Kürt sorunu ışığında AKP-asker ilişkisi

GERİLİM artıyor.

İran’a askeri seçeneği savunan lobi, Tahran’dan gelen son cevap üzerine diplomasinin yetmeyeceği, İran’ı engellemek için "vurmak" gerektiği konusunda sesini yükseltmeye başladı.

Bu gelişmelere İran da, Hürmüz Boğazı’nı kapatabileceği tehdidiyle yanıt veriyor.

Bir yandan İran krizi, öte yandan Kerkük sorunuyla ilgili kriz tırmanıyor.

Dışişleri Bakanlığı yetkilileri Türkiye’nin, bu krizlere diplomatik çözüm bulmak için bütün gücüyle devrede olduğunu söylüyorlar.

* * *

IRAK’
ta Kerkük sorununun, yeni çatışmalara neden olacak biçimde sonuçlanması ya da İran’ın askeri müdahale ile karşı karşıya kalması Türkiye için en kötü senaryo.

Irak savaşının yol açtığı sıkıntıların üstesinden gelemedik. Sadece ekonomik kayıplar değil, PKK meselesi bu dönemde daha da içinden çıkılmaz bir hal aldı, ulusal boyutundan çıkarak bölgesel bir tehdit haline geldi.

İran’ın daha fazla sistem dışına itilmesi ve askeri müdahale ile karşı karşıya kalmasının bize nelere mal olabileceği belli değil.

Ama bu gelişmelerin bölgeyi, bizi de etkileyecek biçimde tamamen altüst edeceği kesin.

Karşımızda yanıtını bilmediğimiz birçok sorunun bulunduğu kritik dönemeçteyiz.

* * *

ÖNÜMÜZDEKİ
dönemde Türkiye’yi bekleyen iç siyasi gelişmeleri, çevremizdeki gelişmelerden bağımsız olarak ele alırsak yanılırız.

Bu açıdan baktığımızda Kürt meselesi, çözüm bekleyen en acil sorun.

Dün Radikal Gazetesi’nde Murat Yetkin,"Kürt sorunu ve büyük resim"e dikkat çekiyordu yazısında. Hükümet ile asker arasında Kürt sorunuyla ilgili görüş birliği olduğunu ama anayasa değiştirme ve türban meselesinin bu sürece sekte vurduğunu söylüyor, "Büyükanıt’ın 28 Ağustos’ta görevi devredeceği Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Başbuğ’un aynı çizgiyi sürdüreceği beklenebilir" diyordu.

Yıllardan beri askerler, "Biz güvenlik konusunda üzerimize düşeni yapıyoruz, terörle savaşıyoruz. Ama esas olan siyasilerin bu konuda harekete geçmeleridir" mesajı veriyorlar.

Fakat her siyasi girişim de yine aynı çevreler tarafından şüpheyle karşılanıyordu.

Durum değişti. Kürt sorununun çözümü için sivil-asker ittifakının en derin bir biçimde sağlanması, PKK’nın kitle temelinin zayıflatılacağı siyasi çerçevenin, demokratik bir uzlaşma ile hazırlanması zamanı geldi.

Dünyadaki ve bölgedeki gelişmeleri iyi okuyanlar, Türkiye’nin bu yeni döneme hazırlanmak zorunda olduğunu görüyorlar. Bu hazırlığı kolaylaştırıcı tek yol ise Avrupa Birliği ipine asılmak.

Bu pencereden bakınca AKP ile askerler arasındaki ilişki daha iyi anlaşılıyor. Her kurumun kendi tabanını yeniden biçimlendirme zamanı şimdi.

Mesela gençleri koruma yasaları ile bu yol yürünmez. Gençleri korumak yasaklarla değil gelişmelerine yardımcı olacak olanakların sunulmasıyla mümkündür ancak.
Yazarın Tüm Yazıları