Merak etme iyiyiz

HEYBELİ’nin kuytu bir koyunda eski İstanbul günlerinin hoşluklarını, hoş insanlarla birlikte yaşayıp eve dönmüştüm.

Abdülhak Şinasi Hisar’ın anlattığı mehtaplı Boğaz gecelerinde olduğu gibi, tekneler yan yana dizilmiş, bizim tekneden yükselen Ruhi Ayangil’i, Bora Keskiner’i dinlemişlerdi. Hep birlikte mırıldanmıştık.

‘Biz Heybeli’de her gece mehtaba çıkardık...’

Eve döndüğümüzde sabaha karşı üçtü. Televizyonu açtım. ‘Şarm el Şeyh’te bombalar...’

Telefona koştum. Mesaj gelmiş ben duymamışım.

‘Teyzeciğim merak etme biz iyiyiz. Ceylan.’

Hemen aradım. Şarm el Şeyh’te eşiyle birlikte otelcilik yapan yeğenim Ceylan, ‘Saat bir buçukta büyük bir patlamayla sarsıldık’ diyordu ‘deprem oldu zannettik. Burada hava çok sıcak olduğu için geceleri sokağa çıkılıyor. Yemeğe gece birde gidiliyor. Kafeler, barlar tıklım tıklım. Çarşı da açık alış veriş çok geç saatlere kadar sürüyor.’

Teröristler, Şarm’ın en kalabalık saatlerini seçerek daha fazla insanın ölmesini hesaplamışlardı demek.

‘Merak etme biz iyiyiz.’

Dün Şarm’dan, geçen hafta Londra’dan, daha önce Kuşadası’ndan ve terörün değdiği her yerden bu haberi hepimiz bekliyoruz artık.

‘Merak etme biz iyiyiz’

Hayır merak ediyoruz. Çünkü hiçbirimiz iyi değiliz. Ateş, etrafımızı yakıp kavurarak üstümüze üstümüze gelirken ‘biz’ nasıl iyi olabiliriz?

* * *

İYİ
olabilmemiz için terörizme karşı mücadelede yeni yollar bulmak durumunda insanlık.

Bugüne kadar alınan önlemlerin yeterli olmadığı ortada.

Ne sadece güvenlik önlemlerini esas mücadele yöntemi olarak görmekle, ne terörün ülke dışındaki kökünü kurutmayı kafaya takmakla, ne de teröristlerle siyasi pazarlık masalarına oturmakla kalıcı sonuç almak mümkün.

İngiltere İçişleri Bakanı Charles Clarke, şüphelendikleri bir kişiyi öldüren polisleri tebrik etti. ‘Geçen hafta onlarca insan öldü. Polis sert önlemler almak zorunda. Bu olayda polise desteğim tamdır’ dedi.

İngiltere’de bundan böyle sokaklarda iyi giyimli, silahlı ajanlar dolaşacak ve sanığın başına vurarak onu etkisiz hale getirme hakkına sahip olacak. Keskin nişancıların Londra’ya yerleştirilmesi de tartışılıyor.

İtalyan hükümetinin aldığı yeni kararlar da farklı bir yolun denendiğini göstermiyor. Şiddete karşı şiddet, güvenlik önlemlerini sıkılaştırmak.

İtalyan hükümetinin hazırladığı yeni önlem paketindeki 19 madde arasında mahkeme kararı olmadan sınır dışı etmekten tutun, telefonların başbakan kararıyla dinlenmesi, elektronik mesajların iki yıl boyunca, gerektiğinde incelenmek üzere saklanması, şüphe halinde herhangi bir kişinin tüm mal varlığına geçici olarak el konması, takma ad kullanan kişilerin ceza indiriminden muaf tutulmaları gibi önlemler var. Eğer muhalefet kabul ederse terör sanıkları için özel mahkeme de gündemde.

Güvenlik önlemleri artıyor, yasalar değişiyor. Ama, son elli yıldan beri, dönüp dolaşılıyor, aynı yöntemler pişirilip pişirilip masaya getiriliyor.

Herkesin kendini teröristi ile başa çıkmaya çalışırken, diğerininkini zamanı gelir lazım olur diye el altında tutma alışkanlığı bile değişmedi.

* * *

NE
yapılmalı? Mükemmel bir yanıtım yok. Ama bunun insandan başlayan bir mücadele olması gerektiğini, önlem paketleri tartışılırken sivil toplumun da masada olması gerektiğini düşünüyorum.

İşe belki de içimizdeki teröristi susturmakla başlayabiliriz. İftira ile karşıdakini yıpratıp yok etmeye kalkışan, bizim gibi olmayanı şeytanlaştırarak hedef tahtasına oturtan sesin, terörizm denizine bizden bir damla olduğu bilinciyle yeniden bir bakarsak, duruma daha kalıcı çözümler üretebilir insanlık.

Yoksa mehtaplı gecelerin farkına vardığımız günleri mumla arayacağız. Ne de ‘Merak etme biz iyiyiz’ mesajları teselli edebilecek artık bizi.
Yazarın Tüm Yazıları