Mahkeme kararı ile politika yapmak

AVRUPA İnsan Hakları Mahkemesi’nin, terör örgütünün lideri Abdullah Öcalan ile ilgili verdiği karar, ‘Türkiye’de yer yerinden oynar’ diye günlerden beri gerginliği körükleyenler sorumluluklarını hatırlayıp işi büyütmezlerse bizi korkutmamalı.Bu olay üzerinden hükümeti yıpratma hesapları, sadece Türkiye’yi yıpratır.Uluslararası yükümlülüklerden kaçınılamayacağını bu mesele üzerinden siyaset yapmaya kalkanlar en iyi biliyor. Örneğin MHP. Gerek, iktidarları döneminde Avrupa’nın uyarısı üzerine Öcalan davasından askeri yargıcı çeken, gerekse idam kararını bir gecede kaldıran hükümetin ortağıydı. Kötü mü yaptılar? Hayır. Çok iyi yaptılar. Türkiye’nin Avrupa Birliği yolunu açan sürece katkıda bulundular. CHP için Avrupa Birliği ve uluslararası yükümlülükler konusunda herkesten daha bilgili ve hassas bir grup desek yanılmış mı oluruz?Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne adaylığı için Deniz Baykal çok mücadele etti. Dışişleri Bakanı olarak da muhalefet lideri olarak da Avrupa’ya Türkiye’yi Baykal anlattı.* * * AVRUPA İnsan Hakları Mahkemesi, Öcalan’ın avukatlarının 15 ayrı maddenin ihlali ile ilgili başvurularından, yargılamanın adil olmadığı gerekçesini kabul etti. İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinin ihlali sayılan üç ayrı neden, zamanında biraz dikkatli davranılsaydı bugünlere gelinmeyeceğini bir kez daha ortaya koyuyor.Bunu hepimiz biliyoruz. Kararın, DGM’de askeri üyenin varlığı, sanığın gözaltında avukatlarıyla görüştürülmemiş olması, ileriki aşamalarda çeşitli gerekçelerle avukatlarıyla görüştürülmediği, iddianamenin avukatlara geç ve eksik verildiği ve avukatlara tanınan savunma süresinin kısıtlı olması gerekçelerine dayandırıldığını görüyoruz. O zaman yapılan dikkatsizlikler bugün karşımıza çıkıyor.O zaman bugün sorunu birlikte çözmemiz gerekiyor. * * *ŞİMDİ ne olacak? Evet esas soru bu. Mahkeme kararını verdi. Karar, üye ülkelerin büyükelçilerinden oluşan Avrupa Konseyi Delegeler Komitesi’ne gidecek. Genel eğilim komitenin, mahkeme kararının uygulanması ve yargılamanın yeniden yapılması için çağrıda bulunması. Burada, siyaset ne kadar etkili olur tahmin etmek zor. Ama eğer Öcalan’ın yeniden yargılanması gündeme gelirse bundan da korkmamamız gerekir. Her şeyden önce, Türkiye’de mahkemenin aldığı kararın değişmeyeceği kesin. Ayrıca yargılandığı sırada, Kürtlerle ilgili sarf ettiği aşağılayıcı sözlerini reddetmemiş olan, ‘uluslararası güçler tarafından kullanıldığını’ söyleyen, ‘Türk halkından özür diliyorum’ diyen, nedamet üstüne nedamet getirmiş olan bir kişinin yeniden duruşmaya çıkması, PKK’lılar tarafından onun adı etrafında oluşturulmak istenen mitolojiyi yıkmaktan başka işe yaramaz.PKK’nın bu olayın arkasına sığınarak Türkiye ve dışarıda sürekli gündemde kalma fırsatını da ortadan kaldırır.Tersi durumda? Yani Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairesi’nin kararı tanınmazsa ne olur? Karar ortadan kalkar mı? Eğer bu soruya, ‘evet kalkar’ yanıtını veremiyorsak, havanda su dövmeyi bırakıp yapılması gerekenin en doğru biçimde nasıl yapılacağını tartışmaya başlamalıyız.
Yazarın Tüm Yazıları