Güncelleme Tarihi:
İstanbul Fatih’te eski okul arkadaşı İkbal Uzuner (19) ve kız arkadaşı Ayşenur Halil’i (19) vahşice öldürüp intihar eden Semih Çelik’in (19) psikiyatrik durumu çok tartışıldı. Bir üniversite hastanesinin psikiyatri servisinde ilaç tedavisi gördüğü belirlenen Çelik’in, cinayet işleyip işlemeyeceğinin neden tespit edilemediği, neden hastaneye yatırılarak tedavi edilmediği çok konuşuldu. Bu durumu ve Çelik’in evinde bulunan çizimleri uzmanlara sorduk.
ÖNCE AİLESİ FARKINDA OLACAK
Uzman Psikiyatr Dr. Celalettin Kutcan, hastalığın önceden tespit edilebileceğini belirterek şunları söyledi: “Ama önce aile farkında olacak. Bir depresyon psikozu varsa hayaller görür, sesler duyar. Böyle hastaları ilaçlarla düzeltiriz ama psikopatiyi yani kişilik bozukluğunu düzeltecek bir ilaç yok. Ancak bu hastanın, düzenli tedavilerle, etrafına zarar verecek davranışları ilaç tedavisiyle önlenebilir. Ama günümüz koşullarında hastanelerde bu tedaviler yapılamıyor. Bir psikiyatri tedavisi 10-15 dakikalık randevularla olmaz. Tedavi boyunca tek bir doktoru olup, o doktorla ilişkide olacak. Poliklinikte 1 ay sonra başka bir doktor karşısına çıktığında, doktorun hastayı tanıması zor.
KİŞİLİK BOZUKLUĞUNU DEĞİŞTİRMEK ÇOK ZOR
Eğer daha önce bir intihar teşebbüsü yaşamışsa hastaneye yatırılır. ‘Yatmak istemiyorum’ diyen hastayı, aile imza vermese bile doktor hastaneye yatırır ve ilgili makamları zorunlu yatış yaptığına dair bilgilendirir. Tedavisi devam ettirilir. Bu çocuk bir psikopat. Son derece zeki. Bütün her şeyi saklayabilir, çünkü zeki. Karşısındakini çok rahatlıkla manipüle edebilir. İlaç tedavisiyle davranışı toparlanmaya çalışılır ama böyle bir kişilik bozukluğunu değiştirmek tıbben de çok zor. Çünkü verdiğimiz ilaçlar hastanın kişiliğiyle oynamıyor. Kişilik bozukluğu zemininde doktorun işi zor. Madde bağımlılığı varsa bu da üstüne tuz biber olmuş.”
HASTANEYE YATIŞTA 3 KRİTER
- Psikiyatr Prof. Dr. İbrahim Balcıoğlu: “Psikiyatri kliniğinde kapalı ve açık olmak üzere 2 tip servis vardır. Kapalı servisteki hastaları yatırmanın 3 tane kriteri var. İntihar düşüncesi olan ya da intihara teşebbüs eden ve çevresine zarar verecek şizofren türü hastalar. Bir de eroin ve morfin kullanan hastalar. Bunlar hastanede yatırarak tedavi edilir. Bunun dışında bizim nevroz dediğimiz diğer türler, yani ne yaptığını bilen hastalar poliklinikte ayakta takip edilir. Kişilik bozukluğu dediğimiz hastalar, hasta olduklarını kabul etmezler, hastaneye de gelmezler. Çünkü bize göre bunların cezai sorumluluğu tamdır.
HEKİM ZORLA GETİREMEZ
Bu tip kişilik bozukluğu olan, kendiyle kavgalı, madde kullanmaya ve suç işlemeye meyilli hastalara karşı hekimlerin elinden bir şey gelmez. Bu tür vakalarda, kişi ailesiyle birlikte ikna edilip hastaneye yatırılır. Hekimler zorla getiremez. Anlaşılıyor ki bu kişi zamanla hastaneye müracaat etmiş. Ama takibi olmamış ya da ilaçlarını kullanmamış. İşlenen cinayetten anlıyoruz ki kendisiyle kavgalı, kişilik bozukluğu var.”
RESİMLERİ RUHUNDAKİ PARÇALANMIŞLIK
Uzman Psikiyatr Dr. Celalettin Kutcan, Semih Çelik’in odasındaki çizimlere ilişkin “Çizdiği resim, odadaki görüntüler, ruhundaki parçalanmışlığı gösteriyor” yorumu yaptı.
RUH SAĞLIĞI TOPYEKÛN ELE ALINMALI
Türkiye Psikiyatri Derneği, şiddet olaylarına ilişkin açıklama yaptı. Açıklamada şiddeti doğuran cinsiyetçi algıyı ele almak gerektiği belirtilerek şöyle denildi:
“Ruh sağlığının topyekün ele alınabilmesi, tedaviden önleyici müdahalelere kadar sağlıklı bir toplum adına gereken eylemlerin düzenlenebilmesi için öncelikle toplumdaki suça eğilim oluşturan nedenlerin ortadan kalkması, Ruh Sağlığı Yasası taleplerinde vurguladığımız gibi damgalamaya ve ayrımcılığa karşı toplumsal eşitlik ve haklar mücadelesi içinde ulusal politikalar oluşturulması gerekmektedir.”
İKBAL’İN BABASI O GÜNÜ ANLATTI
İstanbul Fatih’te Semih Çelik tarafından öldürülen İkbal Uzuner’in babası Hasan Uzuner’in ifadeleri ortaya çıktı. Baba Uzuner, emniyetteki ifadesinde özetle şunları söyledi: “Kızım liseyi Fatih’te okudu. Semih’le okulda tanışmışlar. Lise 3’üncü sınıfın ilk yarısında Semih kızımı rahatsız etmeye başladı. Uzun bir süre bu devam edince kızımın okulunu değiştirdim. Kızım bir süre Semih’le arkadaşlık etti ancak yaşadığı rahatsızlık sebebiyle psikolojisi bozuldu. Onu psikoloğa gönderdim. Kızım benden kedi istedi, kedi aldım. Kediyle ilgilenirken psikolojisi düzeldi. Son 1.5 yıldır gayet iyiydi, psikolojisi düzelmişti. Semih Çelik’in annesi de bizi arayıp ‘Oğlumun yeni bir kız arkadaşı var, çok mutlular, artık kızınızı rahatsız etmeyecek’ deyince daha da rahatlamıştık. Kızım 1.5 yıldır Semih’le hiçbir şekilde iletişim kurmamıştı.
‘MERAK ETME KIZIN EMİN ELLERDE...’
Olay günü de eşim kızımı aramış ancak telefonunu bir erkek açmış. ‘Merak etme kızın emin ellerde’ demiş. Eşim tekrar kızımı arayınca bu sefer başka bir erkek açmış ve telefonun surlardan aşağı düştüğünü söyledi. Eşime yerini tarif edip, gelip telefonu alabilirsiniz demiş. Bunun üzerine ben de aradım kızımı. Telefonu açan erkek, telefonu sadece annesine teslim edeceğini söyledi. Babamı hastaneye götürmüştüm. Babamı bırakıp eşimle birlikte kızımın telefonunu almaya gittik. Telefonu evsiz biri bulmuş, telefonun surlardan düştüğünü söylemiş. Biz de belki kızımız surun üstündedir diye yukarı çıkmak istedik ancak teller olduğu için çıkamadık. Aşağı indikten sonra kalabalık bir grubun surlara baktığını gördük. Belki kızımız kalabalığın içindedir diye oraya doğru yürürken kızımın kafasını gördüm.”