Kürt sorunu muhalefetin de sorunu

“Yarın Ada’ya gidiyoruz” dedi.

Haberin Devamı

“Aa Bozcaada’ya mı?”

Telefondaki o üç beş saniyelik sessizlik bir hikayeyi anlatmaya yetti.

Kendi adandan başını çıkartamadıkça leb demeden leblebiyi anlamıyorsun. Konuşamıyorsun, anlaşamıyorsun, kendi gerçeğine saplanıp kalıyor, hayatı birlikte değiştiremiyorsun.

Hayır tabii ki Bozcaada’ya gitmiyorlardı. İmralı’ya gideceklerdi, Abdullah Öcalan ile görüşmeye. Ama önceden buluşsak çok iyi olurdu. Zaten bir türlü denk getirememiştik. Hemen akşamüzeri Abdullah Öcalan’ın avukatlarının Halkın Hukuk Bürosu temsilcileriyle buluştuk.

İyi ki de konuşmuşuz. Bir arada yaşama niyetinin, Anadolu’daki kader ortaklığının ne kadar derin bir duygu olduğunu bir daha gördüm.

Her şey Mayıs ayında başlamıştı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, Kürt sorunu ile ilgili önemli gelişmeler olacağını söylediği günlerde.

Haberin Devamı

Abdullah Öcalan Türkiye’deki aydınların Kürt meselesinin çözümü konusunda ne düşündüklerini merak ediyordu. Avukatlarından Türk aydınların nabzını tutmalarını istedi. Görüşmeler böyle başladı. Öyle yol haritası açıklamak gibi bir düşünce yoktu.

Zaten medyada yer alan tahmini yol haritaları da Öcalan’ı şaşırtıyordu. “Müneccim mi bunlar” bile dedirtiyordu.

Fakat artık beklenti o noktaya ulaştı ki, PKK lideri Abdullah Öcalan bir şeyler söyleyecek.

Bunun yol haritası olup olmayacağını ben, görüşmelerde netleştiremedim.

Bu bir çağrı da olabilir. Herkesi şaşırtacak, “ezber bozacak” bir vizyon açıklaması da.

Ama açıklamanın esası, “barışa hazırız, konuşmalıyız” mesajı olacak.  

* * *

KÜRT meselesi güvenlikten toplumsal psikolojide yol açtığı yaralara, hukuki sorunlardan korucu sistemine kadar o kadar çok yönlü ve çok boyutlu bir  mesele ki çözüm tek bir mesele ile ilgili değil. Çözüm bekleyen birçok sorun var. Toplumsal uzlaşma çizgisine ulaşmak, birçok konuda çözüm arayışını sonuçlandırmakla mümkün.

O yüzden ben kamuoyu üzerinden gönderilen mesajların, ortaya açıklanan yol haritalarının, isteklerin, şartların şurtların yararlı olabileceğine inanmıyorum. Tribünlere oynama zamanı değil artık.

Haberin Devamı

Halkı gerçek ve kalıcı barışa hazırlamak, çözüm gücü ellerinde olanların yürütecekleri ciddi ve çok yönlü çalışmaların olgunlaşmasıyla mümkün.

İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın açıklaması ilk kez, hükümetin ciddi bir çalışma sürecini başlatma niyetinde olduğu izlenimini verdi.

Bakan’ın altını çizdiği bir nokta çok önemli. Türkiye’nin Kürt meselesi de dahil demokrasi sorunlarını aşabilmesi için muhalefetin desteği şart. Hükümet, muhalefetle birlikte hareket etmeye niyetli olduğu ölçüde “değişim” sürecinden söz edebilir, barış umudu taşıyabiliriz.   

* * *  

DTP ve CHP’ye bu süreçte çok önemli sorumluluk düşüyor.

Çünkü DTP, Kürt halkının büyük kesiminin sesini siyasete taşıyan parti olarak, siyasi çözümün etkili muhatabı, barış sürecinin önde gelen aktörlerinden biri.

Haberin Devamı

Aysel Kutluk’un DTP ile ilgili sözlerine tamamen katılıyorum. DTP bütün Türkiye’nin partisi olamadı. Pekiyi CHP?

CHP’ye bütün Türkiye’nin partisi denebilir mi? CHP de Türkiye’nin partisi olamadı çünkü o da Kürt halkının sesine kulak vermedi.

İşte şimdi fırsat. CHP, Kürt halkının taleplerine kulak kabartarak çözümün pratik sorunlarına ve barış sürecine katkıda bulunabilir.

Kürt sorunu sadece devletin, sadece iktidar partisinin değil, muhalefetin de sorunu.  DTP ve CHP’nin önümüzdeki günlerde söyleyeceği her şey, Türkiye’de barış dilinin kurulup yaygınlaşmasını sağlayacak ya da engelleyecek. Onların her tavrı, her sözü o kadar önemli.   

Yazarın Tüm Yazıları