Bu durumu, aynı AVM’de hırsızlık yapan E.P.’nin polise ihbar ettiği öğrenildi.
İhbar sonrası Asayiş Şube Müdürlüğü Hırsızlık ve Yankesicilik Büro Amirliği ekipleri harekete geçti. İhbarı yapan E.P., 6 Mayıs’ta yakalanıp savcılık talimatıyla serbest bırakıldı. Soruşturma kapsamında, AVM’de çalıştığı belirlenen eski güvenlik görevlileri S.K., O.G., C.Ş. ve Y.S., 19 aralık’ta Başakşehir ve Küçükçekmece’de yakalandı. Ancak şüpheliler, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
TÜRK mimarlık tarihine önemli izler bırakan mimar ve işinsanı Turgut Toydemir’in trajik bir şekilde ölümü herkesi şoke etti. Toydemir, önceki gün 19.00 sıralarında Beykoz Göztepe Mahallesi Atatürk Caddesi’nde aracıyla seyir halindeyken kendisiyle aynı istikamette olan polis memuru Serdar Çiçek ile trafikte ‘yol verme’ yüzünden tartışma yaşadı.
ART ARDA ATEŞ AÇTI
O sırada mesai saati dışında ve sivil olan polis memuru Çiçek, Toydemir’in aracını durdurmak istedi. Mimarın aracını durdurmaması üzerine öfkelenen polis memuru, tabancasını çıkarıp araca art arda ateş açtı. Kurşunlardan biri Toydemir’e isabet etti.
HASTANEDE VEFAT ETTİ
Ağır yaralanan mimarın aracı, refüje çıkarak durdu. Çevredekilerin ihbarıyla bölgeye polis ve sağlık ekipleri geldi. Ağır yaralanan Toydemir, ilk müdahalenin ardından önce özel bir hastaneye, sonra da Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk edilip ameliyata alındı. Yoğun bakımda tedaviye alınan Toydemir, dün sabah saatlerinde, doktorların tüm çabalarına karşın hayatını kaybetti.
CENAZESİ BUGÜN
Turgut Toydemir’in cenazesi bugün öğle vakti Barbaros Hayrettin Paşa Camisi’nde kılınacak cenaze namazının ardından Ümraniye Hekimbaşı Mezarlığı’na defnedilecek. Hürriyet’in konuştuğu oğlu Mehmet Toydemir, üzgün olduklarını belirterek şu aşamada konuşmak istemediğini söyledi.
İSTANBUL’da, iddiaya göre aralarında doktor, hemşire ve mühendislerin de bulunduğu kadınlar, sözde bir ajans tarafından bir rezidanstaki dairelere yerleştiriliyor ve burada sıradan bir yaşam sürüyor gibi görünüyorlardı. Kadınların fotoğraflarını kullanarak bir internet sitesi oluşturan ajans, her kadına bir kod ismi veriyordu. Bu siteye giriş yapmak isteyenler, daha önce abone olmuş referans kişiler tarafından doğrulanarak kaydolabiliyordu. Müşteriler, site üzerinden katalogdan seçim yaparak kadınlarla buluşuyordu. Özel müşteriler için korsan taksiyle otel ya da rezidanslara götürülen kadınlar, bir gece için bin dolar alıyordu.
15 AYRI ADRESE OPERASYON DÜZENLENDİ
İstanbul Asayiş Şube Müdürlüğü Ahlak Büro Amirliği, eskort siteleri aracılığıyla yabancı kadınların ev ve otellere gönderilerek fuhuş yaptırıldığı ihbarı üzerine harekete geçti. Yaklaşık üç ay süren çalışmalar sonucunda, suça karışan 9 erkek şüpheli tespit edildi. Şüphelilerin yakalanması, mağdur kadınların kurtarılması ve suç delillerine el koyulması amacıyla Gaziosmanpaşa, Sultangazi, Beyoğlu, Şişli, Üsküdar ve Ümraniye ilçelerinde toplam 15 adrese 13 Aralık’ta 07.30’da eşzamanlı operasyon düzenlendi.
Operasyonda fuhuş yaptırdığı belirlenen 9 şüpheli yakalanırken, aralarında doktor, hemşire ve mühendislerin de bulunduğu 6 Rusya, 3 Kırgızistan, 2 Belarus, 1 Tunus ve 1 Kazakistan uyruklu toplam 13 mağdur kadın kurtarıldı. 9 şüpheli ile 13 mağdur kadın, ifadeleri alınmak üzere Ahlak Büro Amirliği’ne götürüldü. Adreslerde yapılan aramalarda 58 bin 300 TL, 1.401 dolar, 890 Euro, 17 cep telefonu, 17 sim kart ve 2 taşınabilir bellek ele geçirildi.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık Suçlarıyla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, yılbaşı öncesi sahte içki üretimi, satışı ve sahte alkol kullanımı sebebiyle ölümleri engellemek amacıyla İstanbul genelinde geniş kapsamlı operasyonlar gerçekleştirdi. Sultangazi, Silivri, Başakşehir, Fatih, Kadıköy ve Zeytinburnu’nda tespit edilen 11 adrese yapılan baskınlarda, sağlıksız ortamlarda üretilmiş ve insan sağlığına zararlı sahte içki ele geçirildi. Şüphelilerin, boş içki şişelerine sahte bandrol ve etiket yapıştırarak piyasaya sürdükleri belirlendi. Baskınlarda 17 bin 287 litre alkollü sıvı, 1715 şişe sahte içki, 4 bin 363 bandrol, 5 bin 400 etiket ve çok sayıda malzeme ele geçirildi.
13 KİŞİ YAKALANDI
Operasyon kapsamında 13 şüpheli gözaltına alındı. Şüphelilerden 10’u adli kontrol şartıyla serbest bırakılırken, 2 kişi tutuklandı. Bir şüpheli hakkındaki adli işlemler sürüyor. Son 1.5 ayda 37 kişinin hayatını kaybetmesine neden olan sahte alkolün üretildiği imalathanelerin sağlıksız koşulları da yapılan operasyonlarla göz önüne serildi. 2024 yılı genelinde yapılan denetim ve operasyonlarda ise toplam 297 bin litre alkollü sıvı, 14 bin 718 dolu sahte içki şişesi ve 928 bin adet alkol yan ürünü ele geçirilirken, 66 farklı olayda 113 kişi hakkında adli işlem başlatıldı. Yetkililer, sahte alkolün başta görme kaybı olmak üzere ölümlere neden olabileceğine dikkat çekerek, denetimlerin artarak devam edeceğini vurguladı.
Avcılara yaptıkları yardımlarla sembolleşen ve avını yakalamak için dikey dalış esnasında 390 kilometreye varan uçuş hızlarıyla dünyanın en hızlı kuşu unvanını koruyan gökdoğanlar (Falco Peregrinus) kaçakçıların hedefi oldu. İstanbul’a gelen yabancı uyruklu iki kişi büyük bir ahşap kafese koydukları 10 gökdoğanı yurtdışına kaçırmak amacıyla İstanbul Havalimanı’na götürdü. İstanbul Kaçakçılık Suçlarıyla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerinin takibinde olduklarından habersiz yollarına devam eden kaçakçılar, X-Ray cihazlarından geçtikten kısa süre sonra durduruldu. Kafesi dikkatlice açan polis ekipleri, ülkemizde endemik tür olarak kabul edilen ve satışı yasak olan 10 gökdoğan kuşunu seyahat esnasında korkmamaları için gözleri bağlanmış halde ele geçirdi.
Şüphelilere yapılan ilk sorguda, “Kuşları yurtdışında satmak için götürüyorduk. Arap bir şeyhle anlaşmıştık 80-100 bin dolar arasında satmayı planlıyorduk” dediği öğrenildi. Şüpheliler hakkında adli işlem başlatılırken 10 yırtıcı kuş koruma altına alınarak Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğü’ne teslim edildi.
Restoran çalışanları durumu polise bildirdi. İstanbul Emniyet Müdürlüğü ekipleri, Özel harekât polislerinin desteğiyle müdahalede bulundu. Polisin ikna çalışmalarının ardından teslim olan S.B.Ş. ifadesinde “Psikolojik rahatsızlıklarım var. Olaydan önce ilaçlarımı almadım, halüsinasyon görüyordum” dedi.
Rehin alınan E.G.F. ise şikayetçi olmadı. Tartışmanın, sevgilisinin hamile kalması yüzünden çıktığı belirlendi. S.B.Ş. “Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma” ve “Tehdit” suçlarından adliyeye sevk edildi.
İstanbul 61 yıllık Baas rejiminin sona ermesinin ardından dün sabah Nişantaşı’nda bulunan Suriye Arap Cumhuriyeti Başkonsolosluğu önünde toplanan bir grup Suriyeli muhalif, Esad rejimi aleyhine sloganlar attı. Suriye Başkonsolosluğu çalışanları da binada asılı olan Esad rejimine ait Suriye bayrağını indirdi. Sabah namazında İstanbul Fatih’teki Fatih Camisi’ne gelen Suriyeli ve Türkler, namazdan sonra Esad rejiminin düşüşünü kutladı. Kutlamalara devam eden kalabalığa farklı ilçelerden gelenler de katıldı.
BEN DE ESAD’IN CEZAEVİNDEYDİM
Kutlamalara katılan Halep doğumlu Abdulkadir İskif, duygularını şu sözlerle dile getirdi: “Halepliyim, inşallah devrimden sonra ülkemize geri döneceğiz. Orada refah içinde yaşayacağız. 60 yıl sonra iktidar değişti. Ben de Esad’ın hapishanelerinde bir süre kaldım. Şu an içimdeki hisleri anlatamam çünkü çok mutluyum. Orada yaşanan zulümleri gördüm. Bugün gerçekten mutluyum.”
55 yaşındaki Halep’li heykeltıraş Mustafa Tihid ise şunları söyledi: “Öncelikle Hafız Esad ve ondan sonra gelen Beşar Esad’ın düşmesi hepimizi çok mutlu etti. Çünkü Suriye’de ‘hürriyet’ ve ‘demokrasi’ kelimelerinin bir anlamı yoktu. Önceden yaşananlar tamamen bir zulümdü. Ne kültürel ne demokratik ne de siyasi bir ifade özgürlüğümüz vardı. Bugün Esad’ın düşmesiyle bu haklarımızı geri aldığımızı düşünüyorum. Fatih’i seçmemizin nedeni, Fatih Sultan Mehmet’in Suriyeliler ve Türkler tarafından ortak bir ata olarak kabul edilmesidir. Burası aynı zamanda Müslümanların ırk ayrımı olmadan bir araya geldiği bir mekân. Bugün burada Türkler, Kürtler ve Araplar birlikte bu mutluluğu paylaşıyor.”
5 Aralık’ta yayımlanan Resmi Gazete’deki Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde görev değişimi gerçekleşti. İstihbarat Daire Başkanlığından Sorumlu Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Selami Yıldız, yaş haddi nedeniyle emekli olan Zafer Aktaş’ın yerine İstanbul İl Emniyet Müdürü olarak atandı. Daha önce İstanbul’da Emniyet Müdür Yardımcılığı görevini de yürüten Yıldız, dün saat 11.00’de İstanbul Emniyet Müdürlüğü Vatan Yerleşkesi’ne gelerek görevi devraldı.
‘GURUR DUYDUM’
İstanbul’un yeni Emniyet Müdürü Selami Yıldız, devir teslim töreninde şunları söyledi: “Doğup büyüdüğüm İstanbul’umuza emniyet müdürü olarak atanmam benim için gurur verici. Başta beni bu göreve layık gören Cumhurbaşkanımıza ve bakanımıza şükranlarımızı arz ediyoruz. İstanbul’umuzun huzur ve güvenliği için terörle, organize suç örgütleriyle ve zehir tacirleriyle mücadelemiz kararlılıkla devam edecektir. İstanbul halkımızın desteği ile bu mücadelemizi hiçbir fedakârlıktan kaçınmadan yapacağız. Bu bayrak değişimi vesilesiyle inşallah İstanbul’umuza, ülkemize ve teşkilatımıza hayırlı olmasını diliyoruz.”
45 YIL SONRA EMEKLİ
Görevi devreden Zafer Aktaş, “15 Haziran 2020’de başladığım İstanbul Emniyet Müdürlüğü görevini 4.5 yıl boyunca vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini sağlamak için büyük bir gayretle yürüttük. Yaklaşık 45 yıl mensubu olmaktan gurur duyduğum teşkilatımıza layıkıyla hizmet etmenin huzuruyla emekliye ayrılıyorum. Hepinizi Allah’a emanet ediyorum, hakkınızı helal edin” dedi.
Yaklaşan yılbaşı nedeniyle sahte içki zehirlenmelerindeki artış dikkat çekti. İstanbul’da, son günlerde sahte içkiden zehirlenenlerin sayısı 55’e, ölenlerin sayısı 15’e yükseldi. Sahte içki kaynaklı zehirlenen 28 kişinin hastanede tedavisi devam ederken, tedavisi tamamlanan 12 kişi ise taburcu edildi. Zehirlendiği belirlenen 55 kişinin sahte alkolü, merdiven altı diye tabir edilen kaçak alkol üretilen ve satılan yerlerden aldığı tespit edildi.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık Suçlarıyla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerinin sahte içki operasyonları ise devam ediyor. Şişli, Beyoğlu, Fatih, Kağıthane, Esenyurt, Ümraniye, Bakırköy, Üsküdar ve Sultangazi’de düzenlenen operasyonlarda 19 şüpheli yakalandı. 8’i tutuklanırken, 6’sı adli kontrol ile serbest bırakıldı. Geçen yıla göre bu yıl ele geçirilen sahte alkol miktarı 4 katına çıktı. 2023’te 72 ton etil alkol ele geçirildi. Bu yıl, 5 Aralık 2024 itibarıyla 326 ton etil alkol ele geçirildi.
SAHTE İLE GERÇEĞİNİ AYIRMAK ÇOK ZOR
Son günlerde sahte içkiden zehirlenme ve ölüm sayısının artması vatandaşların içki alırken ve tüketirken nelere dikkat etmesi gerektiğini de gündeme getirdi. Uzmanlara göre tüketicilerin sahte etil alkolü ve sahte içkiyi gerçeğinden ayırması imkânsız. Bunun için numune alınarak, kimyasal test yapılması gerekiyor. Ancak sahte alkollü içki tüketiminden kaynaklanan ölümlerin önüne geçilebilmesi için tüketicinin bilinçli davranması çok önemli. Konun uzmanlarına göre vatandaşların şunlara dikkat etmesi gerekiyor:
* Tüketici olarak mutlaka bilinçli olun ve halkın sağlığını hiçe sayanlardan uzak durun.
* Tüketicilerin, ucuz içkiye mutlaka tereddütlü yaklaşması şart. Alkollü içkilerin Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından lisanslanmış ve Bakanlığın denetimi altındaki satış yerlerinden tedarik edilmesi gerekiyor.
* Şişeyi garsona getirtip masada gözünüzün önünde açtırın.
İstanbul’da bebekleri anlaşmalı özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk ederek, haksız kazanç sağlamak ve kusurlu davranışlarda bulunarak ölümlerine neden olmak iddiasıyla yargılanan 22’si tutuklu 47 sanığın yargılanmasına dün devam edildi. Duruşmanın 13’üncü gününde tüm sanıklar ve müştekilerin savunmaları tamamlandı. Sanık avukatlarının beyanlarının ardından mahkeme ara kararını açıkladı.
7 SANIĞA TUTUKLAMA KARARI
Kararda, müştekilerin davaya katılma taleplerinin kabul edilmesine karar verildi. Ayrıca suçtan zarar görme ihtimaline binaen SGK, Aile Ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı’nın davaya katılma taleplerinin kabul edilmesine karar verildi.
Tutuklu sanıkların tahliye talebini reddeden mahkeme heyeti, Ali Aksu (Birinci Hastanesi’nin Sahibi), Ali Dirik (Güney Hastanesi Mesul Müdürü), Şeyhmus Çelik (Doktor), Mehmet Gürül (Doktor), Serenay Şenkalaycı (Hemşire), Murat Mantuş (TRG Hastanesi İdari Müdürü), Ceren Hatice Kırım’ın (Hemşire) tutuklanmasına karar verdi. Mehmet Gürül, Murat Mantuş ve Şeyhmus Çelik duruşma salonunda tutuklandı. Duruşmaya katılmayan Ali Aksu, Ali Dirik, Serenay Şenkalaycı ve Ceren Hatice Kırım hakkında ise tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkardı. Duruşma 13 Ocak 2025’e ertelendi.
SORUŞTURMA DERİNLEŞTİ
Öte yandan operasyon sonrası yapılan çalışmalarda, örgüt lideri Fırat Sarı ile hareket eden 16 kişinin daha suç eylemlerine dahil olduğu tespit edildi. Yoğun bakım ünitelerinde doktor raporlarının hemşirelerce düzenlenmesi, sahte epikriz raporları hazırlanması ve sağlık hizmetlerindeki usulsüzlükler soruşturmanın kapsamını genişletti. Yapılan 2’nci dalga operasyon ise 4 Aralık’ta gerçekleşti. Dün yapılan eşzamanlı baskınlarda Aslı Alemdağ, Gözde Polat, Hilal Vatansever, Hilda Keykubad (Eşi ana davanın tutuklu sanığı ve Kaya bebeğin ölümünden sorumlu tutulan Doktor Rıza Keykubad), İbrahim Oktay, Meryem Küçükoğlu, Nigar Kubilay, Remzi Karaca, Seher Çohadar, Senanur Ünlü, Zeki Ötünç, Müberra Kaya, Sinem Aktaş, Benar Mansuroğlu gözaltına alındı. Gözaltına alınan 14 kişiden 5’i doktor, 3’ü hemşire, 5’i sağlık çalışanı 1’i ise sivil. Şüphelilere ait dijital materyallere de el koyuldu. Hakkında gözaltı kararı verilen 2 şüphelinin yakalanmasına yönelik çalışma devam ediyor. Firari şüpheli Songül Kaloğlu’nun ise İngiltere’de olduğu öğrenildi.
Yapılan çalışmalarda sosyal medya platformları üzerinden silahlı paylaşımlar yaparak kamuoyunda korku ve paniğe neden olan ve sosyal medya aracılığı ile silah kullanımını özendirdiği tespit edilen şüphelilere yönelik operasyon düzenlendi.
Operasyonda 55 kişi yakalanarak gözaltına alındı. Adreslerde yapılan aramalarda ise 100 ruhsatsız tabanca ve şarjör, 11 fişek, 2 av tüfeği, 2 şeffaf poşetler içerisinde 10’ar gram kokain ve marihuana ile sahte plaka ele geçirildi.
Şüpheliler işlemleri için emniyete götürüldü.
Kırıkhan Cumhuriyet Savcılığı tarafından olayla ilgili başlatılan soruşturma geçen ay tamamlanmış, hazırlanan iddianamede 8 kişi hakkında ‘taksirle ölüme ve yaralanmaya sebep olma’ suçundan 15 yıla kadar hapis cezası istenmişti.
44 ARAMA KARARI ÇIKTI
İddianamede adı geçen 8 kişi arasında yer alan firari inşaat mühendisi Mehmet Yunus, önceki gün Şişli’de düzenlenen operasyonla Aranan Şahıslar Büro Amirliği ekipleri tarafından gözaltına alındı. Mehmet Yunus hakkında 44 ayrı arama kararı bulunduğu öğrenildi. Şüpheli, önce Asayiş Şube Müdürlüğü’ne getirilirken, buradaki işlemlerinin ardından Şişli İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne gönderildi. Mehmet Yunus, işlemlerinin tamamlanmasından sonra adliyeye sevk edildi. Yağmur Apartmanı ile ilgili ilk duruşmanın 13 Şubat 2025 tarihinde yapılacağı öğrenildi.
Protesto eden Ş.Y. ve E.T. ile slogan atmak için hazırlık yaptığı tespit edilen G.E. ve M.Ö.’ye polis müdahale etti. Saat 16.00 sıralarında ise kongre merkezi önündeki polis arama noktasına gelen bir grup, slogan atarak protesto gerçekleştirdi. Uyarılara rağmen slogan atmayı sürdüren M.S.E., F.M.E., F.D.G., C.A. ve C.U. polis tarafından gözaltına alındı. Yakalanan şüphelilerin emniyetteki işlemleri devam ediyor.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, PKK/KCK silahlı terör örgütüne yönelik soruşturma kapsamında görevden alınan ve tutuklanan eski Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’i, tutuklu bulunduğu Marmara Ceza İnfaz Kurumları’nda (Silivri Cezaevi’nde) ziyaret etti. Sabah 08.30’da başlayan görüşme, 10.00’da sona erdi. Özel, Ahmet Özer ile tek olarak görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada özetle şunları söyledi:
SONUNUZ AYNI OLUR
“Son söyleyeceğimi en başta söyleyeyim. FETÖ’vari kumpaslarla iş görenler FETÖ’vari sonu görürler. Kaçarak, sıçan gibi bu ülkeyi terk eden Zekeriya Öz’ü hiçbirimiz unutmadık. Günü gelince o çok güvendikleri arkalarından çekilir. Şimdi aynı şeyleri yapanlara şunu söyleyeyim, sonunuz aynı olur. Hukukun dışına çıkmayın. Hukukun dışına çıkanın, günü geldiğinde hukuk arkasında da duramıyor. Çünkü diyor ki ‘Sen de bunları yaptığına göre bir suç örgütünün mensubusun. Avukatsız arama mı olur?’ diyor. ‘Gizli tanık bulup da gizli tanığa ne söyleyeceğini söyleyen savcı mı olur, başsavcı mı olur?’ diyor.
BAŞSAVCIYA SESLENİYORUZ
Bir şafak operasyonuyla evine gelip, belediyeye gelip balyozlarla kırıp yaratılan operasyon, yaratılan algı operasyonu onur kırıcıdır. Yatak odasına eşinin sokulmayıp, uykusundan polisler tarafından kaldırılarak gözaltına alınması onur kırıcıdır. Türkiye’de kimseye yapılmamış muameledir. Avukatsız işlemler hukuksuzdur. Dosyada gizlilik vardır. Ahmet Özer’in aktarımı ile söylüyorum: ‘Dosya bana gizli, avukatlarıma gizli. Basına açık. Altyazıdan okuduğumu, ertesi gün avukatlarımdan duyuyorum. Sürekli basına gizlilik olan dosyadan bilgi sızdıran bir iletişim var’ diyor. İstanbul Başsavcısı’na sesleniyoruz: Gizlilik olan dosyada bizlerin duymadığı şeyleri, ya da sonradan duyacağı şeyleri iktidara yakın medya nasıl yazmaktadır? Buradaki amaç nedir? Önce televizyondan, sonra avukatlardan duyulan bir bilgi dosyanın maksatlı olarak manipüle edildiğini kanıtlamaktadır.
GİZLİ TANIK ÇIKTI
Bakın Ahmet Özer’e emniyette, savcılıkta ve hâkimin sorduğu soruların tamamı yanıtlandı. Yine de tutuklandı. Tutukluluğuna da bir başka mahkemeye itiraz edince, mahkeme şunu yazdı: ‘Her ne kadar tüm deliller tartışmalı ve tutuklamaya gerek yoksa da bir gizli tanık beyanından dolayı tutukluluk halinin devamına...” O gizli tanığı o an duydu Ahmet Özer. Şu ana kadar iddianame çıkmadı. Gizli tanıkla ilgili söylediği şeyler söylenmedi. Ama şunu açıklıkla söylemek gerekiyor ki bu gizli tanık ne uyduracaksa uydursun, bir an önce iddianamenin yazılması lazımdır.”
ÖZER’LE NELER KONUŞTU
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele ve İstihbarat Şube Müdürlükleri’nin koordineli çalışmaları sonucu, DEAŞ terör örgütüyle bağlantılı olarak bombalı eylem hazırlığındaki Diyar Kılıç ve Erdal Sarıok Gaziosmanpaşa’da belirlenen adreslere yapılan operasyonla yakalanarak gözaltına alındı. Aramalarda TATP patlayıcısı, bomba yapımında kullanılan kimyasal malzemeler, laboratuvar ekipmanları, kamuflaj malzemeleri, laboratuvar giysisi, örgüte ait flama, yasaklı yayınlar ile dijital materyaller ele geçirildi.
‘DEAŞ silahlı terör örgütüne üye olmak’ suçundan 2021’de tutuklanan Erdal Sarıok ve Diyar Kılıç’ın 2023’te tahliye edildiği ve örgüt ile bağlantılarını sürdürdüğü belirlendi. 9 suç kaydı olan Sarıok ve 1 suç kaydı bulunan Kılıç, çıkarıldığı mahkemede tutuklandı.
Olay yerine gelen polisler, beze sarılmış haldeki cesedin bir kız çocuğa ait olduğunu belirledi. Adli Tıp Kurumu’nda yapılan incelemelerin ardından cesedin 5 yaşındaki Melike Eşiyok’a ait olduğu ve bulunduğu günden 2 gün önce öldüğü belirlendi. Polis olaydan sonra tüm aile üyelerinin ifadelerini aldı. Ancak o dönem şüpheli bir duruma rastlanmadı, herhangi bir gözaltı olmadı.
KARDEŞİ CİNAYETİ AYDINLANDI
6 yıl sonra, Melike Eşiyok’un kardeşi okulda rehber öğretmenine giderek, “Babam kardeşimi öldürüp göle attı” dedi. Öğretmen de polisi arayıp durumu bildirdi. Pedagog eşliğinde çocuğun ifadesi alındı. Baba Cahit Eşiyok ve anne M.E. ile eski eşi Z.Ö. gözaltına alındı. Şüpheli baba ilk ifadesinde, “Çocuk bakımsızlıktan öldü, cesedini göle attım” dedi. Diğer zanlılar ise suçlamaları reddetti. Babadan alınan kan örnekleri, 2018’de bulunan cesedin DNA örnekleriyle karşılaştırılmak üzere Adli Tıp Kurumu’na gönderildi. Ailenin, çocuklarının 6 yıl önce ölmesine rağmen herhangi bir resmi bildirimde bulunmadığı ve yaşamlarına normal şekilde devam ettiği iddia edildi.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık Suçlarıyla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, tarihi eser kaçakçılığına yönelik yürüttükleri çalışmalar kapsamında Fatih’te tespit edilen üç adrese 11-21 Kasım tarihleri arasında eşzamanlı operasyon düzenledi. Operasyonda iki şüpheli gözaltına alındı. Aramalarda farklı dönemlere ait toplam 636 parça tarihi eser ele geçirildi. Bunlar arasında Yunan, Roma ve Osmanlı imparatorluklarına ait olduğu değerlendirilen sikkeler, Hıristiyanlık inancına özgü ikonalar, etnografik nitelikte eserler, gümüş kaşık setleri, Kütahya ve İznik seramiklerinden oluşan karo parçaları, kale tüfekleri ve fil dişi olduğu düşünülen dini objeler yer aldı.
MÜZELERE TESLİM EDİLECEK
Ele geçirilen eserler, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Vatan Yerleşkesinde sergilendikten sonra İstanbul Ayasofya Müzesi, Türk ve İslam Eserleri Müzesi ile İstanbul Arkeoloji Müzeleri’ne teslim edilmek üzere koruma altına alındı. Operasyon sonucunda gözaltına alınan şüphelilerden biri hakkında “Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’na muhalefet” suçundan adli kontrol hükümleri uygulanırken, diğer şüphelinin emniyetteki işlemleri devam ediyor.
8-16 Kasım tarihleri arasında Boyun çetesine yönelik gerçekleştirilen operasyonlarda, çete üyelerinin silahlı saldırı, kundaklama, yağma amaçlı tehdit ve Ateşli Silahlar Kanuna muhalefet gibi suçlara karıştığı tespit edildi.
41 ŞÜPHELİ YAKALANDI
Şüphelilerin, işledikleri suçları hem örgüt liderlerine kanıt olarak sunmak hem de başkalarına gözdağı vermek amacıyla kayıt altına aldırdıkları belirlendi. Liderliğini İtalya’da tutuklu bulunan Barış Boyun’un yaptığı çeteye yönelik özel harekât polislerinin de katılımıyla düzenlenen operasyonlarda, çetenin sıklıkla kullandığı bir silah atölyesi ve silah deposu ortaya çıkarıldı. 49 ruhsatsız tabanca, 2 ruhsatlı tabanca, 4 kalem tabanca, 2 pompalı tüfek, 291 tabanca şarjörü, 1023 mermi, 170 tabanca sürgüsü, 142 tabanca namlusu ve çok sayıda silah parçası ele geçirildi. Ayrıca 4 çelik yelek ve 2 sahte plaka da bulundu. Gözaltına alınan 41 kişiden 31’i tutuklandı.
İETT şoförü tarafından 17 Kasım’da 12.00 sıralarında Kağıthane Otobüs Garajı’na park edilen otobüs, 18 Kasım sabahı yerinde bulunamadı. Takip sistemi üzerinden yapılan kontrollerde, aracın üzerindeki elektronik sistemlerin hâlâ aktif olduğu ve GPS sinyaliyle Tuzla Orhanlı Mahallesi Demokrasi Caddesi’ndeki bir adreste bulunduğu tespit edildi. Hatta şüphelilerin otobüsü kontrol ederken ki halleri de kameraya yansıyordu. Durumun ihbar edilmesi üzerine polis ekipleri harekete geçti.
OTOBÜS PARÇALANMIŞ HALDE BULUNDU
Adrese düzenlenen operasyonda otobüs, otomobil parçaları satan bir işletmede bulundu. Ancak otobüsün kart basma ünitesi de dahil olmak üzere birçok elektronik parçasının söküldüğü belirlendi.
Operasyon kapsamında Salih H., 14 suç kaydı bulunan işletme sahibi Z.A.Ö., 1 suç kaydı bulunan Murat H. gözaltına alındı. Emniyetteki işlemlerin ardından Z.A.Ö. ifadesi alındıktan sonra serbest bırakılırken, Murat H. ve Salih H. çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı.
İstanbul Büyükçekmece’deki Celaliye Mahallesi’nde 4 katlı binanın 1’inci katında yaşayan ailesinin yanına dün saat 16.30 sıralarında gelen Bahtiyar Aladağ, evde tartıştığı annesi Necmiye Aladağ, babası Muhammet Aladağ ve kız kardeşi Buket Aladağ’a silahla ateş etti. Olay yerine gelen sağlık ekiplerince yapılan kontrollerde Muhammet Aladağ ve Necmiye Aladağ’ın hayatını kaybettiği tespit edilirken ağır yaralanan kız kardeşi Buket Aladağ hastaneye kaldırıldı. Kaçan silahlı saldırgan daha sonra Avcılar Üniversite Mahallesi’ndeki kuaför dükkânında saat 17.00 sıralarında silahlı saldırı gerçekleştirdi.
AVCILAR’DA EŞİNE SALDIRDI
Dükkânda çalışan Mehmet Salih Özsökük hayatını kaybederken aynı dükkândaki eşi Sibel Aladağ ve eşinin kardeşi Gökhan Soylu ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldı. Ardından saat 17.30 sıralarında Esenyurt Fatih Mahallesi’ne giden şüpheli burada kuzeni Serdar Şadan Buke’yi de öldürdükten sonra kendi aracının içerisinde intihar etti. Ayrıca Bahtiyar Aladağ’ın ‘Uyuşturucu madde kullanmak’ suçundan çok sayıda suç kaydı olduğu belirtildi.
KIRIKKALE’de yaşayan Dilek Çiçek (23) ile sevgilisi Y.E.’nin (46) çocukları oldu. Baba Y.E.’nin kendisine ve çocuğuna sahip çıkmaması üzerine Dilek Çiçek, İstanbul’daki akrabalarının yanına geldi. 26 Eylül 2024’te anne Çiçek, Bağcılar’da bir parkta, çocuğun biberonuna tiner koydu. 2 yaşındaki çocuk tineri içti. Anne, 2 yaşındaki çocuğu ile Esenler’deki akrabalarının evine gitti. Bebek evde fenalaşınca Fatih’te bir hastaneye götürüldü.
İstanbul Fatih’te 29 Eylül 2024’te kimyasal zehirlenme şikâyetiyle hastaneye kaldırılan 2 yaşındaki Y.E.Ç., 14 Kasım’da yapılan müdahalelere rağmen hayatını kaybetti.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü, bebeğin şüpheli ölümünün ardından başlattığı soruşturma kapsamında, Y.E.Ç’nin evlilik dışı dünyaya geldiğini ve annesinin Dilek Çiçek, babasının ise Y.E. olduğunu tespit etti.
CİNAYETİ İTİRAF ETTİ
Olaya ilişkin başlatılan soruşturma kapsamında ekipler, annenin, bebeğine biberonla tiner içirdiğini ve bunun sonucunda çocuğun kimyasal zehirlenme yaşadığını belirledi. Anne Dilek Çiçek ile baba Y.E. gözaltına alındı. Anne Dilek Çiçek’in emniyetteki ilk ifadesinde bunalımda olduğunu, çocuğuna ve kendisine kimsenin sahip çıkmadığını, bu sebeple çocuğuna biberonda tiner içirdiğini söyledi.
Emniyetteki işlemlerin ardından anne Çiçek, sevk edildiği nöbetçi sulh ceza hâkimliğince tutuklandı. Baba Y.E. adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
DİYARBAKIR’ın Bağlar ilçesinin Tavşantepe Mahallesi’nde 21 Ağustos 2024’te kaybolan 8 yaşındaki Narin Güran’ın cansız bedenine, 19 gün sonra 8 Eylül 2024’te Eğertutmaz Deresi’nde ulaşılmıştı. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan 23 şüpheliden aralarında amca Salim, anne Yüksel ve ağabey Enes Güran ile komşuları Nevzat Bahtiyar’ın da bulunduğu 12 kişi tutuklanmıştı. Diyarbakır 8’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde 7 Kasım’da başlayan dava, sanık ifadelerinin ardından 26 Aralık’a ertelenmişti.
EN ÖNEMLİ DELİLLERDİ
Narin Güran’ın ölümünün ardından şüpheli olarak gözaltına alınan ağabey Enes Güran’ın kolundaki ısırık izi, davanın en çok konuşulan detaylarından biri olmuştu. Enes Güran’ın kolundaki (21-24 Ağustos arasında oluştuğu tahmin edilen) ısırık izlerinin Narin’e ait olabileceği ihtimali gündeme gelmişti. Enes Güran ve annesi Yüksel Güran’a ait adli ve tıbbı belgeler ile ağız ve diş ölçü modelleri ile kalıpları, fotoğraf, video ve grafiler 25 Ağustos’ta Adli Tıp 2’nci İhtisas Kurulu’nca incelenmişti. Yapılan inceleme sonucunda Adli Tıp 2’nci İhtisas Kurulu’nun hazırladığı raporda, Enes Güran’ın kolundaki ısırığın, anne Yüksel Güran tarafından mı, Narin Güran tarafından mı yoksa kendisi tarafından mı ısırılmış olduğu hususunda kesin bir ayrım yapılamadığı ifade edilmişti. Ancak Enes Güran, bu ısırık izinin kendisine ait olduğunu iddia etmişti.
Enes Güran’ın İstanbul Adli Tıp Kurumu tarafından incelenen kolundaki ısırık ve gözündeki çiziklere ilişkin görüntüler ortaya çıktı. Görüntülerde, Enes Güran’ın kolundaki ısırık izi, göz altındaki çizikler ve yaraların boyut ve şekli, ayrıca çekim tarihi olan 25 Ağustos saat 22.50 bilgisi yer aldı.
‘GÖZÜNE DE DARBE ALMIŞ’
- ENES Güran’ın İstanbul Adli Tıp Kurumu’nca incelenen görüntülerinin ne ifade ettiğini İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Nevzat Alkan’a sorduk. Görüntüleri Hürriyet’e değerlendiren Prof. Dr. Alkan şunları söyledi: “Gözün alt kısmında çizgisel şekilli, tırnak izine benzeyen izler görülüyor. Bunun, mısır koçanının çarpması sonucu oluştuğu Enes Güran tarafından iddia ediliyordu. Göz içinde kanama var, bu da göze de darbe aldığını gösteriyor. Isırık izlerinin ölçümleri yapılmış ancak çocuğa mı yoksa bir yetişkine mi ait olduğu belirlenememiş. Bu nedenle önemli bir delil, değerlendirilemeden kaybolmuş oldu. Çünkü ısırığın kime ait olduğunun tespiti, olayın aydınlatılması açısından kritik bir detay sağlayabilirdi. Bu delillerin tekrar değerlendirilmesi mümkün değil. Narin’in diş izleri ve filmleri Nisan 2024’te alınmıştı ancak bir sonuca varılamamış.”
İhbar üzerine bölgeye çok sayıda polis ekibi sevk edilirken, çevrede geniş güvenlik önlemleri alındı. Polisin teslim ol çağrısına bir süre uymayan şüpheli, özel harekât ekiplerinin havaya uyarı ateşi açmasının ardından silahını bırakarak teslim oldu. Olay yeri inceleme ekipleri, şüphelinin ateş açtığı alanda inceleme yaparken, olayda ölen ya da yaralanan olmadı. Gözaltına alınan şüphelinin üst aramasında pompalı tüfek, pala, 3 şarjör ve 4 mermi ele geçirildi.
ÖRGÜT BAĞLANTISI TESPİT EDİLEMEDİ
A.Ş. hakkında yapılan sorgulamada ise “Ateşli Silahlar Kanunu’na muhalefet”, “kasten yaralama”, “genel güvenliğin kasten tehlikeye düşürülmesi” ve “intihara teşebbüs” suçlarından toplam 7 kaydı olduğu belirlendi. Herhangi bir örgütsel bağlantısı tespit edilmeyen A.Ş. çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.
BALIK DOLABINI AÇAMAYINCA NE BULURSA ALIP GİTTİ
11 Kasım günü balık hırsızı yeniden işbaşındaydı. Saat 00.50’de işyerinin önünde görülen şüpheli, işletmenin kamyonetini görünce önce içini kontrol etti, ardından işyerini gözlemleyip uzaklaştı. Bir süre sonra kimsenin olmadığını fark edince işyerine girip kargo paketlerini, balık ustalarına ait iki çift ayakkabıyı, beş adet beş kiloluk sıvı yağı ve on kilo mısır ununu çaldı.
Kaçmadan önce balık dolabını yeniden zorlayan ancak açamayan hırsız, dizüstü bilgisayarı faresiyle birlikte alarak olay yerinden kaçtı. Sabah işyerlerinin tekrar soyulduğunu fark eden işletme sahipleri, elde ettikleri kamera görüntüleriyle bu kez polise giderek şikâyette bulundu. Şikâyet üzerine polis ekipleri, şüpheliyi yakalamak için çalışma başlattı.
15 yıldır balıkçılık yapan 32 yaşındaki işletme sahibi Uğur Yaşar, “En son geldiğinde somon çaldı. Daha önce kaya levreği, kalkan da almıştı. Sezon açılınca düzenli olarak gelip balıkları çalıyor, dükkâna girip çıkmayı ezberlemiş gibi. Bu kez dükkân çok dağıldığı için şikâyetçi olduk” dedi.
Çatışma bölgelerindeki silahlı terör örgütleriyle bağlantılı oldukları değerlendirilen 10 kişi gözaltına alındı. Bu kişilerin geçmişte çatışma bölgelerinde bulunduğu ve ülkemize yönelik olası tehdit oluşturabilecekleri belirtildi. Aynı operasyonda, bilişim sistemlerini kullanarak dolandırıcılık yaptığı gerekçesiyle aranan 2 kişi ile kimliksiz, vize ihlali bulunan 5 kişi yakalanarak adliyeye sevk edildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca başlatılan soruşturma kapsamında Mahruki hakkında gözaltı kararı verildi. Polis ekipleri önceki gün akşam saatlerinde Mahruki’nin evine gitti, ancak kendisini evde bulamadı. Bunun üzerine Mahruki hakkında yakalama kararı çıkarıldı. Polislerin evine gittiğini öğrenen Mahruki, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada “Değerli dostlar, bu akşam bir kebapçıda arkadaşlarımla yemek yiyoruz. Evime sivil kıyafetli 7-8 polis gelip beni almaya geldiklerini söylemişler. Şimdi restorandan çıkıp eve gidiyorum. Bilginiz olsun, lütfen süreci takip edin” dedi. Evine gitmediği öğrenilen Mahruki hakkında YSK’yı eleştiren bir paylaşımı nedeniyle soruşturma başlatıldığı öne sürüldü.
İstanbul Kağıthane’de yaşayan Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Bale Bölümü öğrencisi Eylül Sıla Ilgaz, önceki gün sabah saatlerinde evlerinde ailesiyle kahvaltı yaptıktan sonra odasına geçti. 12.30 sıralarında odaya giren anne Sibel Ilgaz, kızını birbirine bağlanmış sırt çantası askısıyla tavanda asılı halde buldu. Anne, bıçakla çantanın askısını kestikten sonra 112’yi aradı. Kısa sürede olay yerine gelen sağlık ekibi, yaptığı kontrollerde Eylül Sıla’nın hayatını kaybettiğini belirledi. Genç kızın öğretmen annesi Sibel Ilgaz ile inşaat mühendisi babası Barış Ilgaz ifadeleri alınmak üzere emniyete götürüldü. Eylül Sıla Ilgaz’ın kahvaltıdan sonra annesiyle tartıştığı ve ardından odasına geçtiği bilgisine ulaşıldı. Eylül Sıla Ilgaz’ın cansız bedeni otopsi yapılmak üzere cenaze aracıyla Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı.
BAŞARILARIYLA TANINIYORDU
Kazandığı başarılarla öne çıkan Eylül Sıla Ilgaz, dans dünyasında adını duyurmuştu. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde eğitim gören Ilgaz, İspanya’nın Alicante kentinde düzenlenen World Dance Fair’de ikinci olarak, Vaganova Bale Akademisi’nde tam zamanlı eğitim hakkı kazandı. Ayrıca farklı ülkelerde yaz okulu ve tam zamanlı eğitim bursları da alarak Türkiye’yi uluslararası platformlarda başarıyla temsil etti.
3 MADALYA KAZANMIŞTI
Eylül Sıla Ilgaz, katıldığı 8 ayrı yarışmadan 1 altın, 2 gümüş madalya kazanmıştı.
Evde yapılan aramada, seri numarasız bir tabanca, iki şarjör, 50 mermi, sahte kimlik belgeleri, farklı isimlerle düzenlenmiş bir İspanyol kimlik kartı, İspanyol sürücü belgesi, dokuz cep telefonu ve bir Ukrayna sürücü belgesi ele geçirildi. İl Göç İdaresi’ne sevk edilen Larsen, emniyette verdiği ifadede silahı 2 bin dolar karşılığında satın aldığını, sahte kimlik ve pasaportları ise Almanya’da yaptırdığını söyledi.
Batshuayi, danışmanlık hizmeti veren H.B'ye, 6 aylık kirasını ödemesi ve araç temin etmesi için Beşiktaş'ta 200 bin euro para ödedi.
Araç temininin yapılmaması ve kiranın da ödenmemesi üzerine Belçikalı futbolcu H.B'den şikayetçi oldu.
Şüpheli H.B, polis ekiplerince yakalanarak polis merkezine götürüldü.
Ardından cumhuriyet savcılığına çıkarılan şüpheli, sevk edildiği nöbetçi sulh ceza hakimliğince adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
DANİMARKA’da işlediği narkotik suçlar nedeniyle ‘uyuşturucu madde ticareti’ suçundan aranan ve Danimarka’dan kaçtığı tespit edilen Mike Gerner Larsen hakkında, Interpol aracılığıyla kırmızı bülten çıkarıldı. Larsen’in geçen günlerde Türkiye’ye giriş yaptığının belirlenmesi üzerine, Interpol-Europol Daire Başkanlığı ve Göç İdaresi Başkanlığı’nın koordinasyonunda İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı Narkotik Suçlarla Mücadele, İstihbarat ve Göçmen Kaçakçılığı ve Hudut Kapıları Şube Müdürlükleri tarafından ‘Kuyu-38’ adlı operasyon gerçekleştirildi. Operasyonda Başakşehir’de saklandığı tespit edilen Mike Gerner Larsen, sahte Ukrayna pasaportu, Danimarka pasaportu ve bir silahla birlikte yakalanarak gözaltına alındı.
Gözaltındaki şüpheli emniyetteki işlemlerin ardından geri gönderilmek üzere İstanbul İl Göç İdaresi’ne gönderildi. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, operasyonu şu ifadelerle duyurdu:
‘HANGİ BÜLTENLE ARANIRSA ARANSIN...’
“Hangi bülten ile aranırsa aransın, halkımızın huzurunu kaçıran uluslararası organize suç örgütlerine, zehir tacirlerine göz açtırmayacağız. Hepsini tek tek yakalayıp adalete teslim edeceğiz.”
GAZETECİ BİR EKİP LARSEN’İ BULMAK İÇİN İSTANBUL’A GELMİŞTİ
- DANİMARKA’da bir internet sitesinde yer alan habere göre, Danimarka’da 87 yıl kesinleşmiş hapis cezasıyla arandığı iddia edilen Larsen’i bulmak için gazetecilerden oluşan bir ekip, TV2 Echo “The Hunt-Mike nerede?” programı ile bağlantılı olarak geçtiğimiz yıl İstanbul’a geldi. Hatta ekip, Larsen’in kaldığı oteli tespit etti ve edindikleri telefon numarası üzerinden Larsen’i aradı. Soruları yanıtlamadığı iddia edilen Larsen’le ekip bir daha iletişime geçemedi. Haberde, Larsen’in İstanbul’u seçme sebebinin ise ev satın alarak vatandaşlık edinebilme imkânı olması olarak değerlendirildi.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü anma törenlerinin başlıca adresi Ankara’da Anıtkabir oldu. Devlet töreninin ardından vatandaşların ziyaretine açılan Anıtkabir’e koşan binlerce kişi Ata’ya sevgi seli oluşturdu. Ankara’da TBMM’de de anma töreni düzenlenerek Büyük Önder anıldı.
İstanbul Taksim Meydanı’nda düzenlenen anma törenine İstanbul Valisi Davut Gül, 1’inci Ordu ve İstanbul Garnizon Komutanı Orgeneral Metin Tokel, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstanbul Emniyet Müdürü Zafer Aktaş ve siyasi parti temsilcileri katıldı. Taksim’de siren seslerinin çalmasıyla İstiklal Caddesi’nde ve meydanda yürüyen vatandaşlar, sağanak yağmura aldırış etmeden saygı duruşunda bulundu.
ATATÜRK FOTOĞRAFLARI
Şişli’de Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda Atatürk için resim sergisi ve anma programı düzenlendi. Atatürk’ün ders kitaplarındaki portresinin orijinali de Anıtkabir’de sergilenmeye başlandı. Portrenin orijinali 24 Kasım Öğretmenler Günü’ne kadar Anıtkabir’de görülebilecek.
SAYGI ZİNCİRİ
Kadıköy ve Maltepe’de ‘Ata’ya Saygı Zinciri’ oluşturuldu. Kadıköy Fenerbahçe’den Bostancı’ya kadar uzanan Kadıköy Belediyesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen etkinlikte metrelerce uzunluktaki Türk bayraklarıyla katılımcılar saat 09.05’te saygı duruşunda bulunup İstiklal Marşı okudu. Balıkadamlar denizde Türk bayrağı ve Atatürk posteri açarken, sahil şeridinde katılımcılar sonsuzluk simgesi oluşturdu.
SELANİK’TE HÜZÜN...
Bunun üzerine ağabeyi, Sultangazi’deki karakola giderek kayıp başvurusunda bulundu. Kayıp Şahıslar Büro Amirliği ekipleri, Ataş’ı en son gören kişilerle görüşme gerçekleştirdi. İş ortağı Sedat Tektaş (23) verdiği ilk ifadesinde, “19 Ekim günü işyerindeydik. Öğlen birlikte dışarı çıktık ve Arnavutköy ilçe merkezine gittik. Orada aracımdan indi ve bir daha görmedim” diye konuştu.
Ekipler, ifadeleri kamera görüntüleriyle teyit etmeye çalıştı. Onlarca kameradan yüzlerce saatlik kayıt izlendikten sonra, Recep Ataş’ın işyerinden ortağı Sedat Tektaş ile ayrıldığı ve Arnavutköy Balaban köyüne beraber gittikleri ancak Tektaş’ın yalnız döndüğü belirlendi. Tektaş, 30 Ekim günü operasyonla gözaltına alındı. Ancak ekipler henüz Recep Ataş’ın cesedine ulaşamamıştı. Emniyetteki ilk ifadesinde suçlamaları reddeden Sedat Tektaş, kamera görüntüleri gösterilince cinayeti itiraf etmek zorunda kaldı.
Recep Ataş
‘SİLAHLA VURDUM’
Tektaş’ın ifadesinde, “Kendisinden 145 bin lira borç aldım. Bu borç yüzünden beni sürekli sıkıştırıp aileme söylemekle tehdit ediyordu. Olay günü bu meseleyi konuşmak üzere ormana gittik. Orada kendisini silahla vurdum. Cesedin ve silahın yerini gösterebilirim” dediği öğrenildi.
İtiraf üzerine ormanda yapılan çalışmalarda Recep Ataş’ın cesedi, başından tek kurşunla vurulmuş ve üzerine ağaç dalları yığılmış halde bulundu. Sedat Tektaş ise Gaziosmanpaşa nöbetçi sulh ceza hâkimliğince tutuklandı.
Gönderinin üzerine, “Plaja gittiği kombine bak, dağdan mı indin?” ifadesi, bir küfür eşliğinde eklendi. Bu paylaşımı görüp sinirlenen şüpheliler, hesabın sahibi olduğu iddia edilen Burhan İ.’yi tespit etti. Önce tehdit ettikleri Burhan İ.’nin işyerine giden kişiler, işyerindeki teknolojik cihazlara el koydu. Burhan İ.’yi işyerinden alan Gölbaşı ve beraberindekiler, Burhan İ.’ye sarı bir peruk takarak zorla kayda aldı ve kullandığı sosyal medya hesabından paylaştırdı. Videoda, hesabın sahibi olduğu iddia edilen Burhan İ., “Cem Gölbaşı ağabeyime yaptığım yanlış şeylerden dolayı özür diliyorum” ifadesini kullandı. Çekilen video, yaklaşık 30 dakika sonra silindi. Olayın ardından Burhan İ., işyerine gelen şüpheliler hakkında şikâyetçi oldu.
2 SUÇTAN CEZAEVİNDE
Harekete geçen İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, Cem Gölbaşı ve beraberindeki 6 kişiyi cumartesi günü gözaltına aldı. Emniyetteki işlemleri tamamlandıktan sonra ‘kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma’ ve ‘yağma’ suçlarından adliyeye sevk edilen 7 kişiden Cem Gölbaşı tutuklandı.
İŞYERİNE GİDİP ALIKOYDU
GFB lideri Cem Gölbaşı’nın, Burhan İ.’yi darp ettiği ve işyerine gittiği ana ait kamera görüntüleri ortaya çıktı. Görüntülerde, Gölbaşı’nın arkadaşlarıyla birlikte Burhan İ.’nin işyerine geldiği, telefonunu kontrol ettiği ve aldığı, ardından bir mankenden peruk alarak Burhan İ. ile videonun çekildiği eve gittiği görülüyor.
İstanbul Şişli’de kaybolan 6 yaşındaki Şirin Elmas Hanilçi, üç gün önce evden çıkmış ve geri dönmemişti. Kızlarının eve gelmediğini fark eden aile, kısa bir aramanın ardından emniyete kayıp bildiriminde bulundu. İhbar üzerine İstanbul Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü ekipleri harekete geçti.
Şirin’in en son görüldüğü bölgede çalışmalar yoğunlaştırılarak bir iz arandı. Çevredeki güvenlik kameraları saat saat incelendi. Görüntülerde Şirin’in önce birkaç çocukla, ardından yaşlı bir kâğıt toplayıcısıyla birlikte Feriköy Mezarlığı çevresinde olduğu tespit edildi.
KAMERALARDAN TESPİT EDİLDİ
Kameralardan kimliği belirlenen kâğıt toplayıcısı Mustafa Örün (49) yakalanarak gözaltına alındı. Emniyetteki ilk ifadesinde olayla ilgisi olmadığını söyleyen şüpheli, görüntülerin incelenmesiyle suçunu itiraf etti. Mustafa Örün, Şirin’i boğarak öldürdüğünü ve cesedini Feriköy Mezarlığı’nda bir çukura attığını söyledi. Polis ekipleri, Feriköy Mezarlığı’nda yaptıkları aramada 6 yaşındaki Şirin’in cansız bedenine ulaştı. Şirin’in cenazesi ise Adli Tıp Kurumu’na gönderildi.
BOĞARAK ÖLDÜRDÜĞÜNÜ ANLATTI
Şüpheli Mustafa Örün ifadesinde, küçük Şirin’i neden ve nasıl öldürdüğünün detaylarını anlattı. Mustafa Örün ifadesinde, “Çocuğa istismarda bulunmadım. Yanıma para istemek için geldi, peşime takıldı ve beni rahatsız etti. Canımı çok sıktı, bu nedenle boğazını sıktım ve öldürdüm. Sonra mezarlığa götürüp üzerini çalı çırpıyla kapattım” dedi.
Örün emniyetteki işlemlerinin tamamlanmasının ardından, Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’na sevk edildi.
Geri manevra yaparak otomobile yol veren ambulansın bu anları, bir sokak sakini tarafından kaydedilip sosyal medyada paylaşıldı ve tepki topladı. Görüntülerin ihbar kabul edilmesi üzerine polis ekipleri inceleme başlattı.
23 BİN TL CEZA KESİLDİ
İncelemeler sonucunda, ambulansın ters yönde ilerlediği tespit edildi. Yapılan plaka sorgulamasında ise çakar siren tertibatı ve ambulans logosu bulunan aracın aslında kamyonet olarak kayıtlı olduğu ve izinsiz bir şekilde ambulans görünümü verildiği ortaya çıktı. Kamyonet sürücüsü A.A. gözaltına alınarak hakkında işlem başlatıldı. Sürücüye toplam 23 bin 709 TL para cezası kesildi. Ayrıca kamyonet, usulsüz kullanımı nedeniyle 15 gün trafikten men edildi.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü, 17-31 Ekim tarihleri arasında Esenyurt, Kadıköy, Beyoğlu ve Eyüpsultan ilçelerinde uyuşturucu ticaretini önlemek amacıyla 6 operasyon düzenledi. Operasyonlarda, 3 ton 910 gram metamfetamin, 156 kilo 15 gram skunk ve 86 kilo 200 gram eroin olmak üzere toplam 3 ton 758 kilo 125 gram uyuşturucuya el koyuldu.
Operasyonlarda, DJ Kaan Öktem ile şarkıcı Deniz Seki’nin tutuklandığı dönemde yakalanıp 10 yıl hapis yatan Baki Cengiz Uyaran’ın da arasında bulunduğu 25 kişi yakalanarak gözaltına alındı. DJ Öktem ile örgüt yöneticisi olduğu öne sürülen Uyaran’ın da arasında bulunduğu 17 kişi sevk edildikleri nöbetçi sulh ceza hâkimliğince tutuklandı. 8 şüpheli hakkındaki işlemler ise devam ediyor.
DJ Kaan Öktem
SİNYAL TESPİT CİHAZI KULLANMIŞLAR
Altı ay süren teknik ve fiziki takibin ardından, şüphelilerin dört katlı bir villada uyuşturucu dönüştürme merkezi kurduğu, her katta farklı bir işlemin yapıldığı ve kömüre emdirilmiş metanfetaminin satışa hazır hale getirildiği ortaya çıktı. Ayrıca, evde yapılan aramalarda, şüphelilerin yakalanmamak için sinyal tespit cihazı aldıkları ve dinleme veya izlenmeye karşı önlem aldıkları tespit edildi.
ÜSTÜNDEKİ ZEHİR ‘ARES’İ ÖLDÜRDÜ
Operasyon sırasında evde üç şüpheli bulunuyordu. Özel harekât polisleri, polis köpeği ‘Ares’ ile operasyona katıldı. Şüphelilerden biri çatıdan, diğeri villanın ikinci katından aşağı atladı. Son şüpheli ise ‘Ares’ tarafından ısırılarak yakalandı. Ancak uyuşturucu dönüştürme işlemi yapan şüphelinin üzerindeki kimyasallar nedeniyle ‘Ares’ zehirlendi ve şoka girerek hayatını kaybetti. Şüpheli gözaltına alınırken, Ares otopsi işlemlerinin ardından defnedildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu, PKK/KCK bölücü terör örgütünün faaliyetlerine yönelik yürütülen soruşturma kapsamında iddiaya göre, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in örgütle ilişkili olabileceği düşünülen bazı örgütsel belgeler ve iletişim kayıtlarına ulaştı. Özer’in, Kuzey Irak’ta Kandil bölgesindeki örgüt yönetimiyle iletişimde olduğu ve kırmızı bültenle aranan KCK yöneticileri ile görüşmeler yaptığı belirlendi.
694 KCK’LIYLA İRTİBAT
İddialara göre Özer, 10 yılı aşkın süredir PKK/KCK ile bağlantılı 694 kişiyle irtibat halindeydi ve örgütle süreklilik gösteren bir bağ kurarak, ‘PKK/KCK silahlı terör örgütü üyesi olmak’ suçunu işlediğine dair kuvvetli deliller bulundu. İstanbul Nöbetçi Sulh Ceza Hâkimliği’nin kararı doğrultusunda, Özer’in evinde, işyerinde ve araçlarında arama yapıldı.
SAVCILIĞA SEVK EDİLDİ
Dün saat 06.00 itibarıyla gözaltına alınan Özer, 3 saatlik sorgunun ardından Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’ne sevk edildi.
ÖCALAN DETAYI
Özer adliyede savcılığa ifade verdikten sonra “Silahlı Terör Örgütü Üyesi Olmak” suçundan tutuklama talebiyle nöbetçi sulh ceza hâkimliğine sevk edildi. Savcılığın sevk yazısında, Diyarbakır D Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda elde edilen 11 Ocak 2014 tarihli ‘14. Hafta Görüşmesi’ başlıklı dokümanda terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan ile HDP milletvekilleri arasındaki görüşmede, Özer’in isminin ‘demokratik özerklik projesine’ katkı sunacak isimler arasında geçtiğine yer verildi.
KARTAL’LA GÖRÜŞME
İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince yapılan çalışmalarda, DEAŞ silahlı terör örgütü bünyesinde ‘Ahidder’ adı altında illegal mescit ve medrese faaliyetlerinde bulunulduğu tespit edildi. Şüphelilerden M.K.’nın hocalığını ve liderliğini yaptığı mescitte yasadışı ders ve sohbetler ile cihat içerikli faaliyetler yürütüldüğü belirlendi. Örgüt adına açılacak mescit ve medrese faaliyetlerinde kullanılmak üzere fitre, zekât ve infak adı altında para toplandığı ortaya çıkarıldı. Terör örgütü ve oluşumlarına finans temini sağlayan şüphelilerin kimlik ve adreslerini tespit eden ekipler, 10 ilçede eşzamanlı operasyon yaptı. 33 şüpheliyi yakalayarak gözaltına aldı. Şüphelilerin emniyetteki işlemleri sürüyor.
En büyük bayram, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı, tüm yurtta ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde törenlerle kutlandı. Meydanlarda, gökyüzünde, denizde, dağların zirvesinde, yurdun dört bir yanında birbirinden renkli görüntüler ortaya çıktı. 7’den 77’ye tüm halk Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Benim en büyük eserim” dediği Cumhuriyet’i, ilanının 101’inci yıldönümünde bir kez daha tüm gücüyle sahiplendi.
HAVADA, KARADA, DENİZDE...
Türkiye’nin en önemli turizm merkezlerinden Kapadokya’da balonlar, Türk bayraklarıyla havalandı. Van Gölü’nün derinliklerinde Türk bayrağı açıldı. Şanlıurfa’da da Göbeklitepe’ye 10 kilometrelik yürüyüş gerçekleştirildi. Dev Türk bayrağı açan gençler, marşlar söyleyerek Cumhuriyet’in 101’inci yılını coşkuyla kutladı. Zonguldak’ta madencilerin geçit töreni ilgiyle izlendi. Muğla’nın Marmaris, Bodrum, Fethiye ve Dalaman ilçelerinde ve Samsun’da Deniz Kuvvetleri Komutanlığı gemileri ile Sahil Güvenlik botları ziyaretçilerini ağırladı. Erzurum Palandöken’de deniz seviyesinden 3 bin 176 metre yüksekliğe Cumhuriyet tırmanışı yapıldı.
ATA’YA KOŞTUK
Cumhuriyet’in kurucusu Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ebedi istirahatgâhı Anıtkabir, Cumhuriyet Bayramı nedeniyle ziyaretçi akınına uğradı. Türk bayrakları ve çiçeklerle ülkenin dört bir yanından gelen vatandaşlar, bayramı Ata’nın huzurunda kutladı.
NEFES KESTİLER
TÜM dünyada olduğu gibi Türkiye’de de özellikle gençler için büyük tehlike oluşturan uyuşturucu madde bağımlılığı ve zararları konusunda aileleri, öğrencileri ve vatandaşları bilinçlendirmek için birçok proje hayata geçirildi.
2024-2025 eğitim-öğretim yılıyla birlikte Narkotik Şube Müdürlüğü ekiplerinin okulların çevresindeki yoğun mesaisi başladı. Okul önleri ve yakın çevre mercek altına alınırken, polis ekiplerinin uyuşturucu ile mücadele kapsamında yaptığı faaliyetler dikkat çekti. Çocuklar, öğrenciler ve her yaştan vatandaşların bilgilenmesi amaçlanan projelerde uyuşturucuyla nasıl mücadele edileceği, çocukların nasıl korunacağı, suçların güvenle nasıl bildirileceği ve asılsız ihbarların verdiği zararlar anlatıldı.
350 BİN ANNE BİLGİLENDİRİLDİ
Uyuşturucu maddenin genellikle metruk binalarda kullanıldığı düşünülse de bilinenin aksine, kullanım yerleri en çok kullanıcının yaşadığı yerler yani evler oluyor. Bu nedenle ‘En İyi Narkotik Polisi Anne’ projesi geçtiğimiz yıllarda İçişleri Bakanlığı koordinesinde başlatıldı. Bu projeyle uyuşturucuyla mücadelede annelere yönelik farkındalık ve bilinçlendirme çalışmaları yürütülerek uyuşturucu kullanımının henüz başlamadan önlenmesi amaçlanıyor. Ailelere uyuşturucu madde kullanımının etkileri, saklanan yerler ve uyuşturucunun nasıl göründüğü hakkında bilgilendirme yapılıyor. Okullarda yürütülen bu projenin yanı sıra kültür merkezleri, üniversiteler, Kuran kursları ve fabrikalarda da yaklaşık 40 dakika süren sunumlar yapılıyor. Ayrıca gençlere de uyuşturucunun zararları anlatılıyor. 350 bini aşkın anne bu programlara katıldı, toplamda ise 400 binden fazla katılımcıya ulaşıldı.
‘NARKO-TIR’ YOLLARDA
Uyuşturucuyla mücadele kapsamında Türkiye genelinde düzenlenen etkinlikler çerçevesinde Narko-TIR programı oluşturuldu. Narko-TIR tarafından oluşturulan 40 metrekarelik stantta uzman polisler uyuşturucunun etkilerini, korunma yollarını ve mücadele yöntemlerini öğrencilere ve vatandaşlara anlattı. Ziyaretçiler, dokunmatik ekranlar aracılığıyla bilgilendirme yapılarak uyuşturucunun zararlarını ve etkilerini görebiliyor. Bu programla öğrencilerin ilgisini çekmek ve uyuşturucunun zararları hakkında bilgilendirmek hedefleniyor.
‘UYUMA’YA 2 BİN BİLDİRİM
İddiaya göre Yaşar Tarık Okatan, araçtaki sivil polislerden birini kız kardeşini taciz eden kişiye benzetti. Baba ve oğlu otomobilleriyle polislerin aracının yanına yanaştı. Otomobilden elinde çekiçle inen Yaşar Tarık Okatan, “Sen benim kız kardeşimi taciz eden Volkan’sın” diyerek polise tepki gösterdi.
Polisin, adının Volkan olmadığını söylemesine rağmen Yaşar Tarık Okatan ona çekiçle vurmaya başladı. Bu sırada aracın içindeki Kadir Okatan da tabancasını çekerek polise doğru ateş edince diğer polis memuru da tabancasını çekip baba ve oğlunu vurdu. Yaşar Tarık Okatan baş bölgesinden, babası Kadir Okatan ise karın bölgesinden vurulup yaralandı. Polis memuru ile baba ve oğlu hastaneye kaldırıldı.
‘TEHDİT VE ŞANTAJ’
Barış Boyun ve “Daltonlar” organize suç örgütlerine yapılan son operasyonlarda tutuklanan şüphelilerin suçları şu şekilde sıralandı: Nişantaşı’nda bir gece kulübünün iki kez kurşunlanması, Büyükçekmece - Çatalca TIR garajına el bombası atılması ve Tuzla Tersanesi’nde işinsanlarının tehdit edilmesi. Bu olaylar sayesinde örgüt içinde para akışının bozulmaması amaçlanıyor.
YÖNETİM KADROSU DARALDI
Çeteler, ülke içinde oluşan yönetici boşluğunu doldurmak için, dışarıdan para karşılığı adam tutmaya başladı ve bu sayede yönetim kadrosu artık risk altına girmiyor. İşyerlerine yapılan şantaj ve saldırılarda ise örgüt dışından kiralanan elemanların yakalanması, örgüt için büyük bir sorun oluşturmuyor.
İki ilde gerçekleştirilen operasyonlarda, elebaşılığını yurtdışında tutuklu olarak bulunan Barış Boyun ve yine yurtdışında tutuklu olan Berat Can Gökdemir’in yaptığı, ‘Barış Boyun’ ve ‘Daltonlar’ suç örgütleri üyesi 157 şüpheli gözaltına alınmıştı. Şüphelilerin adreslerinde yapılan aramalarda 40 ruhsatsız tabanca, 10 otomatik tabanca, 5 pompalı tüfek, 3 AK 47 uzun namlulu tüfek, 2 el bombası, 9 çelik yelek ve uyuşturucu madde, yüklü miktarda döviz ve Türk Lirası ele geçirilmişti. Operasyonu sosyal medya hesabından İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya duyurmuştu.
DOSYALARI KABARIK
Aralarında Barış Boyun’un eşi Ece Boyun’un da bulunduğu şüpheliler, emniyetteki işlemlerinin ardından Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’na sevk edildi. 100’den fazla olaya karıştığı tespit edilen organize suç örgütü üyelerinin ‘kasten öldürme’, ‘kasten öldürmeye teşebbüs’, ‘kasten yaralama’, ‘yağma’, ‘yağma amaçlı tehdit’, ‘silah ticareti’, ‘uyuşturucu madde imal ve ticareti’, ‘genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması’, ‘tehdit ve mala zarar verme’ suçlarından kaydı bulunuyor.
Dün öğleden sonra okula gelen Serdar A. mobbing uyguladığını öne sürüdüğü okul müdürüyle görüşmek istedi. Ancak müdür, kızının sağlık sorunları nedeniyle okula gelmemişti. Bunun üzerine Serdar A. müdür yardımcısı ile tartışmaya başladı. Ardından yanında getirdiği silahını çıkararak, ateş etmek istedi. Silah tutukluk yaptı. Bahçeye çıkan Serdar A. doldur-boşalt yaparken silah ateş aldı. Yüzlerce öğrenci panik içinde dışarı kaçtı. Kaçmaya çalışan Serdar A.’yı okul görevlileri yakalayarak polise teslim etti. Gözaltına alınan Serdar A.’nın çantasından ruhsatsız 1 tabanca, mermiler ve 3 adet bıçak bulundu. Milli Eğitim Bakanlığı da olayla ilgili soruşturma açıldığını duyurdu.
Polis memurunun hayati tehlikesi olmadığı öğrenilirken, şüpheli Kasımpaşa’da bir parkta yakalanmıştı. Daha önce ‘uyuşturucu madde kullanmak’ ve ‘kişilerin huzurunu bozmak’ gibi suçlardan kaydı olduğu öğrenilen Oytun Ilgar, emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. Psikolojik sorunları olduğu öne sürülen şüphelinin, emniyette, “Polise neden saldırdın?” sorusuna, “Polise saldırdığımı hatırlamıyorum” diye yanıt verdiği öğrenildi.
İstanbul Beyoğlu İstiklal Caddesi Tünel Çıkışı’nda, dün sabah sabit nokta görevi yapan polis memuruna arkasından bir kişi sessizce yaklaştı. Elindeki bıçağı polisin ensesine saplayan saldırgan koşarak uzaklaştı. Yaralı polis, hastaneye kaldırılarak tedavi altına alındı.
SUÇ KAYDI KABARIK
İstanbul Emniyet Müdürlüğü ekipleri, saldırganın Oytun I. (34) olduğunu belirledi. Şüpheli, Kasımpaşa’da bir parkta yakalanarak gözaltına alındı. Emniyette yapılan sorgulamada zanlının “uyuşturucu madde kullanmak” ve “kişilerin huzurunu bozmak” gibi suçlardan kaydı olduğu, ayrıca psikolojik tedavi gördüğü ortaya çıktı. Saldırganın emniyetteki işlemleri sürerken, tedavi altındaki yaralı polis memurunun hayati tehlikesinin bulunmadığı öğrenildi. Saldırı anı ise saniye saniye güvenlik kamerasına yansıdı.
BÖYLE GELDİ
Güvenlik kameralarına yansıyan görüntüde, polis memuru görev noktasında telefonuna bakıyor. Saldırgan arkadan sessizce yaklaşıyor. Elindeki bıçağı polis memurunun ensesine sallıyor. Polis memuru yere yığılırken zabıta ekipleri yardımına koşuyor. Saldırgan ise koşarak kaçıyor.
DÜELLO İSTEMİŞ
Tartışmalar devam ederken, kadınlar öldürülmeye devam edildi.
KATİLLERİ TANIDIK
İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil... Daha önce tanıdıkları 19 yaşındaki Semih Çelik tarafından 4 Ekim günü canice bıçaklanarak öldürüldü. İkisi de Çelik’i yıllardır tanıyordu. Katil, soğukkanlı bir şekilde iki kadını hayattan kopardıktan sonra intihar etti.
Kübra Güler... Eşinden boşanma aşamasında olan kadın, Bursa’da yaşıyordu. 5 Ekim günü Eyüpsultan’a gelerek çocuklarını görmek istedi. Kayınpederi Mehmet Fidyel, gelinini başından vurarak öldürdü. Güler, çocuklarını görmeye geldiği İstanbul’dan tabutuyla ayrıldı.
Dilber M... Fatih’te 7 Ekim günü sabah saatlerinde eşiyle tartıştı. Eşi Turgut M., tartışma sonrası evden ayrıldı. Akşam eve geldiğinde ise kendini asarak intihar eden Dilber M.’nin cansız bedeniyle karşılaştı. Bıçakla kendine zarar veren Turgut M. hastaneye kaldırıldı. Dilber M.’nin ölümü şüpheli bulundu.
Berivan Önala... 10 Ekim günü Bakırköy’de gittiği hastanenin bahçesinde, eşi Erhan Önala tarafından vurularak hayatını kaybetti. Eşini vuran Erhan Önala, intihar etti. Erhan Önala’nın 22 suç kaydı olduğu ortaya çıktı.
Güler Muslu... 11 Ekim’de Esenler’de eşi Adem Muslu ile bilinmeyen bir nedenle tartıştı. Muslu, ruhsatsız tabancasıyla eşini karnından vurdu, daha sonra polisi arayarak, “Yanlışlıkla eşimi vurdum” dedi. Olay yerine gelen polis ekipleri kadının cansız bedeniyle karşılaştı. Adem Muslu, karısının kendisini aldattığını öne sürdü.
Gülcan Usal...
Olay yerine gelen sağlık ekibi, sol karın tarafından vurulan kadının hayatını kaybettiğini belirledi. Adem Muslu ise kullandığı ruhsatsız tabancasıyla birlikte gözaltına alındı. Çevredeki tanıkların ifadesine göre, çiftin evde yalnız olduğu ve çocuklarının evde bulunmadığı teyit edildi. İfadesine başvurulan şüpheli Adem Muslu, ilk beyanında karısının kendisini aldattığını iddia etti.
İstanbul Başakşehir, Şehit Mustafa Bozoklu Caddesi’nde, 10 Ekim günü saat 17.15 sıralarında siyah giysili ve kapüşonlu bir genç, çantasından bıçağı ve bir bez parçası alarak hazırlık yaptı. Genç ardından yüzünü kapatarak önüne gelen kişilere vücudunun üst bölgesini hedef alarak bıçakla saldırdı. Saldırıda 58 yaşındaki E.Ç., 32 yaşındaki S.Y. ve 14 yaşındaki H.F.E. yaralandı. Saldırgan kaçarken, ihbar üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Yaralılar hastaneye kaldırıldı.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü, güvenlik kameralarından saldırıyı gerçekleştiren M.G.’yi tespit etti. Şüpheli aynı gün evinde yakalanarak gözaltına alındı ve dün adliyeye sevk edildi. Yaralanan 3 kişinin tedavisi sürerken, yaralılardan birinin durumunun ağır olduğu öğrenildi.
OYUNLARDAN ETKİLENDİ
Emniyette pedagog eşliğinde ifadesi alınan M.G., sürekli bilgisayar ve telefonda savaş oyunları oynadığını, bu oyunları bırakıp gerçek hayatta oynamasına dair rüyalar gördüğünü, olay günü de benzer bir rüya gördüğünü belirtti. Uyandıktan sonra mutfaktan bıçak aldığını ve dışarı çıktığını söyleyen M.G., dışarıda kafede oturan insanları görünce, özellikle birini seçmeden, oyunlardaki gibi insanların kendisine saldıracağını düşündüğü için bıçakla saldırdığını ifade etti. Emniyetteki işlemler sonrası adliyeye sevk edilen şüpheli tutuklandı.
İstanbul’da Berivan Önala, dün öğle saatlerinde Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ndeki randevusuna gitmek için yola çıktı. Randevuya giderken eşi Erhan Önala da ona eşlik etmek istedi. Çift, hastanenin bahçesine vardığında bilinmeyen nedenle tartışmaya başladı. Tartışmanın büyümesiyle birlikte Erhan Önala, kurusıkıdan bozma 9 milimetrelik tabancasını çıkartarak eşi Berivan Önala’ya iki el ateş etti. Daha sonra aynı silahla intihar etti.
UZAKLAŞTIRMA KARARI YOK
Hastane çevresinde olayı görenlerin ihbarı üzerine olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Sağlık ekiplerinin ilk müdahalesinin ardından çiftin hayatını kaybettiği belirlendi. İstanbul Valiliği’nden yapılan açıklamada, Erhan Önala hakkında herhangi bir şikayet ya da uzaklaştırma kararının bulunmadığı tespit edildiği bildirildi.
ŞARTLI TAHLİYE EDİLMİŞ
Şartlı tahliye ile hapisten çıkan Erhan Önala’nın yapılan emniyet sorgusunda, birçok kez ‘uyuşturucu madde ticareti’ suçunu işlediği tespit edildi.
Ağır yaralanan Çelik, hastanede hayatını kaybetmişti. Polis ekiplerince yapılan incelemelerde Çelik’in, Uzuner’i öldürmeden önce evinde kız arkadaşı Ayşenur Halil’i de (19) öldürdüğü belirlenmişti
Çelik’in intihar ettiği ana ilişkin görüntüler, sosyal medyada paylaşılmıştı. Görüntülerde Çelik’in arkasında bulunan kişinin kim olduğu merak konusu olmuştu. Bu kişinin müzakere polisi olduğu ortaya çıktı. Surlardaki hareketliliği fark eden polis ekipleri, kontrol için olay yerine çıkmış, cinayeti fark eden ekipler burada bir süre Çelik’i ikna etmeye çalışmıştı. İkna olmayan Çelik, kendini surlardan aşağı bırakmıştı.
Buluşmaya giden Simge Karakiraz, uzaklaştırma kararı aldırdığı eşi tarafından darp edildi. Kızının bağırışlarına aldırış etmeyen saldırgan, eşine tokat ve tekme attı. Olay sonrası karakola giderek şikayetçi olan Simge Karakiraz, polis eşliğinde Silivri Devlet Hastanesi’ne götürülerek tedavi altına alındı. Polis ekipleri Birkan Karakiraz’ı yakalayarak gözaltına aldı. Şüpheli Birkan Karakiraz, emniyetteki işlemlerin ardından götürüldüğü adliyede tutuklama talebiyle çıkarıldığı mahkemece adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. m Ali Rıza AKBULUT/İSTANBUL
Operasyonlarda, şüphelilerin silah üretimi yaptığı ve bu silahları saklamak için “zula” olarak kullandıkları adresler tespit edildi. Baskınlarda 196 adet 9 mm çapında tabanca ve bunlara ait 196 şarjör, 3 bin 61 mermi, bin 568 tabanca gövdesi, 446 irca yayı ve mili, 325 iç kızak, 250 tabanca sürgüsü, 179 tabanca namlusu, çok sayıda silah parçası, taşlama makinesi ve matkap ele geçirildi. Operasyonlar sonucunda 9 şüpheli gözaltına alındı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü, 2024 yılı içinde ruhsatsız silah bulundurma, imalat, sevkiyat ve ticaretine yönelik yürüttüğü operasyonlar kapsamında 9 bin 911 kişiye adli işlem yaptı. Bu süreçte 11 bin 99 tabanca, 443 uzun namlulu ve otomatik silah, 52 bin 569 mermi ve 17 bin 780 silah parçası ele geçirildi.
İstanbul Fatih’te eski okul arkadaşı İkbal Uzuner (19) ve kız arkadaşı Ayşenur Halil’i (19) vahşice öldürüp intihar eden Semih Çelik’in (19) psikiyatrik durumu çok tartışıldı. Bir üniversite hastanesinin psikiyatri servisinde ilaç tedavisi gördüğü belirlenen Çelik’in, cinayet işleyip işlemeyeceğinin neden tespit edilemediği, neden hastaneye yatırılarak tedavi edilmediği çok konuşuldu. Bu durumu ve Çelik’in evinde bulunan çizimleri uzmanlara sorduk.
ÖNCE AİLESİ FARKINDA OLACAK
Uzman Psikiyatr Dr. Celalettin Kutcan, hastalığın önceden tespit edilebileceğini belirterek şunları söyledi: “Ama önce aile farkında olacak. Bir depresyon psikozu varsa hayaller görür, sesler duyar. Böyle hastaları ilaçlarla düzeltiriz ama psikopatiyi yani kişilik bozukluğunu düzeltecek bir ilaç yok. Ancak bu hastanın, düzenli tedavilerle, etrafına zarar verecek davranışları ilaç tedavisiyle önlenebilir. Ama günümüz koşullarında hastanelerde bu tedaviler yapılamıyor. Bir psikiyatri tedavisi 10-15 dakikalık randevularla olmaz. Tedavi boyunca tek bir doktoru olup, o doktorla ilişkide olacak. Poliklinikte 1 ay sonra başka bir doktor karşısına çıktığında, doktorun hastayı tanıması zor.
KİŞİLİK BOZUKLUĞUNU DEĞİŞTİRMEK ÇOK ZOR
Eğer daha önce bir intihar teşebbüsü yaşamışsa hastaneye yatırılır. ‘Yatmak istemiyorum’ diyen hastayı, aile imza vermese bile doktor hastaneye yatırır ve ilgili makamları zorunlu yatış yaptığına dair bilgilendirir. Tedavisi devam ettirilir. Bu çocuk bir psikopat. Son derece zeki. Bütün her şeyi saklayabilir, çünkü zeki. Karşısındakini çok rahatlıkla manipüle edebilir. İlaç tedavisiyle davranışı toparlanmaya çalışılır ama böyle bir kişilik bozukluğunu değiştirmek tıbben de çok zor. Çünkü verdiğimiz ilaçlar hastanın kişiliğiyle oynamıyor. Kişilik bozukluğu zemininde doktorun işi zor. Madde bağımlılığı varsa bu da üstüne tuz biber olmuş.”
HASTANEYE YATIŞTA 3 KRİTER
- Psikiyatr Prof. Dr. İbrahim Balcıoğlu: “Psikiyatri kliniğinde kapalı ve açık olmak üzere 2 tip servis vardır. Kapalı servisteki hastaları yatırmanın 3 tane kriteri var. İntihar düşüncesi olan ya da intihara teşebbüs eden ve çevresine zarar verecek şizofren türü hastalar. Bir de eroin ve morfin kullanan hastalar. Bunlar hastanede yatırarak tedavi edilir. Bunun dışında bizim nevroz dediğimiz diğer türler, yani ne yaptığını bilen hastalar poliklinikte ayakta takip edilir. Kişilik bozukluğu dediğimiz hastalar, hasta olduklarını kabul etmezler, hastaneye de gelmezler. Çünkü bize göre bunların cezai sorumluluğu tamdır.
HEKİM ZORLA GETİREMEZ
Kadın Destek (KADES) uygulamasını tüm kadınlar cep telefonlarına indirebiliyor. Eşinden, yakınından şiddet görmeyen veya herhangi bir tehdit altında olmayan kadınlar da bu uygulamayı indirip kullanabiliyor. KADES sadece eşinden, yakınından şiddet görme ihtimali olan kadınlarla ilgili bir uygulama değil. Sokaklarda daha güvenli bir şekilde dolaşabilmek için KADES uygulaması indirilebiliyor. Takip, taciz gibi rahatsız edici bir durumda tek tuşla yardım istenebiliyor.
ADRES BİLDİRMEK GEREKMİYOR
Kadına yönelik şiddetin önlenmesinde görev alan yetkililer, Hürriyet aracılığıyla kadınlara çağrıda bulundu: “KADES uygulamasını cep telefonlarına indirsinler. ‘Herhangi bir sıkıntı yaşamıyorum’ veya ‘Bana bir şey olmaz’ demesinler. Yakınları, tanıdıkları, eşleri tarafından şiddete uğramıyor olabilirler. Ancak yolda yürürken, işte, sokakta karşılaştıkları birisi tarafından fiziksel veya sözlü şiddete, tacize maruz kalabilirler. Böyle bir durumda KADES uygulamasını kullandıklarında, tek tuşla yanınızdayız. Acil çağrı hatları aramaları, bulunduğu konumu, adresi bildirmeleri zaman alacak şeyler.
KADES uygulamasında koordinat bilgisini açarak tek tuşa bastığınız andan itibaren herhangi bir yeri aramaya, bulunduğu konumu anlatmaya gerek kalmıyor. Anında acil çağrı merkezine ihbar düşüyor. Bulunduğunuz konuma en yakın polis ekibine, devriyedeki ekiplere bildiriliyor. Ortalama 5 dakika gibi bir sürede ekip orada oluyor.
ŞİDDETE SESSİZ KALMAYIN
Şiddet karşısında kadının hiçbir zaman sessiz kalmamasını istiyoruz. Kadına karşı şiddetin önüne geçmek için yoğun çalışmalar yürütülüyor. Bu mücadeleye teknolojiyi dahil ederek ve etkin kullanarak kadına yönelik şiddetle ilgili ciddi adımlar atıyoruz, yoğun mesai harcıyoruz. Gönül ister ki hiçbir kadın şiddete uğramasın, KADES gibi bir uygulamaya ihtiyaç duymasın. Ama kadınlarımız olası bir şiddet karşısında en azından kendisini güvende hissetmesi için bu uygulamayı kullansınlar.”
5 MİLYON KADIN KULLANIYOR
- İçişleri Bakanlığı’nca 2018’de hizmete alınan, kadınların acil durumlarda yardım isteyebilecekleri Kadın Destek (KADES) uygulamasını bugüne kadar 5 milyona yakın kişi cep telefonuna indirdi. Uygulama üzerinden 1 milyona yakın kadın karşılaştığı acil durumları tek tuşla ihbar etti. Bu ihbarlara ekipler, ortalama 4-5 dakikka içerisinde müdahalede bulundu. Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için emniyet ve jandarmada il düzeyinde bulunan “Aile İçi ve Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Büro Amirliği” ilçe düzeyinde de yaygınlaştırıldı.
İstanbul Fatih’te önceki gün Türkiye’yi ayağa kaldıran bir olay yaşandı. Fatih’te cuma günü saat 16.00 sıralarında, Derviş Ali Mahallesi Fevzipaşa Caddesi’nde kasaplık yapan Semih Çelik (19), İkbal Uzuner (19) ve Ayşenur Halil’i (19) yarım saat arayla katletti. Edirnekapı surlarının üzerine çıkan Semih Çelik, öldürdüğü İkbal Uzuner’in başını kesip aşağı attı. Ardından boğazına ip geçiren katil zanlısı surlardan atlayarak yaşamına son verdi.
OLAY GÜNÜ ‘NASIL, ÜSTÜM GÜZEL Mİ?’ DİYE SORDU
Hürriyet o caninin yaşadığı mahalleye giderek Semih Çelik’i mahalleliye sordu. Önceden Fatih’te oturan Semih Çelik, 2018 yılında Eyüpsultan’da çıkmaz sokaktaki 5 katlı bir evin 2. katına taşındı. Ancak Fatih’teki bağlarını hiç koparmadı, vaktini eski yaşadığı yerde geçirdi. 6 yıldır oturduğu semtin ne berberi ne emlakçısı ne de sokağın tek fırıncısıyla sohbet etti. Mahalle esnafı, “Arada sırada yüzünü görürdük, selam dahi vermezdi. Sadece buradaki evine yatmaya gelirdi” dedi.
Mahallelinin anlattığına göre, olay günü evden çıkan Semih Çelik, sokağın karşısındaki fırına uğruyor ve orada kıyafetlerini göstererek, “Üstüm nasıl olmuş, iyi mi?” diyor. Daha sonra ayrılıyor.
Doğma büyüme Semih Çelik’in sokağında emlakçılık yapan Uğur Yılmaz (49), “Bizim mahallemiz köy gibidir, herkes birbirini tanır. Ancak biz, kendisini ve babasını tanımıyoruz. Çok az görürdük. Hele annesini hiç bilmiyoruz, sanırım Ankara’da kalıyormuş. Olay günü sabah babasıyla konuşuyor, babasına ‘Kız arkadaşım gelecek, kahvaltı yapacağız’ diyor. Babası da evden çıkıyor. Sonra öğreniyoruz ki çocuk iki kişiyi öldürmüş. Kasap olduğunu duyduk ama nerede bir şey bilmiyoruz” dedi.
70 yaşındaki mahalle sakini Hasan Şahin, “Semih Çelik’i birçok kez gördüm ama yalnızca gördüm. Temiz yüzlü, sakin bir çocuktu. Ancak bir diyaloğumuz, merhabalaşmamız yoktu. Buraya da birkaç sene evvel taşınmışlar, o zaman bina inşaat halindeymiş. Bırakın böyle bir olayı, hırsızlık bile olmazdı bizim mahallemizde, kapıda anahtar bırakırdınız. Böyle bir şey yaşanması çok kötü ve üzücü” diye konuştu.
BABA ÇELİK: PSİKOLOJİK SORUNLARI VARDI
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, dün İstanbul’da Çekmeköy Belediyesi’nin Toplu Açılış Töreni’ne katıldı. Alemdağ Çocuk Gündüz Bakımevi, Emekliler Lokali, Hayvan Barınağı ve Doğal Yaşam Alanı, Yaşar Doğu Parkı Sosyal Tesisi, Sultançiftliği Mahallesi Çocuk Gündüz Bakımevi, Doğa Park Kadın El Emeği Pazarı ve Sosyal Tesis, Merkez Mahallesi Yuvamız Çekmeköy Prof.Dr. Murat Balcı Çocuk Gündüz Bakımevi ve Yuvamız Çekmeköy Zübeyde Hanım Çocuk Gündüz Bakımevi törenle açıldı. Özel, açılışa katılmayan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na selam göndererek özetle şunları söyledi:
“Özellikle burada kendisinden önce İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin tek bir kreşi yokken şu ana kadar 104 kreş açan Ekrem İmamoğlu’na selam göndermek isterim, tebrik ediyorum kendisini.
YOKSULLUĞU YÖNETME
Bugün Türkiye’de maalesef yoksulluğun kabul edildiği ama yok edilmek yerine yönetilmesinin tercih edildiği bir sistem var. CHP olarak gelir adaletsizliğine itiraz ediyoruz. Bu zengin ülkenin daha büyümesini, daha çok kazanmasını, daha çok üretmesini, artanı ve mevcut olanı adil paylaşmasını öneriyoruz. Toplumun en zenginleri ile neredeyse fakirlerinin aynı vergileri ödediğini, bugün vergilerin yüzde 69’unun dolaylı olarak toplandığını, yani sütten, ekmekten, mazottan, sudan, elektrikten alındığını, fabrikatör ile fabrikanın asgari ücretli bekçisinin aynı vergiyi ödediğini ve bunun verginin yüzde 69’u olduğunu bilelim.
BU KREŞTE ÜCRET NE
Bu kreşte nasıl bir ücret tarifesi var? Dediler ki, ‘40 bin lira, yani ayda 4 bin lira.’ İlk duyduğumda şöyle bir baktım, danışman arkadaş uyardı, ‘İstanbul’da kreş yılda 400 bin lira. Ayda 40 bin lira, bu onda biri gibi sembolik bir fiyat.’ Bir tarafta bir çocuğun kreşine 400 bin lira alan bir sistem var. Okullarda büyük eşitsizliklerin yarattığı sosyal sorun var. 3 çocuktan biri okula aç gidiyor, aç geliyor, su alamıyor. Geçen günlerde Beyoğlu Belediye Başkanımız okullara sebil koymaya başladı. Biz bunu bütün belediyelerimize öneriyoruz.”
İMAMOĞLU İLE METRO ŞANTİYESİNDE
Özel daha sonra İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile 3 ilçeden geçecek, yaklaşık 2 milyonluk bir nüfusa hizmet verecek, 11 istasyonlu, 13 kilometre uzunluğundaki Ümraniye-Ataşehir-Göztepe Metro Hattı’nın Ataşehir şantiyesinde incelemelerde bulundu. Özel, İmamoğlu ve çalışma arkadaşlarına, “Yüzümüzü kara çıkarmadınız” sözleriyle seslendi. İmamoğlu da “Aslında durağan olan şantiyeyi, hiç durmadan bugüne kadar taşıdık ve inşallah önümüzdeki sene bu aylarda, ekim-kasım aylarında bu hattı İstanbulumuza kazandırmış olacağız” müjdesini verdi.
Şüpheli, kaldırımda uyuyan Muhammed Hacıhasan’ın (30) montunun sol cebindeki parayı çaldıktan sonra hızla olay yerinden uzaklaştı. Polisler, şüpheliyi bir dönercinin önünde yakaladı. Şüphelinin kimliğinin Emrah Gültekin (30) olduğu tespit edildi. Her iki şüpheli de ekipler tarafından emniyete götürüldü.
Emrah Gültekin’in toplam 22 kaydı olduğu ortaya çıktı. Muhammed Hacıhasan’ın ise 8 kaydı olduğu ve 1 Nisan’dan bu yana “bilişim sistemleri banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık” suçundan arama kararı çıkarıldığı tespit edildi. Şüpheliler adliyeye sevk edildi.
Bir süredir kanser tedavisi gördüğü hastanede, 1 Ekim’de beyin kanaması geçirerek hayatını kaybeden Güneri Cıvaoğlu için dün saat 11.00’de Demirören Medya Center’da tören düzenlendi. Törene eşi Canan Cıvaoğlu, yeğenleri Ayşegül Mola, Kemal ve Kerem Ulubay, eski CHP Genel Başkanı Altan Öymen, Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Özay Şendir, Hürriyet Yazarı Sedat Ergin, Hürriyet Yazarı, tarihçi İlber Ortaylı, Milliyet çalışanları, DHA Genel Müdürü Cemal Coşkun, Türkiye’nin Prag Büyükelçisi Metin Feyzioğlu ve meslektaşları katıldı.
‘55 YIL SEVDİK BİRBİRİMİZİ’
Gazetedeki törenin ardından Teşvikiye Camisi’nde düzenlenen cenaze töreninde ise Cıvaoğlu’nun ailesi, yakınları, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, Eski Başbakan Tansu Çiller, çok sayıda gazeteci, iş, sanat ve spor dünyasının önde gelen isimleri vardı. Taziyeleri kabul eden Canan Cıvaoğlu yaptığı konuşmada, “Hepimizin başı sağ olsun. Söyleyecek bir şey yok. Benim için büyük bir kayıp, büyük bir boşluk olacak. 55 yıldır birbirimizi sevdik. Çok şeyler söyledi. Ancak en çok aklımda kalan, mezarına çok sevdiği kokulu yasemin çiçeği istememesiydi” dedi. 85 yaşında hayatını kaybeden Cıvaoğlu’nun cenazesi öğle namazı sonrası kılınan cenaze namazının ardından Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedildi.
Tuzla’da polis ekipleri, Tepeören Mahallesi Salkım Sokak’taki Tepeören Villaları’nda dolandırıcılık suçundan aranan Ferhat İnaç’ın saklandığı ihbarını aldı. Şüpheliyi yakalamak için saat 17.00’de olay yerine giden polis ekipleri, silahlı saldırıya uğradı.
Polis ekipleri saldırıya karşılık verirken çıkan çatışmada, polis memuru Adem Köş göğsünden ve koltuk altından vurularak ağır yaralandı.
Destek talebi üzerine olay yerine çok sayıda özel harekât polisi sevk edildi. Çatışmada, şüpheli Emrah Erol ölü olarak ele geçirilirken, saldırıya karışan diğer iki şüpheli Çağrı Gündüz ve Ferhat İnaç yakalanarak gözaltına alındı. Yaralanan polis memuru Adem Köş, sağlık ekiplerinin ilk müdahalesinin ardından hastaneye kaldırıldı.
16 SUÇTAN ARAMA 36 SUÇ KAYDI
Emrah Erol’un (26), 19 kaydı ve 10 aranması var. “Kasten Öldürme”, “Silahla Tehdit”, 2 kez “Mala Zarar Verme”, “Yağma”, 3 kez “Hırsızlık”, “Başkasına Ait Kimlik Bilgileri Kullanma” ve “Güveni Kötüye Kullanma” suçlarından aranıyor. Suç kayıtları arasında 4 kez “Mala Zarar Verme”, 5 kez “Hırsızlık”, “Tehdit”, “Kasten Öldürme”, “Genel Güvenliğin Kasten Tehlikeye Sokulması”, “Ateşli Silahlar ve Bıçaklar Kanunu’na” muhalefet, “Mukavemet”, “Konut Dokunulmazlığının İhlali”, “Başkasına Ait Kimlik Kullanılması” ve “Kasten Öldürmeye Teşebbüs” bulunuyor.
Çağrı Gündüz’ün (31), 16 kaydı ve 1 aranması var. “Ateşli Silahlar ve Bıçaklar Kanunu’na” muhalefet suçundan aranıyor. Suç kayıtları arasında 6 kez “Ateşli Silahlar ve Bıçaklar Kanunu’na” muhalefet, “Yağma”, 2 kez “Tehdit”, 4 kez “Kasten Yaralama”, “Mala Zarar Verme” ve 2 kez “Hırsızlık” yer alıyor. Ferhat İnaç’ın (21) ise aranması yok, ancak 2021’de bir dolandırıcılık kaydı var.
POLİSLER ÇELİK YELEK KULLANMIYOR
İstanbul Emniyeti’nde görevli Şeyda Yılmaz geçen günlerde 32 suç kaydı olan firari şahsı yakalamak isterken vurularak şehit oldu. Dün de polis memuru Adem Köş ağır yaralandı. Polislere ardı ardına yapılan silahlı saldırılar çelik yelek kullanımını gündeme getirdi. Çelik yelek birçok olayda polislerin hayatını kurtarabiliyor. Ancak Türkiye’de polisler ya operasyona giderken ya da nöbet tutarken çelik yelek giyiyor. Yurtdışında ise birçok ülkede güvenlik personeli görevde olduğu her an çelik yelekle görev yapıyor.
Arkadaşları tarafından dövülen Karakaş bayıldı. Karakaş, arkadaşları tarafından kendine gelmesi için vücuduna verilen elektrik nedeniyle hayatını kaybetti. İhbar üzerine olay yerine gelen polis ve sağlık ekipleri, Yaşar Karakaş’ın cesediyle karşılaştı. Karakaş’ın vücudunda darp izleri ve elektrik yanıkları olduğu tespit edildi. Olay sırasında evde bulunan biri kadın 5 kişi gözaltına alındı.
DOSYALARI KABARIK
Yapılan incelemede şüphelilerin çok sayıda suç kaydı olduğu ortaya çıktı. Ramazan K.’nin (29) 10 suç kaydı, Cebrail K.’nin (27) 4 suç kaydı, İsmail K.’nin 11 suç kaydı, Kadir K.’nin (26) ise 2 suç kaydı olduğu belirlendi.
Gözaltına alınan şüphelilerden Eda T., emniyetteki ifadesinde, “Alacak verecek yüzünden kavgaları vardı. Olay günü dışarıdaydım, sabaha karşı döndüğümde Yaşar’ı darp ettiklerini ve elektrik verdiklerini gördüm. Hemen polise haber verdim” dedi.
Diğer şüphelilerin ise ifadelerinde kavga ettiklerini anlattıkları, cinayete ilişkin ise birbirlerini suçladıkları öğrenildi.
Şüpheliler, emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. Karakaş’ın darp sonucu mu yoksa elektrik verildiği sırada mı öldüğü, Adli Tıp Kurumu’ndaki incelemeyle belirlenecek.
İSTANBUL Kavacık’ta, 26 Eylül Perşembe gecesi 23.30 sıralarında, sosyal medya üzerinden yayınlanan bir spor programından çıkan eski futbolcu ve spor yorumcusu Serhat Akın, Şehit Teğmen Ali Yılmaz Sokak’ta silahlı saldırıya uğradı. Akın’a sol ayağından iki, sağ ayağından bir mermi isabet etti. Hemen hastaneye kaldırılan ve ameliyatı başarıyla tamamlanan Akın’ın hastanedeki tedavisi devam ediyor. Sol ayağında parçalı kırık tespit edilen eski futbolcu, hastanede tedavi altında tutuluyor. Olayın ardından yapılan ilk görüşmede Akın, olay saatinde arkadaşı Berkay Tokgöz ile yorumculuk yaptığı stüdyodan çıkarak otomobiline bineceği sırada başında motosiklet kaskı bulunan şüpheli şahsın kendisine ateş ettiğini ve yaralandığını, saldırganın daha sonra kendisini bekleyen plaka bilgisini alamadığı motosikletli şahıs ile firar ettiğini söyledi. Olay yerinde 3 adet 9 mm kovan ele geçirildi.
SUÇ KAYITLARI ORTAYA ÇIKTI
Cinayet Büro Amirliği ekipleri, saldırganlara yönelik başlattıkları soruşturmada bölgedeki güvenlik kameralarını detaylı şekilde inceledi. Bir aracın saldırganları olay yerine getirdiği belirlendi ve bu aracı kullanan şüpheli gözaltına alındı. Ardından motosikleti süren kişi ve silahı kullanan O.D. de yakalandı. Tuzla’da saklandıkları adreste gözaltına alınan 5 şüphelinin sorgusu sürüyor.
Çoban olan O.D.’nin, oto hırsızlığından suç kaydı bulunurken, kasap olan O.M.’nin ise kasten yaralamadan sabıkası tespit edildi. Şüpheli M.A.’nın ‘ruhsatsız silah bulundurma’, ‘uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma’, ‘taksirle yaralama’, ‘kasten yaralama’ suçlarından toplam 7 , şüpheli İ.T.’nin ‘taksirle yaralama’ ve ‘kasten yaralama’ suçundan toplam 3, E.Ü.’nün ise ‘kasten öldürmeye teşebbüs’, ‘taksirle yaralama ve uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma’ suçlarından toplam 3 suç kaydı olduğu belirlendi.
250 BİN TL’YE VURDULAR İDDİASI
Serhat Akın’ın silahla yaralanmasına ilişkin yürütülen soruşturmanın detayları da ortaya çıkmaya başladı. Soruşturma kapsamında alınan ifadelerde, şüphelilerden O.D. ile O.M.’nin talimatı, çeşitli suçlardan araması bulunan Gürcistan’daki akrabaları firari H.Ş.’den aldıkları ve eylemi 250 bin TL karşılığında gerçekleştirdikleri öne sürüldü.
Çoban olduğu belirlenen H.Ş.’nin (24) ise ‘ruhsatsız silah bulundurma’, ‘şüpheli ölüm’, ‘mala zarar verme’, ‘kasten öldürme’, ‘kasten yaralama’, ‘parada sahtecilik’, ‘uyuşturucu ve uyarıcı madde bulundurma’, ‘resmi belgeyi bozma’, ‘genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması’ suçlarından toplam 10 farklı suç kaydı bulunduğu öğrenildi.
BU FOTOĞRAFI MİLYONLAR GÖRDÜ
İstanbul Sultangazi Meydanı’nda 16 Eylül günü, kâğıt toplayan bir kişi yolda gördüğü bir poşeti kontrol etmek istedi. Poşeti incelerken kabloları fark eden kâğıt toplayıcısı, içinde patlayıcı olabileceğini düşünerek polis ekiplerine haber verdi. Bomba imha uzmanları şüpheli pakete müdahale etti. Paketin içinden el yapımı bomba çıktı.
ÖRGÜT BAĞLANTILARINI KULLANDI
El yapımı patlayıcının PKK/KCK terör örgütü tarafından hazırlandığı ve talimatın yurtdışında yaşayan firari Bilal İmir isimli örgüt üyesi tarafından verildiği tespit edildi. Talimat doğrultusunda S.K., A.O., Y.I. ve E.B., bombayı hazırlayıp belirlenen adrese götürmek için harekete geçti. Ancak devriye ekiplerini fark eden şüpheliler, paniğe kapılarak patlayıcıyı Sultangazi Meydanı’ndaki saksıların arasına bıraktı. İddiaya göre, patlayıcı İmir’in boşanma aşamasında olduğu eşi için hazırlandı. İmir, boşanmayı kabul etmeyen eşine gözdağı vermek amacıyla örgüt bağlantılarını kullanarak bu planı devreye soktu.
İLK VUKUATLARI DEĞİLMİŞ
9 Eylül’de Arnavutköy’de uzun namlulu silahlarla gerçekleştirilen saldırının da aynı şüpheliler tarafından düzenlendiği tespit edildi.19 Eylül günü belirlenen şüphelilere yönelik operasyon düzenlendi. Operasyonlarda 4 şüpheli gözaltına alındı. Sultangazi’deki iki farklı adrese yapılan aramalarda AK-47 uzun namlulu silah, tabanca ve 93 mermi ele geçirildi. Ayrıca, bu silahları sakladığı değerlendirilen B.Ö.O. ve O.Ş. isimli şahıslar da gözaltına alındı. Gözaltına alınan 6 kişi, 22 Eylül’de adliyeye sevk edildi. Şüphelilerden E.B. ve Y.I. adli kontrol şartıyla serbest bırakılırken, diğer 4 kişi tutuklandı.
SOSYAL MEDYADAN TEHDİTLER SAVURDU
26 suç kaydı bulunan Geçti’nin kuzeni Kahan Geçti de yaşanan olaylar sonrasında sosyal medya hesapları üzerinden vatandaşları tehdit etti. Kahan Geçti, yaptığı paylaşımda uzi ve bir tabanca fotoğrafı paylaşarak, görselin üstüne küfürler yazdı. Ayrıca sosyal medyadan birçok silahlı paylaşım yapan Kahan Geçti, tepki alınca hesabını gizli hale getirdi, tüm paylaşımları sildi ve profil fotoğrafını kaldırdı.
Tepkiler üzerine harekete geçen polis ekipleri Kahan Geçti’yi Sultanbeyli’deki evinde gözaltına alındı. Yapılan detaylı sorgulamada, şüphelinin çeşitli suçlardan çok sayıda kaydı olduğu belirlendi. Emniyetteki işlemleri tamamlanan Kahan Geçti, “Ateşli Silahlar Kanunu’na muhalefet” suçundan tutuklandı.
Sosyal medya fenomeni 26 yaşındaki Kübra Aykut, paylaştığı videolarla binlerce takipçiye ulaştı. Aykut’un tanınırlığı, “Kendimle evlendim” videosuyla daha da arttı. Kendisini kimseye layık görmediğini belirten Aykut, düğün salonu kiralayarak, arkadaşlarını davet edip, ‘Pırlanta’ şarkısıyla salona giriş yaptı. Arabanın arkasına ise “Kızlar, üzülmeyin damat yok” yazdırdı. Bu kayıt, televizyon kanalları dahil birçok sosyal medya platformunda gündem oldu. Hayat dolu paylaşımlarıyla dikkat çeken Aykut, ailesiyle mutlu olduğu, şarkı söylediği ve gezdiği anlardan videolarla hayatından kesitler de paylaştı. Bu sevecen tavrı sayesinde TikTok’ta 1 milyondan fazla, Instagram’da ise 180 bin takipçisi bulunuyordu. İçerik üreterek para kazanıyordu.
Aykut, son paylaştığı videolarda ise kilosundan şikâyet ederek, 44 kiloya düştüğünü ve sürekli kilo kaybettiğini ifade etti. Evinin çok pis olduğunu ve temizlik için gelen kadının artık gelmeyi bıraktığını söyleyerek, şaka yollu bir şekilde takipçilerine, “Evde temizlik ve kahve buluşmasını yapalım mı?” dedi. Binlerce takipçisi olan Kübra Aykut, bu paylaşımından saatler sonra önceki akşam İstanbul Sultanbeyli’de yaşadığı evinin 5’inci katından atladı. Olay, sitenin güvenlik görevlilerince polis ve sağlık ekiplerine bildirildi. Olay yerine gelen sağlık ekipleri, Aykut’un bilincinin kapalı olduğunu belirledi. Ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılan Aykut, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.
AİLE YAŞANANLARA İNANAMADI
Kübra Aykut’un cansız bedeni Adli Tıp Kurumu’na getirildi. Cenazeyi teslim almak için Adli Tıp Kurumu’na gelen Kübra Aykut’un kuzeni Kamuran Aykut, intihara inanmadıklarını belirterek “Hayat dolu kızdı, hayvanları, insanları, kendini severdi. En son annesini gece 23.00’te arayıp ‘Sizi seviyorum, temizlik yaptım, çok yorgunum’ demiş. Arabasına mama koyup hayvanları beslerdi. Alkol bile kullanmazdı, Kübra intihar edecek birisi değildi” dedi.
Aykut’un amcasının kızı Aylin Sakoğlu ise “Kübra melek gibi bir insandı. Bulunduğu ortama enerji veren, hayat dolu birisiydi. Bu nasıl oldu inanamıyoruz, ölümünü şüpheli buluyoruz çünkü Kübra hayat doluydu” diye konuştu.
Adli Tıp Kurumu’ndan teslim alınan Kübra Aykut’un cenazesi defnedilmek üzere Bursa’ya gönderildi.
‘NASIL ŞAŞIRTTIM AMA YİNE SİZİ’
Aykut’un evinde yapılan incelemede, kendi el yazısıyla yazdığı bir intihar notu bulundu. Polis, olayın intihar olduğu yönünde bulgular elde etti. Telefon şifresinin de yazılı olduğu notta şu ifadeler yer aldı: “İyi bir insan olarak yaşamak bana hiçbir şey kazandırmadı. Bu hayatta bencil olun, o zaman mutlu olursunuz. Günlerdir acı çekiyordum, kimse görmedi. Kendini çok seven ben, kendimi düşündüğüm için gidiyorum. Özür dilerim. Nasıl şaşırttım ama yine sizi.”
İSTANBUL Ümraniye’de pazar gecesi polis merkezinden firar eden hırsızlık şüphelisi Yunus Emre Geçti (19), gözaltına alındığı sırada polis memurunun silahını alarak polislere ve etrafa ateş açmıştı. Geçti’nin ateşlediği tabancadan kurşunun başına isabet ettiği Şeyda Yılmaz (27), kaldırıldığı hastanede tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak şehit olmuştu. Saldırıda polis memuru Kürşat Hakkı Sarıtepe ile saldırganın annesi Pınar Geçti de yaralanmıştı. Olayın ardından Yunus Emre Geçti ise tutuklanmıştı.
‘ONLARIN ACISI BENİM ACIM’
Saldırıda yaralanan Yunus Emre Geçti’nin annesi Pınar Geçti, olayla ilgili şöyle konuştu: “Hiçbir anne evladının kötü olmasını istemez. 26 suçtan benim çocuğumun kaydı varsa niye devlet bunu almadı? O kadar yalvardım. O kadar karakollara gittim. ‘Bu çocuk bağımlı, bu çocuk madde satıyor, bu çocuk madde kullanıyor.’ Bunların hepsini söyledim ben. Çocuğumun yerini yine ben söyledim, buldurdum. Cani miyim ben? Keşke, polisimize değil de bana gelseydi, ben öleydim. O kurşun benim kafama gelseydi. Biri mezara gitti, diğeri içeri girdi. Bir cahil, iki insanı mahvetti. Gece gündüz aranıyorum, videolarım paylaşılmasın. Polis Şeyda Hanım’a Allah rahmet eylesin. Yakınlarına da Allah sabır versin. Özür diliyorum. Zamanı gelince ailesinin yanına gitmek istiyorum. Onların acısı benim acım. Ben çocuğuma üzülmüyorum. Bir anne olarak tek şey söylüyorum: Adalet neyse yerini bulsun. Müebbet ise müebbet yesin, 10 yılsa 10 yıl yesin. Çocuğum polisimi öldürecek kadar adi köpek benim gözümde.”
HUKUKÇULAR DEĞERLENDİRDİ
- İstanbul Ümraniye’de, 26 suç kaydı olan 19 yaşındaki Yunus Emre Geçti tarafından görevi başında şehit edilen 27 yaşındaki Şeyda Yılmaz’ın ölümü, tüm Türkiye’yi hem üzdü hem de isyan ettirdi. Çünkü herkesin aklına gelen ilk soru “Bu kadar suç kaydı olan biri nasıl sokaklarda elini kolunu sallayarak dolaşır?” oldu. 26 suç kaydı olan bir kişinin neden cezaevinde olmadığını ve neler yapılabileceğini hukukçulara sorduk.
DOSYALARI TUTUKLAMA SEBEBİ SAYILABİLİRDİ
- Emekli hâkim adli bilimler uzmanı avukat Demet Tanrıverdi Keskin: Polisimizin şehit eden şahsın yaşına bakınca hakkında açılan ceza davaları henüz 18 yaşın altında işlenmiş suçlara ilişkin gözüküyor. Hâkimlerimiz bir sanık hakkında açılan davaları kendi UYAP ekranlarında sorgulama yaparak görebiliyorlar, böylesine suça eğilimli birisi için görülmekte olan onlarca ceza davası sanık açısından kaçma şüphesi anlamına gelir ve bir tutuklama sebebi olarak kullanılabilirdi. Bir başka konu da pandemi ve sonrasındaki süreçte İnfaz Kanunu’muzda halk tabiriyle cezanın yatarını indirgeyen pek çok düzenleme yapıldı. Bu infaz düzenlemeleri de şahsın aramızda dolaşmasına sebep olmuş olabilir.
-
İstanbul Ümraniye’de Dudullu Polis Merkezi Amirliği ekipleri, önceki gün akşam saatlerinde ‘motosiklet hırsızlığı’ suçundan aranan şüpheli Yunus Emre Geçti’yi (19) gözaltına alıp karakola götürdü. Karakolun bahçesinde ailesiyle görüştüğü sırada duvardan atlayarak kaçan Geçti, izini kaybettirdi.
SİPER ALDI AMA...
Harekete geçen devriye ekipleri, gece 23.00 sıralarında Ihlamurkuyu Mahallesi’nde yerini tespit ettikleri şüpheliyi tekrar gözaltına almak için operasyon düzenledi. Çeşitli suçlardan kaydı bulunan Geçti, yakalanmaya çalışılırken çıkan arbedede polis memurlarından birinin silahını ele geçirerek ateş açtı. Bu sırada polis memuru Şeyda Yılmaz da şüpheliye karşılık verdi. Kendilerini korumak isteyen polisler, çevrede bulunan malzemeleri siper aldı. Polis memuru Şeyda Yılmaz, bir plastik standın arkasına gizlendi. Ancak plastik standı delen kurşunlardan biri, Yılmaz’ın başına isabet etti. Çıkan çatışmada polis memuru Kürşat Hakkı Sarıtepe ve şüphelinin yanındaki annesi P.G. (43) de yaralandı. 3 yaralı hastaneye kaldırıldı ancak başından vurulan polis memuru Şeyda Yılmaz, yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak şehit oldu. Yaralı polis memuru Kürşat Hakkı Sarıtepe ve P.G.’nin tedavileri devam ediyor.
DOSYASI KABARIK
Yayılan görüntüleri ihbar kabul eden polis ekipleri görüntüdeki şüpheliyi yakalamak için çalışma başlattı. Videonun çekildiği yer olan Şişli Eskişehir Mahallesi’ndeki apartmanın tespit edilmesiyle polis ekipleri harekete geçti. 19 Eylül günü yapılan baskında 70 yaşındaki K.K. yakalanarak Feriköy Polis Karakolu’na getirildi. Gece karakola getirilen şüpheli emniyetteki işlemlerin ardından sabah saatlerinde adliyeye sevk edildi. Çıkarıldığı adli makamlarca K.K., adli kontrolle serbest bırakıldı.
MİT, PKK/KCK adına Avustralya’da gerçekleştirilen terör eylemlerine aktif katılım sağlayan Çiğdem Aslan’ı takibe aldı. Terör örgütünün sözde yöneticileri ile irtibat halinde bulunan Aslan’ın, İstanbul Havalimanı üzerinden Avustralya’ya gideceği tespit edilince 15 Eylül günü düzenlenen operasyonla İstanbul Havalimanı’nda yakalanıp gözaltına alındı. Emniyetteki işlemlerin ardından 18 Eylül’de adliyeye sevk edilen terörist, çıkarıldığı hâkimlik tarafından tutuklandı. Çiğdem Aslan’ın ‘Lenna Aslan’ ismiyle Avustralya pasaportu taşıdığı ve Türkiye’ye yaptığı seyahatlerde bu ismi kullandığı öğrenildi.
ŞAHOZ’LA İRTİBATLI
Güvenlik kaynaklarından edinilen bilgiye göre, 1973 Ankara doğumlu Çiğdem Aslan, Avustralya’da PKK/KCK güdümündeki sivil toplum kuruluşlarının düzenlediği etkinliklere katılıyordu. Bu etkinliklerde PKK/KCK propagandası yaptığı ve Türkiye’nin sınır ötesi operasyonlarını protesto etmek amacıyla düzenlenen gösterilere katıldığı iddia edilen kadın teröristin aynı zamanda PKK/KCK-PYD Eşbaşkanı Şahoz Hasan ile irtibatlı olduğu da tespit edildi.
İddialara göre, Şentürk olay günü ailesiyle yaşadığı tartışmanın ardından gece saatlerinde bir otele giriş yaptı. Otel koridorunda hararetli bir şekilde konuştuğu belirtilen genç kadının, odasından gelen sesler üzerine otel çalışanları durumu fark etti. Görevliler odaya girdiğinde Şentürk’ün cansız bedeniyle karşılaştı. Olay yerine gelen polis ekipleri, odada yaptıkları incelemelerde çeşitli uyuşturucu haplara rastladı. Genç kadının ölüm nedeni henüz kesinleşmezken, cesedi Adli Tıp’a gönderildi. Yapılacak detaylı incelemelerin ardından ölüm sebebi netleşecek Şentürk’ün cenazesi, işlemler sonrasında ailesine teslim edilerek toprağa verildi.
İstanbul Emniyeti bünyesinde oluşturulan Uluslararası Risk Analiz Grupları’nda görev yapan profil uzmanları, Suriye’nin Kamışlı bölgesinde üst düzey görevlerde bulunan ‘Haydar Ali Cuma’ kod adlı İmad Al-Halaf’ın İstanbul’a sızdığını tespit etti.
ÖZEL HAREKÂTLA BASKIN
Teröristin Kamışlı bölgesinde PKK/YPG içerisinde 9 yıl boyunca faaliyet gösterdiği ve örgütün sözde özel kuvvetleri arasında yer aldığı belirlendi. Eylem yapmak amacıyla Türkiye’ye illegal yollarla giriş yaptıktan sonra dikkat çekmemek için Filistin uyruklu bir kişinin adına düzenlenmiş sahte kimlik kullandığı öğrenilen Al-Halaf, güvenlik güçlerince adım adım takip edildi.
Düzenlenen operasyonda polis ekipleri hücre sorumlusunu gözaltına aldı. Ele geçirilen dijital materyallerde İmad Al-Halaf’ın, PYD/YPG saflarında silahlı saldırı eğitimi aldığı, örgütün özel kuvvetlerinde uzun namlulu silahlarla fotoğraflarının bulunduğu ortaya çıktı. Ayrıca, Suriye’deki eylemlerde yer aldığına dair görseller ve örgüt adına tünel kazdığı belgelendi. Al-Halaf, sorgusunun ardından mahkemeye sevk edilerek tutuklandı.
Anma törenine, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın yanı sıra AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer İleri, İstanbul Valisi Davut Gül, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, AK Parti İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe ile Menderes, Zorlu ve Polatkan’ın ailesi katıldı.
Programın sonunda katılımcılar Adnan Menderes Anıt Mezarı’nı ziyaret etti, ardından Turgut Özal’ın mezarına giderek dua okudu.
‘DEMOKRASİ YARASI’
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya,“Yassıada yargılamalarıyla demokrasimiz ağır bir yara aldı. Menderes ve dava arkadaşları idam edilse de milletin gönlündeki yerlerini korudular. Aradan geçen 63 yıl, Menderes’in halkın gönlünde yaşamaya devam ettiğini gösterdi” dedi. Menderes’in gelini Ümran Menderes de “Umarım milletimiz ve ülkemiz bir daha böyle acılar yaşamaz” diye konuştu.
94 marka ve 56 yerli oyun geliştiricinin yer aldığı Gaming İstanbul Kurucu Ortağı Meriç Eryürek, “Küresel oyun pazarının 2024’te 187.7 milyar dolara çıkması beklenirken, geçtiğimiz yıl Türkiye bu pastadan 1.4 milyar dolar pay aldı. Bu yıl da küresel pazar büyüklüğüne paralel olarak 1.8 milyar dolar seviyesine yaklaşacağımızı öngörüyoruz” dedi.
Her yıl renkli görüntülere ve aktivitelere ev sahipliği yapan Gaming İstanbul, bilgisayar, konsol, mobil oyunlar ve e-spor turnuvaları gibi birçok platformda oyun severlerle buluştu. Ziyaretçiler ödüllü e-spor karşılaşmalarına ve turnuvalara katıldı, ünlü internet yayıncılarıyla bir araya geldi. Yerli cosplay(kostümlü oyun) yetenekleri ise cosplay yarışmasında sahne aldı.
Gaming İstanbul’da ayrıca Fransız Konsolosluğu ile ortak yürütülen Türk ve Fransız geliştiricileri bir araya getiren bir networking gecesi düzenlendi. İki ülkenin oyun sektöründeki ortaklıklarını güçlendirmek için önemli bir adım olan bu etkinliğe 10 Fransız stüdyosu ve 3 Fransız konuşmacı katıldı.
Roma İmparatorluğu döneminden beri çeşitli uygarlıkların merkezi olan Tuzla’da, 130 metre uzunluğundaki Manastır Dalgakıranı altında dört kişilik bir ekip keşif dalışı gerçekleştirdi. Yener Kuşçu, Özkan Öndersoy, Ömer Karakaş ve Gökhan Karakaş’tan oluşan ekip, sualtında 40-50 dakika süren araştırmalar sonucunda Bizans Dönemi’ne ait 9. ve 11. yüzyıllar arasında tarihlenen bir amfora parçasının baş kısmını keşfetti.
KULPLARI SAĞLAM
Keşfedilen amforanın iki kulpunun sağlam olduğu ve gövdesinde kekamoz (teknelerin altına yapışan küçük mikro organizmalı yaratıklar) yapısının bulunduğu belirtildi. Bu eserin Tuzla’da kurulması planlanan Denizcilik Müzesi’nin ilk denizaltı kalıntısı olacağı öğrenildi. Tuzla Belediyesi Denizcilik ve Tersaneler Koordinatörü Gökhan Karakaş, amforanın zeytinyağı veya şarap gibi sıvılar taşıdığını belirtti. Karakaş, amforaya ilişkin şunları söyledi: “Amforanın boyutları 80-100 santimetre arasında ve iki kulpu sağlam. Bu tür amforalar sıvı taşımada kullanılmıştır. Akritas bölgesine belki Fenikelilerden belki Yunan Mikonos adasından gelen ticari bir gemiye ait amforayla karşı karşıya olduğumuzu söyleyebiliriz. Bu amfora parçasını Tuzla Belediye Başkanımız Eren Ali Bingöl’e hediye edeceğiz.” Sualtı araştırmacısı Mustafa Aydemir de “Orta Çağ’da şarap merkezi olarak bilinen Ganos bölgesinden gelmiş olabilir” dedi.
BİZANSLILARDAN
Amfora, antik dönemde Akdeniz, Ege ve Karadeniz çevresinde sıvı ve kuru gıda maddelerini taşımak ve depolamak için kullanılan iki kulplu, dar boyunlu seramik kapların genel adı. Zeytinyağı, şarap ve tahıl taşımada tercih edilen amfora Yunan, Roma ve Bizans dönemlerinde yaygın olarak kullanılırken deniz ticaretinde ve günlük yaşamda önemli bir rol oynuyordu.
Çıkan tartışma şiddetlenince C.E.M., eline adlığı bıçakla eşi V.E.M.’nin üstüne giderek defalarca bıçakladı. Kavgayı gören ve bağırma seslerini duyan çevredekiler polisi arayarak ihbarda bulundu. İhbar üzerine olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. V.E.M.’ye ilk müdahale olay yerinde yapıldı. Ancak aldığı ağır yaralar sonucu V.E.M. kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Olay yerinde güvenlik önlemi alan polis ekipleri C.E.M.’yi, eşini öldürdüğü bıçakla yakaladı. Gözaltına alınan C.E.M.’nin ifadesi alınırken polis ekiplerinin yaptığı soruşturma devam ediyor.
Milli kick boksçu ve antrenör Caner Tikicieri istediği otomobili almak için Halil G. ile konuşarak anlaştı. Tarafların anlaştığı para miktarının bir kısmının ödemesi Caner Tikicieri tarafından yapıldı. Anlaşmaya göre geriye kalan 250 bin TL’lik paranın ödenmesiyle ilgili sorun çıktı. Telefondan konuşan taraflar buluşmak ve konuşmak için yer ve saat belirledi. Ataşehir’e bağlı Aşık Veysel Mahallesi’nde 3 Eylül günü saat 23.00 sıralarında taraflar buluştu. Olay yerine Caner Tikicieri ve Halil G. arkadaşlarıyla birlikte geldi. Kısa sürede buluşma sözlü tartışmaya döndü ve silahlar çekildi. İddiaya göre Halil G., milli boksör Caner Tikicieri’nin başına ateş etti. Yaralanan Caner Tikicieri yere yığıldı. Arkadaşı Buğra Ş. ise iddiaya göre Halil G.’ye ateş açtı. Merminin kafasını sıyırdığı Halil G. sol bacağından hafif yaralandı. Hastaneye kaldırılan milli boksör, tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetti.
“BEN SİLAH KULLANMADIM”
Halil G. ise emniyette verdiği ifadesinde Tikiciler’i kendisinin öldürmediğini söyleyerek “Caner’e araba sattım, bir miktar alacağım kaldı. Bu mesele yüzünden kavgalıydık. Konuyu görüşmek üzere olay yerinde buluştuk. Tartışma çıktı, Caner’in arkadaşı Buğra bana ateş etti, o sırada yanlışlıkla Caner’i de vurdu. Ben olayda silah kullanmadım” dedi. Kavgayı gören bir tanığın ifadesine göre, olayda Halil G., Caner Tikicieri’ye ateş ederek yaraladı daha sonra Buğra Ş. de Halil G.’ye ateş etti.
Olayda silah kullanan Halil G. ile beraberindeki 2 suç kaydı olan Muhammed Y.G. (19) ve 3 suç kaydı olan Kadir G. (19) yakalanarak gözaltına alındı. Şüpheliler Asayiş Şube Müdürlüğündeki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi.
FEDERASYONDAN TAZİYE MESAJI
Türkiye Boks Federasyonu internet sitesi üzerinden yayınladığı başsağlığı mesajında “İstanbul ili milli hakem ve antrenörlerimizden Caner Tikicieri vefat etmiştir. Merhuma Yüce Allah’tan rahmet, kederli ailesine ve spor camiasına başsağlığı dileriz” denildi.
Saldırıda bir polis memuru, bir jandarma personeli, bir güvenlik görevlisi ve hastanede tedavi gören hastaların yakınları olan iki kişi yaralandı. Şüpheliler hızla olay yerinden kaçarken, yaralanan 5 kişi hemen tedaviye alındı. Yaralıların hayati tehlikesinin bulunmadığı öğrenildi. Açılan ateş sonucu hastanenin camları zarar gördü. Otomobil ise Yenibosna’da terk edilmiş halde bulundu.
1 ÖLÜ 1 YARALI
Hastane saldırısından birkaç saat önce, Kocasinan Merkez Mahallesi Mahmutbey Caddesi’nde yürüyen 3 kişiye silahlı saldırı düzenlendi. Saldırıda 3 kişiden 2’si yaralandı. 3’üncü kişinin ise saldırı esnasında olay yerinden kaçtığı öğrenildi. Bahçelievler Devlet Hastanesi’ne kaldırılan yaralılardan biri hayatını kaybederken, diğerinin tedavisinin sürdüğü öğrenildi. Emniyet iki olayın birbiriyle bağlantısının olduğunu tespit etti. İki saldırıda 10 kişi gözaltına alındı.
HEDEF DALTONLAR MIYDI?
İddiaya göre, saldırının arkasında sokak çeteleri bulunuyor. 3 kişinin, ‘Daltonlar’ çetesi üyesi olduğu ve hasım oldukları, diğer çeteler tarafından saldırıya uğradığı öne sürüldü. Hastane saldırısının ise olayın devamı olduğu iddia edildi. Saldırının Bahçelievler’de olması ve otomobilin Yenibosna’da bulunması nedeniyle saldırıyı düzenleyenlerin bu iki ilçede faaliyet gösteren ‘Redkitler’ çetesi olduğu değerlendirildi.
1 Ağustos 2024’te yapılan operasyonda, Yirik suçüstü yakalanarak çıkarıldığı mahkemece tutuklanmıştı. Hazırlanan MASAK raporunda, derneğin 2021 - 2024 arasında toplam 37 milyon 323 bin 777 TL topladığı ve bu paranın 30 milyon TL’sinin bağış olarak alındığı belirlendi. Raporda, bağış paralarıyla ailenin borç ödediği belirtildi.
5 KİŞİ GÖZALTINA ALINDI
28 Ağustos’ta düzenlenen eş zamanlı operasyonda, dernek yöneticisi Halil Burak Değirmenci, kozmetik firması sahibi Ünsal Kıran ve Merve Yirik’in babası Orhan Yirik, kız kardeşi Gökçe Yirik Gençay ve kız kardeşinin eşi Hasan Gençay “güveni kötüye kullanma” ve “suçtan kaynaklı malvarlığı aklama” suçlarından gözaltına alındı.
İSTANBUL Bakırköy’de, dün 11.30 sıralarında sahilyolu Rauf Orbay Caddesi’nde Florya istikametine seyir halinde olan Şenol M.’nin kullandığı 35 BCJ 694 plakalı TIR, Bakırköy Yeşilyurt Hava Harp Okulu önündeki altgeçitte köprüye çarptı. Çarpmanın etkisiyle kontrolden çıkan araç, yanında seyreden BN1 hat numaralı Eminönü-Halkalı seferini yapan Zeynel G. idaresindeki 34 HL7642 plakalı İETT’ye bağlı özel halk otobüsünün üstüne devrildi. Daha hızlı olması sebebiyle, dorse üzerine devrildiğinde arka tekerlekleri havalanmasına rağmen otobüs TIR’ın altında kalmaktan son anda kurtuldu. Otobüs, savrularak Tamer S.’nin kullandığı 34 CDY 011 plaka otomobile çarparak durabildi.
Haber verilmesi üzerine olay yerine sağlık, polis ve itfaiye ekipleri sevk edildi. Polis çevrede güvenlik önlemi alırken, kaza nedeniyle yol Florya yönünde trafiğe kapatıldı.
Kazada, TIR şoförü ile İETT otobüsündeki yolculardan İbrahim T, Beyhan T, Eda T, Bilge S. ve Duygu S. yaralandı. Yaralılar, sağlık ekiplerince olay yerinde yapılan ilk müdahalenin ardından çevredeki hastanelere kaldırıldı.
Otobüsten tahliye edilen yolcular da yol kenarındaki yeşil alanda olayın şokunu atlatmaya çalıştı.
Ekiplerin bölgede yaptıkları 3 saatlik çalışmaların sonucunda ilk önce otobüs, ardından da TIR ve dorsesi vinç yardımıyla çekiciye bağlanarak kaldırılıp yol ulaşıma yeniden açıldı.
KAZALAR ŞOFÖR HATASI
Trafikte Ortak Akıl Derneği Başkanı Prof. Dr. Mustafa Ilıcalı, TIR şoförlerinin köprü ile üst ve alt geçitlerin yüksekliklerine dikkat etmemelerinin kazaları tetiklediğini vurgulayarak, bireylerin küçük yaşlarda bilinçlendirilmesi, cezaların da daha caydırıcı olması gerektiğinin altını çizdi.
TÜRKİYE Motosiklet Federasyonu (TMF) Başkanı Bekir Yunus Uçar (51), geçtiğimiz günlerde geçirdiği kalp krizi sonucu hastaneye kaldırıldı. Uçar, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü görevinde de bulunan Uçar, Spor Toto Teşkilatı Başkanlığı görevini de üstlenmişti. Fatih Camii’nde öğle namazına müteakip kılınan cenaze namazına, Hazine ve Maliye eski Bakanı Berat Albayrak, İstanbul Valisi Davut Gül, 27. Dönem eski Milletvekili ve Milli Motosikletçi Kenan Sofuoğlu, Türkiye Otomobil Sporları Genel Sekreteri Serhan Acar, Türkiye Motosiklet Platformu Başkanı Zafer Fatih Ersoy, ilçe belediye başkanları, sevenleri ve ailesi katıldı. Uçar, kılınan cenaze namazının ardından Kozlu Mezarlığı’nda toprağa verildi.
‘GENÇLERİ YETİŞTİRİYORDU’
27. dönem eski Milletvekili ve Milli Motosikletçi Kenan Sofuoğlu, “Çok değerli bir ağabeyimizdi. Yeni sporcular yetiş-tirmek için her aradığımda yardımcı oldu. Kalp krizi geçirmesiyle vefat etti. Özellikle son 20 yılda hep yanımdaydı” dedi.
Türkiye Motosiklet Federasyonu Başkanvekili Ogün Baysan ise şunları söyledi: “Gerçekten büyük bir kayıp. Öncelikle ailesine, yakınlarına ve camiamıza başsağlığı diliyorum. Yirmi yılı aşkın süredir birlikte çalıştık, en ufak bir kırgınlığı-mız olmadı. Bütün camiayla barışıktı, çocukla çocuk, büyükle büyük oldu. Sporun gelişmesi adına ne yapılması gere-kiyorsa, yaptı. Onun sayesinde bugün dünya arenasında birçok sporcumuz yarışıyor ve yarışmaya devam edecek. O huzur içinde yattığı sürece, bu çocuklar onu yad edecek. Söylenecek fazla bir şey yok, çok ani ve genç bir ölüm. Kalp krizi sonucu vefat etti. Hepimiz şoktayız.” Bekir Yunus Uçar, din adamı - vaiz Timurtaş Uçar’ın oğluydu. Baba Uçar da 24 yıl önce kalp krizi sonucu hayatını kaybetmişti. Bekir Yunus Uçar da aynı sebeple vefat etti. 2000’de babasının cenaze namazının kılındığı Fatih Ca-mii’nde son yolculuğuna uğurlanan Uçar, babasının yanına defnedildi.
Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, hayatını kaybeden Türkiye Motosiklet Federasyonu Başkanı Bekir Yunus Uçar için taziye mesajı yayımladı.
İstanbul Beylikdüzü’nde polislerin kurduğu denetim noktasında, beyaz renkli bir otomobil dikkat çekti. Şüpheli araç, iki kişiyi indirdikten sonra ters yöne girerek kaçtı. Polisler, önce otomobilden inen iki kişiyi yakaladı. Ardından inceledikleri 100’den fazla kamera görüntüsünden kaçan aracın plakasını ve izlediği güzergâhı tespit etti. Kaçan şüpheli, Beylikdüzü’nde saklandığı evde yakalandı. Üç şüphelinin FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü’nün firari üyeleri olduğu ortaya çıktı. Gözaltına alınan Cihat Yıldız, Ahmet Hızal ve Adem Bora’nın 15 Temmuz gecesi darbe girişimini Akıncı Üssü’nden yönlendiren FETÖ’nün ‘TSK İmamı’ ‘Namık’ kod isimli Adil Öksüz’ün kaçmasına yardım ettikleri öne sürüldü. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na sevk edilen örgütün Amasya imamı Cihat Yıldız ile Ahmet Hızal ve Adem Bora tutuklanarak cezaevine gönderildi. 3 şüphelinin örgütün güncel yapılanmasında yer aldığı öne sürüldü.
Adem Bora nöbetçi hakimlikteki ifadesine, “Cihat Yıldız otostop çekti, birkaç metre ilerisinde de Ahmet Hızal otostop çekti. Serbest bırakılmayı talep ediyorum” dedi. Cihat Yıldız ise mesleğinin öğretmen olduğunu söyleyerek, “Suçsuzum, serbest bırakılmamı istiyorum” diye konuştu.
ÜSKÜDAR’DA SAKLADI
İddiaya göre, yakalanan şüphelilerden Cihat Yıldız, Adil Öksüz’ün Üsküdar’da saklandığı evde bir haftaya yakın yanında kaldı. Bir otomobille kaçmasına yardım etti. 8 yıldır firari olan, ‘Bahadır’, ‘Oğuz’ ve ‘Cahit’ kod isimlerini kullanan, örgütün Amasya imamı olan Yıldız, örgütün Hava Harp Okulu yapılanmasında ‘genel müdür’ konumunda yer aldı. Örgüt içerisinde “Abi”, “BTM”, “BBTM”, “Doktor” gibi unvanlara sahip kişilerin sorumlusu olan Yıldız’ın ByLock programını kullandığı ve Bank Asya’da hesabı bulunduğu tespit edildi.
KAÇIŞLARI SAĞLADI
Tutuklanan ‘Yavuz’ kod isimli Ahmet Hızal, örgütün firari üyelerine saklanma yerleri temin etmek ve yurtdışına kaçışlarını organize etmekle suçlanıyor. Hava Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde görevli askeri personelden sorumlu ‘doktor’ olduğu, askeri mahrem yapılanma içerisinde yer aldığı iddia edilen Hızal’ın ByLock kullandığı ve Bank Asya’da hesabı bulunduğu belirlendi.
İstanbul Beyoğlu’nda bulunan Ermeni Katolik Kilisesi’ne 21 Ağustos günü gelen S.A., içeri girdikten kısa süre sonra bir yer bularak oturdu. Önce etrafta birinin olup olmadığını kontrol etti. Daha sonra ayağa kalkarak kilisenin sembolü olan haçı alarak hızla oradan çıktı. Daha sonra bir taksiye binerek kilisenin bulunduğu bölgeden uzaklaştı.
37 SUÇ KAYDI ÇIKTI
Haçın yerinde olmadığını fark eden kilise görevlileri, polise haber verdi. Beyoğlu Asayiş Büro Amirliği kamera kayıtlarından hırsızın kimliğine ulaştı. Şüpheli S.A., bir parkta yakalandı. Emniyette S.A.’ya yapılan detaylı sorguda, şüphelinin çeşitli suçlardan 37 kaydının bulunduğu öğrenildi. Şüpheli, verdiği ifadesinde haçı sevgilisine hediye etmek için çaldığını itiraf etti. Ele geçirilen haç, Ermeni Katolik Kilisesi’ne iade edildi. “Mabetten hırsızlık” suçundan adliyeye sevk edilen S.A., çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Kaçakçıların Çin’den getirdikleri matkap ve hırdavat ürünlerini ülkeye kaçak yollarla soktukları, bu ürünlere dünyaca ünlü markalara ait bandroller taktıkları tespit edildi. Kaçak ürünler, büyük depolara yerleştirildikten sonra hırdavat dükkânlarına satılıyordu.
Salı günü eş zamanlı olarak iki ayrı depoya düzenlenen operasyonda, 2 şüpheli gözaltına alındı. Adreslerde yapılan aramalarda, piyasa değeri yaklaşık 100 milyon TL olan 405 bin 877 hırdavat malzemesi ele geçirildi. Ele geçirilen matkap seti, elektrikli testere, lokma seti, topuz kilit seti ve boru anahtarı gibi çok sayıda ürün, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Vatan Yerleşkesi’nde sergilendi. Yakalanan iki şüphelinin emniyetteki işlemleri ise devam ediyor.
İSTANBUL’da yalnız yaşayan Çınar Ersanlı’dan (40) 2 gündür haber alamayan yakınları, 18 Ağustos gecesi Kadıköy’deki evine gitmişti. Kapıyı kimsenin açmaması üzerine, Ersanlı’ya bir şey olduğunu düşünen yakınları çilingir çağırmıştı. Kapı açıldığında içeri giren yakınları, Ersanlı’yı salonda elleri, ayakları ve ağzı bağlı bir şekilde ölü bulmuştu. Adli Tıp’ta yapılan işlemlerin ardından, amatör müzisyen ve makine mühendisi olan Ersanlı’nın cenazesi İzmir’de toprağa verilmişti. Müzisyenin cinayete kurban gittiğinin belirlenmesi üzerine 2 şüpheli Beşiktaş’ta yakalandı. Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen Mehmet Ali U. (19) ve Emre E. (26), ifadelerinde suçlarını itiraf etti. Ersanlı ile internette tanıştıklarını söyleyen Mehmet Ali U. ve Emre E. ifadelerinde özetle “Olay günü onun evinde toplanmıştık. Alkol aldık. Aramızda sözlü tartışma çıktı. Sonra çıkan kavga sırasında onu dövdük. Bayıldığını sandık. Ellerini, ayaklarını bağlayıp ağzını bantla kapatarak kaçtık. Öldüğünü sonradan öğrendik” dedi. Mehmet Ali U.’nun 1, Emre E.’nin ise 7 suç kaydı olduğu da belirlendi.
SUİKASTTAN 2.5 SAAT SONRA YURTDIŞINA KAÇTILAR: Kâğıthane’de 18 Ağustos Pazar gecesi 22.30 sıralarında, bir otomobile susturuculu tabancayla ateş açılmıştı. Saldırıda gayrimenkul işi ile uğraşan 30 yaşındaki Abd El Qadir Anas hayatını kaybetmişti. Otomobilde bulunan Filistinli Fadi M. ağır yaralanırken, Anas’ın emekli asker olan koruması Eray K. ise ayağından hafif yaralanmıştı. İkilinin hastanedeki tedavileri sürerken, suikastı gerçekleştiren G.S., T.S. ve S.A. olaydan 2.5 saat sonra Kırklareli üzerinden önce Bulgaristan’a oradan da Romanya’ya geçmişti.
ROMANYA’DA YAKALANDILAR: İsrail’e kaçmak üzere uçağa bindikleri tespit edilen 3 şüpheli, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün Interpol ile yaptığı çalışmalar sonucunda Romanya’da yakalanmıştı. G.S., T.S. ve tetikçi olduğu öne sürülen S.A. hakkında difüzyon/kırmızı bülten çıkarılması için çalışma başlatılmıştı.
SUİKASTTAN ÖNCEKİ GÖRÜNTÜLER KAMERADA: Şüphelilerin kaçışları anbean güvenlik kameralarına yansıdı. Ellerinde valizlerini toplamış halde Şişli’deki lüks siteden otoparka inen G.S., T.S. ve S.A., beyaz bir otomobile bindi. Daha sonra şüpheliler Başakşehir’e giderek orada otomobil değiştirdi. Siyah otomobile binen şüpheliler Kâğıthane’ye gelerek suikastı gerçekleştirdi.
3 KEZ OTOMOBİL DEĞİŞTİRDİLER YOLA İLK BİNDİKLERİ OTOMOBİLLE DEVAM ETTİLER: Olay yerinden hızla kaçan şüpheliler Eyüpsultan’daki Nurtepe Viyadüğü’nün altına gelip dörtlülerini yaktı. Burada 34 dakika bekledi ve bu kez lüks bir otomobile binerek Tekirdağ’a geçti. Tekirdağ’da şüpheliler kullandıkları lüks otomobili yaktı. Şüpheliler yola, daha önce Şişli’de ilk bindikleri beyaz otomobille devam etti. Kâğıthane’de 22.20’de suikastı gerçekleştiren G.S., T.S. ve S.A., olaydan 2 saat 30 dakika sonra 00.48’te Kırklareli’ne gitti ve buradan da sınırı geçti.
Tetikçinin mesajı
Görüntülerde tetikçi olduğu öne sürülen S.A.’nın giydiği tişörtün arkasında İngilizce ‘Rage’ (öfke- hiddet) yazısı dikkat çekti.
Saldırıda gayrimenkul işi ile uğraşan 30 yaşındaki Abd El Qadir Anas hayatını kaybetti. Otomobilde bulunan Filistinli Fadi M. ağır yaralanırken, Anas’ın emekli asker olan koruması Eray K. ise ayağından hafif yaralandı. İkilinin hastanedeki tedavileri sürerken, şüphelilerden S.A.O.O, L.E.E. ve H.B. gözaltına alındı. Diğer şüpheliler G.S., T.S. ve S.A. ise olaydan 2.5 saat sonra 3 farklı otomobil değiştirerek Kırklareli üzerinden Romanya’ya kaçtı. Polis ekiplerinin Interpol ile yaptığı çalışmalar sonucunda, şüpheliler G.S., T.S. ve S.A. Romanya’da yakalanarak gözaltına alındı ve Türkiye’ye getirilmek üzere işlemler başlatıldı. İsrail’e kaçmak üzere uçağa bindikleri tespit edilen 3 şüphelinin Türkiye’ye iadeleri için çalışma başlatıldı.
Soruşturma kapsamında, tapu müdürlüğünde görevli memurların rüşvet karşılığında arşivden usulsüz evrak temin ettiği ve bu evraklarla toplam 107 suça konu tapu işlemi gerçekleştirdiği belirlendi. Bu işlemlerle, ilk belirlemelere göre yaklaşık 1 milyon TL haksız kazanç elde edildiği tespit edildi.
17 KİŞİ GÖZALTINA ALINDI
16 Ağustos’ta İstanbul, İzmir, Bursa ve Şırnak’ta gerçekleştirilen eşzamanlı operasyonlarda, Başakşehir Tapu Müdürlüğü’nde görevli olup güncel görev yerleri farklı tapu müdürlükleri olan 2 tapu müdürü, 2 tapu müdür yardımcısı ve 2 tapu memurunun da aralarında bulunduğu toplam 17 şüpheli gözaltına alındı. Şüphelilerin evlerinde yapılan aramalarda birçok belge ve dijital materyale el konuldu.
İstanbul Kağıthane’ye bağlı Hamidiye Mahallesi Dilaver Sokak üzerinde, 18 Ağustos Pazar akşamı 22.30 sıralarında park halinde bulunan 34 FDN 313 plakalı otomobile yönelik silahlı saldırı düzenlendi. Saldırıda gayrimenkul işi ile uğraşan Abd El Qadir Anas (30) hayatını kaybetti. Otomobilde bulunan Anas’ın arkadaşı Filistinli Fadi M. ağır yaralandı. Anas’ın emekli asker olduğu öğrenilen koruması E.K. ise ayağından hafif yaralandı. Fadi M. ile E.K., hastaneye kaldırılırken, Abd El Qadir Anas’ın cansız bedeni ise otopsi yapılması için Adli Tıp Kurumu’na götürüldü. Otopsi işlemleri tamamlanan Anas’ın cenazesinin alınması için yakınları tarafından herhangi bir başvuru yapılmadı.
OLAYDAN 2.5 SAAT SONRA YURTDIŞINA KAÇTILAR
Silahlı saldırıyı gerçekleştiren şüpheli, olay yerinden yaya olarak kaçıp, kendisini bölge yakınlarında bekleyen bir otomobile binerek uzaklaştı. Şüpheliler izlerini kaybettirmek için 3 farklı otomobil kullandı. Şüphelilerin kaçarken kullandığı 2 otomobili bulan emniyet görevlileri, kiralık olduğu belirlenen 2 otomobilde yaptıkları aramada, bir silah ele geçirdi. Olaya ilişkin kamera görüntüleri incelendi, G.S., T.S., S.A., S.A.S.O., L.E.E. ve H.B. isimli şüphelilere ulaşıldı. Şüphelilerden, G.S., T.S. ve S.A.’nın olaydan sonra 19 Ağustos 2024’te 00.48’de (Olaydan yaklaşık 2.5 saat sonra) Kırklareli’nden yurtdışına çıktıları tespit edildi. Yapılan arşiv araştırmalarında şüphelilerden L.E.E.’nin, olayın faili olan şüphelilerin ulaşımını sağladığı, kendisine yönelik 6 Haziran 2023’te Şişli’de silahlı saldırıda yaralandığı, tedavisinin ardından taburcu edildiği belirlendi. Olaya ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında saldırıyı gerçekleştiren şüphelilerle beraber hareket eden ve kaçmasına yardım eden şüpheliler L.E.E., I.A., A.F.M.M. ve P.Y. yakalanarak gözaltına alındı. Yapılan aramalarda 2 silah ele geçirildi.
Saldırının alacak verecek meselesi nedeniyle gerçekleştirildiği öne sürülürken, olayda kullanılan silaha susturucu takılması, saldırı düzenlenen kişilerin Filistinli olması, “Mossad operasyonu mu?” sorusunu da gündeme getirdi.
FİLİSTİNLİ BABA: BU SALDIRI SİYASİ BİR OLAY DEĞİL
Abd El Qadir Anas’ın babası olaya ilişkin açıklamalarda bulundu. Saldırının ardından ambulans ve polisin hemen olay yerine geldiğini belirten baba, “Polisler çok ciddi bir şekilde çalıştılar, bizimle ilgilendiler. Onlara çok teşekkür ederim. Bu kesinlikle siyasi bir olay değil, biz siyasetten çok uzak bir aileyiz. Biz Filistinliyiz ama İsrail vatandaşıyız. Pasaportumuz da İsrail pasaportu, Türkiye’ye çok sık gelip gidiyoruz. Saldırının sebebini henüz bilmiyoruz. Polisin araştırmaları devam ediyor. Saldırganların bir an önce yakalanıp tutuklanmasını istiyoruz. Ölen oğlum her zaman Türkiye’ye gidip gelirdi. Son olarak yine Türkiye’ye küçük kızı ile gelmişti. Ben de onları ziyarete gelmiştim. Oğlum Türkiye’yi çok severdi. Biz hiç tehdit almadık, başımıza ilk kez böyle bir olay geliyor” diye konuştu.
Ankara’nın Mamak ilçesi Durali Alıç Mahallesi’nde B.B. ile boşanma aşamasındaki eşi Z.B, bir otomobilde tartıştı. Tartışmanın kavgaya dönüşmesi üzerine B.B., tabancayla eşi Z.B.’ye ateş ettikten sonra aynı silahla kendini vurdu. Çevredekilerin durumu bildirmesi üzerine olay yerine polis ve sağlık ekibi sevk edildi. Sağlık ekiplerince yapılan kontrolde B.B. ile Z.B.’nin hayatını kaybettiği belirlendi. Cenazeler savcının incelemesinin ardından Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı.
EŞİNİN BOĞAZINI KESİP POLİSİ ARADI
İstanbul Bağcılar, Yıldıztepe Mahallesi’nde de dün sabah saatlerinde İsa Çetinkaya, 8 ay önce evlendiği eşi Kıymet Çetinkaya’yı bıçakla yaraladı. Polisi arayan İsa Çetinkaya, eşini bıçakla yaraladığını söyleyerek kendisini ihbar etti. Olay yerine gelen polis ekipleri İsa Çetinkaya’yı gözaltına aldı. Hastaneye kaldırılan Kıymet Çetinkaya ise tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.
YİNE AYNI BAHANE “BENİ ALDATIYORDU”
İsa Çetinkaya emniyette verdiği ifadesinde, “8 aydır evliyiz. Eşimin beni aldattığından şüpheleniyordum. Bu nedenle aramızda tartışma çıktı. Bana bıçakla saldırınca, ben de onu bıçakladım” dedi. Çetinkaya, emniyetteki işlemlerinin ardından “Kasten öldürme” suçundan adliyeye sevk edildi.
SOKAK ORTASINDA DEHŞET
Küçükçekmece Mehmet Akif Mahallesi’nde ise dün 21.00 sıralarında Gökhan Akkaya sokakta yolunu kestiği boşanma aşamasındaki 23 yaşındaki eşi Öznur Akkaya’ya barışma teklifinde bulundu. Öznur Akkaya, teklifi kabul etmemesi üzerine eşi tarafından sokak ortasında bıçaklandı. İlk müdahalesinin ardından hastaneye kaldırılan Öznur Akkaya, doktorların tüm çabalarına rağmen hayatını kaybetti. Olay yerinden kaçmaya çalışan katil koca vatandaşlar tarafından yakalandı. Linç edilmek istenen Akkaya, polisler tarafından gözaltına alındı. (Oğuzhan CİN / DHA)
Özmen, Ekinci’yi başına silahla ateş ederek öldürdü. Ekinci, otomobilin kontrolünü kaybederek kaza yaptı. Özmen olay yerinden kaçtı. Trafik kazası olduğu ve bir kişinin yaralandığı ihbarı üzerine gelen ekipler, Ekinci’yi ölü buldu. Aynı gün yakalanan Özmen’in sorgulamasında, çeşitli suçlardan çok sayıda kaydı olduğu ve 10 yıl 8 ay kesinleşmiş hapis cezası bulunduğu tespit edildi. Özmen, emniyetteki işlemlerinin ardından tutuklandı.
İstanbul Avcılar’da aile apartmanında oturan Kaya ailesi kahvaltı yapmak için bir araya geldi. Evin büyük oğlu Ümit Kaya’nın (31) iddiaya göre son zamanlarda psikolojisi bozulmuştu. Kahvaltı sırasında da bilinmeyen nedenle anlaşmazlık çıktı. Tartışma büyürken Ümit Kaya, kahvaltı sofrasından aldığı bıçakla önce annesi Hanım ve babası Cemil Kaya, ardından da kardeşi Bülent Kaya’yı yaraladı. O sırada evde bulunan eşi, Ümit Kaya’ya engel olmak istese de başarılı olamadı. Çareyi camdan “Yetişin, kocam ailesini öldürüyor” diye bağırarak yardım istemekte buldu. Yardım çağrısını duyan çevredekiler 112’ye haber verdi. Olay yerine önce sesleri duyan üst kat komşuları giderek Ümit Kaya’nın elindeki bıçağı aldı.
BABA ÖLDÜ ANNE VE KARDEŞ YARALI
İhbar üzerine olay yerine elen sağlık ekiplerince yaralılar hastaneye kaldırıldı. Tüm müdahalelere rağmen baba Cemil Kaya kurtarılamadı. Anne Hanım Kaya’nın ağır yaralı olduğu, Bülent Kaya’nın ise hayati tehlikesinin olmadığı öğrenildi. Ümit Kaya ise polis ekiplerince gözaltına alındı.
İstanbul Tuzla’da önceki gün Ahmet Necat Ulugöl’e ait villanın altyapı çalışmasında, kepçenin çalıştığı esnada yaklaşık 5 metre derinliğinde bir göçük meydana gelmişti. Göçük altında kalan Cengiz Öcalan ile Salih İne isimli iki işçi hayatını kaybetmişti. Olaya ilişkin başlatılan soruşturma kapsamında gözaltına alınan müteahhit Mehmet Zeki Varlıbaş, kepçe operatörleri Erol Uçan ve Ömer Karalaya ile kırıcı operatörler Salih Aydın ve Kenan Ağagül, emniyetteki işlemlerinin ardından İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’na sevk edildi. Nöbetçi sulh ceza hakimliğindeki ifadelerinin ardından müteahhit Mehmet Zeki Varlıbaş tutuklandı. Uçan, Karalaya, Aydın ve Ağagül adli kontrol ile serbest bırakıldı.
Yakalanan 3 kişi ise emniyetteki ifadelerinde, olaydan sonra özür dilediklerini ancak karşı tarafın otomobilin masrafı nedeniyle yaşanan anlaşmazlıktan dolayı şikâyetçi olduğunu öne sürdü.
‘MAKAS YAPARAK ÇARPIP KAÇTI’ İDDİASI
İddiaya göre, Ümraniye Aşağı Dudullu Mahallesi’nde, 1 Ağustos gecesi, içinde İ.K., H.A. ve E.P.’nin bulunduğu İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) ait resmi plakalı yol bakım aracına, K.Ö.D. (20) trafikte makas atarken çarptı. İ.K., H.A. ve E.P. olay sonrası kaçan K.Ö.D.’yi yol bakım aracıyla takip etti ve gencin evinin yakınlarında önünü keserek durdurdu. Araçlarından inen taraflar arasındaki tartışma kısa sürede kavgaya dönüştü. Belediye aracından inen 3 kişi, K.Ö.D. ve ablasını darp etti. K.Ö.D. ve ablasının 9 Ağustos’ta emniyete giderek şikâyetçi olması üzerine, polis, İBB’ye ait yol bakım aracının içinde bulunan İ.K., H.A. ve E.P. yakaladı. Şüpheliler hakkında “Kasten Yaralama” suçundan soruşturma başlatıldı.
ÖZÜR DİLEMİŞLER
Şüphelilerin emniyette verdiği beyana göre, İ.K., H.A. ve E.P. yaşanan olayın kapanması için otomobil sürücüsü K.Ö.D. ile irtibata geçerek özür diledi ve masrafları karşılayacaklarını söyledi. Ancak otomobilin masrafının 27 bin TL olduğu, K.Ö.D. ve babasının 100 bin TL istedikleri iddia edildi. İ.K., H.A. ve E.P. 100 bin TL’yi ödeyemeyeceklerini söylemeleri üzerine, K.Ö.D. 9 Ağustos günü polis merkezine giderek şikâyetçi oldu. Şüphelilerin emniyetteki işlemleri devam ediyor.
Bir süre konuşulduktan sonra alım - satım konusunda anlaşma sağlandı. Alıcı kişi, “Biz parayı alıp gelene kadar saat burada, çekmecede güvende dursun” diyerek saati alıp çekmeceye koydu. Orijinal saat, güvende dursun diye bırakıldığı çekmecenin arkasındaki delik ve düzenek yardımı ile yan tarafta bulunan odadan sahtesi ile değiştirildi. Şüphelilerden biri saati aldıktan sonra koşarak olay yerinden kaçtı. Alıcı, bir süre sonra “Bankada problem oldu, satışı iptal edelim” diyerek çekmeceden çıkardığı saati K.İ.’ye geri verdi.
EVE DÖNÜNCE FARK ETTİ
Eve dönen K.İ., saatini kontrol etti ve orijinal olmadığını fark etti. Yaşadığı şaşkınlık sonrası polise giderek şikâyetçi oldu. Olayla ilgili gözaltına alınan şüpheliler B.Y., C.C., M.H. ve Z.B. tutuklanarak cezaevine gönderildi.
İstanbul’da FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün ‘devlet yapılanmasına’ yönelik yürütülen soruşturma kapsamında, hakkında yakalama kararı bulunan firari eski başsavcı Zafer Yıldız’ın Bağcılar’da örgütü üyelerince ‘gaybubet’ diye adlandırılan bir hücre evinde saklandığı tespit edildi.
Hakkında 7.5 yıl kesinleşmiş hapis cezası bulunan ve yapılan operasyonla İstanbul Bağcılar’da yakalanan Yıldız’ın üzerinden kimlik çıkmadı. Emniyetteki işlemlerinin ardından İstanbul Adliyesi’ne sevk edilen Yıldız, çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.
KOMİSERKEN HUKUK OKUMUŞ
FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyesi Zafer Yıldız’ın komiser rütbesinde polis olduğu, daha sonra Hukuk Fakültesinde okuduğu öğrenildi. Avukat olduktan sonra savcılığa geçen Yıldız, başsavcılığa kadar yükseldi. Yıldız, en son Ardahan’da görev yaptı.
İSTANBUL Fatih’teki 17. yüzyıldan kalma tarihi Hacı Evliya Çeşmesi, çevresinde oluşan taşıt trafiği ve yapılaşma nedeniyle olası zarar öncesi Fatih Belediyesi ekiplerince yapılan çalışma sonucu, farklı bir yere taşındı. Çeşmenin rahat taşınması için özel iskelet sistemi kurulurken, yer ile bağlantısı elmas uçlu tellerle kesildi.
VİNÇLERLE TAŞINDI
Fatih Mevlanakapı Mimar Kasım Caddesi’nde yer alan Hacı Evliya Camisi yanındaki Hacı Evliya Çeşmesi, kısa süre önce restorasyon çalışmasıyla yenilendi. Tarihi çeşme yoğun yapılaşma ve çevresindeki karmaşanın artması nedeniyle, Fatih Belediyesi ekiplerince daha önce belirlenen başka bir noktaya yerleştirildi. 70 ton ağırlığındaki 17’nci yüzyıldan kalma Hacı Evliya Çeşmesi yapısal bütünlüğü bozulmadan, önce elmas uçlu tellerle alttan kesildi. Ardından da vinç yardımıyla yerinden kaldırılıp birkaç metre uzakta bulunan güvenli bir noktaya alındı. Tarihi çeşme çalışmalardan sonra yeni yerinde su vermeye başlayacak.
‘ELMAS UÇLU TELLERLE YAPI ALTTAN KESİLDİ’
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü Yapı Bilgisi Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Mehmet Selim Ökten, “Trafik ve taşıt yükünün artması, yapılaşma Hacı Evliya Cami Çeşmesi için tehlike arz ediyordu. Biz ilk olarak bu yapıyı özgün haliyle yapım sistemiyle, tehlike arz etmeyecek şekilde geri taşımayı düşündük. Bunun için yapının altına çelik konstrüksiyondan bir iskele yapıldı. Daha sonra maden ocaklarında mermerlerin kesildiği şekilde elmas uçlu tellerle yapı alttan kesildi ve bütünlüğüne zarar gelmeyecek şekilde 3 metre yeni yerine ve temele taşındı. Uzun yıllar kültür mirası olarak hizmet vermeye devam edecek” dedi.
İstanbul Emniyet Verilerini Değerlendirme Toplantısı’na katılan Vali Davut Gül’ün verdiği bilgilere göre suçla mücadelede 54 bin 652 Emniyet, 7 bin 408 Jandarma ve 1086 Sahil Güvenlik personeli olmak üzere toplam 63 bin 146 kolluk kuvveti görev aldı.
◊ 2024’ün ilk 7 ayında, terör örgütlerine yönelik 2 bin 336 operasyon gerçekleştirildi. 4 bin 887 kişi yakalandı, 447 kişi tutuklandı ve 483 kişi adli kontrol tedbiriyle serbest bırakıldı.
İKİ TERÖR EYLEMİ ENGELLENDİ
◊ Son bir ayda PKK/KCK’ya 43, FETÖ’ye 61, dini istismar eden örgütlere 94 ve sol terör örgütlerine 7 operasyon düzenlendi. Toplam 413 kişi yakalandı, 52 kişi tutuklandı ve 60 kişi adli kontrolle serbest bırakıldı. Ayrıca 2 terör eylemi engellenirken, terörizmin finansmanı için kullanılan 8 milyon 400 bin TL ele geçirildi.
119 SUÇ ÇETESİ ÇÖKERTİLDİ
◊ 1 Ocak’tan itibaren yapılan 747 operasyonda 119 suç çetesi çökertildi. Bu operasyonlar sonucunda 3 bin 583 kişi yakalandı, 1677 kişi tutuklandı ve 708 kişi adli kontrol tedbiriyle serbest bırakıldı. Ayrıca, 33 milyar 411 milyon TL değerinde mal varlığına el konuldu.
◊ Temmuz ayında ise 23 operasyonda 15 suç çetesi çökertildi ve 10 milyon TL değerinde mal varlığı ele geçirildi.
11 BİN 542 SİLAH ELE GEÇİRİLDİ
Bu olaylardan 4 gün sonra Fırat Özbek tekrar kanatçıya giderek taşkınlık çıkardı ve Sinan A.’ya küfretti. Bu durumu kaldıramayan Sinan A., 31 Temmuz 2024’te, 01.00 sıralarında silahını alarak Özbek ve arkadaşlarının ev olarak kullandığı Sarıyer’deki oto yıkamacıya geldi. İçeride yalnız olan Özbek’i silahla vurarak ağır yaralayan Sinan A., hızla olay yerinden kaçtı. Hastaneye kaldırılan Özbek, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti.
10 SUÇ KAYDI ÇIKTI
Polis ekipleri 10 suç kaydı bulunan Sinan A. ile olaya yardım ettiği öne sürülen iş arkadaşı Tamer E.’yi yakalayarak gözaltına aldı. Sinan A. ifadesinde, “Çalıştığım yere gelip bana küfretmişti. Ben de kaldığı yere gidip ateş ettim” diyerek cinayeti gerçekleştirdiğini itiraf etti. Sinan A., sevk edildiği nöbetçi sulh ceza hâkimliğince tutuklandı. Tamer E. ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Motosikletli iki kişi, İstanbul’da Zeytinburnu ve Eyüpsultan’da, sabah erken saatlerde dolaşarak hırsızlık amacıyla motosiklet ve araba keşfi yapıyordu. İkiliden arkada oturan, beğendikleri motosikleti çalmak için motosikletten hızla inerek diğerine biniyordu. Çalıntı motosikleti park yerinden çıkardığında, motosikletteki arkadaşı itiyor ve olay yerinden hızla kaçıyorlardı. Bu yöntemle şüpheliler, 28 Temmuz 2024’te Eyüpsultan ve Zeytinburnu’nda 2 motosiklet çaldı. Mağdurların ihbarı üzerine harekete geçen polis ekipleri 11 suç kaydı bulunan 22 yaşındaki Abdullah Ö.’yü yakaladı. Abdullah Ö., emniyetteki işlemlerinin ardından çıkarıldığı mahkemece adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
İstanbul’da dün gece yarısı 00.02’de İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ne bağlı Bakırköy Prof. Dr. Murat Dilmener Acil Durum Hastanesi’nin yoğun bakım ünitesi koridorunun tavanından geçen sıcak su borusu patladı. Delinen borudan fıskiye tarzında fışkıran 70 santigrat derecedeki sıcak su, alçıpan asma tavanın dökülmesine neden oldu. Koridor ve çocuk yoğun bakım ünitesinin içerisindeki 21-22 derece olan sıcaklık, sıcak suyla temas edince, ortalık buhar alanına dönüştü ve görüş alanı kısıtlandı.
8 BEBEK TAHLİYE EDİLDİ
Borunun patlaması sonrası hastanedeki nöbetçi doktor ve hemşireler hemen çocukların başına koşup, teknik ekibe ve itfaiyeye haber verdi. Gece 00.11’de ihbar alan itfaiye de olay yerine gelerek bebeklerin taşınmasına yardım etti. Hastane personeli ve itfaiye, servisteki 8 bebeği başka bir bloka taşıdı. Teknik ekip de boruya müdahale edip sıcak su tesisatına kapattı. Bebeklerden 3’ü mekanik ventilasyona bağlı ve diğer 5 bebek kendi solunumuyla tedavisine devam ediyordu. Ancak, durumu kritik olduğu belirtilen 800 gram civarındaki pramatüre bir bebek taşınma sonrası vefat etti. Diğer bebeklerin ise yedek tutulan yeni doğan ünitesinde normal stabil tedavilerinin devam ettiği öğrenildi. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.