Kafa karışıklığı

HANİ "kimyası bozuldu" diyorlar ya... Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) de kimyası iyice bozuldu. Bunca yılın deneyimli politikacısı, sağduyusuyla, hukukçu kimliğiyle takdir toplayan, bu yüzden de tüm partilerin desteğiyle TBMM Başkanlığı’na seçilen Köksal Toptan bile şaşırdı.

Haberin Devamı

Toptan’a döneriz.

Ondan önce bizzat AKP Lideri Tayyip Erdoğan’ın kimyası bozuldu.

Nitekim Anayasa Mahkemesi’nin, sonuç itibarıyla kendi partisini ilgilendiren son kararı sanki TBMM’yi hedef alıyormuş gibi, tuttu TBMM Başkanı Köksal Toptan’ı, hiç de olağan sayılmayacak şekilde gece geç vakit evinde ziyaret ederek, -anlaşıldığına göre- "Anayasa Mahkemesi, Meclis’in yasama yetkisine tecavüz etmiştir. Meclis’i korumak sizin görevinizdir" türü bir söylemle baskı altına aldı.

Başbakan Erdoğan’ın Sayın Toptan’ı, "Bir basın toplantısı düzenleyerek Anayasa Mahkemesi’ni protesto etmeye" ikna ettiği (!?) ertesi gün ortaya çıktı. Çünkü Toptan tam da bunu yaptı.

Ve hem kendi kişiliğini hem de TBMM Başkanı’nın "tarafsız" kimliğini tuttu tartışma konusu haline getirdi.

Çünkü Anayasa Mahkemesi’nin "görev sınırlarını aştığını" söyledi.

Kimi "sınır aşıldı" desin, kimi aksini savunsun.

Bizim asıl değinmek istediğimiz başka:

Sayın Başkan bir de, "Anayasa değiştirilmeli ve bence Senato kurulmalı. Meclisimiz iki kamaralı olmalı.

Anayasa Mahkemesi’nin yükü böylece azaltılmalı"
dedi.

Bu öneri yerinde mi değil mi konusu ayrı.

Ama durup dururken hatta üyesi olduğu partinin haberi bile yokken böyle bir önerinin ortaya atılması, bir "kimya bozukluğunun" kanıtıydı. Çünkü öneri, AKP’de "danışma" ve bir fikri "olgunlaştırma" mekanizmalarının tıkanmış olduğunu gösteriyordu.

Toptan aslında ciddi bir öneride bulunmak için mi o sözleri söyledi yoksa, zorlanarak yaptığı basın toplantısındaki sözlerini geri plana itmek ve dikkatleri bu öneriye çekmek için mi o yola başvurdu, henüz belli değil.

Belli olan bir şey var ki...

"Tarafsız"lığını her şeye rağmen koruma içgüdüsüyle, Erdoğan’ın istediği kadar sert bir çıkış yapmadığı için, ne İsa’ya yaranabildi ne de Musa’ya.

Derken dün öğreniyoruz ki TBMM Adalet Komisyonu Başkanı olan -ve iyi bir hukukçu sayılan- Ankara Milletvekili Ahmet İyimaya da tutmuş;
"TBMM, en az 184 milletvekilinin teklifi ve 330’unun gizli oyuyla, Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını askıya alabilir. (...) Askıya alma kararı, mahkeme kararını bütün hüküm ve sonuçlarıyla ortadan kaldırır. Üzerinden 5 yıl geçmedikçe mahkeme aynı kuralı yeniden denetleyemez" şeklinde bir Anayasa değişikliği önerisi ortaya atmış.

İyimaya gibi bir hukukçunun bunu nasıl ortaya attığını anlamak güç.

Çünkü önerisi, CHP Meclis Grup Başkanvekili Hakkı Süha Okay’ın ifadesiyle "Anayasa Mahkemesi lağvedilsin" demekten farksız.

Öyle ya...

Sonuç olarak Anayasa Mahkemesi’nin kararı, üstelik tartışılan "yasa" konusunda "taraf" olan TBMM tarafından geçersiz kılınacaksa, o mahkemeye ne gerek kalır?

Yazarın Tüm Yazıları