Küçük Amerika

BİR zamanlar –yani 1950-54 arasında- Cumhurbaşkanı Celal Bayar ülkemizin bir gün “Küçük Amerika” olacağını söylemiş, Başbakan Adnan Menderes de, “Küçük Amerika” olabilmemizin temel koşulunu ilan etmişti.

Haberin Devamı

Ona göre ilk hedef “her mahallede bir milyoner” yaratmaktı. Aradan nerdeyse 60 sene geçti.


Şimdi Menderes’in -o günkü ölçülerle- söylediği kadar olmasa da hamdolsun çok sayıda “milyarderimiz” var.

Geriye ne kaldı?


İşte onu da Başbakan Tayyip Erdoğan’ın son olarak ortaya attığı “başkanlık sistemi”ni getirince tamamlayacağız.


Lakin baştan söyleyelim:


Eğer atlamadıksa, Erdoğan bu hayli parlak düşüncesini ortaya atalı beri kendisine bağlı kalemler dahil hiçbir yazarın “Başkanlık sistemi iyidir” dediğine tanık olmadık.


Anayasa
hukukçuları arasında da Adalet ve Kalkınma Partisi İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Burhan Kuzu dışında “Başkanlık rejimi Türkiye için iyidir” diyen varsa, itiraf edelim biz bilmiyoruz.


Neden acaba?

Haberin Devamı


Aklı başında olan, iki satır mürekkep yalamış bulunan herkesin kabul ettiği gerçek, “Başkanlık rejiminin dünyadaki tek başarılı örneğinin ABD olduğu”dur. Prof. Erdoğan Teziç’e göre bunun nedeni, bu sistemin “ABD’nin tarihsel, ekonomik ve siyasal koşullarının ürünü” olmasıdır. “Benzer koşulları taşımayan başkaca ülkelerde başkanlık rejiminin uygulanması, çoğu kez kişisel iktidarlara ya da askeri diktatörlüklere yol açmıştır.”

Peki nedir “ABD’nin kendine özgü” gerçekleri?


ABD
demokrasisine şöyle bir göz atan herkes orada hem yasama, yürütme, yargı arasında tam bir güç ayrılığı olduğunu, hem de birbirine müdahale etme hakkı bulunmayan bu üç kuvvetin birbirini denetlediğini görür. Bu temel ilkeye “checks and balances” yani “kontroller ve dengeler” denir. O sayede yasamanın kabul ettiği bir yasa Federal Yüksek Mahkeme tarafından iptal edilebilir, o sayede bir yasa Başkan tarafından “veto” edilince Kongre tarafından tekrar kabul edilip yürürlüğe konması deveye hendek atlatmaktan zordur. Keza Kongre’nin Komiteleri (bizdeki TBMM Komisyonları benzeri organları) yürütmenin her işine burnunu sokabilir, her uygulamayı iğneden ipliğe kadar sorgudan geçirebilir.

Uzatmaya gerek yok ama çok temel birkaç noktaya daha değinelim:

Haberin Devamı


Orada Kongre üyeleri (yani parlamenterler) milletin gerçek temsilcileridir. Onlara “lider vekili” diyemezsiniz. Yani Başkan’ın oyuncağı olmazlar.


Orada sistemin temel taşı “ifade özgürlüğü”dür. Kongre her şeyi yapar ama ifade özgürlüğünü kısacak yasa yapamaz.


Orada “checks and balances” mekanizması sadece yasama, yürütme, yargı arasında değil federe devletler (eyaletler) ile merkezi otorite arasında da işler.
Yani iki taraf hem işini yapar hem birbirini denetler. O nedenle merkezde bir “dikta” rejimi kurmaya kalkarsanız, adama orayı dar ederler. Dahası... Oradaki
Federal
sistemi Türkiye’ye getirirseniz, ülke bütünlüğünü koruyamazsınız.


Küçük Amerika
olmak mı iyi, demokratik bir Türkiye olmak mı? 

Yazarın Tüm Yazıları