Hürriyet Lezizz Özel Fotoğraflar: iStock
Bilim insanlarını bile şoke etti! Dokundukları anda eldivenleri eridi
Sizin için baharatlarla ilgili en tuhaf gerçekleri bir araya getirdik...
Yemeklere lezzet katan baharatlar, bugün daha çok mutfakta kullanılıyor ama şifasını da bilen biliyor. Geçmişten günümüze hem aşçıların hem de doktorların vazgeçilmezleri olan baharatlar, tarih boyunca çok ilginç hatta bazen garip denebilecek olaylara da konu oldu. Sizin için baharatlarla ilgili en tuhaf gerçekleri bir araya getirdik...
Baharatlar tarih boyunca sağlıkla ilişkilendirilmiş. Hıyarcıklı veba salgını esnasında doktorlar yüzlerine kuş gagasına benzer maskeler takarlardı. Bu maskelerin içleri nane ve gül yaprakları, kekik ve karanfil gibi güzel kokulu otlarla dolu olurdu çünkü hastalığın kötü kokulu havayla yayıldığına inanılırdı. Maskenin gaga şeklinde olmasının nedeniyle hastalığın kaynağının kuşlar sanılması ve bu kostümün vebayı hastadan alıp giysiye çekeceğine inanılmasıydı.
Antik çağlarda tarçın lezzeti ve etlerin uzun süre korunmasına yardımcı olması nedeniyle çok değerliydi. Avrupalı kaşiflerin ilk yolculuklarında aradıkları kaynakların başında da tarçın geliyordu. Amerika keşfedildiğinde kıtada tarçın yetişmemesi kaşifleri epey üzmüştü. Daha sonra 1518'de Portekizli denizciler Seylan'a ulaştıklarında buradaki dev tarçın kaynaklarını kullanarak uzun süre boyunca bu baharatın fiyatı üzerinde tek söz sahibi haline geldiler.
Vanilya neredeyse her yerde karşımıza çıkan ve bu nedenle biraz sıradan görülen bir baharat ancak aslında dünyanın en karmaşık baharatlarının arasında yer alıyor. Üstelik gerçek vanilya safrandan sonra dünyanın en pahalı ikinci baharatı olarak biliniyor.
Bebe cevizi diye de bilinen muskatın içinde bulunan bir madde aşırı tüketim halinde tehlikeli olabiliyor. Tek seferde birkaç kaşık muskat tüketenlerde halüsinasyonlar ve sanrılar görülüyor.
Yenibaharın isminin böyle olmasının sebebi Karayip Adaları'nın Christopher Colombus tarafından keşfedildikten sonra Eski Dünya olarak bilinen Asya ve Avrupa'ya taşınması. Bu Baharatın İngilizce adı "allspice" da "tüm baharatlar" anlamına geliyor. Bu ismin de içinde tarçın, muskat, karanfil gibi bilinen başka baharatların aromalarını tek başına taşımasından kaynaklandığı için ortaya çıktığı tahmin ediliyor.
Toz zerdeçal üzerinde yapılan birçok araştırma bu baharatın Alzheimer semptomlarının kontrol altına alınmasında bilinen birçok ilaçtan çok daha etkili olduğunu göstermiş. Bir başka araştırmada da zerdeçalın depresyonla mücadelede antidepresanlar kadar etkili olabildiği tespit edilmiş.
Kişniş genel olarak sevilen bir baharatken bazı kişiler için sabun gibi kokuyor ve berbat bir tada sahip. Bilim insanları bunun bazı insanlardaki gen diziliminden kaynaklanabileceğini ortaya koydu. Koku almayla alakalı bu gene sahip kişilerde kişnişe duyulan tiksintinin daha baskın olduğu tespit edildi.
Antik Roma'da en yaygın kullanılan baharatlardan biri "silphium" bitkisinden elde edilen ve "laser" adı verilen bir baharattı. O dönemde doğal yaşam alanı Libya toprakları olan bu baharat günümüzde dünya üzerinde bulunmuyor çünkü Romalılar ilaç etkisi de olan bu bitkiyi soyu tükenene kadar hasat etmeyi tercih etmiş. Bilim insanları silphium'un lezzetinin tahminen sarımsak gibi olduğunu belirtiyor.
Hardal demişken... Brokoli, karnabahar, lahana, karalahana ve alabaş birbiriyle çok yakın akraba olan sebzeler. Bu beşlinin hepsi yabani hardal bitkisinden türetilmiş.
Bir saat üreticisi 17’nci yüzyılda insanların saati anlayabilmesi için baharatlardan faydalanmak gibi çok orijinal bir fikir geliştirdi. Mösyö de Villayer isimli bu üretici ünün ürettiği ve her saat başı farklı bir bölmesi açılan baharat saati sayesinde insanlar karanlıkta saati anlamak için açık bölmedeki baharatı tadabiliyordu.
Acı yiyecekleri dondurup yeniden ısıttığınızda acılığın yoğunlaşmasının sebebi yağ moleküllerinde depolanan kapsaisin maddesi. Yiyeceği yeniden ısıtma aşamasında su buharlaşıyor ancak yağ olduğu gibi kalıyor bu da lezzette değişikliğe yol açıyor.
Sembol demişken, biberiye de geçmişte sadakatin, evliliğin ve doğurganlığın sembolüydü. Bugünkü gelin buketlerinin yerinde geçmişte biberiye dalları bulunuyordu. Hatta genç kızların yastıklarının altında biberiye dalıyla uyduklarında rüyalarında gelecekteki eşlerini göreceklerini iddia ediliyordu.
Antik Yunanlar ve Romalılar, fesleğen bitkisinin sadece hakaret edildiğinde büyüdüğüne inandığından bu bitkinin tohumlarını ekerken bağırıp çağırırlarmış. Dahası bir fesleğen yaprağını tencerenin altında bıraktıklarında yaprağın akrebe dönüşeceğine inanırlarmış. Hatta fesleğeni fazla koklamanın beyinde akrepler oluşturduğuna da inanırlarmış.
Marketlerde karşımıza çıkan sarı dolmalık biberler diğer dolmalık biberlerden farklı bir cins. Kırmızı dolmalık biber yeşil dolmalık biberin olgunlaşmasıyla ortaya çıkarken sarı biber farklı tohumlardan üretiliyor.