Keşkelerimiz

BARDAĞIN dolu tarafından mı bakmak gerekir, boş tarafından mı diye insan tereddüt ediyor.

Eğer “dolu” tarafından bakacaksanız, elde hiç de yabana atılmayacak gerekçe var: Başbakan Tayyip Erdoğan, ABD yolculuğu arifesinde Anayasa değişikliği paketiyle ilgili CHP önerisine yeşil ışık yaktı.

Haberin Devamı

Ve Baykal karşılık verdi.

Demek ki Ocak 2010’dan beri siyasi iktidar ile ana muhalefet, bizlere yaşattıkları gerginliğe yol açmadan pekâlâ diyalog kurabilirlermiş.

En azından bu dakikadaki görüntü, bunu söyletiyor. Çünkü Başbakan Erdoğan Atatürk Havalimanı’nda, CHP lideri Deniz Baykal’ın, “Anayasa paketinin sadece yüksek yargı ve parti kapatmayla ilgili üç maddesini referanduma götürme” yönündeki önerisini değerlendirirken, “Yasal zemini varsa biz varız. Millete götürülecekse biz çekinmeyiz” dedi.

Sonra da uçakta gazetecilere, konunun usul yönünden mümkün olması halinde Adalet ve Kalkınma Partisi yönünden çekinilecek bir tarafı olmadığını yineledi. Ancak bu aşamada, Anayasa paketinin Meclis Genel Kurulu’ndan en az 330 kabul oyu alması (böylece referanduma gitme yolunun açılması) için CHP’den destek istediği mesajını verdi.

Özeti tamamlamak için söyleyelim:

Ne var ki dün durum biraz değişti. Çünkü Deniz Baykal düzenlediği basın toplantısında “Paket içindeki malum üç maddenin referanduma götürülmesi” yerine, “Bu üç maddenin paketten tamamen çıkartılarak konunun önümüzdeki genel seçimden sonraki Meclis’e bırakılmasını, o sırada Anayasa’nın bütünüyle ele alınarak görüşülmesini” önerdi.

Bu yeni önerinin Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından nasıl karşılanacağını henüz bilmiyoruz. Çünkü bu partinin TBMM Meclis Grup Başkanvekilleri, kendilerine resmen sunulan öneriyi yanıtlamak için Genel Başkan Tayyip Erdoğan’ın ABD’den dönmesini bekleyeceklerini açıkladılar.

Açık söylüyoruz... Erdoğan keşke kabul etse! 

Lakin ondan önce “keşke” dememizi gerektiren başka gerçekler var: Öyle ya... Ocak ayından beri tartışılan Anayasa paketinin 3 maddesi dışında kalan hükümlerini desteklemekte hiçbir sakınca yok idiyse, Baykal neden 3 ayı aşkın süredir kamuoyunu gerdi durdu?

Bu tablo karşısında “Baykal’ın aklı keşke 3 -bilemedeniz 2, hatta 1- ay önce başına gelseydi” dersek haksız mı oluruz?

Keza Deniz Baykal keşke siyasi mücadeleyi, Meclis’teki güç hesabını iyi yapmadan en uç noktalara kadar götürme huyundan vazgeçse daha isabetli davranırdı desek ve Özal ile Gül’ün Cumhurbaşkanlığı seçimleri arifesindeki hırçınlıklarıyla sonra razı olduğu ortamı örnek olarak göstersek yanlış mı yaparız?

Kaldı ki Demokrat Parti Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk, Baykal’ın önerisinin, aylardır şiddetli bir ifadeyle reddettiği Anayasa paketine seçimden sonra meşruiyet kazandırmaktan başka bir sonucu olmayacağını söylediği için hata mı etmiş oldu?

Baykal bu son önerisinin keşke o tarafını da görse fena mı olurdu?

Yazarın Tüm Yazıları