Liderliğin zararları

BUGÜN Filistin halkı sandık başına gidiyor. En zorlu silahlı mücadele deneyiminden geçen bu halk sandıkların karşısında ürkek.

Silahlarla haşır neşir, tanklara göğüs germeye alışkın ama oy pusulasına karşı tedirgin.

Çünkü, demokrasi deneyiminden yoksun.

Bağımsızlık mücadelesinin lideri Yaser Arafat, Filistin halkının başında bu kadar uzun süre tek adam olarak kalmasaydı daha iyi olmaz mıydı?

Sadece devletin kurumlarının güçlenmesi açısından değil, toplumsal dokunun sağlamlaşması açısından da iyi olmaz mıydı?

Uzun süre iktidar koltuğunu ellerinde bulunduran liderler, zamanla içinden çıktıkları toplumun ‘sahibi’ gibi görmeye başlıyorlar kendilerini.

Yaser Arafat ile ilgili rüşvet iddialarının ardında da Filistin’e ait olan ne varsa, kendisini onların sahibi olarak görmesi yatmıyor muydu? İnsanların kaderinden, kasalara kadar.

* * *

MAHMUT Abbas (Ebu Mazen) seçimlerin en şanslı adayı. İki devletli çözüme yanaşan Mahmut Abbas, İsrail’e yönelik intihar saldırılarına karşı da sesini açıkça yükselten ilk siyasetçi. Silahlı mücadeleden yana olmadığını çeşitli fırsatlarda tekrarlamış olan bir aday.

Provokasyonlara karşı dikkatli. Ancak seçim günü yaklaştıkça o da Filistin toplumunu etkilemenin en kolay yoluna, kitleleri en kolay kabul edecekleri söylemlerle etkileme yoluna saptı. İsrail’den ‘Siyonist düşman’ diye söz etmekle kalmadı, silahlı grupların desteğini almak için onlarla birlikte gösterilere katıldı. Hepsinden daha önemli olanı ise gerçekleştirmesi çok zor olan bir şeyi halka vaat etti. Bütün Filistinli göçmenleri geri getireceğini söyledi.

Lider sultası altında gelişimleri engellenen her toplumda olduğu gibi, Filistin halkını şimdi bekleyen tehlike de ‘popülizm’. Halk kuyrukçuluğu.

Oysa, şimdi en çok gereken şey, Filistin-İsrail çatışmasına son verecek güçte bir siyasi iradenin sergilenmesi. Filistin devletinin ilk adımlarının sağlam biçimde atılması.

* * *

BU seçimlerden çıkacak en iyi sonuç, tabii ki Filistin halkını böyle bir devletleşme sürecine en kısa zamanda taşıyacak olan bir siyasi kadronun iş başına gelmesi olacaktır.

Filistin-İsrail sorununda çözüme doğru atılacak her adım, dini ve siyasi irticaya karşı mevzi kazanmayı sağlayacağından Ortadoğu coğrafyası kadar, Türkiye açısından da çok önemlidir. Filistin’de siyasi istikrar sağlanamazsa, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün Ortadoğu ziyaretinde vurguladığı gibi, Türkiye’nin bölgede rol alma niyeti de suya düşer.

Irak’tan üç hafta önce gerçekleşen Filistin seçimleri, Ortadoğu’nun rüştünü ispatlama seçimlerinin ilki. Bu yüzden de çok önemli.

Bu gelişmelere dikkat

ONLAR
Türk vatandaşıdır. Yani Türk’tür. Türkiye Rumlarıdır. Her yıl olduğu gibi bu yıl da, Fener Rum Patrikhanesi’nin gerçekleştirdiği denizden haç çıkarma töreni için toplanan vatandaşlarımız, kendilerine ‘Türk milliyetçisi’ diyenler tarafından tedirgin edildiler. Sadece karadan değil, denizden de motorlarla törenin yapıldığı yere gelen gruplar, ‘Burası Türkiye’ sloganları atarak ve mehter marşları çalarak korku yarattılar. Dini merasimi engellemeye çalıştılar. Bu tavır ne Türkiye’ye ne de Türklere uygun bir tavırdır. Bu ne milliyetçiliktir ne de yurtseverlik.
Yazarın Tüm Yazıları