Mal meydanda

İYİ anımsarız... “Yaptıklarımız, yapacaklarımızın teminatıdır” sloganını önce 1957 seçim kampanyasında Demokrat Parti kullanmıştı. Sonra İsmet İnönü, 1973 Mart ayında, Cevdet Sunay’ın yerine yeni bir Cumhurbaşkanı seçilmesi için kulis faaliyetinin yoğun olduğu günlerde ona benzer bir söz sarf etti. Ama farklı bir amaçla...

Haberin Devamı

Cevdet Sunay, görev süresinin iki yıl uzatılması için bir yasa çıkarılmasını istiyordu. Buna ilişkin öneri Millet Meclisi’nden sonra Cumhuriyet Senatosu’nda -o dönemde parlamentomuz iki kanatlı idi- görüşülürken kürsüye gelen İsmet İnönü, Sunay’ın 7 yıl boyunca hiç de parlak bir performans ortaya koymadığına işaret ettikten sonra, (kendi kelimelerimizle aktarıyoruz) “Süreyi elbet uzatabilirsiniz ama biliniz ki 7 yıl boyunca ne yaptıysa, iki yıl boyunca da onu yapar” demişti.
Anayasa’da değişiklik yapılması, böylece yargının tam olarak siyasi iktidarın etki alanına sokulması amacıyla getirilen önerinin en çok tartışılan hükümleri bildiğiniz gibi, bugünkü Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, Anayasa Mahkemesi ve Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyelerini tayin yetkisini nasıl kullanacağı ile ilgili.
Cumhurbaşkanı Gül’ün dün, Anayasa değişikliği ile ilgili olarak, “Türkiye’de beğeniriz, beğenmeyiz hukuki bir çerçeve var, itiraz mekanizmaları, nihai karar mekanizmaları var. Bunlar neticeye ulaşacaktır” dediği bildiriyor.

İyi de... Pek çok insanın endişe ettiği, bizim de değinmek istediğimiz konu açık:

O görevlere Cumhuriyetin temel değerlerine düşman isimleri getirdiği zaman onun ne itiraz mercii var, ne de varılan neticeyi düzeltmek mümkün.

Nitekim son örneği, bugünlerde gazetelerde okuyoruz:

Cumhurbaşkanı Gül, kendisinin “devlet başkanı” sıfatına hiç yakışmayan bir tayin yaptı:

Anayasa değişikliği önerisi bile “Anayasa Mahkemesi üyeliğine getirilecek kişilerin en az 45 yaşında olmasını” şart koştuğu halde, Cumhurbaşkanı -nezaketen olsun- bu koşulu dikkate almaya gerek görmedi. Tuttu 42 yaşındaki -eskiden Anayasa Mahkemesi raportörlüğü yapmış- bir bürokratı, “üst kademe yöneticisi” kontenjanından “Anayasa Mahkemesi Yedek Üyesi” olarak tayin etti.

Ama bunu düpedüz “kanuna karşı hile” yoluyla yaptı. Çünkü bu genci “üst kademe yöneticisi” statüsüne sokabilmek için önce Denizcilik Müsteşar Yardımcılığına getirdiler. Tam 31 gün sonra da, Anayasa Mahkemesi Yedek Üyesi yaptılar.

Dahası... Gazeteler Cumhurbaşkanı’nın -nedense- kendisine yakın bulduğu bu kişi, Yargıtay kontenjanından aynı pozisyona gelecek üyeden “kıdemli” olsun diye, o üyenin tayini bir gün geriye bırakılmış.

Kendisinin “tarafsız” olduğunu her fırsatta dile getiren Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün tüm resmini bu olayda görüyorsunuz.

Eğer “hayır” diyorsanız, Çankaya’ya çıktığı günden beri bu yetkiyi nasıl kullandığını bir başka yazıda ayrıntılarıyla anlatırız.

Yazarın Tüm Yazıları