Kontrol dışı Hamasçılık

NE yazık ki, sokakların kralı olalım derken, Ortadoğu’da Türkiye’nin ne dediği belirsiz bir hale geldi.

Hamas konusunda Türkiye’nin pozisyonu nedir? Bu soruyu bir ay önce net biçimde yanıtlayabilirdim ama artık öyle değil. Çünkü tam bir bulanıklık hakim.

Üstelik kritik kararların verileceği pazarlıklar sırasında oldu bu.

Konuyla ilgili herkesin tavrı çok net oysa. Kartlar tek tek açılıyor.

Mesela İran, Hamas’ın direnişe devam etmesi gerektiğini söylüyor.

Mısır, Gazze’ye yönelik ablukanın kalkması için Hamas ile İsrail arasında zorlu bir pazarlığın arabuluculuğunu yapıyor.

Kendi tavrı da belli. Sınırda kontrolü elinden kaçırmak istemiyor. Hamas’ın Türkiye’nin sınırdaki kontrollerde aktif rol alması teklifini de reddediyor.

Salı günü Abu Dabi’de bir araya gelen Arap ülkelerinin dışişleri bakanları (hepsi değil ama Arap dünyasının etkili ülkeleri) Arap Birliği barış planına destek veriyor, El Fetih’i ve Mahmud Abbas’ı desteklediklerini açıklıyorlar.

Avrupa Birliği, Mısır’ın çabalarını destekliyor ama Hamas’ın da barış sürecine dahil edilmesi için gerek el altından gerek açıktan zemin yokluyor. Mahmud Abbas’a verdiği destek ise devam ediyor.

Fransa, daha aktif biçimde Hamas ile temas kuruyor. Geçen ay Türkiye’nin yardımını istemişlerdi ama artık kendi başlarına ilişki kuruyorlar ve bunu kamuoyunda açıklamaktan da çekinmiyorlar. Senato Dışişleri Komisyonu Başkan Yardımcısı Jean François-Poncet, Hamas lideri Halit Meşal ile Şam’da görüştüğünü ve Hamas’ın İsrail ile barışa açık olduğunu anlatıyor Fransız gazetelerinde.

Washington ve İsrail’in tavırları da net. Ne istediklerini biliyoruz.

FİLİSTİN UZLAŞMASI İÇİN AĞIRLIĞI KALMADI

YA
Türkiye? Hamas’ın sürece dahil edilmesini istiyor. Ama Gazze bir iç politika malzemesi haline dönüştürüldükten sonra, gelişmeler kontrolden kaçtı.

İsrail şiddetine duyulan öfke ile yerel seçim heyecanı birbirini tetikleyince denetim dışı bir Hamas’çılık sürecine sürüklendi Türkiye. Ortadoğu politikaları zarar gördü, zemin kaybetti.

Hamasçılık bir işe yaradı mı? Hayır. Hamas Lideri İsmail Haniye, İran dini lideri Hamaney’e bir mektup göndererek, "Filistin halkının direnişine İran destek oldu. Gazzelilerin zaferi İslami direnişinin, Lübnan’dan sonraki ikinci zaferidir" dedi. Bazılarının iddia ettiği gibi, Türkiye’yi İran’a alternatif olma konumuna da getirmedi.

Bu öyle bir iki delikanlı çıkış ile zaten mümkün değil.

Türkiye’nin Filistin halkının ulusal uzlaşması için de yapacağı fazla bir şey kalmadı. Hamas’a can siperane taraf olduktan sonra Ankara’nın yapabileceği fazla bir şey yok. Zaten, Strasbourg’da Avrupa Parlamentosu’ndaki konuşmasında Abbas hiç Türkiye’den söz etmiyor. Bir gazetecinin sorusu üzerine, "Türkiye’nin İsrail ile Suriye arasındaki arabuluculuğunun devam edeceğini" söylüyor, FKÖ ile Hamas’ı kast etmiyor bazı gazetelerde iddia edildiği gibi.

GAZZE’YE YARDIM SİYASİLEŞMEMELİ

GAZZE
’de felaket devam ediyor. Her gün 500 araç dolusu yardım malzemesi gerekirken anlaşmazlık devam ettiği için sadece 200 araca izin veriliyor. Bir an önce yardıma koşmak yaraları sarmak en insani dürtü. Türkiye’de de yardım toplanıyor. Şimdi önemli olan bu yardımların en güvenli yoldan ulaştırılması. Bu insanlık dramından siyasi çıkar beklemeden, işleri karıştırmadan üzerinde uzlaşılan kanallardan yardımın gitmesine dikkat etmeli Türkiye. Yardımlarımız kimseye meydan okumak için değil, sadece yaraları sarmak için olmalı.
Yazarın Tüm Yazıları