63 yıllık yoğurthanede kara maya ile 'babaanne yoğurdu' yapıyorlar
Kocaeli'nin Körfez ilçesinde dedeleri ve babalarının amcası tarafından 63 yıl önce kurulan yoğurthaneyi devralan Mızrak kardeşler, nohut mayası ve geleneksel yöntemle ürettikleri yoğurtları ilk günkü lezzetiyle sofralara ulaştırıyor.
Türkiye'de bir zamanlar hemen her semtte olan yoğurthanelerin sayısı yıllar geçtikçe azalsa da geleneksel yöntemlerle yoğurt üretimi sürdürülüyor.
Bu geleneği devam ettirenlerden biri de dedeleri ve babalarının amcası tarafından 1958 yılında Körfez ilçesinde kurulan yoğurthaneyi babalarından devralarak işleten Yücel (40) ve Celil Mızrak (34) kardeşler.
Nohuttan elde edilen "kara maya" dedikleri doğal mayayı, elle tek tek satışa sunacakları ambalajlarda sütle buluşturarak fermente eden kardeşler, günde 1 ton geleneksel yöntemle ürettikleri lezzetli yoğurtları sofralara taşıyor.
Koruyucu ve katkı maddesi kullanılmadığı için yaklaşık bir haftada ekşiyen ve 10 gün içinde tüketilmesi gereken yoğurdu 2018'e kadar ilçe dışına gönderemeyen firma, Körfez Ticaret Odasının "Yerel Ticareti Kalkındırma Projesi" kapsamında aldığı destekle artık ürünleri kentin tüm ilçeleri ve İstanbul'un Anadolu yakasına ulaştırıyor.
Yoğurthanede ürettikleri kefir, yayık ayran ve yoğurtları depoda hiç bekletmeden satışa sunan kardeşler, bu ürünlerin asırlar boyunca sofraları lezzetlendirmesini istiyor.
"Günlük yaklaşık 1 ton yoğurt üretiyoruz"
İşletmeci Celil Mızrak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yaklaşık 15 yıldır üçüncü kuşak olarak ağabeyiyle yoğurthaneyi işlettiğini, aynı usul ve geleneksel yöntemlerle yarım asrı aşkın süredir yoğurt ürettiklerini söyledi.
Türkiye'de bir zamanlar çok yaygın olan yoğurthanelerin azaldığına dikkati çeken Mızrak, "Seneler geçtikçe yoğurthane kavramı ortadan kalktı. Bizim gibi üretim yapan çok az sayıda yoğurthane kalmıştır" dedi.
Mızrak, 2018'de Körfez Ticaret Odasının Yerel Ticareti Kalkındırma Projesi kapsamında ürünleri Körfez'in dışına çıkarma imkanı bulduklarını ifade ederek, "Bu sayede Kocaeli'nin tüm ilçelerine ürünlerimizi sevk ederek İstanbul Anadolu yakasına kadar pazar ağımızı genişlettik. Günlük yaklaşık 1 ton yoğurt üretiyoruz. Yoğurtları tek tek elle mayalayarak, depomuzda hiç bekletmeden satışa sunuyoruz" dedi.
Yoğurthanede kefir, yayık ayran gibi 5-6 ürün çıkardıklarını dile getiren Mızrak, bu ürünlerde kullanılan sütlerin 40 yılı aşkın süredir aynı köy ve üreticilerden toplanıp günlük işlendiğini anlattı.
"Babaanne yoğurdu zannedenler var"
Mızrak, koruyucu ve katkı maddesi kullanmadıkları için yoğurtlarının yaklaşık bir haftada ekşimeye başladığına dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Ekşime aslında içinde bakteri sayısının artmasıyla alakalı, insan sağlığı için daha faydalı. Raf ömrümüz fazla olmadığı için İstanbul'un Avrupa yakası hariç Kocaeli dışına çıkamadık. Dağıtım yerlerine bir haftada tüketilebilecek şekilde ulaştırıyoruz. Müşterilerden olumlu tepkiler alıyoruz, özellikle ekşimesi konusunda olumlu tepkiler geliyor. 'Babaannemin evde mayaladığı yoğurt gibi, aynı o tadı alıyorum.' diyenler var."
Yoğurdun gönül rahatlığıyla tüketilebileceğini dile getiren Celil Mızrak, "Geleneksel yöntemlerle 60 yıl önceki mayalama sistemimizle üretim yapıyoruz. Mayasını nohuttan üretip yapıyoruz. Evde yoğurt yapmak isteyen de yoğurdumuzu maya olarak kullanabilir. Bir yoğurt ne kadar kısa sürede ekşiyorsa ve o yoğurdu ne kadar çok ekşi olarak tüketiyorsak aslında doğal antibiyotik tüketmiş oluyoruz. Ekşiyen yoğurt, bozuk yoğurt değildir. Ekşiyen yoğurt, içinde hayat olan, insanın hayatına hayat katacak bakteri ve besin değerlerine sahiptir" ifadelerini kullandı.
Mızrak, kısa raf ömrünü uzatıp yurt geneline yayılmak yerine lezzetlerini muhafaza ederek butik imalata devam etmeyi, geleneksel yoğurdun tadının bu şekilde kalmasını arzuladıklarını sözlerine ekledi.