Kilisesi’ne 21 Ağustos günü gelen S.A., içeri girdikten kısa süre sonra bir yer bularak oturdu. Önce etrafta birinin olup olmadığını kontrol etti. Daha sonra ayağa kalkarak kilisenin sembolü olan haçı alarak hızla oradan çıktı. Daha sonra bir taksiye binerek kilisenin bulunduğu bölgeden uzaklaştı.
37 SUÇ KAYDI ÇIKTI
Haçın yerinde olmadığını fark eden kilise görevlileri, polise haber verdi. Beyoğlu Asayiş Büro Amirliği kamera kayıtlarından hırsızın kimliğine ulaştı. Şüpheli S.A., bir parkta yakalandı. Emniyette S.A.’ya yapılan detaylı sorguda, şüphelinin çeşitli suçlardan 37 kaydının bulunduğu öğrenildi. Şüpheli, verdiği ifadesinde haçı sevgilisine hediye etmek için çaldığını itiraf etti. Ele geçirilen haç, Ermeni Katolik Kilisesi’ne iade edildi. “Mabetten hırsızlık” suçundan adliyeye sevk edilen S.A., çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Kaçakçıların Çin’den getirdikleri matkap ve hırdavat ürünlerini ülkeye kaçak yollarla soktukları, bu ürünlere dünyaca ünlü markalara ait bandroller taktıkları tespit edildi. Kaçak ürünler, büyük depolara yerleştirildikten sonra hırdavat dükkânlarına satılıyordu.
Salı günü eş zamanlı olarak iki ayrı depoya düzenlenen operasyonda, 2 şüpheli gözaltına alındı. Adreslerde yapılan aramalarda, piyasa değeri yaklaşık 100 milyon TL olan 405 bin 877 hırdavat malzemesi ele geçirildi. Ele geçirilen matkap seti, elektrikli testere, lokma seti, topuz kilit seti ve boru anahtarı gibi çok sayıda ürün, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Vatan Yerleşkesi’nde sergilendi. Yakalanan iki şüphelinin emniyetteki işlemleri ise devam ediyor.
İSTANBUL’da yalnız yaşayan Çınar Ersanlı’dan (40) 2 gündür haber alamayan yakınları, 18 Ağustos gecesi Kadıköy’deki evine gitmişti. Kapıyı kimsenin açmaması üzerine, Ersanlı’ya bir şey olduğunu düşünen yakınları çilingir çağırmıştı. Kapı açıldığında içeri giren yakınları, Ersanlı’yı salonda elleri, ayakları ve ağzı bağlı bir şekilde ölü bulmuştu. Adli Tıp’ta yapılan işlemlerin ardından, amatör müzisyen ve makine mühendisi olan Ersanlı’nın cenazesi İzmir’de toprağa verilmişti. Müzisyenin cinayete kurban gittiğinin belirlenmesi üzerine 2 şüpheli Beşiktaş’ta yakalandı. Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen Mehmet Ali U. (19) ve Emre E. (26), ifadelerinde suçlarını itiraf etti. Ersanlı ile internette tanıştıklarını söyleyen Mehmet Ali U. ve Emre E. ifadelerinde özetle “Olay günü onun evinde toplanmıştık. Alkol aldık. Aramızda sözlü tartışma çıktı. Sonra çıkan kavga sırasında onu dövdük. Bayıldığını sandık. Ellerini, ayaklarını bağlayıp ağzını bantla kapatarak kaçtık. Öldüğünü sonradan öğrendik” dedi. Mehmet Ali U.’nun 1, Emre E.’nin ise 7 suç kaydı olduğu da belirlendi.
SUİKASTTAN 2.5 SAAT SONRA YURTDIŞINA KAÇTILAR: Kâğıthane’de 18 Ağustos Pazar gecesi 22.30 sıralarında, bir otomobile susturuculu tabancayla ateş açılmıştı. Saldırıda gayrimenkul işi ile uğraşan 30 yaşındaki Abd El Qadir Anas hayatını kaybetmişti. Otomobilde bulunan Filistinli Fadi M. ağır yaralanırken, Anas’ın emekli asker olan koruması Eray K. ise ayağından hafif yaralanmıştı. İkilinin hastanedeki tedavileri sürerken, suikastı gerçekleştiren G.S., T.S. ve S.A. olaydan 2.5 saat sonra Kırklareli üzerinden önce Bulgaristan’a oradan da Romanya’ya geçmişti.
ROMANYA’DA YAKALANDILAR: İsrail’e kaçmak üzere uçağa bindikleri tespit edilen 3 şüpheli, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün Interpol ile yaptığı çalışmalar sonucunda Romanya’da yakalanmıştı. G.S., T.S. ve tetikçi olduğu öne sürülen S.A. hakkında difüzyon/kırmızı bülten çıkarılması için çalışma başlatılmıştı.
SUİKASTTAN ÖNCEKİ GÖRÜNTÜLER KAMERADA: Şüphelilerin kaçışları anbean güvenlik kameralarına yansıdı. Ellerinde valizlerini toplamış halde Şişli’deki lüks siteden otoparka inen G.S., T.S. ve S.A., beyaz bir otomobile bindi. Daha sonra şüpheliler Başakşehir’e giderek orada otomobil değiştirdi. Siyah otomobile binen şüpheliler Kâğıthane’ye gelerek suikastı gerçekleştirdi.
3 KEZ OTOMOBİL DEĞİŞTİRDİLER YOLA İLK BİNDİKLERİ OTOMOBİLLE DEVAM ETTİLER: Olay yerinden hızla kaçan şüpheliler Eyüpsultan’daki Nurtepe Viyadüğü’nün altına gelip dörtlülerini yaktı. Burada 34 dakika bekledi ve bu kez lüks bir otomobile binerek Tekirdağ’a geçti. Tekirdağ’da şüpheliler kullandıkları lüks otomobili yaktı. Şüpheliler yola, daha önce Şişli’de ilk bindikleri beyaz otomobille devam etti. Kâğıthane’de 22.20’de suikastı gerçekleştiren G.S., T.S. ve S.A., olaydan 2 saat 30 dakika sonra 00.48’te Kırklareli’ne gitti ve buradan da sınırı geçti.
Tetikçinin mesajı
Görüntülerde tetikçi olduğu öne sürülen S.A.’nın giydiği tişörtün arkasında İngilizce ‘Rage’ (öfke- hiddet) yazısı dikkat çekti.
Saldırıda gayrimenkul işi ile uğraşan 30 yaşındaki Abd El Qadir Anas hayatını kaybetti. Otomobilde bulunan Filistinli Fadi M. ağır yaralanırken, Anas’ın emekli asker olan koruması Eray K. ise ayağından hafif yaralandı. İkilinin hastanedeki tedavileri sürerken, şüphelilerden S.A.O.O, L.E.E. ve H.B. gözaltına alındı. Diğer şüpheliler G.S., T.S. ve S.A. ise olaydan 2.5 saat sonra 3 farklı otomobil değiştirerek Kırklareli üzerinden Romanya’ya kaçtı. Polis ekiplerinin Interpol ile yaptığı çalışmalar sonucunda, şüpheliler G.S., T.S. ve S.A. Romanya’da yakalanarak gözaltına alındı ve Türkiye’ye getirilmek üzere işlemler başlatıldı. İsrail’e kaçmak üzere uçağa bindikleri tespit edilen 3 şüphelinin Türkiye’ye iadeleri için çalışma başlatıldı.
Soruşturma kapsamında, tapu müdürlüğünde görevli memurların rüşvet karşılığında arşivden usulsüz evrak temin ettiği ve bu evraklarla toplam 107 suça konu tapu işlemi gerçekleştirdiği belirlendi. Bu işlemlerle, ilk belirlemelere göre yaklaşık 1 milyon TL haksız kazanç elde edildiği tespit edildi.
17 KİŞİ GÖZALTINA ALINDI
16 Ağustos’ta İstanbul, İzmir, Bursa ve Şırnak’ta gerçekleştirilen eşzamanlı operasyonlarda, Başakşehir Tapu Müdürlüğü’nde görevli olup güncel görev yerleri farklı tapu müdürlükleri olan 2 tapu müdürü, 2 tapu müdür yardımcısı ve 2 tapu memurunun da aralarında bulunduğu toplam 17 şüpheli gözaltına alındı. Şüphelilerin evlerinde yapılan aramalarda birçok belge ve dijital materyale el konuldu.
İstanbul Kağıthane’ye bağlı Hamidiye Mahallesi Dilaver Sokak üzerinde, 18 Ağustos Pazar akşamı 22.30 sıralarında park halinde bulunan 34 FDN 313 plakalı otomobile yönelik silahlı saldırı düzenlendi. Saldırıda gayrimenkul işi ile uğraşan Abd El Qadir Anas (30) hayatını kaybetti. Otomobilde bulunan Anas’ın arkadaşı Filistinli Fadi M. ağır yaralandı. Anas’ın emekli asker olduğu öğrenilen koruması E.K. ise ayağından hafif yaralandı. Fadi M. ile E.K., hastaneye kaldırılırken, Abd El Qadir Anas’ın cansız bedeni ise otopsi yapılması için Adli Tıp Kurumu’na götürüldü. Otopsi işlemleri tamamlanan Anas’ın cenazesinin alınması için yakınları tarafından herhangi bir başvuru yapılmadı.
OLAYDAN 2.5 SAAT SONRA YURTDIŞINA KAÇTILAR
Silahlı saldırıyı gerçekleştiren şüpheli, olay yerinden yaya olarak kaçıp, kendisini bölge yakınlarında bekleyen bir otomobile binerek uzaklaştı. Şüpheliler izlerini kaybettirmek için 3 farklı otomobil kullandı. Şüphelilerin kaçarken kullandığı 2 otomobili bulan emniyet görevlileri, kiralık olduğu belirlenen 2 otomobilde yaptıkları aramada, bir silah ele geçirdi. Olaya ilişkin kamera görüntüleri incelendi, G.S., T.S., S.A., S.A.S.O., L.E.E. ve H.B. isimli şüphelilere ulaşıldı. Şüphelilerden, G.S., T.S. ve S.A.’nın olaydan sonra 19 Ağustos 2024’te 00.48’de (Olaydan yaklaşık 2.5 saat sonra) Kırklareli’nden yurtdışına çıktıları tespit edildi. Yapılan arşiv araştırmalarında şüphelilerden L.E.E.’nin, olayın faili olan şüphelilerin ulaşımını sağladığı, kendisine yönelik 6 Haziran 2023’te Şişli’de silahlı saldırıda yaralandığı, tedavisinin ardından taburcu edildiği belirlendi. Olaya ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında saldırıyı gerçekleştiren şüphelilerle beraber hareket eden ve kaçmasına yardım eden şüpheliler L.E.E., I.A., A.F.M.M. ve P.Y. yakalanarak gözaltına alındı. Yapılan aramalarda 2 silah ele geçirildi.
Saldırının alacak verecek meselesi nedeniyle gerçekleştirildiği öne sürülürken, olayda kullanılan silaha susturucu takılması, saldırı düzenlenen kişilerin Filistinli olması, “Mossad operasyonu mu?” sorusunu da gündeme getirdi.
FİLİSTİNLİ BABA: BU SALDIRI SİYASİ BİR OLAY DEĞİL
Abd El Qadir Anas’ın babası olaya ilişkin açıklamalarda bulundu. Saldırının ardından ambulans ve polisin hemen olay yerine geldiğini belirten baba, “Polisler çok ciddi bir şekilde çalıştılar, bizimle ilgilendiler. Onlara çok teşekkür ederim. Bu kesinlikle siyasi bir olay değil, biz siyasetten çok uzak bir aileyiz. Biz Filistinliyiz ama İsrail vatandaşıyız. Pasaportumuz da İsrail pasaportu, Türkiye’ye çok sık gelip gidiyoruz. Saldırının sebebini henüz bilmiyoruz. Polisin araştırmaları devam ediyor. Saldırganların bir an önce yakalanıp tutuklanmasını istiyoruz. Ölen oğlum her zaman Türkiye’ye gidip gelirdi. Son olarak yine Türkiye’ye küçük kızı ile gelmişti. Ben de onları ziyarete gelmiştim. Oğlum Türkiye’yi çok severdi. Biz hiç tehdit almadık, başımıza ilk kez böyle bir olay geliyor” diye konuştu.
Ankara’nın Mamak ilçesi Durali Alıç Mahallesi’nde B.B. ile boşanma aşamasındaki eşi Z.B, bir otomobilde tartıştı. Tartışmanın kavgaya dönüşmesi üzerine B.B., tabancayla eşi Z.B.’ye ateş ettikten sonra aynı silahla kendini vurdu. Çevredekilerin durumu bildirmesi üzerine olay yerine polis ve sağlık ekibi sevk edildi. Sağlık ekiplerince yapılan kontrolde B.B. ile Z.B.’nin hayatını kaybettiği belirlendi. Cenazeler savcının incelemesinin ardından Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı.
EŞİNİN BOĞAZINI KESİP POLİSİ ARADI
İstanbul Bağcılar, Yıldıztepe Mahallesi’nde de dün sabah saatlerinde İsa Çetinkaya, 8 ay önce evlendiği eşi Kıymet Çetinkaya’yı bıçakla yaraladı. Polisi arayan İsa Çetinkaya, eşini bıçakla yaraladığını söyleyerek kendisini ihbar etti. Olay yerine gelen polis ekipleri İsa Çetinkaya’yı gözaltına aldı. Hastaneye kaldırılan Kıymet Çetinkaya ise tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.
YİNE AYNI BAHANE “BENİ ALDATIYORDU”
İsa Çetinkaya emniyette verdiği ifadesinde, “8 aydır evliyiz. Eşimin beni aldattığından şüpheleniyordum. Bu nedenle aramızda tartışma çıktı. Bana bıçakla saldırınca, ben de onu bıçakladım” dedi. Çetinkaya, emniyetteki işlemlerinin ardından “Kasten öldürme” suçundan adliyeye sevk edildi.
SOKAK ORTASINDA DEHŞET
Küçükçekmece Mehmet Akif Mahallesi’nde ise dün 21.00 sıralarında Gökhan Akkaya sokakta yolunu kestiği boşanma aşamasındaki 23 yaşındaki eşi Öznur Akkaya’ya barışma teklifinde bulundu. Öznur Akkaya, teklifi kabul etmemesi üzerine eşi tarafından sokak ortasında bıçaklandı. İlk müdahalesinin ardından hastaneye kaldırılan Öznur Akkaya, doktorların tüm çabalarına rağmen hayatını kaybetti. Olay yerinden kaçmaya çalışan katil koca vatandaşlar tarafından yakalandı. Linç edilmek istenen Akkaya, polisler tarafından gözaltına alındı. (Oğuzhan CİN / DHA)
Özmen, Ekinci’yi başına silahla ateş ederek öldürdü. Ekinci, otomobilin kontrolünü kaybederek kaza yaptı. Özmen olay yerinden kaçtı. Trafik kazası olduğu ve bir kişinin yaralandığı ihbarı üzerine gelen ekipler, Ekinci’yi ölü buldu. Aynı gün yakalanan Özmen’in sorgulamasında, çeşitli suçlardan çok sayıda kaydı olduğu ve 10 yıl 8 ay kesinleşmiş hapis cezası bulunduğu tespit edildi. Özmen, emniyetteki işlemlerinin ardından tutuklandı.
İstanbul Avcılar’da aile apartmanında oturan Kaya ailesi kahvaltı yapmak için bir araya geldi. Evin büyük oğlu Ümit Kaya’nın (31) iddiaya göre son zamanlarda psikolojisi bozulmuştu. Kahvaltı sırasında da bilinmeyen nedenle anlaşmazlık çıktı. Tartışma büyürken Ümit Kaya, kahvaltı sofrasından aldığı bıçakla önce annesi Hanım ve babası Cemil Kaya, ardından da kardeşi Bülent Kaya’yı yaraladı. O sırada evde bulunan eşi, Ümit Kaya’ya engel olmak istese de başarılı olamadı. Çareyi camdan “Yetişin, kocam ailesini öldürüyor” diye bağırarak yardım istemekte buldu. Yardım çağrısını duyan çevredekiler 112’ye haber verdi. Olay yerine önce sesleri duyan üst kat komşuları giderek Ümit Kaya’nın elindeki bıçağı aldı.
BABA ÖLDÜ ANNE VE KARDEŞ YARALI
İhbar üzerine olay yerine elen sağlık ekiplerince yaralılar hastaneye kaldırıldı. Tüm müdahalelere rağmen baba Cemil Kaya kurtarılamadı. Anne Hanım Kaya’nın ağır yaralı olduğu, Bülent Kaya’nın ise hayati tehlikesinin olmadığı öğrenildi. Ümit Kaya ise polis ekiplerince gözaltına alındı.
İstanbul Tuzla’da önceki gün Ahmet Necat Ulugöl’e ait villanın altyapı çalışmasında, kepçenin çalıştığı esnada yaklaşık 5 metre derinliğinde bir göçük meydana gelmişti. Göçük altında kalan Cengiz Öcalan ile Salih İne isimli iki işçi hayatını kaybetmişti. Olaya ilişkin başlatılan soruşturma kapsamında gözaltına alınan müteahhit Mehmet Zeki Varlıbaş, kepçe operatörleri Erol Uçan ve Ömer Karalaya ile kırıcı operatörler Salih Aydın ve Kenan Ağagül, emniyetteki işlemlerinin ardından İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’na sevk edildi. Nöbetçi sulh ceza hakimliğindeki ifadelerinin ardından müteahhit Mehmet Zeki Varlıbaş tutuklandı. Uçan, Karalaya, Aydın ve Ağagül adli kontrol ile serbest bırakıldı.
Yakalanan 3 kişi ise emniyetteki ifadelerinde, olaydan sonra özür dilediklerini ancak karşı tarafın otomobilin masrafı nedeniyle yaşanan anlaşmazlıktan dolayı şikâyetçi olduğunu öne sürdü.
‘MAKAS YAPARAK ÇARPIP KAÇTI’ İDDİASI
İddiaya göre, Ümraniye Aşağı Dudullu Mahallesi’nde, 1 Ağustos gecesi, içinde İ.K., H.A. ve E.P.’nin bulunduğu İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) ait resmi plakalı yol bakım aracına, K.Ö.D. (20) trafikte makas atarken çarptı. İ.K., H.A. ve E.P. olay sonrası kaçan K.Ö.D.’yi yol bakım aracıyla takip etti ve gencin evinin yakınlarında önünü keserek durdurdu. Araçlarından inen taraflar arasındaki tartışma kısa sürede kavgaya dönüştü. Belediye aracından inen 3 kişi, K.Ö.D. ve ablasını darp etti. K.Ö.D. ve ablasının 9 Ağustos’ta emniyete giderek şikâyetçi olması üzerine, polis, İBB’ye ait yol bakım aracının içinde bulunan İ.K., H.A. ve E.P. yakaladı. Şüpheliler hakkında “Kasten Yaralama” suçundan soruşturma başlatıldı.
ÖZÜR DİLEMİŞLER
Şüphelilerin emniyette verdiği beyana göre, İ.K., H.A. ve E.P. yaşanan olayın kapanması için otomobil sürücüsü K.Ö.D. ile irtibata geçerek özür diledi ve masrafları karşılayacaklarını söyledi. Ancak otomobilin masrafının 27 bin TL olduğu, K.Ö.D. ve babasının 100 bin TL istedikleri iddia edildi. İ.K., H.A. ve E.P. 100 bin TL’yi ödeyemeyeceklerini söylemeleri üzerine, K.Ö.D. 9 Ağustos günü polis merkezine giderek şikâyetçi oldu. Şüphelilerin emniyetteki işlemleri devam ediyor.
Bir süre konuşulduktan sonra alım - satım konusunda anlaşma sağlandı. Alıcı kişi, “Biz parayı alıp gelene kadar saat burada, çekmecede güvende dursun” diyerek saati alıp çekmeceye koydu. Orijinal saat, güvende dursun diye bırakıldığı çekmecenin arkasındaki delik ve düzenek yardımı ile yan tarafta bulunan odadan sahtesi ile değiştirildi. Şüphelilerden biri saati aldıktan sonra koşarak olay yerinden kaçtı. Alıcı, bir süre sonra “Bankada problem oldu, satışı iptal edelim” diyerek çekmeceden çıkardığı saati K.İ.’ye geri verdi.
EVE DÖNÜNCE FARK ETTİ
Eve dönen K.İ., saatini kontrol etti ve orijinal olmadığını fark etti. Yaşadığı şaşkınlık sonrası polise giderek şikâyetçi oldu. Olayla ilgili gözaltına alınan şüpheliler B.Y., C.C., M.H. ve Z.B. tutuklanarak cezaevine gönderildi.
İSTANBUL Fatih’teki 17. yüzyıldan kalma tarihi Hacı Evliya Çeşmesi, çevresinde oluşan taşıt trafiği ve yapılaşma nedeniyle olası zarar öncesi Fatih Belediyesi ekiplerince yapılan çalışma sonucu, farklı bir yere taşındı. Çeşmenin rahat taşınması için özel iskelet sistemi kurulurken, yer ile bağlantısı elmas uçlu tellerle kesildi.
VİNÇLERLE TAŞINDI
Fatih Mevlanakapı Mimar Kasım Caddesi’nde yer alan Hacı Evliya Camisi yanındaki Hacı Evliya Çeşmesi, kısa süre önce restorasyon çalışmasıyla yenilendi. Tarihi çeşme yoğun yapılaşma ve çevresindeki karmaşanın artması nedeniyle, Fatih Belediyesi ekiplerince daha önce belirlenen başka bir noktaya yerleştirildi. 70 ton ağırlığındaki 17’nci yüzyıldan kalma Hacı Evliya Çeşmesi yapısal bütünlüğü bozulmadan, önce elmas uçlu tellerle alttan kesildi. Ardından da vinç yardımıyla yerinden kaldırılıp birkaç metre uzakta bulunan güvenli bir noktaya alındı. Tarihi çeşme çalışmalardan sonra yeni yerinde su vermeye başlayacak.
‘ELMAS UÇLU TELLERLE YAPI ALTTAN KESİLDİ’
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü Yapı Bilgisi Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Mehmet Selim Ökten, “Trafik ve taşıt yükünün artması, yapılaşma Hacı Evliya Cami Çeşmesi için tehlike arz ediyordu. Biz ilk olarak bu yapıyı özgün haliyle yapım sistemiyle, tehlike arz etmeyecek şekilde geri taşımayı düşündük. Bunun için yapının altına çelik konstrüksiyondan bir iskele yapıldı. Daha sonra maden ocaklarında mermerlerin kesildiği şekilde elmas uçlu tellerle yapı alttan kesildi ve bütünlüğüne zarar gelmeyecek şekilde 3 metre yeni yerine ve temele taşındı. Uzun yıllar kültür mirası olarak hizmet vermeye devam edecek” dedi.
İstanbul’da FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün ‘devlet yapılanmasına’ yönelik yürütülen soruşturma kapsamında, hakkında yakalama kararı bulunan firari eski başsavcı Zafer Yıldız’ın Bağcılar’da örgütü üyelerince ‘gaybubet’ diye adlandırılan bir hücre evinde saklandığı tespit edildi.
Hakkında 7.5 yıl kesinleşmiş hapis cezası bulunan ve yapılan operasyonla İstanbul Bağcılar’da yakalanan Yıldız’ın üzerinden kimlik çıkmadı. Emniyetteki işlemlerinin ardından İstanbul Adliyesi’ne sevk edilen Yıldız, çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.
KOMİSERKEN HUKUK OKUMUŞ
FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyesi Zafer Yıldız’ın komiser rütbesinde polis olduğu, daha sonra Hukuk Fakültesinde okuduğu öğrenildi. Avukat olduktan sonra savcılığa geçen Yıldız, başsavcılığa kadar yükseldi. Yıldız, en son Ardahan’da görev yaptı.
İstanbul Emniyet Verilerini Değerlendirme Toplantısı’na katılan Vali Davut Gül’ün verdiği bilgilere göre suçla mücadelede 54 bin 652 Emniyet, 7 bin 408 Jandarma ve 1086 Sahil Güvenlik personeli olmak üzere toplam 63 bin 146 kolluk kuvveti görev aldı.
◊ 2024’ün ilk 7 ayında, terör örgütlerine yönelik 2 bin 336 operasyon gerçekleştirildi. 4 bin 887 kişi yakalandı, 447 kişi tutuklandı ve 483 kişi adli kontrol tedbiriyle serbest bırakıldı.
İKİ TERÖR EYLEMİ ENGELLENDİ
◊ Son bir ayda PKK/KCK’ya 43, FETÖ’ye 61, dini istismar eden örgütlere 94 ve sol terör örgütlerine 7 operasyon düzenlendi. Toplam 413 kişi yakalandı, 52 kişi tutuklandı ve 60 kişi adli kontrolle serbest bırakıldı. Ayrıca 2 terör eylemi engellenirken, terörizmin finansmanı için kullanılan 8 milyon 400 bin TL ele geçirildi.
119 SUÇ ÇETESİ ÇÖKERTİLDİ
◊ 1 Ocak’tan itibaren yapılan 747 operasyonda 119 suç çetesi çökertildi. Bu operasyonlar sonucunda 3 bin 583 kişi yakalandı, 1677 kişi tutuklandı ve 708 kişi adli kontrol tedbiriyle serbest bırakıldı. Ayrıca, 33 milyar 411 milyon TL değerinde mal varlığına el konuldu.
◊ Temmuz ayında ise 23 operasyonda 15 suç çetesi çökertildi ve 10 milyon TL değerinde mal varlığı ele geçirildi.
11 BİN 542 SİLAH ELE GEÇİRİLDİ
Motosikletli iki kişi, İstanbul’da Zeytinburnu ve Eyüpsultan’da, sabah erken saatlerde dolaşarak hırsızlık amacıyla motosiklet ve araba keşfi yapıyordu. İkiliden arkada oturan, beğendikleri motosikleti çalmak için motosikletten hızla inerek diğerine biniyordu. Çalıntı motosikleti park yerinden çıkardığında, motosikletteki arkadaşı itiyor ve olay yerinden hızla kaçıyorlardı. Bu yöntemle şüpheliler, 28 Temmuz 2024’te Eyüpsultan ve Zeytinburnu’nda 2 motosiklet çaldı. Mağdurların ihbarı üzerine harekete geçen polis ekipleri 11 suç kaydı bulunan 22 yaşındaki Abdullah Ö.’yü yakaladı. Abdullah Ö., emniyetteki işlemlerinin ardından çıkarıldığı mahkemece adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Bu olaylardan 4 gün sonra Fırat Özbek tekrar kanatçıya giderek taşkınlık çıkardı ve Sinan A.’ya küfretti. Bu durumu kaldıramayan Sinan A., 31 Temmuz 2024’te, 01.00 sıralarında silahını alarak Özbek ve arkadaşlarının ev olarak kullandığı Sarıyer’deki oto yıkamacıya geldi. İçeride yalnız olan Özbek’i silahla vurarak ağır yaralayan Sinan A., hızla olay yerinden kaçtı. Hastaneye kaldırılan Özbek, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti.
10 SUÇ KAYDI ÇIKTI
Polis ekipleri 10 suç kaydı bulunan Sinan A. ile olaya yardım ettiği öne sürülen iş arkadaşı Tamer E.’yi yakalayarak gözaltına aldı. Sinan A. ifadesinde, “Çalıştığım yere gelip bana küfretmişti. Ben de kaldığı yere gidip ateş ettim” diyerek cinayeti gerçekleştirdiğini itiraf etti. Sinan A., sevk edildiği nöbetçi sulh ceza hâkimliğince tutuklandı. Tamer E. ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
İstanbul’da dün gece yarısı 00.02’de İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ne bağlı Bakırköy Prof. Dr. Murat Dilmener Acil Durum Hastanesi’nin yoğun bakım ünitesi koridorunun tavanından geçen sıcak su borusu patladı. Delinen borudan fıskiye tarzında fışkıran 70 santigrat derecedeki sıcak su, alçıpan asma tavanın dökülmesine neden oldu. Koridor ve çocuk yoğun bakım ünitesinin içerisindeki 21-22 derece olan sıcaklık, sıcak suyla temas edince, ortalık buhar alanına dönüştü ve görüş alanı kısıtlandı.
8 BEBEK TAHLİYE EDİLDİ
Borunun patlaması sonrası hastanedeki nöbetçi doktor ve hemşireler hemen çocukların başına koşup, teknik ekibe ve itfaiyeye haber verdi. Gece 00.11’de ihbar alan itfaiye de olay yerine gelerek bebeklerin taşınmasına yardım etti. Hastane personeli ve itfaiye, servisteki 8 bebeği başka bir bloka taşıdı. Teknik ekip de boruya müdahale edip sıcak su tesisatına kapattı. Bebeklerden 3’ü mekanik ventilasyona bağlı ve diğer 5 bebek kendi solunumuyla tedavisine devam ediyordu. Ancak, durumu kritik olduğu belirtilen 800 gram civarındaki pramatüre bir bebek taşınma sonrası vefat etti. Diğer bebeklerin ise yedek tutulan yeni doğan ünitesinde normal stabil tedavilerinin devam ettiği öğrenildi. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, şüpheli gördüğü kurum ve kişilerle ilgili yaptığı çalışmalarda, Silivri Canları 2. Hayat Melekleri isimli barınağın sorumlusu ve dernek yöneticisi olan Merve Yirik’i teknik ve fiziki takibe aldı. Yapılan takipte Yirik’in, barınağa bırakılan hayvanları para karşılığı sattığı, ödemeleri anlaşmalı olduğu veteriner üzerinden alarak, hayvanlara tedavi uygulanmış gibi sahte fatura düzenlediği ortaya çıkarıldı. Yirik’in belirli aralıklarla veteriner üzerinden temin edilen parayı elden aldığı ve kısa süre önce barınağa teslim ettiği kendi hayvanını geri almak isteyen bir vatandaştan ücret talep ettiği belirlendi.
ALICI ROLÜNDE OPERASYON
Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, 1 Ağustos 2024’te suçüstü yapmak için barınak yakınlarına geldi. Alıcı rolündeki vatandaş, elinde 230 bin TL nakit para olan kutuyla otomobil kamerası açık halde barınağa girdi. Önce Yirik ve yanındaki görevlilerle tanıştı. Para dolu kutuyu teslim ettikten sonra otomobiliyle birlikte barınaktan ayrıldı. Operasyonda her anı kamera kaydına alan ekipler, vatandaş dışarı çıktıktan sonra barınağa operasyon düzenledi. Suçüstü yapılan operasyonda Yirik’in derneği ve evi didik didik arandı. Aramada, içinde 230 bin TL nakit para olan kutu, Yirik’in kullandığı odasında bulundu. Yirik’le birlikte bir barınak görevlisi de gözaltına alındı.
Emniyetteki işlemlerin ardından Yirik, çıkarıldığı mahkemece tutuklanırken, yanında gözaltına alınan görevli ise adli kontrolle serbest bırakıldı.
İSYAN ETTİLER
- Tutuklanma haberinin yayılmasından önce, derneğe ulaşamayan bir vatandaşa, Gökçe Yirik Gencay, “Merve Hanım çok hasta, siz yazın özelden kendisine. Hastanede şu an” diyerek tutukluluğu gizlemeye çalıştı. Farklı bir vatandaşın ise tepki gösterdiği bir yorum öne çıktı: “Sana güvenmekle hata yapmışız. Çevremde daha önce de duymuştum, Merve gizli zenginleşiyor, köpek toplayıp satıyor diye. Sizin gibilere artık tek kuruş para yok, kendim yapabilirsem yapacağım.”
İstanbul Beyoğlu’nda 3 Haziran 2024’te üniversite öğrencisi Y.T., İ.K. ve H.E., eğlenmek için ‘Divane’ isimli lüks bir meyhaneye gitti. İddiaya göre meyhanede, yan masada oturan müşterilerin laf atmasından rahatsız olan 3 genç kadın, masalarının değiştirilmesini istedi. Ancak yanlarına gelen Mehmet Mesut D., yan masada oturan müşterileri göstererek, “Bunlar benim özel misafirlerim, sizi beğenmiş, size şampanya göndermek istiyorlar” dedi. Kadınlar istemediklerini belirterek, masalarının değiştirilmesi talebini tekrarladı. Talepleri kabul edilmeyen kadınlar, bunun üzerine hesabı istedi. Kişi başı 475 TL olması gerekirken 10 bin TL gibi fahiş bir ücret talep edilmesine kadınlar itiraz etti. Bunun üzerine Mehmet Mesut D., “Masanızı diğer masa ile birleştirelim, hesabınızı onlar ödesin” teklifinde bulundu. Rahatsız olan kadınlar 9 bin TL ödeyerek meyhaneden çıktı. Ancak İ.K. isimli kadın cep telefonunu şarjda unuttuğu için geri döndüler.
KADINI YERDE TEKMELEYİP YARALAMAKLA TEHDİT ETTİ
Meyhanenin kapısında bekledikleri esnada işletme sahibi Veysi T. yanlarına gelerek, “Oturun adamlarla işte, hesabı zaten az verdiniz. Yollamam sizi buradan” dedi. “Ne demek sizi buradan yollamam? Biz zaten anlaştığımız fiyatın üstünde hesap ödedik” diye tepki gösteren Y.T., defalarca itildi. Polisi aramak istediği esnada cep telefonu elinden alınan Y.T.’yi, Mehmet Mesut D., “Ara bakalım polisi, herkes bizim tanıdığımız, bize kim ne yapabilir. Sizi buradan göndermiyorum” diyerek tehdit etti. Köşeye sıkıştırılarak gitmesine izin verilemeyen Y.T.’yi saçından tutan Mehmet Mesut D., dizi ile kafasına vurarak darp etti. Yanındaki arkadaşı İ.K.’yi de yere düşürüp yerde tekmelediler. Olayı bir vatandaş araya girerek ayırdı. Y.T.’nin ‘Seni şikâyet edeceğim’ demesi üzerine Mehmet Mesut D., “Git nereye şikâyet edersen et, polisler benim tanıdığım, bana hiçbir şey olmaz, seni öldürürüm, seni bacaklarından vurdurunca aklın başına gelir” diye tehdit etmeye devam etti.
Korkan ve delil bulamayacağını düşünen Y.T. şikâyetçi olmadı. Olaya ilişki videonun 31 Temmuz 2024’te sosyal medyada yayınlanmasının ardından Y.T., karakola giderek bu görüntüyü delil olarak sunup şikâyetçi oldu.
‘AHLAKSIZ TEKLİF’ İDDİASINI KABUL ETMEDİLER
Soruşturma kapsamında şüpheliler Veysi T. ve Mehmet Mesut D., 2 Ağustos’ta gözaltına alındı. Veysi T. ve Mehmet Mesut D. emniyetteki ifadelerinde suçlamaları kabul etmeyerek, kadınların telefonlarının şarj olmasını beklediği esnada, personelin hesabı götürerek, meyhanenin kapanacağını söylediklerini anlattılar. Bu nedenle personel ve kadınlar arasında tartışma çıktığını, başka bir masadan kadınlara herhangi bir şey gönderilmediğini öne sürdüler. Şüpheliler, “Kasten yaralama” ve “cinsel taciz” suçundan adliyeye çıkarıldı. Savcılığın kasten yaralama suçundan mahkemeye sevk ettiği Veysi T. ve Mehmet Mesut D. tutuklandı. İçinde ruhsatsız SPA da bulunan Divane adlı işletme ise Beyoğlu Belediyesi zabıta ekiplerince mühürlendi.
SÜREKLİ ŞİKÂYET EDİLMİŞ
- Eğlence mekânında daha önce çalışan DJ Muharrem Ülker, eski işyerinden ayrıldıktan sonra eski patronlarından tehdit aldığını iddia etti. Ülker, nisan ayında evinin önünde silahlı saldırıya uğradı. Yaralanmadan kurtulan Ülker, polis çağırarak şikâyetçi oldu. İşletme sahibi Veysi T., sosyal medyada “Babalar sözünü tutar” yazdı. İnternet üzerinden olayın gerçekleştiği meyhaneye ilişkin birçok şikâyet yapılmış. Çalışanların sert müdahalesi ve fiyat politikasından şikâyetçi olan vatandaşların yorumları şu şekilde:
CUMHURBAŞKANI Tayyip Erdoğan, dün öğle saatlerinde İstanbul Kısıklı’daki konutundan çıkarak Hz. Ali Camisi’ne geldi. Burada cuma namazını kılan Erdoğan, İran’ın başkenti Tahran’da suikasta uğrayan Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye için aynı camide cuma namazının ardından kılınan gıyabi cenaze namazında da saf tuttu.
81 İLDEKİ CAMİLERDE...
Namazın ardından bir grup vatandaşla sohbet eden Cumhurbaşkanı Erdoğan daha sonra camiden ayrıldı. Haniye için başta İstanbul olmak üzere birçok şehirde de gıyabi cenaze namazı kılındı. Ayasofya Camisi’nde kılınan cenaze namazına çok sayıda kişi katıldı. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, cenaze namazı öncesinde cuma hutbesini okudu. Ankara Filistin Dayanışma Platformu’nun çağrısıyla Hacı Bayram Veli Camisi’nde toplanan vatandaşlar da ellerinde Filistin bayraklarıyla gıyabi cenaze namazına katıldı.
İstanbul’daki operasyonlarda iki günde yakalanan şüpheli sayısı 18’e çıktı. Bu şüphelilerden sevk edildikleri mahkemece 7’si hakkında adli kontrol hükümleri uygulanırken sahte isimle paylaşım yapan Özgür R.’nin de aralarından bulunduğu 11 kişi ise tutuklanarak cezaevine gönderildi.
‘SON SES’ CEZAEVİNDE
Berfin isimli sahte hesapla terör örgütü lehine birçok video çeken ve videonun üstüne “İstanbul’un göbeğinde son sesle bu parçayı açmak herkesin harcı değildir diye düşünüyorum” yazan Özgür R. isimli kadın da polis ekiplerinin çalışması sonucu 27 Temmuz’da yakalanmıştı. Özgür R. çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.
BAKAN TUNÇ’TAN MESAJ
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, operasyonlarla ilgili bilgileri paylaşırken “Ülkemizin bölünmez bütünlüğünü, milli birlik ve beraberliğimizi hedef alan girişimler asla hedefine ulaşamayacaktır” dedi.
53 SUÇ KAYDI ORTAYA ÇIKTI
Şüpheli, 23 Temmuz günü saat 12.00 sıralarında polis ekiplerince yakalandı. Yapılan üst aramasında sinyal kesici cihaz ele geçirildi. Detaylı sorgulamada ise “otodan hırsızlık”, “açıktan hırsızlık” ve “resmi belgede sahtecilik” gibi çeşitli suçlardan toplamda 53 kaydı olduğu tespit edildi. İncelemelerin devamında, şüphelinin olay yeri ve çevresinde bir süre gözlem yaptıktan sonra park edecek araçların yanına yaklaştığı ve sinyal kesici cihaz ile araçların kilitlenmesini önleyerek hırsızlık yaptığı belirlendi. Ayrıca, sinyal kesici cihazın etkili olmadığı alanlarda ise çeşitli aparatlar yardımıyla park halindeki araç camlarını kırarak hırsızlık yaptığı tespit edildi. Yakalanan şüpheli S.C., “otodan hırsızlık” suçundan 24 Temmuz tarihinde sevk edildiği mahkemece adli kontrolle serbest bırakıldı.
Yapılan çalışmalar sonucunda, 27 Temmuz’da 7 ilçede 24 farklı adrese operasyon düzenlendi. Operasyonda Arnavutköy’de, Gaziosmanpaşa’da ve Esenyurt’ta 13 şüpheli tespit edilerek yakalandı. Şüphelilerin evlerinde yapılan aramalarda silah ve birçok dijital materyale el koyuldu.
Berfin isimli sahte hesapla arabasında örgütsel müzik açarak video çeken ve videoyu “İstanbul’un göbeğinde son sesle bu parçayı açmak herkesin harcı değildir diye düşünüyorum” başlığıyla sosyal medyada yayınlayan Özgür R. isimli kadın da polis ekiplerinin çalışması sonucu kıskıvrak yakalandı.
İSTANBUL Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü ekipleri, yapılan saha çalışmalarında emniyet ya da jandarmanın trafikten men ettiği otomobilleri teslim ettikleri yediemin otoparkında bazı lüks otomobillerin sahte belgelerle çıkarıldığını tespit etti. Polis yaptığı çalışmada, şebekenin yediemin otoparklarında uzun süredir tutulan lüks otomobilleri tespit ettiğini ve daha sonra bu otomobilleri çalmak için icra müdürlüğü ile ortak çalıştıklarını belirledi. Şebeke üyelerinin, icra kayıtlarında hacizli görünen otomobiller için bir satış ihalesi yapılmış gibi gösterip, Noterler Birliği’ne yazdıkları yazılarla üzerlerindeki şerhleri kaldırdıkları ve ardından şebeke üyelerinden birinin üzerine satışını gerçekleştirdikleri öğrenildi. Otomobili icradan almış gibi yapan şebeke üyelerinin, otomobilleri galerilerde müşterilere pazarladıkları ortaya çıktı.
Yapılan detaylı çalışmaların sonucunda, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde Asayiş Şube Müdürlüğü Oto Hırsızlık Büro Amirliği ekipleri tarafından operasyon için harekete geçildi. Ekipler, önce çalıntı otomobillerin işlemlerinin yapıldığı icra müdürlüğünde müdür yardımcısı olarak görev yapan O.K.’yi gözaltına aldı. İşlemler sırasında elektronik imzası bulunan O.K. suçlamaları kabul etmedi. O.K. çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.
ÖRGÜT LİDERİ OTOPARK İŞLETMECİSİ ÇIKTI
Polis ekipleri, yaklaşık 1 ay süren takibin ardından şebeke elemanlarının isimlerini tespit etti. Ekipler, İstanbul merkezli 8 ilde 23 Temmuz’da eşzamanlı operasyon yaptı. İstanbul, Diyarbakır, İzmir, Manisa, Mersin, Bilecik, Kırıkkale ve Kocaeli’de tespit edilen adreslere yapılan baskında 3’ü kadın 24 kişi daha gözaltına alındı. Gözaltına alınanların 7’sinin adliyelerde zabıt kâtipleri, noter çalışanları, noter başkâtipleri olduğu öğrenildi. Asayiş Şube Müdürlüğü’ne getirilen şebeke üyeleri, 4 gün boyunca sorgulandı. Yapılan soruşturma sonucu, örgüt liderinin daha önceden otopark işleten Kerim A. olduğu tespit edildi. Bir adliyede zabıt kâtibi olarak çalışan Serdar Ö.’nün ise şebekenin çalacağı otomobillerle ilgili bilgisayar yazışmalarını yaptığı belirlendi.
Operasyonlarda, otoparklardan çıkartılmadan satılmak istenen 31 otomobilin satışı engellendi, 22 otomobilin ise tescil edilip satıldığı ve çekiciyle otoparklardan çıkarıldığı tespit edildi. Bu otomobillerden 18’i polis ekiplerince tespit edilerek ele geçirildi.
Otomobiller arasında, ABD’de tutuklanan Reza Zarrab’a ait BMW marka otomobilin de olduğu öğrenildi.
ÇOBANIN ÜZERİNDE 7 LÜKS OTOMOBİL KAYITLI ÇIKTI
- GÖZALTINA alınanlar arasında çobanlık yapan H.I.’nın üzerine 7 lüks otomobil bulunduğu öğrenildi. Polis sorgusu sırasında para karşılığı otomobilleri üzerine aldığını söyleyen H.I.’nın, sahibi olduğu otomobillerin markasını bile bilmediği ortaya çıktı. Bu otomobillerle ilgili sözde ihale yapılmış gibi gösterilip üzerlerindeki şerhlerin kaldırılması için 1 Temmuz tarihinde Noterler Birliği’ne yazı yazıldığı öğrenildi. Poliste işlemleri tamamlanan, birçoğunun suç kaydı olduğu ortaya çıkan şüpheliler adliyeye sevk edildi. Adliyeye sevk edilen şüphelilerden 14’ü tutuklanarak cezaevine gönderildi.
İstanbul Beylikdüzü’nde 23 yaşındaki Erva Raziye Asar, 15 Haziran’da sosyal medya hesabından “İş arıyorum” diye duyuru yapmıştı. Bunu gören Fethi Dağlı (43), ‘Şule’ isimli sahte hesaptan Asar ile ev temizliği için iletişime geçmişti. İş görüşmesi için giden Erva Raziye Asar’dan haber alamayan annesi Nazik Asar, 19 Haziran 2024’te karakola giderek kayıp bildirimi yapmıştı. Asayiş Şube Müdürlüğü Kayıp Şahıslar Büro Amirliği ekipleri, genç kadının izini son görüldüğü andan başlayarak inceleme başlatmıştı. Asar’ın, en son Fethi Dağlı’nın evine girdiği ve oradan bir daha çıkmadığı tespit edilmişti. Yakalanarak, gözaltına alınan Dağlı, ilk görüşmede “Benim eve geldi, kahvaltı yaptık, sonra gitti” demişti. Daha sonra cinayeti itiraf eden ve Asar’ın cesedini attığı inşaatın adresini veren Dağlı, tutuklanarak cezaevine gönderilmişti.
KAMERALARDAN KAÇAMADI
Fethi Dağlı’nın, cinayetten sonraki 20 gün hayatına normal bir şekilde devam ettiğine dair görüntüler ortaya çıktı. Polislerin detaylı şekilde incelediği kamera görüntülerine göre, Erva Raziye Asar, olay günü iş görüşmesi için 09.00’da Fethi Dağlı’nın evine giriyor. Aynı gün 2 saat sonra 11.00 sıralarında Dağlı elinde içinde siyah çöp poşetleri bulunan market poşeti ile sokakta yürüyor. Dağlı, evinin tuvaletinde parçalara ayırdığı genç kadının bedenini 6 siyah çöp poşetine koyarak taksiye biniyor. Gittiği bir inşaatın boşluğuna atıyor.
Erva Raziye Asar, 19 Haziran’dan bu yana kayıp olmasına rağmen ailesi, yazdıkları mesajlara cevap verdiğini iddia etmişti. Genç kadının telefonu, Dağlı’nın çalıştığı işyerindeki kulübesinde bulunmuştu. Her iki ismin telefonları incelenmek üzere Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’ne gönderilmişti. İncelemeler sonucunda, Dağlı’nın genç kadını öldürdükten sonra cinayet ortaya çıkmasın diye telefonuna gelen mesajlara cevap yazdığı belirlendi. Ortaya çıkan telefon görüşmelerinde ise, ailenin “Neden evine gelmiyorsun?” mesajına, Dağlı’nın genç kadının telefonundan “İyiyim, aranmama gerek yok. Kayıp başvurusunu kaldırın, ben gelirim” diye mesajlar attığı tespit edildi.
Zahide B. Kaya içeri girer girmez kapıyı kilitledi ve arkadaşı Seher Ö. ile birlikte kollarından tuttuğu Kaya’nın kaçmasını engelledi. Hakan B. ise tabancayla tehdit edilerek içeri alınmadı. Zahide B. ile ilişki yaşadığı iddia edilen Fikret Ö., meyve bıçağıyla Kaya’yı 15 yerinden bıçakladı. Hakan B. tarafından hastaneye kaldırılan Kaya, hayatını kaybetti. Fikret Ö., Zahide B., Emre K. ve Seher Ö. gözaltına alındı. Seher Ö. ifadesinde, bıçağı önce klozete attığını, ardından yıkayarak mutfak çekmecesine koyduğunu söyledi. Fikret Ö., Zahide B. ve Seher Ö. tutuklanırken, Emre K. adli kontrolle serbest bırakıldı. Emre K.’nin 11, Fikret Ö.’nün ise 2 suç kaydı olduğu ortaya çıktı.
İSTANBUL Beylikdüzü’nde oturan Erva Raziye Asar (21), 15 Haziran 2024’te sosyal medya hesabından ‘İş arıyorum’ diye ilan verdi. İlanı gören Fethi Dağlı (43), ‘Şule’ isimli sahte hesaptan Asar ile ev temizliği için iletişime geçti. İş görüşmesi için giden Erva Raziye Asar’dan haber alamayan annesi Nazik Asar 19 Haziran 2024’te karakola giderek kayıp bildirimi yaptı.
Asayiş Şube Müdürlüğü Kayıp Şahıslar Büro Amirliği ekipleri, genç kadının izini, son görüldüğü andan başlayarak inceleme başlattı. Asar’ın, en son Fethi Dağlı’nın evine girdiği ve oradan bir daha çıkmadığı tespit edildi. Bunun üzerine Dağlı, gözaltına alınarak Asayiş Şube Müdürlüğü’ne getirilip sorguya alındı.
ÖLDÜRDÜĞÜNÜ İTİRAF ETTİ
Dağlı, emniyetteki ifadesinde Erva Raziye Asar’ı öldürdüğünü itiraf ederek, kan donduran detayları anlattı. Dağlı ifadesinde şunları söyledi: “Erva’yı internet üzerinden kendisi için temizlik işi aradığı esnada gördüm. ‘Şule’ isimli sahte bir sosyal medya hesabı açarak ona ağabeyimin evi diyerek kendi evimin adresini gönderdim ve temizlemesi karşılığında para teklif ettim. Yaşanan tartışma sonrası onu boğarak öldürdüm. Cansız bedenini bir süre derin dondurucuda sakladıktan sonra bıçakla parçalara ayırdım ve çöp poşetine koyarak taksiyle bir inşaata taşıdım.”
Dağlı’nın verdiği adreste inceleme yapan ekipler, bir inşaat alanındaki boşlukta ceset parçalarını buldu. Parçalar toplanarak Adli Tıp Kurumu’na gönderildi.
CİNAYETTEN APİS YATMIŞ
Yapılan incelemelerin devamında öldürülen kadının cep telefonu, katil zanlısının işyerindeki kulübesinde bulundu. Hem öldürülen genç kadının hem de şüphelinin cep telefonları incelenmek üzere Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’ne gönderildi. Fethi Dağlı’nın 2007’de İstanbul Esenyurt’ta bir cinayet işleyip cezaevine girdiği, 2021’de tahliye olduğu ortaya çıktı. Emniyetteki işlemleri tamamlanan Fethi Dağlı, sevk edildiği mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.
ÖLÜME GÖTÜREN SAHTE İŞ İLANI
Kazanın etkisiyle motosikletin üstünde, kasksız olarak bulunan iki kişi yere düştü. Olayda ehliyetsiz olduğu öne sürülen motosiklet sürücüsü Yavuz Selim Öztürk ve arkasında bulunan Batın Barlas Çeki (16) yaralandı. Olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Yaralılar hastaneye kaldırıldı. Kafasını beton dubaya çarpan Batın Barlas Çeki, hayatını kaybetti. Kazanın ardından gözaltına alınan Kınık, emniyetteki işlemlerinin ardından çıkarıldığı mahkemece adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Batın Barlas Çeki’in ailesi ve arkadaşları, sürücünün adli kontrol şartıyla serbest kalmasına tepki gösterdi.
AİLE TEPKİLİ
Teyze Didar Şahin “Hastanede kaza yapan insanları bekledik, kimseden dönüş olmadı. Ancak cenazenin 3. gününde başsağlığı dilemeye gelip, bir şeye ihtiyacınız var mı diye sordular. Şu çok acı; aynı gün serbest bırakılıyorsunuz. Adalet herkes için olmalı” dedi. Hukuki olarak şikâyette bulanacaklarını söyleyen Şahin davanın peşini bırakmayacaklarını söyledi.
İstanbul’da sosyal medya fenomenlerine yönelik Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma kapsamında, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince yapılan operasyonda Neslim (Neslihan) ve İnanç Güngen’in de arasında bulunduğu 61 kişi yakalanarak gözaltına alınmıştı.
Uzun süre teknik ve fiziki takibe alınan şüphelilerin tape kayıtlarına göre, eşiyle boşanma aşamasında olan Neslim Güngen’in para kasasının firari iki kişiden biri olan ve işinsanı olarak bilinen Gökhan Göz olduğu tespit edildi. Ayrıca, Göz’ün ‘Şahinler’ isimli suç örgütüyle yakın olduğu ve birçok fotoğrafta birlikte poz verdiği belirlendi.
DAHA ÖNCE DE POLİSE MUKAVEMET ETMİŞ
Modacı Gülşah Saraçoğlu’yla ayrıldıktan sonra Berdan Mardini’nin boşanma aşamasında olduğu Fatoş Yelliler ile aşk yaşayan işinsanı Gökhan Göz, 6 Şubat 2022’de 02.00 sıralarında İstanbul Şile’de bir kişiye silah teşhirinde bulunduğu iddiasıyla polis ekipleri tarafından olay yerinden çıkarıldı. Restoran çıkışı polise mukavemet gösteren Göz’e “silah teşhiri”, “kişisel verilerin kaydedilmesi ve hukuka aykırı olarak ele geçirilmesi”, “görevli memura mukavemet” suçlarından işlem yapıldı.
Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma kapsamında İstanbul merkezli yapılan operasyonlarda, güzellik merkezi zinciri olan sosyal medya fenomeni Neslim ve İnanç Güngen’in de arasında olduğu 61 kişi gözaltına alınmıştı.
RANDEVU İSTEMİŞ
Güngen çiftinin uzun süredir teknik ve fiziki takipte olduğu, yapılan takip neticesinde MASAK tarafından görevlendirilen vergi müfettişinin, markanın sahibinin İnanç Güngen olmasına rağmen Neslim Güngen ile kendi isteğiyle telefonla konuşarak görüşme talebinde bulunduğu ortaya çıktı. Harekete geçen polis ekipleri, görüşme talebinden sonra vergi müfettişini Balıkesir’de tatilde olduğu esnada kaldığı otelde yakalayarak gözaltına aldı.
‘GENÇLİK İPİ’ VURGUNU
Güngen çiftinin, marketlerde satılan ve bir özelliği olmayan yumak iplerle nemlendirici kremlere marka etiketi basarak ‘kolajen ip tedavisi’, ‘gençleştirme ip tedavisi’ adı altında pazarladığı belirlendi. Kendi üretimi olan ve sahte CE belge düzenledikleri medikal cihazlarının alımını da isim hakkı sattıkları şubelerine zorunlu kıldıkları tespit edildi.
45 OTOMOBİLE EL KONULDU
Operasyonda aralarında lüks marka spor otomobillerin de bulunduğu toplam 45 otomobil ve yaklaşık 950 medikal makineye el konuldu. Neslim Güngen ile özdeşleşmiş olan ‘NES’ plakalı cip, kozmetik ürünler, sahte uygunluk belgeleri düzenlendiği tespit edilen epilasyon, popo kaldırma, bölgesel zayıflama, selülit cihazı, buhar makinası, sıkılaştırma cihazı, cilt bakım makinası, yağ parçalama ve medikal cihazlar İstanbul Emniyet Müdürlüğü Vatan Yerleşkesi’nde sergilendi.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, “Bayğaralar” olarak bilinen suç örgütüne yönelik operasyon gerçekleştirdi. Operasyonda, “uyuşturucu madde ticareti”, “kasten öldürme” ve “kasten yaralama” gibi suçlarla ilişkilendirilen örgüte ait olduğu belirlenen 9 ikamet adresi ve 2 işyerine baskın yapıldı.
Yapılan aramalarda 3 kilo 614 gram eroin, 1 kilo 32 gram kokain, 8 hassas terazi, 2 ruhsatsız tabanca, 1 otomatik tabanca, 6 fişek, 4 balistik yelek, çok sayıda şeffaf kilitli poşet ve uyuşturucu madde imalatında kullanılan çeşitli materyaller ele geçirildi. Gözaltına alınan 9 şüpheliden 7’si tutuklandı. 2 şüpheli ise adli kontrol ile serbest bırakıldı.
Birebir kopya olarak üretilen sahte parfümler, ciltte alerjiye sebep olurken cilt kanseri gibi ölüm-cül hastalıklara da yol açabiliyor.
DEĞERİ 20 MİLYON TL
Lüks markaların binlerce sahte parfümünün saklandığı ve satışının yapıldığı depoya, 5 Temmuz’da İstanbul Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube Müdürlüğü tarafından baskın düzenlendi. Operasyonda 1 şüpheli yakalanırken, piyasa değeri 20 milyon TL’yi bulan sahte parfüm ve parfüm imalat malzemesi ele geçirildi.
Depoya yapılan baskında 31 bin 760 sahte parfüm, 309 bin 815 boş kutu ve kapak olmak üzere toplamda 341 bin 575 sahte ürün ve sahte parfüm üretim malzemesine el koyuldu. Ele geçirilen ürünler, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Vatan Yerleşkesi’nde sergilenirken, operasyonda yakalanan şüphelinin emniyetteki işlemleri devam ediyor.
İddiaya göre elinde bıçak olan bir kişi, iş insanlarına küfürler ve tehditler savurdu. O anlar restoranda bulunan diğer insanlar tarafından cep telefonu ile kaydedilerek sosyal medyada paylaşıldı. Görüntülerin hızla yayılması üzerine İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü’nce inceleme başlatıldı.
Hızla olay yerine gelen İstanbul Emniyet Müdürlüğü ekipleri, yaptıkları incelemeler sonucunda, yabancı uyruklu iş insanlarını tehdit eden kişinin 43 yaşındaki M.İ. olduğunu tespit etti. Evinde yakalanarak gözaltına alınan, M.İ.’nin alkol etkisinde olduğu öğrenildi.
Emniyetteki işlemlerinin ardından dün Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’na götürülen M.İ. sevk edildiği nöbetçi hakimlik tarafından “silahlı tehdit” suçundan tutuklandı.
Savrulan beton mikseri park halindeki gelin arabasının üzerine devrildi, ardından sürüklenip konvoydaki bir araca daha çarptı. Gelin arabasının önünde ailesinin aracına binmek için bekleyen 8 yaşındaki Emin Berk Nalcı, beton mikserinin altında kaldı. Emin Berk, kaza yerinde feci şekilde can verdi. Sağlık ekibinden acı haberi alan çocuğun annesi binir krizi geçirdi, “Ben çocuğumu istiyorum” diye feryat etti.
Emin Berk Nalcı
GÖZALTINA ALINDI
Beton mikseriyle süratli bir şekilde ilerleyip feci kazaya neden olan ve kazada kendisi de yaralana şoför Hüseyin Toyga polis eşliğinde tedavisinin yapılması için hastaneye götürüldü. Toyga tedavisinin ardından gözaltına alındı.
Olay anı güvenlik kameralarına da yansıdı. Görüntülerde hızla ilerleyen beton mikseri, virajı alamayarak devriliyor. Çevredekiler kazanın ardından olay yerine koşuyor.
Yabancı ülke vatandaşlarına ait bin 476 banka kartı, 71 POS cihazı ele geçirilmişti. 8 şüpheliden 2’si tutuklanmıştı.
SORUŞTURMA DERİNLEŞTİRİLDİ
Polis ekipleri, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun hazırladığı rapor neticesinde soruşturmayı derinleştirerek, Türkiye’de faaliyet gösteren şirketlere ait POS cihazları üzerinden kuyumculuk faaliyeti izlenimi verilerek komisyon karşılığında yaklaşık 15 milyar TL çekim yapıldığını tespit etti. 26 Haziran’da yapılan operasyonla, ‘izinsiz ödeme hizmeti faaliyeti’, ‘5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’na muhalefet’ ve ‘suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama’ suçlarına ilişkin 12 şüpheli gözaltına alındı. 15 ülkeye ait banka kartı, toplamda 148 bin 700 TL ve 465 dolar nakit para ve dijital materyal ele geçirildi.
İstanbul Kemerburgaz’da 1 Mart 2024’de meydana gelen kazada, Oğuz Murat Aci’nin ölümüne neden olan 17 yaşındaki Timur Cihantimur ve annesi Eylem Tok, kazadan saatler sonra yurtdışına kaçtı. Anne ve oğlu 106 günün sonra ABD’de yakalanarak tutuklandı. Anne-oğlu 18 Haziran’da farklı saatlerde mahkemedeydi. Eksik belgeler nedeniyle Eylem Tok hakkındaki dava 27 Haziran’a, oğlu Timur Cihantimur hakkındaki dava ise bugüne ertelendi. Yargı sürecini sorduğumuz Aci Ailesi’nin avukatı Hacı Orhan, şunları söyledi:
BİZİM İÇİN CEZA ALMALARI ÖNEMLİ
“Buradan da olan gelişmeleri anlık olarak takip ediyoruz. Bizim için, orada ceza almışlar ya da ülkemizde ceza almışlar önemli değil. Önemli olan bir ceza almış olmaları. Mahkemedeki hal ve hareketleri bile ne kadar psikolojilerinin bozulduğunu gösteriyor.”
ARKADAŞLARI DURUŞMADA
Baba Özer Acı ve anne Pervin Aci, 18 Haziran’da ABD’de yapılan yargılamaya ilişkin tüm gelişmeleri orada bulunan arkadaşları Mehmet-Gülcan Çiçek ve Boston’daki Türkler Topluluğu yöneticisi Esat Gök’le anbean telefonla görüşerek takip etti. Duruşmaya ilişkin Hürriyet’e konuşan Baba Özer Aci şunları söyledi:
Üzerinde büyük “SMA” yazan bir araç 22.14’te Avrupa yakasından Anadolu yakasına geçişte köprünün ortasına gelerek yan şekilde durdu. İstanbul Emniyeti alarma geçti. Köprüdeki trafik çift yönlü durduruldu. Trafikte kilometrelerce araç kuyruğu oluştu. Özel Harekât polisleri operasyon için hazırlandı. Şüpheli, yakınına gelen polislere ‘Bomba var’ diye bağırdı. Aracın içinde bomba düzeneği görünüyordu. Araçtaki bombanın uzaktan kumandayla patlatılma riskine karşın internet akımı ve sinyaller kesildi. Müzakereci polisler şüphelinin bomba taşımadığına emin olunca teslim olması için ikna çalışmalarına başladı. Yaklaşık 1.5 saatin ardından ikna olan şüpheli R.C.Ç. (25) teslim oldu.
‘PİŞMAN DEĞİLİM’ DEDİ
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, aracı kullanan R.C.Ç.’nin 1.5 yıldır bipolar tedavisi gördüğünün tespit edildiğini söyledi. R.C.Ç., polis merkezinde verdiği ifadede SMA hastalarına dikkat çekmek için eylem yaptığını ve pişman olmadığını söyledi. R.C.Ç., “trafik güvenliğini tehlikeye sokmak” ve “halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit” suçlarından tutuklanarak cezaevine gönderildi.
İSTANBUL Sarıyer Kireçburnu’ndaki Memduh Paşa Yalısı, 9 Haziran gecesi filmlere taş çıkartacak şekilde soyuldu. Reza Zarrab’ın eniştesi olan Omid Mohagilegh Eromi’nin yöneticisi olduğu NAB Holding’e ait yalı, holdingin ofisi olarak kullanılıyordu. Holdingin 5 kasası da bu yalıdaydı. Yalı bu nedenle soyguncuların hedefine girdi. Yalının bekçiliğini yapmak için 1.5 yıl önce işe giren Ahmet Yıldırım, diğer şüphelilerle birlikte aylar süren bir plan hazırladı. Ahmet Yıldırım bu süreçte hem yöneticilerin güvenini kazandı hem keşif yaparak kasaların özelliklerine hâkim oldu. Aradan geçen ayların ardından şüpheliler hırsızlık planını devreye soktu. Bulgaristan’dan 2 Haziran’da soygunda kullanılacak yabancı plakalı gri bir kamyonet getirildi.
ADIM ADIM PLANLAMIŞLAR
Sonra Ahmet Yıldırım’ın gece vardiyasında çalıştığı bir gün beklendi. 9 Haziran saat 03.30’da soygun için düğmeye basıldı. Yıldırım’ın alarmları kapatması sonrası yalının kapısına yüzleri maskeli 4 kişi ülkeye soktukları kamyonetle geldi. Önceden belirlenen 5 kasanın kapısı manyetik matkapla kırıldı. Kasanın içinde toplam değeri yaklaşık 130 milyon TL olan döviz ve ziynet eşyası siyah poşetlere kondu. Poşetleri geldikleri kamyona dolduran hırsızlar hızla olay yerinden kaçtı. Şüpheliler 9 Haziran gecesi yakalanmamak için 4 farklı sahte plaka kullandı. Alarmları kapalı olan ofisin soyulduğu sabah saatlerinde yalıya gelen yönetici Ümit E.’nin ihbarı üzerine ortaya çıktı.
Hızla harekete geçen Asayiş Şube Müdürlüğü Hırsızlık ve Yankesicilik Büro Amirliği ekipleri geniş çaplı inceleme başlattı. Ekipler, 24 saat içinde 400 saatlik kamera görüntüsünü izledi. Polis ekipleri, soygunda kullanılan gri renkli kamyonu Pendik’te terk halinde buldu. B.Ç., Y.B., Aytekin A. ve M.Ş. olarak belirlenen dört şüphelinin kimlikleri tespit edildi. Polis ekipleri hızla harekete geçerek şüphelilerin bulundukları adreslere operasyon düzenledi.
FİLM KAPORTACIDA BİTTİ
Kaportacı dükkânı olan Aytekin A.’nın işyerine düzenlenen operasyonda şüpheli M.Ş. de kıskıvrak yakalandı. Kaportacıda yapılan aramalarda 692 bin 200 dolar, 200 bin Euro, 20 bin TL, 900 gram ziynet eşyası, kasa açmakta kullanılan manyetik matkap, az miktarda uyuşturucu madde, soğuk cüzdan, 3 cep telefonu, 2 sahte plaka ele geçirildi. B.Ç., Fatih’te evinde yakalandı. Yapılan aramada 4 bin 400 dolar, 9 bin TL ve bir altın yüzük ele geçirildi. Bahçelievler’de evinde yakalanan Y.B.’nin evinde ise bir şey bulunamadı. Olay sonrası 5 esas şüpheliye yardım eden B.K., A.C.K., S.Ç. ve G.M. Edirne’de yakalandı. Tespit edilen 12 şüpheliden 10’u yakalanırken, 6 suç kaydı bulunan bekçi Ahmet Yıldırım ve Serdar Canpolat ise halen aranıyor. Adliyeye çıkarılan 8 şüpheliden 7’si hakkında tutuklanma, 1 şüpheli ise adli kontrol talebiyle hakimliğe sevk edildi.
KAMERA GÖRÜNTÜLERİ ORTAYA ÇIKTI
Atlasjet’in İstanbul-Isparta seferini yapan yolcu uçağı, 30 Kasım 2007 tarihinde, Süleyman Demirel Havalimanı’na inişe geçtiği sırada Türbetepe’de düştü. Kazada 7’si mürettebat olmak üzere 57 kişi yaşamını yitirdi. Kazanın ardından World Focus Hava Yolları’nda görev yapan bazı üst düzey ve teknik personelden oluşan 10 kişi hakkında kamu davası açıldı. Sanıklar ilk kez 28 Temmuz 2009’da Isparta Ağır Ceza Mahkemesi’nde hâkim karşısına çıktı. Yargılamalar sırasında sanık sayısı 20’ye yükseldi. Uçağın kiralandığı Dünyaya Bakış Hava Taşımacılığı AŞ ortağı Yavuz Çizmeci hakkında yargılamanın sonunda, ‘taksirle ölüme neden olmak’ suçundan 11 yıl 8 ay hapis cezası verildi. Çizmeci, kaza tarihinden itibaren firariydi. 17 yıldır firari olan Çizmeci, Gaziantep’e uçmak üzere gittiği İstanbul Havalimanı’nda şüpheli hareketleriyle polisin dikkatini çekti. Çizmeci’nin verdiği kimlikte resim değişikliği yapılmış sahte eski tip kimlik olduğu belirlendi. Yakalanan Çizmeci, tutuklandı.
57 KİŞİ ÖLMÜŞTÜKAZANIN NEDENİ NEYDİ
Kazanın ardından uçağın kara kutusu, incelenmek üzeri Almanya’ya gönderildi. Türkiye’ye gönderilen detaylı raporda uçağın iniş takımlarının açık olduğu ve hatanın pilotaj sebebiyle olduğu belirtildi. Feridun Seren başkanlığında konularında uzman kaptan pilot, uçak mühendisi gibi üyelerden oluşan 6 kişilik ekip tarafından Kasım 2008’de Keçiborlu savcısına iletilen 361 sayfalık raporda, pilotların yorgun ve deneyimsiz olmalarının yanı sıra uçağın önemli parçalarından olan ‘Yer Yaklaşım İkaz Sistemi’nin (EGPWS) arızalı olduğu yer aldı.
6 NÜKLEER FİZİKÇİ HAYATINI KAYBETMİŞTİ
Van Gölü kenarında, merkeze 40 kilometre uzaklıktaki Yeşilsu köyünde yaşayan 7 çocuk babası Kazım Ateş (58), geçimini balıkçılık yaparak sağlıyordu. 11 Eylül 1992’de teknesi ile göle açılan Ateş’e ulaşan balıkçılar, 4 yaşındaki kızı Bahar Ateş’in kaybolduğu haberini verdi. Kızının kaybolduğunu öğrenir öğrenmez köyüne dönen Ateş, jandarmaya gidip kayıp başvurusunda bulundu. Jandarma ve köylülerle birlikte günlerce Bahar’ı aradı ancak kızından bir ize rastlamadı.
Küçük Bahar’ın kayboluşunun üzerinden 32 yıl geçti. Kazım Ateş, kızını aramayı hiç bırakmadı. Şimdi arayışına sosyal medya üzerinden devam ediyor. Kızından geriye kalan tek kare fotoğraf ve kimlik ile kayıp paylaşımı yaparak kızına ulaşmaya çalışıyor.
Artık Antalya’da yaşayan ve bir markette çalışan Kazım Ateş kızını kaybettiği 1992’den bu yana yaşadıklarını Hürriyet’e anlattı: “Kızım Bahar çok güzeldi. Baktığınız zaman yüzünün parladığını görürdünüz. Kızım doğduğunda anneme ‘Bu kız köyde yaşamaz’ demiştim, 1 yıl sonra kayboldu. İçime doğdu sanki. Kızımın kaybolmasından sonra uzun süre sokakta, parkta çocuklar gördüğüm zaman ‘Kızım acaba onlardan biri mi’ diyordum. Eskiden telefon yoktu, işimiz çok zordu. Yaz aylarında da köyümüz şehir dışından gelenlerle dolup taşardı. Bahar, o gün bir arkadaşıyla beraber ekmek yemiş, oyun oynamış. En son o görmüş. Çok aradık Bahar’ı en son ulaştığımız bilgiyse bir arabayla götürüldüğü yönünde.
‘KIZIMIN YAŞADIĞINI HİSSEDİYORUM’
Hissediyorum kızım yaşıyor, bir yerlerde, biliyorum. Birçok kez yetkililere gittim, başvurduğum emniyet müdürlüğü depremde yıkıldı. Valiliğe gittiğimde belgelerimin olduğu yeri su basmış oradan da bir şey yok anlayacağınız. Kızımdan geriye bir kare fotoğraf, bir de kimliği kaldı. Arayışım devam ediyor, inşallah bu şekilde kızımdan bir haber alır, kendisine ulaşabilirim.”
ABD’nin New York kentinde bulunan Amerikan Ulusal Doğa Tarihi Müzesi’nde küratör olan ve birkaç hafta önce Türkiye’ye gelen Prof. Dr. Lorenzo Prendini, 12 Mayıs’ta ABD’ye dönmek için İstanbul Havalimanı’na geldi. Şüpheli hareketleri kameralardan takip edilen Prendini, 4 havalimanı polisi tarafından durduruldu ve valizini açması istendi. Valizin içinde gizlenmiş haldeki özel bölümlerden 88 akrep zehri dolu şişe, 58 klipsli poşet içerisinde ülkemizde bulunan yaklaşık 1500 zehirli endemik akrep ve tarantula türü çıktı.
VALİZİNDEN 1500 AKREP ÇIKTI
GÖZALTINA ALINDI
Polis ekipleri, zehirli hayvanlara el koyarken, ünlü müzenin müdürü de gözaltına aldı. Valizden çıkan türlerde yapılan detaylı incelemede yurtdışına çıkarılması yasak olan ülkemizdeki endemik zehirli hayvan türlerinden akrep ve tarantulaların olduğu ortaya çıktı. Kaçakçıların bu türlerin zehirlerini sağarak biriktirip ilaç yaptığı ve ilaçları yüksek fiyatlardan sattığı öğrenildi. Prendini’nin Türkiye’nin çeşitli illerinde bulunarak endemik türdeki hayvanları yakaladığı değerlendirildi.
LİTRESİ 10 MİLYON DOLAR
Amerika ve Avrupa’da akreplerden sağılma yoluyla elde edilen zehirler yüksek fiyatlardan alıcı buluyor. Bir gramın 5 bin doları bulduğu zehrin bir litrelik ilacının ise piyasa değerinin 10 milyon dolar olduğu biliniyor.
Dünyadaki felaket bölgelerinde ücretsiz olarak yemek dağıtan World Central Kitchen üyeleri, Polonya sınırında Ukrayna’dan gelen mültecilere yemek dağıtırken, 6 Şubat’taki deprem felaketini haber alınca Türkiye’ye yardıma koşmuştu. Elbistan’da kurdukları mutfakta binlerce kişiye sıcak yemek dağıtan ekip, Türkiye’den sonra gittikleri Gazze’de İsrail füzelerinin hedefi oldu ve 7 üyesini kaybetti.
Ölenlerden Damian Sobol, günlerce neredeyse uyumadan pişirdiği yemeklerle Elbistanlıların manevi kardeşi olmuştu.
Jose Andres
ÜNLÜ ŞEFİN GİRİŞİMİ
İspanyol kökenli Amerikalı şef ve restoran işletmecisi José Andrés 2010 yılındaki Haiti depreminin ardından bölgeye giderek yemek pişirmeye başlamış ve bu iyilik hareketine dünyanın dört bir yanından gelen gönüllüler de katılmıştı. Deprem sonrası 20 Şubat’ta Elbistan’a gittiğimde ekipten ilk tanıştığım Polonyalı Kamila Butowicz oldu. Elbistan’da günde 3 öğün sıcak yemek çıkartıyorlar ve menülerini bölge mutfağına uygun olarak hazırlıyorlardı. Halkın ne yemek sevdiğini sordukları polisler “Musakka” yanıtı vermişti. Aşçılar o güne kadar hiç pişirmedikleri musakkayı, gönüllü olarak aralarına katılan Şahin Amca’ya sormuşlardı. O günün menüsünde musakka vardı.
İstanbul Başakşehir’de ‘Eros’ adlı kediyi tekmeleyerek öldüren İbrahim Keloğlan dün Küçükçekmece 16. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yeniden hâkim karşısına çıktı. Ancak duruşmadan önce yüzlerce hayvansever tepki için adliyeye akın etti. Sosyal medyadan yüzlerce paylaşım yapıldı. Duruşma, mahkeme salonunun küçük olması nedeniyle daha büyük bir salonda yapıldı fakat yine de avukatlar da dahil onlarca kişi içeri giremedi.
HAYVANSEVERLER AKIN ETTİ
Adliye koridorunda bekleyenler “Katil İbrahim” sloganları attı. Adliye güvenliğinin yanı sıra Çevik Kuvvet polisleri de güvenlik önlemi aldı. Duruşma salonunun koridoru izleyicilere kapatıldı. Saat 11.30’da başlayan duruşma gergin geçti. İbrahim Keloğlan savunmasını yaptığı sırada sık sık sustu. Bunun üzerine hâkim, Keloğlan’a “Ezbere savunma yapma, içinden ne geliyorsa söyle” uyarısında bulundu.
BARINAKLI SAVUNMA
Son sözü sorulduğunda da İbrahim Keloğlan, “Beni tamamen yalnız bıraktılar. Söylemek istediğim çok şey var. İddialar tamamen yalan ve iftira. Hâlâ baktığım bir kedim var. Dağlık ve köylük alanlarda besleme yaptığıma dair videolar var. Ben devletime güveniyorum. Geldim, beyanlarımı kendim verdim. Bugüne kadar kaçmadım, bunca şeye rağmen geldim” diye konuştu. İbrahim Keloğlan’ın kediyi öldürdüğü sitenin avukatı Merve Poyraz Özcan ise “Benim de kedim var diye savunma yapıyor. Cinsel istismarcıların da çocukları vardır. Kadın katillerinin eşleri, anneleri, kız kardeşleri var. Sanık yargılamanın en başından bugüne suçtan kurtulmaya yönelik beyanlarda bulunmuştur. Kamuoyu dosyayı takip etmektedir” tepkisini gösterdi.
2 YIL 6 AY HAPİS CEZASI
İstanbul İl Jandarma Komutanlığı ekipleri bazı çalıntı çeklerin piyasada kullanılarak dolandırıcılık yapıldığını belirledi. Çekleri kullandığı iddia edilen kişi A.C.’ydi. A.C. 6 ilde 19 ayrı dolandırıcılık suçundan 10 yıldır aranıyordu ve bugüne kadar bulunamamıştı. Jandarma ekipleri A.C.’nin Beyoğlu’nda yaşadığını belirledi.
KİLO VERİP ESTETİK YAPTIRDI
Eve gittiklerinde karşılarına çıkan kişi A.C.’nin kardeşi olduğunu söylüyordu. Ancak yapılan araştırmada kardeşinin kimliğini gösteren kişinin A.C. olduğu ortaya çıktı. A.C. kardeşinin kimlikteki fotoğrafına benzeyebilmek için kilo vermiş ve estetik operasyon yaptırmıştı. Kaçışının arkasındaki gizem de buydu. Evinde yapılan aramada çeşitli şirketlere ait çek koçanları, çok sayıda kaşe ve mühür ele geçirilen A.C., jandarmadaki sorgusunun ardından sevk edildiği adliyede tutuklanarak cezaevine gönderildi.
İSTANBUL Başakşehir’de İbrahim Keloğlan’ın da yaşadığı apartmanın sakinleri kendilerine sığınan iki yavru kediye Eros ve Ares isimlerini vermişti. İki kedi de apartmandakilerin adeta maskotuydu. İbrahim Keloğlan 1 Ocak 2024 günü Eros’u asansörde görünce tekmelemeye başladı. İşkence 6 dakika boyunca sürdü ve Eros orada öldü. Apartman sakinleri Eros’u kanlar içerisinde bulunca büyük bir şok yaşadı. Güvenlik kamerası kayıtlarını incelediklerinde, komşularının uyguladığı işkenceyi görerek şikâyetçi oldular. İbrahim Keloğlan bir AVM’de yakalanarak ters kelepçeyle gözaltına alındı ve tutuklandı. Hakkında dava açıldı.
Keloğlan savunmasında, kendisinin de kedi beslediğini ancak o gün çok moralinin bozuk olduğunu, olayı neden gerçekleştirdiğini bilmediğini ve pişman olduğunu söyledi. Küçükçekmece 16. Asliye Ceza Mahkemesi, Keloğlan’a 1 yıl 6 ay ceza verdi ancak iyi hal indirimi uygulayarak cezayı 1 yıl 3 aya düşürdü. Hükmün açıklanması da geri bırakıldı. Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı karara hemen itiraz etti.
TEPKİLER ÇIĞ GİBİ BÜYÜDÜ
İbrahim Keloğlan’a iyi hal indirimli ceza verilmesine tepkiler çığ gibi büyüdü. Sosyal medyadan 250 binden fazla paylaşım yapıldı. Komşuları da İbrahim Keloğlan’ın oturduğu apartmanın önüne giderek, “Sitemizde kedi katili istemiyoruz” diye bağırıp tencere tava çaldı. Keloğlan’a verilen ceza ve iyi hal indirimini kabul etmeyen birçok hayvansever imza kampanyası başlattı. Change.org sitesinde, “Bu kararı yok hükmünde sayıyor ve bu yanlıştan dönülmesini talep ediyoruz” notuyla başlatılan kampanyaya ilk günden 100 bin imza atıldı.
‘CEZASINI BEN VERECEĞİM’
İbrahim Keloğlan’ın babası Muhsin Keloğlan sosyal medyadan videolu bir mesaj paylaşarak, “Oğlum maalesef böyle bir şey yapmış. Yanlış yapmış tasvip etmiyoruz. Nasıl yapmış o da bilmiyor, hiç öyle bir çocuk değil ama yapmış artık. O gelse onun cezasını ben de vereceğim ama en son onu cezaevinde gördüm” diye konuştu.
‘ÜST SINIRDAN CEZA ALMALI’
- İBRAHİM Keloğlan’dan şikâyetçi olan avukat Merve Poyraz Özcan da, “Sanığın Eros’u öldürme kastı göz önünde bulundurulduğunda üst sınırdan cezalandırılması gerekmektedir. Tüm hayvanseverleri yeniden yapılacak olan yargılamada duruşma salonunda görmek istiyoruz. Kamuoyu katılımı önem arz etmektedir” dedi.
İlk sürümü 2005 yılında PlayStation 2 için piyasaya sürülen God Of War bugüne kadar yaklaşık 51 milyon adet sattı. Ülkemizde de çok sayıda hayran kitlesi bulunan God Of War’ın karakterlerinden oluşan oyuncakları, posterleri, giysileri tüm dünyada satılıyor. Son olarak, oyundaki Tyr karakterinin ağzından yazılmış bir yemek kitabı tüm dünyada satışa sunuldu. ‘God of War: Dokuz Diyarın Resmi Yemek Kitabı’ adını taşıyan tarif kitabı, “Midgard, Alfheim, Jötunheim ve ötesindeki İskandinav diyarlarından ağız sulandıran yemekler hazırlayın” notuyla tanıtıldı. Türk oyuncuların yüzünü güldüren detay ise, kitapta geleneksel yemeklerimizden mercimek köftesinin de yer alması oldu.
ELF DİYARININ ÖZEL YEMEĞİ
Kitapta mercimek köftesi şöyle tanıtılıyor: “Bu harika mercimek topu, diyarların herhangi bir yerinde bulduğum en iyi meze tariflerinden biridir. Bu, kovanın ortak salonlarında ziyaretçileri eğlendirirken servis edilen bir Kara Elf özel yemeğidir. Karanlık olanların nadiren yaptığı bir şeydir bu, doğru. Ama ben mercimek köftesinin aynı zamanda Alfheim’ın yeraltı mekânlarındaki tüm tören yemeklerinde düzenli olarak sunulan bir meze olduğuna inanıyorum.”
2013’TE ABD’YE GİTTİ
Erzincan İliç’teki altın madenine verilen ÇED raporu ile ilgili eleştirilere de cevap veren Kurum, şunları söyledi:
3 AY MÜHÜR VURULDU
“Şunların altını çizerek söylemek istiyorum. Bakanlığım döneminde, söz konusu bu işletmeye verilen ÇED raporunu dile getiriyorlar. Çevre Bakanlığı sadece çevresel etkileri denetler. İşletme; çevreye, doğaya zarar veriyor mu, vermiyor mu buna bakar. Bakanlığımız döneminde, bu işletmenin çevresel etki denetimleri sıkı bir şekilde yapıldı. Bu işletmenin çevre mevzuatına uygun iş yapıp yapmadığı tam 135 kez denetlendi.
İşletmenin faaliyetinde çevre mevzuatı kapsamında görülen eksiklikler nedeniyle 3 ay kapısına mühür vuruldu. Bununla da kalınmayıp işletmenin çevreyi kirletmesi nedeniyle Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunuldu. Bize iftira atanlar şunu da bilir ki Çevre Bakanlığı işletmenin kapasite artışı kararını vermez, veremez, çünkü böyle bir yetkisi yoktur. Sadece ve sadece kapasite artışının çevreye etkisini ölçer, onaylar ya da onaylamaz. ÇED kararı, 21 kurum ve kuruluştan oluşan komisyon üyeleri tarafından onaylıdır.”
Aziz Yeniay, seçim çalışmaları kapsamında önceki gün Kanarya Mahallesi Sarıasma Sokak’taki Mardinliler Derneği’ni ziyaret ediyordu. Yeniay ve beraberindekilerin dernekte olduğu saat 16.30 sıralarında plakasız, beyaz renkli cipten uzun namlulu silah ve tabancalarla ateş açıldı. İçinde 4 kişinin olduğu cipte bulunanlar açtıkları ateşin ardından hızla olay yerinden uzaklaştı. Açılan ateşte sokakta yürüyen 32 yaşındaki Ebru Güneş Dumlu başına aldığı kurşunla ağır yaralandı. Saldırının ardından büyük panik yaşanırken, Dumlu Atakent Acıbadem Hastanesi’ne götürüldü. Polis, olay yerinde 14’ü uzun namlulu 17 mermi kovanı buldu.
55 METREDEN VURULMUŞ
Saldırganların derneğe 40 metre uzaklıktayken ateş açtığı, Dumlu’nun da derneğe 15 metre uzaklıktayken 55 metreden vurulduğu belirlendi. Kurşunların 5 araç ve bir eve isabet ettiği saptandı. Polis, bölgedeki kamera görüntülerini toplayarak incelemeye aldı. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, dün sosyal medyadan yaptığı açıklamada soruşturmanın Küçükçekçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütüldüğünü, olayla ilgisi olduğu düşünülen şüphelilerin gözaltına alındığını belirterek “Soruşturma çok yönlü ve titizlikle sürdürülmektedir” dedi.
YERLİKAYA: 57 ADRESE BASKIN YAPILDI
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, dün saat 17.30’da İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde yaptığı açıklamada Küçükçekmece’dekisaldırıya ilişkin şu bilgileri verdi:
“Bildiğiniz üzere dün (önceki gün) Küçükçekmece’de silahlı bir saldırı meydana gelmiş, saldırıda bir vatandaşımız ağır yaralanmıştı. Saldırıdan hemen sonra emniyet birimlerimiz geniş çaplı tahkikat başlattı ve operasyonlar düzenlemeye başladı. Bu ana kadar 57 ayrı adrese düzenlenen operasyonlarda şu ana kadar 17 şahıs gözaltına alındı. Bunlarla beraber 3 ruhsatsız silah da ele geçirildi. Ve operasyonlarımıza devam ediyoruz.
KARARLI MÜCADELE
Değerli arkadaşlar diğer seçimlerde olduğu gibi 31 Mart Mahalli İdareler Seçimleri’nin de huzur ve güven içerisinde gerçekleşmesi için biz İçişleri Bakanlığı olarak gerekli tüm tedbirleri hassasiyetle aldık, almaya da devam ediyoruz. Biz şehir eşkıyalarıyla, organize suç örgütleriyle, halkımızın huzurunu kaçırmaya çalışanlarla, milletimizin canına ve malına kasteden suç odaklarıyla mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Halkımızın huzurunu bozanlara asla ama asla müsaade etmeyeceğiz ve milletimizin huzurunu bozanların, huzurunu bozmaya devam edeceğiz.”
İstanbul Küçükçekmece’de Ağaoğlu My Word Sitesi’nde yaşayanlar, bahçedeki kedilerin bakımını üstlenmişti. Kedilerden biri 1 Ocak sabahı B4 Blok girişinde ölü olarak bulundu. Site yöneticisi Ebubekir Fırat, güvenlik kameralarını izlediğinde gördükleri karşısında şoke oldu. Site sakinlerinden İbrahim Keloğlan, tam 6 dakika boyunca kediye şiddet uygulayarak öldürüyordu. Ebubekir Fırat hemen polise giderek şikâyetçi oldu.
AŞIRI STRESLİYMİŞ
Kediyi öldüren İbrahim Keloğlan, Asayiş Şube Müdürlüğü Çevre Doğa ve Hayvanları Koruma Büro Amirliği ekiplerince Sarıyer’deki bir AVM’de yakalanarak gözaltına alındı. Çıkarıldığı mahkemede adli kontrolle serbest bırakılan Keloğlan’a 3 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Küçükçekmece 16. Asliye Ceza Mahkemesi’nde geçen günlerde hâkim karşısına çıkan İbrahim Keloğlan, “Benim de bir kedim var. O gün aşırı stresli ve yorgundum. Kafamda eşimin beklediği hamilelik testi vardı. Eve gittiğimde eşim bana ‘Çocuğumuz olmayacak, gerekirse motivasyon için ikinci bir kedi sahiplenelim’ dedi. Çok üzüldüm. Asansörde kedi gördüm. Ayağımla yere vurup kovmak istedim. Attığı pençe ile beni yaralayınca kendimi tamamen kaybettim. Sonrasında yaptıklarımı kesinlikle nasıl yaptığımı bilmiyorum. Kediye tekme attım, kovaladım. Herkesten çok utanıyorum” diyerek kendisini savundu.
Mahkeme, Keloğlan’a 1 yıl 6 ay hapis cezası verdi. Ceza iyi hal indirimiyle 1 yıl 3 aya düşürüldü ve hükmün açıklanması geri bırakıldı.
Merve Poyraz Özcan
VERİLEN KARARA İTİRAZ EDİLECEK
- İstanbul Barosu Hayvan Hakları Merkezi’nden avukatlarla birlikte davayı takip eden sitenin avukatı Merve Poyraz Özcan, “Sanık, ‘Çocuğumuz olmayacak, bu yüzden üzgündüm’ diyor ama mahkemeye sunulmuş bir doktor raporu yok. Ayrıca kedinin ayağını çizdiğini söylüyor ama kayıtlarda böyle bir durum da yok. Sanığın pantolonu ve giydiği ayakkabıya bakıldığında zarar verebilecek bir açık görünmüyor. Bu karara itiraz edeceğiz çünkü sanığın savunmasında bir pişmanlık emaresi yok. Bu cezayla ıslah olmayacağı görüşündeyiz. Gerekçeli kararın açıklanmasını bekliyoruz” dedi.
Cook Adaları bandıralı 176 metrelik ‘New Siham’ gemisi dün sabah saatlerinde Marmara Denizi’nden İstanbul Boğazı’na girecekti. Gemiye kılavuzluk yapmak üzere Oğuz Kök (61) botla gemiye yanaştırıldı. Kaptan Kök, çarmıhla (merdiven) gemiye çıkarken dengesini kaybederek denize düştü. Suya düşen Oğuz Kök’ü kurtarmak için botta bekleyen kaptan arkadaşı da denize atladı. Oğuz Kök ve kendisini kurtarmak için denize atlayan arkadaşı sudan çıkarılarak hastaneye götürüldü. Oğuz Kök, yapılan tüm müdahaleye rağmen hayatını kaybetti. Diğer kaptanın durumunun iyi olduğu belirtildi. Hipotermi nedeniyle hayatını kaybettiği belirtilen evli ve iki çocuk babası Oğuz Kök’ün ölümü denizcilik dünyasını yasa boğdu. Denizcilik Genel Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada, “Mesai arkadaşımıza Allah’tan rahmet, ailesine ve camiamıza başsağlığı dileriz” denildi.
FACİAYI ÖNLEMİŞTİ
Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü personeli olan İTÜ Denizcilik Güverte Bölümü mezunu kaptan Oğuz Kök, bundan 18 yıl önce İstanbul Boğazı’nda yaşanacak olan bir faciayı kıl payı önlemişti. Kaptan Oğuz Kök, 2006 yılının şubat ayında İstanbul Boğazı Kuzey-Güney geçişi yaparken dümen arızası yaparak arızalan 160 bin ton kerosen yüklü ‘Genmar Star’ gemisini Dolmabahçe Sarayı’na 200 metre kala son anda demir atarak durdurmuştu. Kaptan Kök o an için, “3-5 dakika gecikme olsa hiçbir şey bugünkü gibi olmazdı” demişti. Bu hareketi sayesinde Birleşmiş Milletler Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) tarafından 2006’da ilk kez verilecek olan cesaret ödülüne İMEAK Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu tarafından aday gösterilmişti.
DÜŞTÜĞÜ ANIN GÖRÜNTÜSÜ ORTAYA ÇIKTI
Öte yandan Kök'ün denize düştüğü anlara ait güvenlik kamerası görüntüleri ortaya çıktı. Görüntülerde, kaptan Kök'ün denize düştüğü görülüyor.
<iframe src='//www.hurriyet.com.tr/video/embed/?vid=42401298&resizable=1&autostart=true&playsinline=true&v_utm_source=haber_detay' width='580' height='326' frameborder='0' scrolling='no' allow='autoplay; fullscreen' allowfullscreen></iframe>