Kars’a sözüm vardı

HÜRRİYET Treni Kars’tan yola çıkarken verdiğim bir sözü tutuyorum. İstasyonda bizi geçirmeye gelen bir grup Karslı kadın, "Şimdi yola çıkıyorsunuz ve buradan ayrılır ayrılmaz bizi unutacaksınız" dediler "Ama bu treni biz günlerce, aylarca konuşacağız. Sizlerle görüşmelerimizi tekrar tekrar birbirimize söyleyecek, üzerinde düşüneceğiz."

Bizim de unutmadığımızı söyledim. Gittiğim her yer, dertlerini dinleyip konuştuğum herkes aklımda, anılarım onlarla, paylaştıklarımızla dolu. Ama onlara ayırmam gereken yeri ayıramadığım da gerçek.

"Keşke bir gün bana da Hürriyet’te bir yer ayrılsaydı da ben de kendimizi Türkiye’ye tanıtabilseydim" diyen Zehra Karabatak’ın samimi iç geçirişine ilgisiz kalamadım. Siz bana yazın ben bir yer bulurum dedim.

Şimdi onun, çocuklarından yardım alarak elektronik posta ile gönderdiği mesajdan bir bölümü burada paylaşıyorum.

"Ben Kars’tan Zehra Karabatak. Serhat Kentimiz, medeniyetler diyarımız, Cumhuriyet balolarının yapıldığı yayla havalı Kars’ımızdan selamlar, sevgilerle kucaklıyorum hepinizi. Dün Hürriyet treninin gelişiyle çok güzel bir hava soluduk Kars’ımızda. Renkli bir o kadar da ahenkliydi. Çok ama çok güzeldi her şey. Belki çoğunuz Kars denince karıyla kışıyla hayal edersiniz kentimizi. Evet, kışımız uzun ama çok güzeldir. Yazımız da çok güzeldir. Batı’da siz cayır cayır yanarken bizler burada tabiri caizse donuyoruz. Elele gönül gönüleyiz, hürriyetimize düşkünüz. Fikirlerimizde ve hareketlerimizde oldum olası özgür olmuşuzdur. Bunun da yaşadığımız ilimizin bizlere verdiği ayrıcalık olduğunu düşünüyorum. En önemli özelliğimiz de ilimizde kız çocuklarına çok değer veriliyor olması. Türkülerimiz buna örnek. Arzu kızım, Cemile kızım, Asude kızım, Ceylanım, Maralım? Ana babaların varını yoğunu ortaya koyarak kızlarını okutmaktır emelleri. Tıpkı rahmetli babamın bana ve ablama sunduğu imkanlar gibi. Kasım ayındaki Kaz Film Festivalimize tüm halkımızı bekliyoruz. Kar kadar temiz ve aydınlık geleceklere temennilerimle."

Kars gerçekten çok güzeldi.

SURİYE’NİN GİZLİ PAZARLIĞI KİMİNLE?

HÜRRİYET’in
İnsan hakları treniyle Kars’tan Erzurum’a doğru yola çıkarken, bölgemizin geleceği ile ilgili pazarlıkları izlemeyi de bırakmadım. Tam da o sıralarda Türkiye’de, Suriye ile İsrail arasındaki gizli pazarlıkların üçüncü toplantısı yapılıyordu.

Taraflar bu ay sonuna doğru dördüncü kez bir araya gelme kararı ile ayrılırken İsrail’den çok önemli bir haber geldi. Haber, dün İsrail gazeteleriyle aynı zamanda İngiliz Sunday Telegraph gazetesinde de yayınlandı.

İsrailli emekli bir diplomat Alon Liel, "Eğer ABD askeri ve ekonomik yardım sözü verirse Suriye İran ile ilişkilerini kesecek" diyordu.

Liel’in bu açıklaması Suriye-İsrail arasında aylardan beri alt seviyede ilişkiler sürdüren bir diplomatın açıklaması olarak ciddiye alınmalı.

Alon Liel, İsrail ve bölge dış politikasının etkili aktörlerindendir. Türkiye’de 80’li yılların başında Büyükelçilik Müsteşarı olarak görev yapmış olan Liel’in doktora tezi "Dışarıdan satın alınan enerjiye bağımlılık ve bunun Türk dış politikasına etkileri." Ayrıca yine Türkiye ile ilgili iki kitabı var. 1993’de yayınladığı "Ortadoğu’daki Türkiye, Petrol-İslam ve Politika" ile 1999’da yayınladığı "Türkiye-Asker, İslam ve Politika."

Liel, Türkiye’nin İsrail-Suriye arasındaki arabuluculuğunun devreye sokulmasında da etkili bir stratejist.

Bu kadar bilgiyi vermemdeki neden onun açıklamalarının dikkate alınması gerektiğini söylemek için. Dr. Liel, "Suriye, sadece İsrail’in Golan’dan çekilmesini değil ama Washington’un Suriye’nin tecrit durumunu değiştirecek adımlar amasını da istiyor" diyor. Türkiye’nin arabuluculuğuyla başlayan gizli görüşmelerin taraflarından birinin de ABD olduğu anlaşılıyor.
Yazarın Tüm Yazıları