Çalışmanın yazarları, 2022'den 2050'ye kadar antimikrobiyal dirence bağlı ölümlerde yaklaşık yüzde 70'lik bir artış olacağını, en çok yaşlıların risk altında olduğunu ve ölümlerdeki artışı yönlendirdiğini tahmin ediyor. AMR olarak da bilinen bu direnç, bakteri ve mantar gibi mikropların mevcut ilaçlarla öldürülmelerini zorlaştıracak şekilde evrimleşmesiyle ortaya çıkıyor.
Araştırmanın kıdemli yazarı Christopher J. L. Murray, “Bu büyük bir sorun ve maalesef kalıcı olacak” dedi.
KEMOTERAPİ VE SEZARYEN GİBİ TIBBİ MÜDAHALELERİ DE RİSKLİ HALE GETİRECEK
Araştırmacılar, antimikrobiyal direnci on yıllardır bir halk sağlığı sorunu olarak işaret ettiler. Ancak Antimikrobiyal Direnç Üzerine Küresel Araştırma Projesi'nin bir parçası olarak geniş bir araştırmacı ekibi tarafından yürütülen bu çalışma, dünya çapında ve zaman içinde AMR eğilimlerini analiz eden ilk çalışma olarak büyük önem taşıyor. Dünya Sağlık Örgütü, bu tür antimikrobiyal direnç tehdidinin sadece yaygın enfeksiyonların tedavisini zorlaştırmakla kalmayıp, kemoterapi ve sezaryen gibi tıbbi müdahaleleri de daha riskli hale getirdiğini söylüyor.
520 MİLYON VERİ KÜMESİ İNCELENDİ
Çalışmada 204 ülkeden hastane taburcu kayıtları, sigorta talepleri ve ölüm belgeleri de dahil olmak üzere 520 milyon veri kümesi incelendi. İstatistiksel modelleme kullanan yazarlar, 1990-2021 yılları arasında her yıl antimikrobiyal dirençle ilgili bir milyondan fazla ölüm gerçekleştiğini tespit etti. Araştırmacılara göre, o zamandan bu yana AMR ölümleri yalnızca arttı ve artmaya da hızla devam edecek.
Çalışmanın başyazarı ve UCLA'da klinik tıp profesörü yardımcısı olan Kevin Ikuta, önümüzdeki çeyrek yüzyılda öngörülen 39 milyon ölümün her dakikada yaklaşık üç ölüme denk geldiğini söyledi.
Paul'e tip 2 diyabet teşhisi kondu ve kan şekeri seviyesini düşürmek için önce metformin, daha sonra da günlük insülin almaya başladı. Aynı zamanda kendisine NAFLD (Alkole bağlı olmayan, karaciğerde anormal derecede yağ birikimi ile karakterize olan karaciğer hastalığı) teşhisi de kondu.
O zamanlar fazla kilosu olmasına rağmen Paul obez değildi. Bunun yerine doktorları, abur cubur ve şekerle dolu bir beslenme şekli nedeniyle tip 2 diyabet geliştirdiğine inanıyordu. Kan şekeri seviyeleri kronik olarak yükselip karaciğerine zarar verince de NAFLD ortaya çıktı.
TEŞHİSTEN SONRA YAŞAMINI DEĞİŞTİRMEDİ, OLANLAR OLDU
Ancak Paul, teşhisi takip eden dokuz yıl boyunca doktorların önerdiği yaşam tarzı değişikliklerini yapmadı. Yani daha fazla egzersiz yapmayı denemedi, kek, tatlı ve gazlı içecekleri tüketmeyi kesmedi.
Şimdi 56 yaşında olan Paul, “Döner yemeyi çok seviyordum ve karaciğerim için zararlı olduğu söylenmesine rağmen günde üç büyük şişe gazlı içecek içiyordum. Daha sağlıklı beslenmeye çalışsam da muhtemelen fazla kilolu olmadığım için bunu yeterince ciddiye almadım. Yeterince korkmadım ama korkmalıydım” dedi.
Ancak Paul’ün gazlı içecek alışkanlığı, geçen yıl acil karaciğer nakline ihtiyaç duyacak kadar tehlikeli bir şekilde hastalanmasının nedenlerinden biriydi.
Öte yandan sorunlardan biri de NAFLD'ye hafif derecede sahip olmanız ve bunu bilmemenizdir. Daha sonra hastalık giderek kötüleşebilir ve karaciğer o kadar iltihaplanıp yara izi kalır ki, siroza yol açar.
Edinburgh Kraliyet Hastanesi’nden Hepatoloji Uzmanı Profesör Jonathan Fallowfield, tamamen normal bir vücut kitle indeksine sahip olup yağlı bir karaciğere sahip olmanın da mümkün olduğundan bahsetti, “Bu tür hastalar genellikle 'dıştan zayıf ama içten şişman, karaciğer de dahil olmak üzere organların etrafı yağla sarılmış' olarak adlandırılır” dedi.
İngiltere, Swindon'da yaşayan Max, her zaman meşguldü. Çocuklarıyla ve eviyle ilgilenmenin yanı sıra kendi başarılı işini de yürütüyordu.
Bir kafe işleten Max'in sağlığı çok iyiydi ve çoğu gün spin, ağırlık ve HIIT dersleri alarak antrenman yapıyordu. 43 yaşındaki iki çocuk annesi, çalışmadığı ya da egzersiz yapmadığı zamanlarda kızları Frankie ve Georgie ile vakit geçiriyor, onları hobilerini uygulamaya ya da kamp gezilerine götürüyordu. Ayrıca kısa bir süre önce İngiliz İşaret Dili yeterliliğine kaydolmuş ve kafesinin kapalı olduğu kış aylarında işitme engelli çocuklara destek veren ikinci bir işte çalışmaya başlamıştı.
Ancak Kasım 2022'de bir spin dersinden sonra Max arkadaşları Jody, Kelly ve Kirsty ile kahve içerken aniden bir nöbet geçirdi. Kirsty ambulans çağırırken, Jody ise onu iyileşme pozisyonuna sokmaya çalıştı.
HASTANEYE NASIL GİTTİĞİNİ HATTA NÖBET GEÇİRDİĞİNİ HATIRLAMIYORDU
Max o anları şu sözlerle anlattı: “Ambulansta insanların adımı seslenmesiyle uyandım. Oraya nasıl geldiğimi bilmiyordum, nöbetin kendisini de hatırlamıyordum. Altımı ıslatmıştım, kendimi hasta ve şaşkın hissediyordum, bitkin ama gayet iyiydim ve bana bakıldığı için minnettardım.”
Böyle bir şey daha önce hiç yaşanmadığı için Max, nöbet önleyici ilaçlarla iyileşmesi için eve gönderilmeden önce hastanede taramadan geçirildi.
Max, “Arkadaşlarım çocuklarla tek başıma kalmamam gerektiğini düşündükleri için eski kocam Paul'ün yanına geri taşındım. Ama eve taşındığımı hatırlamıyorum. Baş ağrılarım olduğunu, kendimi iyi hissetmediğimi, biraz sinirli ve çok yorgun olduğumu hatırlıyorum. Sonunda ambulansı aradım ve bana hastaneye gitmemi söylediler. Bunu bir dizi test ve tarama takip etti ve sonunda şok edici bir teşhis aldım” dedi ve ekledi:
“Bir şeylerin doğru olmadığını biliyordum. Doktor beni Paul ile bir odaya çağırdı. Gözlerimi ve reflekslerimi kontrol etti, nasıl hissettiğimi sordu, ben de iyi hissettiğimi söyledim. Sonra dedi ki, ‘Korkarım beyninizde büyük bir kitle var.’ Bunun bir tümör olduğunu düşündüklerini söyledi. Her şeyden çok kopmuştum. İlaçlar yüzünden çok yorgun olduğumu ve neler olup bittiğinin pek farkında olmadığımı hatırlıyorum. Ama kendimi iyi ve sakin ve hissediyordum.”
23 yaşındaki Lisa Coffee'ye hamileliğinin başlarında, bebeğinde omurga ve omurilikte malformasyona neden olan spina bifida doğum kusurunun geliştiği söylendi.
ÖNCE 27 HAFTALIKKEN SONRA 38 HAFTALIKKEN DOĞDU
Doktorlar, Luca adı verilen bebeği 27 haftalıkken annesinin rahminden çıkardılar ve kusurun bir kısmını onarmak için bir operasyon gerçekleştirdiler. Daha sonra onu tekrar annesinin rahmine yerleştirdiler ve hamilelik Luca 38 haftalıkken doğana kadar devam etti. Neredeyse tam gebelik süresi dolmak üzereydi.
Lisa, Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde (YYBÜ) geçirdiği sekiz günün ardından bebeğini eve getirebildi. Ancak aileye Luca'nın yürüyebilme ihtimalinin düşük olduğu söylendi. Yeni doğan bebek ayrıca beynindeki ve omurgasındaki hasarı onarmak için çok sayıda ameliyat geçirmek zorunda kaldı.
MİNİK LUCA İYİLEŞMEYE DEVAM EDİYOR
Luca'nın sırtında sadece bir yara izi ve beynin bir kısmının (beyincik) omurilik kanalına uzanmasıyla oluşan Chiari malformasyonu adı verilen bir durum kaldı. Şimdi bir yaşında olan Luca, fizyoterapi seanslarıyla ilerleme kaydediyor ve geleceği için umut veriyor.
Lisa, “Beyincik iyileşmeye devam ediyor. Beyninde bir miktar sıvı var ancak sabit kaldı, bu yüzden dren takılmasına gerek kalmadı. Bir sonraki MR'ı iki yaşına kadar çekilmeyecek. O gerçekten inanılmaz bir küçük çocuk ve geldiği nokta için daha fazla minnettar olamazdık. Ameliyatın ona bir gün yürüme şansı vermiş olmasından dolayı inanılmaz derecede minnettarım” dedi.
NORMALDE 28. HAFTADA OLUŞUYOR VE KAPANIYOR AMA…
1- Bitlenmek tam olarak nedir ve neden yetişkinlerde değil de sıklıkla çocuklarda meydana gelir?
Bit, saçlı deri ve bazen kaş, kirpik hatta kasık bölgesindeki tüyleri tutabilen, özel bir parazitin neden olduğu bir enfeksiyondur. İnsan biti insan dışında bir canlıda yaşayamaz ve sadece insandan insana bulaşır. Biz tıbben bu enfeksiyona pediculosis adını veriyoruz.
Saç biti tüm dünyada ve her yaş grubundan insanı etkileyebilir. Ancak özellikle okul çağındaki çocuklarda çok daha sık görülmektedir. Bunun en önemli nedeni temasla bulaşan bu parazitin okul çağındaki çocuklarda bulaşının hem yakın temas hem de ortak eşya kullanımı nedeniyle daha fazla olmasıdır. Ek olarak kız çocuklarında, evde birden fazla küçük çocuk var olan ailelerde ve kalabalık yaşayan ailelerde daha sık görülmektedir.
SIKLIKLA KULAK ARKASI VE ENSE KISMINA YERLEŞİYORLAR
2- Anne babalar çocukların bitlendiğini nasıl anlayabilir?
Bit enfeksiyonu olan kişilerde ortalama 10-20 adet parazit vardır. Bitler en sık olarak kulak arkası ve ense kısmında yerleşirler. Yumurtalarını ise saçların deriye yakın kök kısımlarına bırakırlar. Aileler çocuklarda öncelikle bu bölgelerde kaşıntı ve yoğun kaşıntıya bağlı minik kabuklanma ve yaralar görebilirler. Yakından incelendiğinde ise bitlerin kendisini özellikle koyu renkli saçı olan çocuklarda görmek zor olabilmektedir.
Ancak nit (sirke) adı verilen içi boşalmış yumurtalar saçlı deriye yakın kılların etrafını sarmış şeffaf-beyaz renkli yapışık, kepek benzeri yapılar olarak görülebilmektedir. En doğru tanı dermatoloji uzmanı tarafından muayene sonrasında koyulacaktır. Özellikle saç egzaması olan çocuklarda gerçek kepekler sirkeler ile karıştırılabilmekte ve çocuklar bazen gereksiz tedavi edilebilmektedir.
BİT ZIPLAYAMAZ VE UÇAMAZ
GÜNDE BİR ELMA YİYİN
Hepimiz meyve, sebze yemenin vitamin ve mineral içerdikleri için sağlıklı beslenmenin önemli bir parçası olduğunu biliyoruz. Ancak içerdikleri lifleri almak, kolorektal kanseri önlemek için yapabileceğiniz en önemli şeydir.
Cancer Research UK verilerine göre, her üç kolorektal kanserden biri çok az lif tüketmekle ilişkilendiriliyor. Beslenmenizdeki lif, daha sık tuvalete çıkmanıza yardımcı olur. Bu da zararlı kimyasalların bağırsakta daha az zaman geçirmesi anlamına gelir.
Günlük önerilen 30 gram lifi beş porsiyon meyve ve sebzeyle alabilirsiniz, ancak bir kase yulaf lapası, iki dilim tam buğday ekmeği ve yarım kase nohut da hedefe ulaşmanıza yardımcı olacaktır.
Bazı meyve ve sebzelerin lif oranı diğerlerine göre daha yüksektir; elma, muz, ıspanak ve brokoliyi tercih edin. Mümkünse, karbonhidratların esmer makarna, pirinç ve ekmek gibi kepekli versiyonlarını tercih edin.
Bu tür yüksek lifli gıdalardan oluşan beslenme şekilleri uzun zamandır hastalığa yakalanma riskinin ortalamanın altında olmasıyla ilişkilendiriliyor.
SALAMDAN VE SOSİSTEN UZAK DURUN
Sosis, pastırma, salam, jambon ve sosisli sandviç kolorektal kanser riskini artırdığı bilinen işlenmiş etlere örnektir. İşlenmiş et, raf ömrünü uzatmak veya daha iyi tat vermek için işlem görmüş herhangi bir üründür. Bu işlem genellikle nitrat gibi kimyasal koruyucular eklenerek yapılır. Bu kimyasallar bağırsakta reaksiyona girerek bağırsak zarına zarar veren ve tümör oluşumunu teşvik eden N-nitrozos adı verilen başka bileşikler üretir.
10 yaşındaki yaşıtlarının çoğu oyuncak koleksiyonu yaparken, resim çizerken ya da arkadaşlarıyla görüşürken Milly Watmore her ay adet dönemi nedeniyle günlerini acı içinde kıvranarak geçiriyordu. Milly adet görmeye başladığında 10 yaşındaydı ve bu durum özellikle okulda sorunlara yol açıyordu. Bu sorunlar sadece ağrılı kramplar sebebiyle de yaşanmıyordu. Şimdi 17 yaşında Milly, “Kıyafetlerimden sızıntı olur diye ayağa kalkmaktan endişe ettiğim için derslere konsantre olamıyordum” dedi.
Ve bu tür deneyimler giderek daha yaygın hale geliyor.
11 YAŞINDAN ÖNCE ADET GÖRMEYE BAŞLAYANLARIN ORANI YÜZDE 8,6'DAN YÜZDE 15,5'E YÜKSELDİ
Araştırmalara göre, kızlar adet dönemlerine her zamankinden daha genç yaşta başlıyor. JAMA Network Open dergisinde mayıs ayında yayınlanan bir araştırmaya göre 1950 ile 1969 yılları arasında doğan kadınlar ortalama 12 buçuk yaşında adet görmeye başlarken, 2000 ile 2005 yılları arasında doğanlar için bu yaş ortalaması 11,9. Çalışmayı yürüten Harvard Üniversitesi araştırmacıları, 11 yaşından önce adet görmeye başlayan kız çocuklarının oranının yüzde 8,6'dan yüzde 15,5'e yükseldiğini tespit etti.
Dokuz yaşından önce adet görmeye başlayanların oranı hala çok küçük olsa da (yüzde 2'den az), aynı zaman diliminde iki kattan fazla artarak yüzde 0,6'dan yüzde 1,4'e çıktı.
ERKEN ADET, ERKEN ERGENLİĞİN SONUCU
Erken adetin 'erken ergenlik' sonucu ortaya çıktığından bahseden Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Kağan Kocatepe, "Öncelikle ‘erken ergenliğin’ tıbbi tanımıyla başlayalım: Kız çocuklarında erken ergenlik, meme gelişimi ve genital bölge ya da koltuk altında tüylenme belirtilerinin 8 yaşından önce ortaya çıkması durumudur. Ergenlik, kızlarda normal şartlar altında 10 yaş civarında, göğüslerin belirginleşmesiyle başlar ve yaklaşık iki yıl sonra ilk adet kanaması görülür" dedi.
TÜRKİYE’DE DE ADET GÖRME YAŞI DÜŞTÜ MÜ?
ABD’de yaşayan Pakistan kökenli Sundas Hashmi, birkaç ay önce kızını okula bıraktıktan sonra eve yürürken aniden dengesini kaybetti. Bir gümbürtüyle kaldırıma savruldu. Yoldan geçenler iyi olup olmadığını görmek için durdular. O ise kendisini ve saygınlığını toparlayıp yürümeye devam ederken neşeyle “Her şey yolunda!” dedi.
“Bugünlerde düşmeye oldukça alıştım. Dürüst olmak gerekirse, yürüyor olmam bile mucizevi geliyor” diyen Sundas sebebini ise şöyle anlattı:
“2020 yılının başlarında, bir akşam yemeği partisi için börek kızartırken her şey karardı. Bir hastane yatağında uyandım ve bana grand mal nöbet geçirdiğim söylendi. (Grand mal nöbeti, bilinç kaybına ve şiddetli kas kasılmalarına neden olur.)
Bir doktor bunun bir beyin tümörünün sonucu olduğunu açıkladı. 37 yaşındaydım ve sağlığım gayet iyiydi. İki hafta sonra, kanseri almak için ameliyata girmeden önce gözyaşları içinde kocama ve iki küçük çocuğuma sarılıyordum.”
Doktorları Sundas’a ameliyatın nadiren kötü huylu beyin kanserini tedavi edebildiğini söyledi. Tümör beynin hassas bir bölgesine yakınsa, doktorlar sadece bir kısmını çıkarabilirler. Genç kadının durumunda olduğu gibi çoğunu alsalar bile tümör neredeyse her zaman tekrar büyüyor, genellikle de agresif bir şekilde.
Sundas, “Ben ise kafamın içinde saatli bir bomba olduğunu bilerek yaşamayı öğreniyorum. Yine de şanslıydım. Düşük dereceli bir tümör olan oligodendrogliomam vardı ve bu tümörün prognozu çok daha iyiydi. Bu tümörde hastalar ortalama 10 yıl yaşayabiliyor. Daha agresif bir beyin kanseri olan glioblastoma ise hastaları genellikte 15 ay içinde öldürüyor, tıpkı 18 yaşındaki kardeşim gibi…” dedi ve ekledi:
“Ancak hayatta kalmak mücadelenin sadece yarısı. Amerika Birleşik Devletleri'nde beyin tümörü tedavisi gören hastaların yüzde 80'i gibi ben de bildiğimden çok farklı hissettiren bir zihne uyum sağlamak zorunda kaldım.”
OLDUĞUMUZ YILI, DEVLET BAŞKANINI BİLE UNUTTU