Selin Irmak Kaçmaz

Tam iki kez doğan bebek! Anne rahminden çıkarılıp ameliyat edildi, sonra tekrar yerleştirildi

11 Ekim 2024
Anne karnında bir doğum kusuru olduğu ortaya çıkan bebek, 27 haftalıkken anne rahminden çıkarılıp ameliyat edildi ve sonra tekrar yerleştirildi. Daha sonra bebek 38 haftalıkken ‘ikinci kez’ dünyaya geldi

23 yaşındaki Lisa Coffee'ye hamileliğinin başlarında, bebeğinde omurga ve omurilikte malformasyona neden olan spina bifida doğum kusurunun geliştiği söylendi.

ÖNCE 27 HAFTALIKKEN SONRA 38 HAFTALIKKEN DOĞDU

Doktorlar, Luca adı verilen bebeği 27 haftalıkken annesinin rahminden çıkardılar ve kusurun bir kısmını onarmak için bir operasyon gerçekleştirdiler. Daha sonra onu tekrar annesinin rahmine yerleştirdiler ve hamilelik Luca 38 haftalıkken doğana kadar devam etti. Neredeyse tam gebelik süresi dolmak üzereydi.

Lisa, Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde (YYBÜ) geçirdiği sekiz günün ardından bebeğini eve getirebildi. Ancak aileye Luca'nın yürüyebilme ihtimalinin düşük olduğu söylendi. Yeni doğan bebek ayrıca beynindeki ve omurgasındaki hasarı onarmak için çok sayıda ameliyat geçirmek zorunda kaldı.

MİNİK LUCA İYİLEŞMEYE DEVAM EDİYOR

Luca'nın sırtında sadece bir yara izi ve beynin bir kısmının (beyincik) omurilik kanalına uzanmasıyla oluşan Chiari malformasyonu adı verilen bir durum kaldı. Şimdi bir yaşında olan Luca, fizyoterapi seanslarıyla ilerleme kaydediyor ve geleceği için umut veriyor.

Lisa, “Beyincik iyileşmeye devam ediyor. Beyninde bir miktar sıvı var ancak sabit kaldı, bu yüzden dren takılmasına gerek kalmadı. Bir sonraki MR'ı iki yaşına kadar çekilmeyecek. O gerçekten inanılmaz bir küçük çocuk ve geldiği nokta için daha fazla minnettar olamazdık. Ameliyatın ona bir gün yürüme şansı vermiş olmasından dolayı inanılmaz derecede minnettarım” dedi.

NORMALDE 28. HAFTADA OLUŞUYOR VE KAPANIYOR AMA…

Yazının Devamını Oku

Okul çağı çocuklarında bitlenme tehlikesi... İşte her ebeveynin bilmesi gereken 7 soru ve yanıtı

8 Ekim 2024
Bitlenme her yıl hem Türkiye’de hem de dünyada binlerce evi etkiliyor. Vakalar pandemi sırasında azalsa da şimdi yeniden artmaya devam ediyor. Peki bit sorunu neden genelde çocukları etkiliyor? Bit sorununa nasıl müdahale edilmeli ve en önemlisi önlemek için yapılabilecek bir şeyler var mı? Tüm merak edilen soruları Dermatoloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Elif Cömert Özer yanıtladı.

1- Bitlenmek tam olarak nedir ve neden yetişkinlerde değil de sıklıkla çocuklarda meydana gelir?

Bit, saçlı deri ve bazen kaş, kirpik hatta kasık bölgesindeki tüyleri tutabilen, özel bir parazitin neden olduğu bir enfeksiyondur. İnsan biti insan dışında bir canlıda yaşayamaz ve sadece insandan insana bulaşır. Biz tıbben bu enfeksiyona pediculosis adını veriyoruz.

Saç biti tüm dünyada ve her yaş grubundan insanı etkileyebilir. Ancak özellikle okul çağındaki çocuklarda çok daha sık görülmektedir. Bunun en önemli nedeni temasla bulaşan bu parazitin okul çağındaki çocuklarda bulaşının hem yakın temas hem de ortak eşya kullanımı nedeniyle daha fazla olmasıdır. Ek olarak kız çocuklarında, evde birden fazla küçük çocuk var olan ailelerde ve kalabalık yaşayan ailelerde daha sık görülmektedir.

SIKLIKLA KULAK ARKASI VE ENSE KISMINA YERLEŞİYORLAR

2- Anne babalar çocukların bitlendiğini nasıl anlayabilir?

Bit enfeksiyonu olan kişilerde ortalama 10-20 adet parazit vardır. Bitler en sık olarak kulak arkası ve ense kısmında yerleşirler. Yumurtalarını ise saçların deriye yakın kök kısımlarına bırakırlar. Aileler çocuklarda öncelikle bu bölgelerde kaşıntı ve yoğun kaşıntıya bağlı minik kabuklanma ve yaralar görebilirler. Yakından incelendiğinde ise bitlerin kendisini özellikle koyu renkli saçı olan çocuklarda görmek zor olabilmektedir.

Ancak nit (sirke) adı verilen içi boşalmış yumurtalar saçlı deriye yakın kılların etrafını sarmış şeffaf-beyaz renkli yapışık, kepek benzeri yapılar olarak görülebilmektedir. En doğru tanı dermatoloji uzmanı tarafından muayene sonrasında koyulacaktır. Özellikle saç egzaması olan çocuklarda gerçek kepekler sirkeler ile karıştırılabilmekte ve çocuklar bazen gereksiz tedavi edilebilmektedir.

BİT ZIPLAYAMAZ VE UÇAMAZ

Yazının Devamını Oku

Bir kolorektal kanser cerrahı anlattı: Bağırsak kanseri riskini azaltmak için yapmanız gereken beş şey

8 Ekim 2024
Bir kolorektal kanser cerrahı olan Dr. James Read, “Bağırsak kanserini önlemek için yapılabilecek şeyler var, hem de fazlasıyla” dedi ve riski azaltmak için yapılması gereken beş temel şeyi anlattı.

GÜNDE BİR ELMA YİYİN

Hepimiz meyve, sebze yemenin vitamin ve mineral içerdikleri için sağlıklı beslenmenin önemli bir parçası olduğunu biliyoruz. Ancak içerdikleri lifleri almak, kolorektal kanseri önlemek için yapabileceğiniz en önemli şeydir.

Cancer Research UK verilerine göre, her üç kolorektal kanserden biri çok az lif tüketmekle ilişkilendiriliyor. Beslenmenizdeki lif, daha sık tuvalete çıkmanıza yardımcı olur. Bu da zararlı kimyasalların bağırsakta daha az zaman geçirmesi anlamına gelir.

Günlük önerilen 30 gram lifi beş porsiyon meyve ve sebzeyle alabilirsiniz, ancak bir kase yulaf lapası, iki dilim tam buğday ekmeği ve yarım kase nohut da hedefe ulaşmanıza yardımcı olacaktır.

Bazı meyve ve sebzelerin lif oranı diğerlerine göre daha yüksektir; elma, muz, ıspanak ve brokoliyi tercih edin. Mümkünse, karbonhidratların esmer makarna, pirinç ve ekmek gibi kepekli versiyonlarını tercih edin.

Bu tür yüksek lifli gıdalardan oluşan beslenme şekilleri uzun zamandır hastalığa yakalanma riskinin ortalamanın altında olmasıyla ilişkilendiriliyor.

SALAMDAN VE SOSİSTEN UZAK DURUN

Sosis, pastırma, salam, jambon ve sosisli sandviç kolorektal kanser riskini artırdığı bilinen işlenmiş etlere örnektir. İşlenmiş et, raf ömrünü uzatmak veya daha iyi tat vermek için işlem görmüş herhangi bir üründür. Bu işlem genellikle nitrat gibi kimyasal koruyucular eklenerek yapılır. Bu kimyasallar bağırsakta reaksiyona girerek bağırsak zarına zarar veren ve tümör oluşumunu teşvik eden N-nitrozos adı verilen başka bileşikler üretir.

Yazının Devamını Oku

'Erken adet' her geçen gün artıyor... Kız çocukları neden erken yaşta adet görmeye başlıyor?

2 Ekim 2024
Hem dünya genelinde hem de ülkemizde adet görme yaşı düştü ve düşmeye devam ediyor. Peki her geçen gün daha fazla kız çocuğunun adet görmeye başlamasının sebebi ne?

10 yaşındaki yaşıtlarının çoğu oyuncak koleksiyonu yaparken, resim çizerken ya da arkadaşlarıyla görüşürken Milly Watmore her ay adet dönemi nedeniyle günlerini acı içinde kıvranarak geçiriyordu. Milly adet görmeye başladığında 10 yaşındaydı ve bu durum özellikle okulda sorunlara yol açıyordu. Bu sorunlar sadece ağrılı kramplar sebebiyle de yaşanmıyordu. Şimdi 17 yaşında Milly, “Kıyafetlerimden sızıntı olur diye ayağa kalkmaktan endişe ettiğim için derslere konsantre olamıyordum” dedi.

Ve bu tür deneyimler giderek daha yaygın hale geliyor.

11 YAŞINDAN ÖNCE ADET GÖRMEYE BAŞLAYANLARIN ORANI YÜZDE 8,6'DAN YÜZDE 15,5'E YÜKSELDİ

Araştırmalara göre, kızlar adet dönemlerine her zamankinden daha genç yaşta başlıyor. JAMA Network Open dergisinde mayıs ayında yayınlanan bir araştırmaya göre 1950 ile 1969 yılları arasında doğan kadınlar ortalama 12 buçuk yaşında adet görmeye başlarken, 2000 ile 2005 yılları arasında doğanlar için bu yaş ortalaması 11,9. Çalışmayı yürüten Harvard Üniversitesi araştırmacıları, 11 yaşından önce adet görmeye başlayan kız çocuklarının oranının yüzde 8,6'dan yüzde 15,5'e yükseldiğini tespit etti.

Dokuz yaşından önce adet görmeye başlayanların oranı hala çok küçük olsa da (yüzde 2'den az), aynı zaman diliminde iki kattan fazla artarak yüzde 0,6'dan yüzde 1,4'e çıktı.

ERKEN ADET, ERKEN ERGENLİĞİN SONUCU

Erken adetin 'erken ergenlik' sonucu ortaya çıktığından bahseden Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Kağan Kocatepe, "Öncelikle ‘erken ergenliğin’ tıbbi tanımıyla başlayalım: Kız çocuklarında erken ergenlik, meme gelişimi ve genital bölge ya da koltuk altında tüylenme belirtilerinin 8 yaşından önce ortaya çıkması durumudur. Ergenlik, kızlarda normal şartlar altında 10 yaş civarında, göğüslerin belirginleşmesiyle başlar ve yaklaşık iki yıl sonra ilk adet kanaması görülür" dedi.

TÜRKİYE’DE DE ADET GÖRME YAŞI DÜŞTÜ MÜ?

Yazının Devamını Oku

Kafasının içinde bir saatli bomba ile yaşamaya çalışıyor... Hangi yılda olduğunu bile unuttu

23 Eylül 2024
37 yaşındaki kadına teşhis konduğunda kendini çok sağlıklı hissettiği bir dönemdeydi. Bir gün mutfakta yemek yaparken her şey karardı ve gözlerini açtığında kendini hastanede buldu. Doktoru ona bir nöbet geçirdiğini söyledi. Genç kadının yaşadığı nöbetin sebebi ise deyim yerindeyse kafasının içinde yaşayan bir saatli bombaydı

ABD’de yaşayan Pakistan kökenli Sundas Hashmi, birkaç ay önce kızını okula bıraktıktan sonra eve yürürken aniden dengesini kaybetti. Bir gümbürtüyle kaldırıma savruldu. Yoldan geçenler iyi olup olmadığını görmek için durdular. O ise kendisini ve saygınlığını toparlayıp yürümeye devam ederken neşeyle “Her şey yolunda!” dedi.

“Bugünlerde düşmeye oldukça alıştım. Dürüst olmak gerekirse, yürüyor olmam bile mucizevi geliyor” diyen Sundas sebebini ise şöyle anlattı:

“2020 yılının başlarında, bir akşam yemeği partisi için börek kızartırken her şey karardı. Bir hastane yatağında uyandım ve bana grand mal nöbet geçirdiğim söylendi. (Grand mal nöbeti, bilinç kaybına ve şiddetli kas kasılmalarına neden olur.)

Bir doktor bunun bir beyin tümörünün sonucu olduğunu açıkladı. 37 yaşındaydım ve sağlığım gayet iyiydi. İki hafta sonra, kanseri almak için ameliyata girmeden önce gözyaşları içinde kocama ve iki küçük çocuğuma sarılıyordum.”

Doktorları Sundas’a ameliyatın nadiren kötü huylu beyin kanserini tedavi edebildiğini söyledi. Tümör beynin hassas bir bölgesine yakınsa, doktorlar sadece bir kısmını çıkarabilirler. Genç kadının durumunda olduğu gibi çoğunu alsalar bile tümör neredeyse her zaman tekrar büyüyor, genellikle de agresif bir şekilde.

Sundas, “Ben ise kafamın içinde saatli bir bomba olduğunu bilerek yaşamayı öğreniyorum. Yine de şanslıydım. Düşük dereceli bir tümör olan oligodendrogliomam vardı ve bu tümörün prognozu çok daha iyiydi. Bu tümörde hastalar ortalama 10 yıl yaşayabiliyor. Daha agresif bir beyin kanseri olan glioblastoma ise hastaları genellikte 15 ay içinde öldürüyor, tıpkı 18 yaşındaki kardeşim gibi…” dedi ve ekledi:

“Ancak hayatta kalmak mücadelenin sadece yarısı. Amerika Birleşik Devletleri'nde beyin tümörü tedavisi gören hastaların yüzde 80'i gibi ben de bildiğimden çok farklı hissettiren bir zihne uyum sağlamak zorunda kaldım.”

OLDUĞUMUZ YILI, DEVLET BAŞKANINI BİLE UNUTTU

Yazının Devamını Oku

Otizmle bağlantılı dört virüs

20 Eylül 2024
Daha doğmadan anne rahminde bir herpes virüsüyle enfekte olan çocukların otizmli olma ihtimalinin daha yüksek olduğunu duymuş muydunuz? Yapılan yeni bir araştırmanın sonuçları oldukça ilginç. İşte otizmle bağlantılı dört virüs…

Michigan'daki bir çocuk hastanesinde doktor olan Dr. Megan Pesch, sitomegalovirüs (CMV) enfeksiyonunun yeni doğan bebeklere verebileceği zararlara oldukça aşinaydı. Çünkü kendi kızı da CMV ile enfekte olarak doğmuştu. Bu sebeple bir araştırma yapmak istedi.

BU VİRÜSLE DOĞANLARIN OTİZM GELİŞTİRME OLASILIĞI İKİ BUÇUK KAT FAZLA

Dr. Pesch yeni bir çalışmayla, doğuştan CMV enfeksiyonunun gelişmekte olan beyin üzerindeki uzun vadeli sonuçlarından birini ortaya koydu. Amerika Birleşik Devletleri'nde Medicaid ve Çocuk Sağlık Sigortası Programı veri tabanlarında kayıtlı üç milyondan fazla çocuğun tıbbi kayıtlarını inceleyerek, bu çocukların otizm geliştirme olasılığının iki buçuk kat daha fazla olduğunu tespit etti.

"CMV çok acımasız bir virüs" diyen Dr. Pesch ekledi: "Rahim içinde CMV gerçekten plasentaya saldırır ve istila eder, bu nedenle kan akışının ve besinlerin azalmasına neden olabilir. Aynı zamanda fetüsün merkezi sinir sistemini de kendine çekiyor, bu yüzden oraya giriyor ve sadece erken fetal beyin hücrelerini enfekte etmekle kalmıyor, aynı zamanda beynin nasıl geliştiğini de değiştiriyor."

Fransız Ulusal Bilimsel Araştırma Merkezi'nde araştırma direktörü olan Dr. Laetitia Davidovic, bulguların halk sağlığı açısından önemli sonuçları olduğunu belirtti. Bu bulguların, hamilelik sırasında ve doğum sırasında CMV taraması için sistematik antikor testlerine ihtiyaç duyulduğuna işaret ettiğini söyledi.

Ancak CMV, otizmin gelişiminde rol oynayan tek viral enfeksiyon değil.

HANGİ VİRÜSLER OTİZMLE BAĞLANTILI?

--

Yazının Devamını Oku

Doktorlar 'ekran başında oturmaktan' dedi ama gerçek başkaydı... Hastalık küçük çocuğu ahtapot gibi sarmıştı

18 Eylül 2024
Ailesi onu aile doktoruna götürdüğünde 11 yaşındaki Ronnie bir yıldır dayanılmaz boyun ağrıları çekiyordu. Doktoru, bu ağrıların sebebinin telefona bakmak için uzun süre eğilmek olduğunu düşünüyordu. Ağrılar geçmeyince doktoru Ronnie’yi tekrarlayan zorlanma yaralanması olduğu düşünülen durum için yardım alması amacıyla bir fizyoterapiste yönlendirdi.

FİZYOTERAPİ SEANSLARINDA ACIDAN AĞLIYORDU

Ancak bu fizyoterapi egzersizleri onun 'acıdan ağlamasına' neden oldu ve semptomlarında bir iyileşme olmayınca ebeveynleri bir MRI taraması talep etti. Şubat ayında yapılan bu taramada beyin sapının etrafında 'ahtapot gibi' büyüyen bir tümör olduğu ortaya çıktı.

İleri analizler sonucunda tümörün yaygın orta hat gliomu (DIPG) ya da daha yaygın bilinen ismiyle beyin sapı tümörü olduğu ortaya çıktı.

‘GERÇEĞİ ÖĞRENMEK OTOBÜS ÇARPMASI GİBİYDİ’

Nick, küçük oğlunun beyin kanseri olduğunu öğrenmenin 'otobüs çarpması' gibi bir şey olduğunu söyledi, “Ronnie hiç iyiye gitmiyordu. Acı ve hayal kırıklığı içinde ağlıyordu ve sonra sağ elinde bir uyuşma oldu. MR sonuçlarını aldığımızda beyin kanseri olduğu haberine inanamadık. Sanki bize bir otobüs çarpmış gibiydi. O yakışıklı, kendine güvenen ve çok sevilen küçük bir çocuktu, zinde ve sağlıklıydı. Bu nasıl olabilir?” dedi.

UMUTLARI ABD’DE DENENEN BİR İLACA BAĞLI

Ronnie halihazırda ameliyat ve radyoterapi gördü ancak Birleşik Krallık'ta DIPG için diğer tedavi seçenekleri sınırlı. Aile umutlarını şu anda ABD'de denenmekte olan ve Ronnie'nin sahip olduğu H3K27 adı verilen mutasyona sahip spesifik tümör türüyle mücadelede umut verici sonuçlar gösteren ONC201 adlı bir ilaca bağlamış durumda.

Tedavi masraflarını özel olarak karşılamak üzere ABD’ye gidebilmek için bir yardım fonu oluşturan aile, 50.000 sterlin toplamayı umut ediyor. Kurdukları yardım fonu şu ana kadar 50.000 sterlinlik hedefin 14.000 sterlinlik kısmını topladı.

Yazının Devamını Oku

100 yıldır rutinini bozmayan da var, sağlığını kahvaltısına borçlu olan da... Asırlık çınarlar uzun yaşam sırlarını anlattı

18 Eylül 2024
Vücudumuzun yavaşlamaya başlaması yaşlanmanın kaçınılmaz bir sonucudur. Kas tonusu 30'lu yaşların ortalarından itibaren azalmaya başlıyor ve 60'lı yaşlarda daha da hızlı bir şekilde devam ediyor. Bir kişi 60'lı yaşlarının ortalarına geldikten sonra demans riski katlanarak artıyor. Ancak bu, biraz çalışma, planlama ve biraz da şansla 90'lı yaşlarımıza ve ötesine kadar sağlıklı bir şekilde yaşayamayacağımız anlamına gelmiyor. Tıpkı birazdan hikayelerini ve uzun ömürlerinin sırlarını okuyacağınız 100 yaşını aşmış üç süper yaşlı gibi…

 

OTUZ YILDAN UZUN BİR SÜRE SİGARA İÇTİM, ANCAK 52 YAŞINDA BIRAKTIM Patsy Mundie, 102, Edinburgh/İskoçya

"Çocukluğumdan beri hep aynı kahvaltıyı yaparım; yarım beyaz greyfurt, bir haşlanmış yumurta, bir bardak portakal suyu ve ev yapımı marmelatlı iki dilim esmer ekmek. Bu benim ana öğünümdür.

Öğle yemeğinde çok fazla mikrodalga fırında hazır yemek yiyorum. Yaşlandıkça bunu yapmaya başladım. Ailem yakın zamanda bana bir airfryer aldı, bu yüzden bazen cips yapıyorum. Günün ortasında her zaman et ve bolca sebze yemeye özen gösteririm; en sevdiklerim lahana ve kuru fasulye. Ben çocukken büyük bir sebze bahçemiz vardı, bu yüzden sebzelere her zaman çok düşkün oldum. Viktorya dönemine ait bir ailenin çocuğuydum ve size ne verilirse onu yemek zorundaydınız, bu yüzden hiçbir zaman seçici bir yiyici olmadım.

Her gün örgü örüyorum. Hayır işleri için çok sayıda eldiven yapıyorum, bu da bana bir amaç veriyor ve ellerimi aktif tutuyor. Parmak uçlarımda biraz kireçlenme oldu ve örgü örmek bana iyi geldi.

GÖRDÜĞÜM HERKESLE KONUŞUYORUM

Eğer güzel bir günse dışarı çıkar ve temiz hava almak için mahallede dolanıyorum. Gördüğüm herkesle konuşuyorum. Sosyal bağ kurmak benim için iyi oluyor. Bu yaşımda tüm arkadaşlarımı kaybettim. Eskiden çok briç oynardım ama birlikte oynadığım tüm hanımlar öldü, bu yüzden herkesle sohbet ediyorum. Torunlarım bana Instagram açtılar, böylece onları takip edebiliyorum.

Her zaman hevesli bir sporcu oldum, bu yüzden televizyonda çok fazla spor izliyorum. Spor benim için her şeydi. Okulda kriket ve hokey oynadım, çok tenis oynadım çünkü ailemin kendi tenis kortu vardı. Sporun ne olduğu önemli değildi, onu yapmak ilgimi çekerdi. Açık havada olmayı her zaman sevdim, beni dışarıda tutan her şeyi yapardım.

Yazının Devamını Oku