Dikkat! İçtiğiniz suya limon dilimleri eklediğinizde bakın neler oluyor

Bir restoranda yemek yediğinizde masanıza gelenin sipariş ettiğiniz şeyin aynısı olduğuna emin misiniz? Ya da yiyip içtiklerinizin temizliğine gözü kapalı güvenebilir misiniz?

ABD'de yayın yapan Readers Digest dergisi, ülkenin dört bir yanındaki restoranlarda çalışan servis elemanlarına müşterilerinden gizledikleri gerçekleri sormuş. İşte verdikleri çarpıcı cevaplar...

Çocuk yemeklerinin içinde bol miktarda şeker vardır. Böylece yemekler daha lezzetli olur ve çocuklar iştahla yer.

Vejetaryenler yemeğin et suyuyla mı sebze suyuyla mı yapıldığını sorduğunda "Sebze" cevabını alsa da bu doğru olmayabilir. Farkı anlamak pek de mümkün değildir.

Bir restoranın düzenli müşterisi olmak, özellikle pazartesi, salı, çarşamba gibi ölü günlerde çok işe yarar. İçeceklerinizin eksik yazılması, şefin ikramı gibi hoşluklarla karşılaşabilirsiniz.

Spesiyaller özellikle de "günün çorbası" genelde çöpe atılmak üzere olan malzemelerin değerlendirilmesi için yapılır. Balık çorbası gibi çeşitlerden özellikle uzak durmanız menfaatinize olur.

Garsonunuz adının söylenmesinden memnun olur. Yakasında isim etiketi varsa ya da masanıza oturduğunuzda, "Hoşgeldiniz, benim adım ABC, bu akşam garsonunuz benim" diye kendini tanıttıysa ismini önemseyin.

Yemeklerin içinde kaç kalori olduğunu söylemeye izin yoktur. Servis elemanları bunu bilseler bile sizi "Bu bilgiyi internetten alabilirsiniz" gibi muğlak ifadelerle yanıtlarlar.

Masanıza servis yapan kişi sizden hoşlanmadıysa yapabileceği en kolay şey kredi kartınızı kullanarak sizi rezil etmektir. Örneğin masaya gelip "Bankanız ödemeye izin vermiyor, başka bir kartınız var mıydı?" diyebilir.

Büyük kahveciler dışında tam yağlı, az yağlı, laktozsuz vb. süt çeşitlerini bulunduran mekan yok gibidir. Kahvenize eklediğiniz süte güvenmeyin.

Bazı restoranlarda salata sosları marketten alınır, içine birkaç malzeme eklenir ve menüye "ev yapımı" ibaresi konur. Ama bu soslar ev yapımı değildir.

Birçok restoranda bahşişler havuzda toplanıp bölüştürülür. Siz servisinizden memnun olmadığınız kişiyi cezalandırmaya çalışırken restorandaki diğer çalışanlara da zarar veriyor olabilirsiniz.

Özellikle büyük açık büfe kahvaltılardaki çırpılmış yumurtalar yüzde 99 ihtimal, yumurta tozundan yapılmıştır.

Yemeğiniz geç geldiğinde getiren kişiye kızarsınız ama bu aslında çoğu zaman mutfağın hatasıdır. Ya da etinizi çok pişmiş sipariş etmiş de olabilirsiniz.

Anneler Günü ya da Sevgililer Günü gibi özel zamanlarda restorana gitmekten kaçının. Hem çok kalabalık olacak hem de her şeyin fiyatının şişirilmiş olduğu özel menüyle karşılaşacaksınız.

Özellikle kalabalık bir restorandaysanız çocuğunuzun siparişini de siz verin. Çünkü çocukların karar vermesi uzun sürer ve söyledikleri de tam anlaşılmayabilir.

Pazar ve pazartesi günleri balık sipariş etmeyin. Balık restoranlara genelde salı ve cuma günleri getirilir. Diğer günler yediğiniz balığın tazeliği şüphelidir.

Bahşiş verirken adil olun. İndirim kuponunuz varsa bile bahşişi indirimsiz fiyattan hesaplamaya çalışın.

İlk buluşmada çiftler bahşiş konusunda çok cömert olurlar. Birbirlerini etkilemek istedikleri için pahalı şeyler sipariş edip yüklü bahşiş bırakırlar.

Servis elemanlarının yemekler hakkındaki dürüst fikirlerini söyleme hakkı yoktur. Size "Bu en popüler yemeklerimizden biri" dediklerinde muhtemelen söz konusu yemeği hiç sevmiyorlardır.

Birçok restoranda akşam 8'den sonra sipariş ettiğiniz kahvelerin neredeyse tamamı kafeinsizdir. Çünkü kimse o saatten sonra iki ayrı kahve yapmak istemez.

Bayram, yılbaşı gibi herkesin tatil yaptığı günlerde çalışanlar müşterilerden biraz daha fazla bahşiş almak için "Okul harçlığımı çıkarmak için çalışıyorum" gibi duyguları harekete geçirecek sözler söyleyebilirler.

Hazırlaması zor içecekler sipariş ettiğinizde çoğunlukla, "O malzemeden elimizde kalmadı" cevabını alırsınız. Ancak "O zaman su olsun" dediğinizde o eksik malzeme bir anda ortaya çıkıverir çünkü siparişinizi kaybetmeyi kimse istemez.

Masanıza daha önce hizmet eden kişi bir anda ortadan kaybolduysa muhtemelen molaya çıkmıştır. Ama diğer servis elemanlarına sorduğunuzda "Depodan bir şey almaya gitti" cevabını alırsınız.

Çorbanızı soğuk olduğu gerekçesiyle geri gönderdiğinizde ısıtıldı zannedersiniz ama gerçekte sadece kaşığınız sıcak sudan geçirilmiş sizde de çorbanızın ısındığı yanılgısı oluşmuştur.

Çalışanlar çoğu zaman yemek yiyecek fırsatı bulamazlar. Onun yerine mutfağa girip çıkarken arada birkaç lokma atıştırıp işlerinin başına dönerler.

Tatlınızın yanında "ev yapımı" yazıyorsa bu doğru olabilir. Ancak burada söz konusu olan restoranın mutfağı değil şehrin öbür ucundaki bir evin mutfağıdır.

Marketten 20 liraya alınmış bir keki veya pastayı sırf menüde yanında "ev yapımı" yazdığı için dilimi 20 liraya yiyor da olabilirsiniz.

Su sipariş ederken garsonunuza kaba davrandıysanız suyunuz muhtemelen geç gelecektir.

Yemeğinizi yiyip bitirdikten sonra masada oturmaya devam etmeniz pek de hoş karşılanmaz. Bu sinemada film bitip ışıklar yanmasına rağmen koltuktan kalkmamak gibi bir şeydir.

Servis elemanınız "Bu da benden olsun" diyerek masanıza bir şeyler getiriyorsa muhtemelen kendisine bırakacağınız bahşişi artırmaya çalışıyordur.

Masada bir tartışma yaşanıyorsa bir anda suyunuzu tazelemeye ya da yan masadaki tuzlukları doldurmaya gelen garson sayısında artış yaşanabilir. Çünkü biraz dramayı kim sevmez?

"Şef Bilmemkim içeride mi? Ben onun askerlik arkadaşıyım" dediğinizde çoğu zaman şefi çok yakından tanımadığınız düşünülür. Zira o kadar yakın tanıdığınız biriyse kendisinin cep telefonu numarasını bilmeniz daha olasıdır.

Servis öncesi çalışanlar rezervasyonlara ve yanlarındaki notlara bakarlar. "Daha önce 92 kez geldi" gibi bir not herkesi mutlu eder. "12 kişilik grup, 3 tanesi glutensiz besleniyor, 2 küçük çocuk var bu nedenle mama sandalyesi lazım" gibi ekstra talepler ise mutsuzluk kaynağıdır.

Garsonunuza güvenin. Örneğin "Buraya ilk defa geliyoruz, sizin tercihlerinize güveniyoruz. Bütçemiz de bu kadar" deyin ve masanızı donatmasını bekleyin. Pişman olmazsınız.

Domatesli makarna gibi siparişler iki şeye işaret eder: Birincisi dışarıda çok fazla yemek yemiyorsunuz, ikincisi de yeni şeyler denemeye açık değilsiniz. Zaten bu gibi temel maddeler menüye sizin gibiler için eklenir. Hem basittir, hem ucuza mal olur, hem de satacağı garantilidir.

Salatalar çoğu zaman çok önceden yapılmış ve kaseler halinde buzdolabına yerleştirilmiş olur. Siz sipariş verdiğinizde garsonunuz salatayı ve tercih ettiğiniz sosu alır ve size getirir.

Yemeğinizi beğenmediyseniz zorla bitirmeye çalışıp sonrasında şikayet etmeyin. Bunun yerine yemeği geri gönderin ve başka bir şey sipariş edin.

Verdiğiniz siparişin içindeki malzemeleri sorun. Örneğin smoothie istediğinizde hafif bir şey içtiğinizi düşünürken tam yağlı, şekerli, bol kalorili bir içecek tüketiyor olabilirsiniz.

Bir sorun yaşarsanız restoranın yöneticisine değil sahibine başvurun. Yöneticilerin yetkisi genellikle sınırlıdır. Üstelik çoğu zaman yöneticiler sorun olduğunda garsonları suçlar.

Gittiğiniz mekanın tuvaleti mutfağın temizliğini anlamanız için iyi bir göstergedir. Eğer tuvalet kirliyse mutfağın çok daha beter olacağını tahmin edebilirsiniz.

İçeceklerinize kesinlikle limon dilimi ekletmeyin. Bu limonları herkes eller ama kimse yıkamaz. Limonlar kasadan çıktıkları gibi doğranır ve içeceklerin içine atılır.

Suyunuz sürahiden dolduruluyorsa sürahinin kenarının bardağınıza değip değmediğinize dikkat edin. Sizinkine değmişse muhtemelen birçok kişininkine de değmiştir. O bardağı değiştirmek isteyebilirsiniz.