Karanlığa isyan

CAN Dündar iyi bir gazetecilik yaptı. Abdi İpekçi’nin her yıl yaşadığımız ölüm yıldönümünü tüm kamuoyunun gündemi haline getirdi. Bu noktaya o mu yoksa NTV’deki programına katılan Nükhet İpekçi’nin, babasına ait kanlı gömleği ekrana taşıyıp, “Ben hâlâ adalet arıyorum” demesi mi getirdi, tartışılır.

Haberin Devamı

Bazen büyük acılar iyi fikirlere analık eder:

Nükhet İpekçi’nin adalet isteyen sözleri yine onun tarafından “katledilenlerden kalan eşyaların toplanacağı bir müze kurulması” fikrinin ortaya atılmasına yol açtı.

Ve o müzeye “Vicdan Müzesi” adını, yine bir alçakça cinayete kurban giden Hrant Dink’in kardeşi Orhan Dink koydu.

Dün “gazete” denecek nitelikteki bütün gazetelerin birinci sayfaları bu olayı duyuruyordu:

Taa 1948’de aynı şekilde alçakça bir cinayete kurban giden hikâyeci Sabahattin Ali’nin kızı Prof. Filiz Ali’den, Hrant Dink’in kızı Delal’e kadar, karanlık eller tarafından öldürtülmüş 20 aydının aileleri, hem kurulacak bir Vicdan Müzesi’ne verdikleri desteği göstermek hem de sadece kamuoyuna değil, bu cinayetlerin işlendiği dönemlerin yetkili ve sorumlularına hitap etmek için bir bildiri yayınladılar.

Haberin Devamı

Anadolu’da, ağır sözler için kullanılan bir deyim vardır:

Dirhemini yiyen köpek dağa kaçar” derler.

Bu bildiriye hedef olanların zerre kadar vicdanları varsa, o kadar etkilenmeleri gerekir.

Ama yeterince kör veya sağır olmayan kimsenin -pek az rastlanan istisnalar bir yana- Türkiye’yi yönetecek konuma gelmediği de bilinen bir gerçektir.

O nedenle biz söz konusu bildiriyi görmemiş, duymamış olanların görmesini veya duymasını temin için, o metinden alıntılar yapacağız.

Yapacağız ki bu ülkede eskiden yaşanmış karanlık cinayetlerin ardındaki gerçeğin ortaya çıkmasına yardım etsinler...

İşte o alıntı:

Biz sürekli olarak can alınan bir ülkede yaşayanların çoğalttığı bir aileyiz. (...) Bizi öldürenlerin ardındaki örgütlenmeyi ortaya çıkarmakla yükümlü olan bütün devlet kurumlarını sorumlu sayıyoruz. Bunu yerine getirmedikleri sürece onlar gözümüzde hep suçlu kalacaklar.

(...) Sizi izlemekteyiz demek için geldik buraya. Hiçbir sırrın, bu onursuzluğu, bu aşağılanmayı taşıyacak kadar önemli olabileceğine inanmıyoruz.

(...)

Yurttaşını bu kadar savunmasız bırakabilen kurumların, kendi suçlarını örtbas etmek için ne kadar çok çaba harcayabildiklerini defalarca gördük. (...) Bu görüntüler nedeniyle bizim gözümüzde devlet defalarca aşağılanmış oldu.

Haberin Devamı

(...) Hangi kurum, hangi kurumun içindeki hangi saygın kişi incinecekse incinsin, zedelenecekse zedelensin, itibar kaybına uğrayacaksa uğrasın. Bunun asla bir canın kaybı kadar ağır olmayacağını anlamak, anlatmak zorundayız. (...)”

Yazarın Tüm Yazıları