Markanın yüzde 10’u kumaş yüzde 90’ı inançtır

FULYA yokuşundaki bodrum atölyenin ilk bakışta Merter'i andıran havası var... Ama görüntü aldatmasın... Merter'de markaya üretiliyor, burada marka.

‘‘Marka üretmek’’ ile ‘‘Markaya üretmek’’ arasındaki farkı, New York'ta satılan Türk malı iki ayrı tişört örneğiyle açalım isterseniz. Diyelim ki, markalı bir tişörtü Türkiye'de fason ürettiniz... Kaça satarsınız, bir bilemediniz iki dolara öyle değil mi?

Oysa Bahar Korçan'ın Fulya'da tasarlayıp ürettiği, koleksiyonuna alıp, defileyle New York'a tanıttığı tişörtler tam 32 dolara alıcı buluyor.

Bire 30 katma değerin sırrı imzada, markada yatıyor.

MARKA İÇİN İLK ÜÇ YILDA PARA GEREKMEZ

14 Eylül'deki New York defilesine hazırlanan Bahar Korçan'ın mütevazı çalışma odasının duvarında 12 yaşındaki kızı Lal'ın çizgileri, hemen yanında işgal komutanı ciddiyetiyle odaklandığı ABD pazarını çok iyi anlattığını düşündüğü Ercan Kumcu'nun ‘‘Rakamlarla ABD’’ başlıklı köşe yazısı asılı. Hemen sohbetin başında Korçan'ın Pazarlama ve İletişim Direktörü Zeki Gün'le tanışıyoruz. Sıfatı yanıltmasın, Zeki Bey, Bahar Hanım'ın kurmayı, hem de marka macerasının ilk günlerinden beri.

Bahar Korçan 2000 yılının ilk gününde marka olmayı kafaya koyduğunda önce çocukluk arkadaşı Zeki Bey'e, ardından ailesine ve çalışanlarına muhtemel sıkıntıları aktarmış: ‘‘Zorluklara hep birlikte katlanacağız. Maaşlara zam olmayacak, belki gecikmeli ödenecek, var mısınız?’’

Mutabık kalınınca, herkes heyecana ortak olunca yola çıkılmış.

‘‘Peki ama kemer sıkmak marka yaratmaya yetti mi?’’ diye soruyoruz, Zeki Bey anlatıyor: ‘‘Saatlerce konuştuk, kalın defterler doldurduk. İş planı yaptık. Öngördük ve sonradan haklı çıktık ki, belirli bir aşamaya kadar büyük sermayeye gerek yok. Ancak üçüncü yıldan sonra harcamalar büyüyor.’’

2000'de başlayan marka sürecinin üçüncü yılına gelindiğine göre ‘‘Devamı için gerekli birikimi sağladınız mı?’’ sorusunun yeridir diye düşünüyoruz.

‘‘Zaten bir miktar birikimle başladık’’ diyor Bahar Korçan ve ekliyor:

‘‘Ben her zaman satılabilir ürün tasarladım. İnsanların dokunabildiğini, alıp giyebildiğini sattım. O yüzden ürettik, sattık, kazandık.’’

Bahar Korçan'ın küresel macerası 2000 yılında 300 adetlik dış siparişle başladı. Bugün ABD, Kanada, Japonya, İngiltere, Fransa, Almanya, Belçika, Hollanda gibi ülkelerin butiklerinde yılda 10 bin adet Bahar Korçan ürünü satılıyor... Korçan ipek elbiseden blucine kadar geniş yelpazede çalışıyor, ama vazgeçmediği ilkeleri var...

TOPTAN 70-90 DOLAR MAĞAZADA 240 DOLAR

Mesela asla yabancı ülkeye yerleşmeyi düşünmüyor, ürünlerinde yüzde 90'ın üstünde Türk kumaşı kullanıyor. Bir de eteklerin, bluzların üzerine -dikkat buyurun etikete değil- kocaman ‘‘Made in İstanbul’’ damgası basmakta inat ediyor. Gülerek, ‘‘Yabancı alıcılar önce pek emin değildiler, ama müşterinin hoşuna gitti, ilginç buldular’’ diyor. Fiyatlara gelince, yorum yerine son koleksiyonundan örnek verelim istersiniz. Yeni denim koleksiyonu -ki kadınlara özel- ABD'ye 70 ila 95 dolar arasında değişen toptan fiyatla yola çıkıyor. Mağazalardaki toptan fiyatların da 140-250 arasında oluşacağı tahmin ediliyor.

Zeki Gün, ürünlerin vitrine çıktığı her noktayla satış sonrası bağlantı kuruyor, bilgi alıyor. Hangi ürün satıldı, beğenildi, tükendi gibi soruların yanıtını arıyor.

Peki bir sonraki adım ne?

Gözüken o ki artık Korçan mağazasının sırası geldi.

Ama önce New York'ta mı, yoksa İstanbul'da mı?

Daha Bahar Korçan da bilmiyor.

Benim üniversitem Vitali Hakko’dur

39 yaşındaki Bahar Korçan, Özel Kalamış Lisesi'ni bitirdiğinde tasarım okumak için yurt dışına gitmeye niyetliydi. Ama gazetede gördüğü ‘‘Stilist asistanı aranıyor’’ ilanı yaşam çizgisini değiştirdi. Vakko'nun ilanını yanıtladı, bizzat Vitali Hakko tarafından seçilerek işe alındı.

‘‘Ama sanmayın ki masaya oturdum çizmeye başladım’’ diyor. ‘‘Vitali Bey beni altı aylığına Beyoğlu mağazasına yolladı. ‘Tezgahın arkasına geç izle, ne satılıyor anla, satılabilir ürünler tasarla' dedi. Açıkçası ben üniversiteyi Vitali Hakko'nun yanında okudum desem yeridir. Çünkü ne satılır, kaça üretilir, nasıl üretilir, işi orada öğrendim.’’

Vakko’daki 7 yılın ardından NN Club deneyimi ve İTKİB'in 1992'deki yarışmasında gelen birincilik Korçan'ın önemli kilometre taşları.

Kendi adına ilk atölyesini Abdi İpekçi Caddesi'nde açtığında bir sonraki ayın kirası yokmuş cebinde... ‘‘Babamla yorgunluk kahvesi içerken, ‘Ne olacak şimdi?' diye sordu, ‘Mutlaka bir şeyler olacak' dedim. Emindim.’’

Bahar Korçan kendisine ve imzasına güvendi. Her geçen gün ona inananların sayısı da arttı, bugüne gelindi.
Yazarın Tüm Yazıları