Kıran kırana bir gece

BRÜKSELAVRUPA, tarihi bir fırsatı yaratmakla, kaçırmak arasında dün sabaha kadar gitti geldi. Son ana kadar süren pazarlıklarda öne çıkan konu, beş yıl önce hiç sorun olmayacağı güvencesi verilen Kıbrıs konusu olunca, sadece biz değil ama burada Brüksel’de bulunan gazeteciler bile Avrupa’nın samimiyetini sorgulamaya başladılar. Mısır kökenli Belçikalı bir taksi şoförü ise durumu ‘Bu tam bir tiyatro. Avrupa’nın Türkiye tiyatrosu. Skandal. Herkes bu durumu görüyor. Sizi Müslüman olduğunuz için istemiyorlar’ diyordu. Başbakan Tayyip Erdoğan, son günlerde telefonla sürekli temas halinde olduğu Yunanistan Başbakanı Karamanlis ile akşam toplantı öncesinde bir araya geldiği zaman, yine Kıbrıs konusu konuşuluyor. Papadopulos, Ankara anlaşmasının yeni üyeleri de kapsayacak protokolünün Brüksel’de imzalanması için ısrar etti. Hiçbir şey olmazsa Başbakan Erdoğan’ın, bir mektupla bu sözü vermesini istedi. Hatta Papadopulos, Brüksel’e gelirken ‘gizli formüllerinin olduğunu’ da söylüyor. Pazarlık marjını son ana kadar koruyor Papadopulos. Mektup bunun son noktası, eğer hiçbir şey olmazsa Türkiye’nin taahhüdünü içeren bir mektupla dönmek istiyor Ada’ya. Türkiye’nin bu konudaki tavrını ise Başbakan Tayyip Erdoğan her temasında tekrarladı: ‘Ek protokolü müzakereler sürecine bırakalım.’ Böylece, Kıbrıs’ta çözüm sürecinin canlanmasıyla birlikte, Türklerin de ortaklıkları garanti altına alınmış bir Kıbrıs’ı tanımak olanağı doğacak. Bu konuda geri adım mümkün görülmüyor. Başbakan, Erdoğan, dün sabah bizlerle yaptığı toplantıda, ‘Onlara çözüm için aktif politika izleyeceğimizi de söylüyoruz’ diyor. Türkiye, müzakereler başlamadan önce bile İtalya ve Hollanda’nın başlattıkları çözüm girişimini destekleyecek gibi görünüyor. * * *ÖNCEKİ akşam, Fransa Cumhurbaşkanı Chirac’ın konuşmasından sonra Başbakan ve çevresinde artan iyimserlik, dün pazarlıklar sırasında zaman zaman tersine döndü. Kıbrıs konusunun bu kadar öne çıkartılmasının ardında, Avrupa’nın büyüklerinin kendi hesapları yatıyordu bana göre. Avrupa açısından daha önemli olan diğer pazarlık konularında Türkiye’ye geri adım attırmanın en kolay yolu Papadopulos’u öne itmekti. İmtiyazlı üyelik ikinci taktik adım oldu. Fransız ve Alman Hıristiyan Demokratların bu ısrarlarını geri çekmeleri, Avrupa’nın diğer öncelikleriyle ilgili ısrarını sürdürmesi için taktik fırsat yarattı. Tam üyelik müzakereleri başarıya ulaşamazsa AB-Türkiye ilişkilerinin komşular politikası çerçevesinde devam ettirilmesi önerileri gündeme geldi. * * *TÜRKİYE kararı yayınlanana kadar hiçbir şeyin belli olmadığı bir zirve daha. Ama iki tarafın da ipleri kopartmamak için son ana kadar çaba sarf ettikleri bir zirve. Genişlemeden yeni üyelere, para birliğinden Avrupa Anayasası’na kadar her kritik dönemeçte uzlaşma ile ileri adım atan Avrupa acaba Türkiye ile müzakere kararı sırasında aynı çizgiyi izleyebilecek mi? Avrupa’nın geleceği açsından da olumsuz bir işaret sayılacak bu noktaya gelmemek, ipleri kopartmamak için dün sabaha kadar müthiş bir diplomasi trafiği izledik Brüksel’de.
Yazarın Tüm Yazıları